Satılmış
bazıları tarafından yalan yanlış bilgilerle aleyhimde doldurulmuş bazı
kimseler, Ebu Hanife Hakkında Sahih Gerçekler adlı risalemde zikrettiğim bazı
rivayetler hakkında yapılan itirazları, mahiyetlerinin de ne olduğu hakkında
hiçbir fikirleri olmaksızın, öne sürerek itiraz ediyorlar. Öyle ki adı geçen
risalemi de iyi okumamışlar, kör bir taassup ile, ne kendi söylediklerinin ne
olduğunu biliyorlar, ne de verdiğim cevabı anlayabiliyorlar.
Risalede
aktardığım her rivayetin isnadlarının geçtiği kaynağı zikrettim ve isnadların
sıhhat durumuna dair hükmünü belirttim. Özet bir risale olması amacıyla
hazırlandığı için isnadlar ve ricali tek tek zikredilmemiştir. Zira arap dilini
bilenler ve ilim dilinden anlayanlar için müracaat kaynaklarını zaten vermiş
bulunuyorum. Lakin bana itiraz cüretinde bulunan safdillerin dikkat etmedikleri
bir şey var. Hangi hocalardan naklediyorlarsa artık, kendilerine bu malzemeleri
verenler hakikati çok iyi biliyorlar, verdiğim kaynaklarda ne olduğunu da iyi
biliyorlar, fakat cahilleri kandırmak için ilmi olarak hiçbir değeri olmayan
çürük bir takım kelamlar sunuyorlar, cahiller de bunu ilim zannediyor.
Satılmış
saptırıcıların, arapça ve hadis usulü bilmeyen kimseleri aldatmak için
kullandıkları birkaç argümanı kısaca açıklayayım ki, aldatılmış asalaklar
papağan gibi aynı malzemelerle karşıma çıkıp durmasınlar:
1-
El-Evzaî rahimehullah’ın Ebu Hanife hakkında söylediği şu sözün zayıf olduğunu
iddia etmişler:
Seleme
b. Kulsum’den: el-Evzaî rahimehullah, Ebu Hanife vefat edince şöyle demiştir:
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَمَاتَهُ، كَانَ
يَنْقُضُ عُرَى الإِسْلاَمِ عُرْوَةً، عُرْوَةً
“Onu
öldüren Allah’a hamd olsun. İslam’ın bağlarını ilmek ilmek çözüyordu.”[1]
Saptırıcının birisi, verdiğim kaynaklardan yalnızca
muteahhir olanlardan el-Hatib el-Bağdadi’nin isnadını söz konusu etmiş ve bu
rivayetin aslu senedinden bahsetmeyip, Hatib el-Bağdadi’ye ulaşan müteahhir bir
iki ravi hakkında değerlendirmeler sunmaya çalışmış. Halbuki öncelikle
rivayetin aslu senedi olan ricale baklamalıydı. Verdiğim kaynaklarda mesela
Abdullah b. Ahmed’in isnadı; İbrahim b. Said (el-Cevherî) – Ebu Tevbe (er-Rabî
b. Nafi) – Seleme b. Kulsum şeklindedir.
Seleme b. Kulsum sebebiyle Şeyh Mukbil b. Hadi bu isnada
hasen demiştir, ben de hasen dedim. Diğer
ravileri ise sahihin ricalidir.
Hatta bunun sahih ligayrihi olduğunu söylerim, çünkü Seleme
b. Kulsum, el-Evzai’den bunu rivayette tek kalmamış, sika bir ravi olan
Muhammed b. Kesir es-San’anî el-Masisî ona mutabaat etmiştir. Ukayli’nin ve
Abdullah b. Ahmed’in diğer rivayetinde; Muhammed b. Kesir, el-Evzai’den
aynısını rivayet etmiştir. Ukaylî’nin isnadı sahihtir. Yine Hatib el-Bağdadi’nin
rivayetinde Suleyman el-Halebî, el-Evzai’den ikinci cümleyle aynısını rivayet
etmiştir.
Lakin tuhaf olanı, kimliği meçhul saptırıcı, Seleme b.
Kulsum hakkında Darekutni’nin “çok yanılır” dediğini, Ebu Muaz’dan başkasının
onu güvenilir bulmadığını (!), rivayetin zayıf olduğunu vs. ipe sapa gelmez
şeyler iddia etmiş.
Hafız el-Mizzî’nin Tehzibu’l-Kemal’de (no: 2466) Seleme b.
Kulsum hakkında söylediği şeyi burada arapça lafzıyla aktarıyorum, - böyle
istemişler çünkü –
قال أبو زرعة الدمشقى: قلت
لأبى اليمان: ما تقول فى سلمة بن كلثوم ؟ قال ثقة كان يقاس بالأوزاعى وقال
أبو توبة: حدثنا سلمة بن كلثوم و كان من العابدين ولم يكن فى أصحاب الأوزاعى أهيأ
منه
“Ebu Zur’a ed-Dimeşki dedi ki: “Ebu’l-Yeman’a: “Seleme b.
