Kadının İki Gözünü Açıkta Bırakmasının Hükmü
Ebu Muaz el-Çubukâbâdî
Bismillah
İbn Abbas[1]
radiyallahu anhuma ve Ubeyde es-Selmani[2]
radiyallahu anh’ın Ahzab 59. Ayetinin tefsirine dair hicab tariflerinde kadının
yalnızca tek gözünü açıkta bırakacağı ifade edilmektedir. Bu sebeple bazı
kardeşlerimizin zihinlerinde kadının iki gözünü açıkta bırakması hakkında şüphe
meydana gelmektedir. Hatta Suud’da Şeyh Mutlak diye birinin, kadının peçe
takmasının yeterli olmayıp gözlerini de örtmesi gerektiğine dair bir fetva
verdiği haberi de internette dolaşmaktadır.
Hakikat şu ki, kadının iki gözünü de açıkta bırakabileceğine
dair deliller sabit olmuştur.
İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan:
نَهَى النِّسَاءَ فِي
إِحْرَامِهِنَّ عَنِ القُفَّازَيْنِ وَالنِّقَابِ، وَمَا مَسَّ الْوَرْسُ
وَالزَّعْفَرَانُ مِنَ الثِّيَابِ…
“Rasulullah aleyhissalatu vesselam ihramlı iken kadınlara
şunları yasakladı; iki eldiven, peçe (nikab), vers ya da zaferan ile boyanmış
giysi…"[3]
Muaze el-Adeviyye dedi ki: Aişe radiyallahu anha’ya
kadının ihramda ne giyeceğini sordum. O da bana şöyle cevap verdi:
لاَ تَنْتَقِبُ, وَلاَ تَلْثِمُ, وَتَسْدُلُ الثَّوْبَ عَلَى
وَجْهِهَا
“Yüzünü nikab ile örtmez ve lisam (ağzını kapatan
örtü) da örtmez. Fakat elbisenin bir ucunu yüzünün üstünden sarkıtır.”[4]
Bu hadisler, sahabe hanımlarının ihram dışında nikap ve
eldiven kullandıklarına delalet etmektedir.
Nikap kelimesini lugat âlimi Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam, Garibu’l-Hadis’te
iki gözü açıkta bırakan bir örtü olarak tarif etmektedir.[5]
İsmail b. Ebi Halid, kızkardeşi ve annesinden
naklediyor: O ikisi, Aişe radiyallahu anha’nın yanına girdiklerinde, onun
üzerinde siyah peçe (himar) olduğunu görmüşler. Ona:
“İhramda olan
kadın yüzünü örtebilir mi?” denildiğinde başörtüsünü (himarını) göğsünden
başına doğru kaldırarak:
“Bunda sakınca yoktur” dedi.”[6]
İbn Hacer ise “Himar ve nikap; gözlerin altından, burun
üzerinden itibaren örtülen örtüdür” der.[7]
Yüzü ve başı komple örten örtü için ise “قناع”
tabiri kullanılmaktadır.
İkinci bir delil Ebu Hureyre radiyallahu anh’den:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanındaydım. Bir adam ona geldi ve
Ensar’dan bir kadınla evleneceğini söyledi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem ona şöyle buyurdu:
أَنَظَرْتَ إِلَيْهَا
قَالَ لَا قَالَ فَاذْهَبْ فَانْظُرْ إِلَيْهَا فَإِنَّ فِي أَعْيُنِ الْأَنْصَارِ
شَيْئًا
“Ona baktın mı?”
“Hayır” dedi. Buyurdu ki:
“Git ona bak. Zira Ensar’ın gözlerinde bir şey vardır.”[8]
Bu hadis, nikâhlama talebi için kadının gözlerine bakmanın
cevazını, dolayısıyle kadınların yabancılara karşı gözlerinin avret olmadığını
ifade etmektedir.
Üçüncü delil: Subey’a bt. Haris radiyallahu anha’nın
iki gözünün sürmeli olduğundan bahseden rivayet, asr-ı saadette kadınların iki
gözlerini açıkta bıraktıklarını ifade etmektedir.
Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe’den:
أَرْسَلَ
مَرْوَانُ عَبْدَ اللهِ بْنَ عُتْبَةَ إِلَى سُبَيْعَةَ بِنْتِ الْحَارِثِ
يَسْأَلُهَا عَمَّا أَفْتَاهَا بِهِ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ فَأَخْبَرَتْهُ أَنَّهَا كَانَتْ تَحْتَ سَعْدِ ابْنِ خَوْلَةَ
فَتُوُفِّيَ عَنْهَا فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ وَكَانَ بَدْرِيًّا فَوَضَعَتْ حَمْلَهَا
قَبْلَ أَنْ تَنْقَضِيَ أَرْبَعَةُ أَشْهُرٍ وَعَشْرٌ مِنْ وَفَاتِهِ فَلَقِيَهَا
أَبُو السَّنَابِلِ يَعْنِي ابْنَ بَعْكَكٍ حِينَ تَعَلَّتْ مِنْ نِفَاسِهَا وَقَدْ
اكْتَحَلَتْ فَقَالَ لَهَا: ارْبَعِي عَلَى نَفْسِكِ - أَوْ نَحْوَ هَذَا -
لَعَلَّكِ تُرِيدِينَ النِّكَاحَ إِنَّهَا أَرْبَعَةُ أَشْهُرٍ وَعَشْرٌ مِنْ
وَفَاةِ زَوْجِكِ قَالَتْ: فَأَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَذَكَرْتُ لَهُ مَا قَالَ أَبُو
السَّنَابِلِ بْنُ بَعْكَكٍ، فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ: " قَدْ حَلَلْتِ حِينَ وَضَعْتِ حَمْلَكِ
“Mervan, Abdullah b. Utbe’yi Subey’a bt. El-Haris’e Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in kendisine verdiği fetvayı sormak üzere gönderdi.