Kulsum hakkında ne dersin?” dedim. Dedi ki: “Sikadır. O el-Evzai ile
kıyaslanırdı.” Ebu Tevbe dedi ki: “Bize Seleme b. Kulsum tahdis etti, o
abidlerden idi ve el-Evzai’nin ashabı içinde ondan daha düzenlisi yoktu.”
Zehebi Tarihu’l-İslam’da (6/431) aynısını nakleder.
Hafız İbn Hacer et-Tehzib’de “saduk” demiş, Zehebi ise
el-Kaşif’te “Sika, nebil” demiştir. Nitekim İbn Hacer, et-Telhisu’l-Habir’de (2/264)
isnadında Seleme b. Kulsum’un bulunduğu hadis hakkında: “İsnadın zahiri
sahihtir, bütün ravileri sikadır” demiştir.
Alauddin İbn Moğultay, İkmalu Tehzibi’l-Kemal’de (no:2133)
şöyle der:
ذكره
ابن خلفون في «الثقات»، وقال أبو عمر بن عبد البر: ثقة.
“İbn Halfun, es-Sikat’ta zikretti ve Ebu Ömer İbn Abdilber
dedi ki: “Sikadır”
Böylece Seleme b. Kulsum’u zayıf saymaya çalışmaları da çöpe
gitmiştir.
Muhtasar olarak hazırladığım risalemde isnadları ve ravileri
tek tek zikretmedim. Verdiğim kaynakları incelemekten üşenerek, isnad
zincirlerini ve ravi değerlendirmeleri görmek isteyenler, Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullah’ın
Neşru’s-Sahife adlı kitabına da bakabilirler.
2- Ebu Hanife hakkında Yahya b. Main’in sika dediğini iddia
etmeye devam ediyorlar. Halbuki risalemde bu iddianın doğru olmadığını
açıklamıştım. Okumamışlar, tekrar edeyim:
Menakıbu Ebi Hanife adıyla yayınlanan ve Türkçeye
de tercüme edilen esere gelince, bu eser, yayınlanan şekliyle Zehebi'ye
ait değildir. Bildiğim kadarıyla Zehebi'nin aynı isimdeki orijinal eseri
kayıptır. Ebul-Vefa Efgani Zehebi'nin eserlerinden derleme yaparak Zehebi'nin
verdiği isimle yayınlamış ve Ebu Hanife'ye aşırı taassubuyla bilinen M. Zahid
el-Kevserî eserin orijinal olmadığıyla ilgili bir açıklama yapmaksızın tedlis
yaparak Efgani'nin derlemesini tahkik etmiştir. Bu derleme risalede yalnızca
Ebu Hanife'nin fıkhî re'ylerini, ibadetlerini vs. öven kimselerin nakline yer
vermiş, re'yi konusunda onu eleştiren rivayetler ile hadisteki zayıflığı ve
akidesinin bozukluğu hakkında nakledilenlere değinmemiştir. Yine Kevseri,
tahkikinde Ebu Hanife'yi öven sözlerin isnadlarının sıhhatini tahkike
hiç girmemiştir.
Mesela Yahya b. Main'in Ebu Hanife hakkında
"sika" dediği ve övdüğüne dair rivayet zayıf bir ravi
olan Muhammed b. Sa'd el-Avfî yoluyla gelmiştir.
Yahya b. Main’in Ebu Hanife hakkında sika dediğine
dair rivayetlerin isnadını Hatibu’l-Bağdadi Tarih’inde (13/449) zikretmiştir.
Bu rivayetler içinde sahih olanı, Yahya b. Main’in yanında Ebu Hanife hakkında
“kezzab” denilince, İbn Main Ebu Hanife’nin yalancı olmadığını, saduk olduğunu,
fakat hadis şeyhlerinden olmadığını söylemiştir. Yani İbn Main yalnızca Ebu
Hanife’nin yalancılıkla nitelenmesine karşı çıkmış, hadiste zayıf oluşunu da
belirtmiştir.
İbn Main’in Ebu Hanife hakkında “la be’se bih” dediği
sözüne gelince, bunun isnadında Cafer b. Durustuye zayıftır. Hanefi
mutaassıpları bu sözü de eksik naklettikleri için bu bir ta’dil zannediliyor!