O da şöyle haber verdi:
“Kendisi Sad b. Havle’nin nikâhında iken Veda haccında
kocası vefat etti. O Bedir ashabından idi. Subey’a, kocasının vefatından sonra
dört ay on gün dolmadan önce doğum yaptı. Loğusalığı esnasında, Ebu’s-Senabil
b. Ba’kek ile karşılaştı. Subey’a gözlerine sürme çekmişti. Ebu’s-Senabil ona
dedi ki:
“Kendine acı (veya buna benzer bir şey söyledi). Galiba
evlenmek istiyorsun, lakin kocanın vefatından sonra dört ay on gün iddet
beklemelisin.” Subey’a dedi ki:
“Ben Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gittim ve Ebu’s-Senabil’in
söylediklerini anlattım. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Doğum yaptığın anda evlenmen helal olmuştur.”[9]
Bu hadis açıkça delalet etmektedir ki, Subey’a radiyallahu
anha iddetinin bitmesinden dolayı gözlerine sürme çekmiş ve Ebu’s-Senabil onu,
gözlerinde sürme olduğunu gördüğünden dolayı, iddet dönemi yasaklarına
muhalefet ettiğini düşünerek ikaz etmiştir.
İddet bekleyen kadının sürme, boya, kına gibi ziynetlerden yasaklanması
malumdur.
Beyhaki ve Taberi, İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: “illa
ma zahara minha/ancak kendiliğinden görünen kısım müstesna” (Nur 31)
kavlini; sürme ve yüzük diye açıkladığını rivayet etmişlerdir.[10]
Mucahid[11]
ve Katade[12]
rahimehumallah da aynı husus belirtmişlerdir. Şa’bi ise; “Kendiliğinden görünen
müstesna kavliyle; sürme ve elbise kastedilmektedir” demiştir.”[13]
İbn Mes’ud radiyallahu anh’den de aynı manada rivayet edilmiştir.[14] Netice
olarak; sürmenin görünmesi zorunlu olarak iki gözün görünmesini gerektirir.
Allah en iyi bilendir.
[1]
Hasen mevkûf. Taberi (19/181) İbn Ebi
Hatim (10/3153) İbn Kesir (6/481) Tefsiru’l-Begavi (6/376)
[2]
Sahih mevkûf. Taberi
(19/181)
İbn Ebi Hatim (10/3154) Cessas (3/458)
Suyuti Durru’l-Mensur (8/209) İbn Kesir
Tefsir (6/482)
Begavi Tefsir (6/376)
[3] Sahih. Malik
(730)
Buhari (3/146) Muslim (2012) Ebu Davud (1827) Tirmizi
(763)
Nesai
(2616)
İbn Mace (2920) Ahmed
(4252)
Darimi (1730)
[4]
Sahih. Beyhaki (5/47) İbn Hazm
el-Muhalla (7/91) el-Elbani İrvau’l-Galil (1023)
[5]
Garibu’l-Hadis (4/463)
[6]
Sahih. Musedded’den naklen: İbn Hacer
Metalibu’l-Aliye (1194)
[7]
Bkz.: Fethu’l-Bari (4/53 Daru’l-Marife baskısı)
[8]
Hasen. Muslim (1424) Nesâî (3234)
İsnadında Yezid b. Keysan saduktur, hata eder.
* Nesâî
Sunenu'l-Kubrâ’da (3/273) bunu; Ebu Bekr el-Mervezi – Ahmed b. Menî’ - Ali b.
Haşim – Yezid b. Keysan – Ebu Hazim – Cabir radiyallahu anh isnadıyla rivayet
etmiştir. Ebu Hureyre radiyallahu anh yerine Cabir radiyallahu anh’ın
zikredilmesi vehimdir. Bu hatanın saduk bir ravi olan Ali b. Haşim’den kaynaklı
olması ağır basmaktadır.
[9]
Sahih. Ahmed (6/432) Abdurrazzak
(11722) Taberânî (24/295)
[10]
Hasen. Taberî (17/258) İbn Vehb
Tefsir (no:19) Taberî ve İbn Vehb’in isnadlarında Muslim el-A’ver el-Mellaî
zayıftır. Beyhaki ise aynısını hasen bir isnad ile rivayet etmiştir: Sunenu’l-Kubra
(no:3216)
[11]
Zayıf. Taberî (17/260) Taberî’nin isnadında
inkıta vardır. Başka bir tarikten: İbn Ebî Hâtim (no: 15228) bunun isnadında
Abdullah b. Kabisa mestur’dur.
[12]
Sahih. Taberî (17/259)
[13]
Sahih. İbn Ebî Şeybe (3/383)
[14] Sahih. İbn Ebi Şeybe
(4/284) Tefsiru
Abdirrezzak (4/495) İbn Ebi’d-Dunya el-İyal (404) Tahavi Şerhu Maani’l-Asar
(4/332) Taberi
(17/256, 264) Taberani (9/228) İbn Katan
İhkâmu’n-Nazar (s136) İbn Habib Gaye ve Nihaye (s.215) el-Elbani el-Hicab (s.41) el-Elbani
isnadının sahih olduğunu söylemiştir.