Bu rivayette İbn Main: “Ebu Hanife sıdk ehlindendir, yalanla itham edilmedi”,
diğer rivayette: “onda beis yok, yalan söylemezdi ” demiştir. Görüldüğü gibi bu
tadil sözü Ebu Hanife’nin adaleti hakkındadır, hıfzı hakkında değildir. Bu da
Ebu Hanife’nin zayıf olduğunu, ancak şiddetli zayıflardan, metruk ravilerden
olmadığını ifade eder. Lakin belirttiğim gibi Yahya b. Main’e kadar ulaşan
isnadı zayıftır.
Yahya b. Main’in Ebu Hanife hakkında “sikatun,
sikatun” lafzıyla ta’diline dair rivayet uydurmadır. İsnadında Ahmed b. es-Salt
el-Himmani (Ahmed b. Atiyye diye meşhurdur) yalancıdır. Ahmed b. Salt’ın Yahya
b. Main’den Ebu Hanife’yi tevsik ettiğine dair birkaç rivayeti de vardır.
Bunlar yalandır. Nitekim Hatib el-Bağdadi bu nakillerin ardından: “Ahmed b.
es-Salt sika değildir” diyerek uyarmıştır.
Salih b. Muhammed Cezere el-Esedi’nin Yahya b.
Main’den nakline dair meçhul sigayla yapılan rivayetin isnadını ise hiçbir
yerde bulamadım. Bunu nakleden herkes, İbn Hacer, Zehebi veya Mizzi’nin muallak
olarak zikrettiği bu rivayeti isnadsız olarak nakletmekle yetinmişlerdir.
Yahya b. Main'den sahih olarak, isnadıyla gelen
rivayet ise Ebu Hanife hakkında "zayıf" diğer bir sahih
rivayette: “Ebu Hanife mürcie idi, bidatine davet edenlerden idi ve hadiste bir
şey değildir”, diğer bir sahih rivayette de: “Ebu Hanife’den hadis yazılmaz”
dediğine dair rivayettir.
Sonuç olarak, Ebu Hanife’yi hadis konusunda hiçbir
imam ta’dil etmemiş, bu konuda sahih bir rivayet gelmemiştir. Abdullah b.
Suleyman b. el-Eş’as, hadis imamlarının Ebu Hanife’yi cerh etme hususunda icma
ettiklerini nakleder. Bunu Şeyh Mukbil b. Hadi Neşru’s-Sahife’de (s.302) zikretmiştir.
Ebu Hanife hadisteki zayıflığını bizzat kendisi de
itiraf etmiştir. Tirmizî, İlelulKebir’de (2/447) sahih bir isnad ile Ebu
Hanife’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Size rivayet ettiğim hadislerin
genelinde hata vardır.” Hanefi hadis
hafızlarından Zeylai de “alışveriş ve şart” ile ilgili hadisten bahsederken Ebu
Hanife’nin hadiste zayıf olduğunu itiraf etmiştir.
Maalesef bu meselede yazan yazarlar ya taassup
sebebiyle, ya toplumun tepkisinden korkusundan çekindiklerinden, ya da
cahilliklerinden, Ebu Hanife hakkında adil davranmıyorlar! Diğer bazıları da:
“Ebu Hanife yahudi idi” gibi aşırı, Ebu Hanife’nin cerhi hakkında sahih olmayan
rivayetleri de kullanmak suretiyle, bazen “Ebu Cife” diye hakaret ederek cerh
zikretmektedirler. Bu yazarlardan insaflı olanı: “Hanefilerden özür dilemek
söylemeliyim ki, hadis imamları Ebu Hanife’nin hadiste zayıf olduğunu
söylemiştir” diyor.
Devamı ve öncesi için adı geçen risaleme bakınız.
Bu da asalaklara (üzerine uyan herkes alınabilir):
Eşşek olursanız semer vuran çok olur! Ben uyarmaktan bıktım, siz aldatılmaktan bıkmadınız! Risalem, okumak isteyenler için ortada, indiriyorsunuz, ama okumuyorsunuz, size kim ne hedef göstermişse kör kör saldırıyorsunuz! Güya Ebu Hanife'ye kafir demişim, daha neler neler… Önce okuyun, ne dediğimi kendiniz görün, siz de anlayabilirsiniz merak etmeyin, yazdıklarımı anlamak için aldatıcıların tefsirlerine ihtiyacınız yok. Sonra kendiniz pişman ve rezil olursunuz. Bilin ki, Ebu Hanife hakkında işlerine gelmeyen bir çok gerçekleri sizden gizleyenler, akidevî ve amelî bir çok konuları da gizleyip saptıran yalancı kimselerdir.
[1] Hasen.
Abdullah b. Ahmed es-Sunne (1/207) İbn Hibban Mecruhin (3/66) Hatib Tarih
(13/418) İbn Adiy el-Kamil (7/8) Ukayli ed-Duafa (4/268) Mukbil b. Hadi Neşru’s-Sahife
(s.309)