Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

6 Kasım 2018 Salı

Yine Ebu Hanife Meselesi


Satılmış bazıları tarafından yalan yanlış bilgilerle aleyhimde doldurulmuş bazı kimseler, Ebu Hanife Hakkında Sahih Gerçekler adlı risalemde zikrettiğim bazı rivayetler hakkında yapılan itirazları, mahiyetlerinin de ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri olmaksızın, öne sürerek itiraz ediyorlar. Öyle ki adı geçen risalemi de iyi okumamışlar, kör bir taassup ile, ne kendi söylediklerinin ne olduğunu biliyorlar, ne de verdiğim cevabı anlayabiliyorlar.

Risalede aktardığım her rivayetin isnadlarının geçtiği kaynağı zikrettim ve isnadların sıhhat durumuna dair hükmünü belirttim. Özet bir risale olması amacıyla hazırlandığı için isnadlar ve ricali tek tek zikredilmemiştir. Zira arap dilini bilenler ve ilim dilinden anlayanlar için müracaat kaynaklarını zaten vermiş bulunuyorum. Lakin bana itiraz cüretinde bulunan safdillerin dikkat etmedikleri bir şey var. Hangi hocalardan naklediyorlarsa artık, kendilerine bu malzemeleri verenler hakikati çok iyi biliyorlar, verdiğim kaynaklarda ne olduğunu da iyi biliyorlar, fakat cahilleri kandırmak için ilmi olarak hiçbir değeri olmayan çürük bir takım kelamlar sunuyorlar, cahiller de bunu ilim zannediyor.

Satılmış saptırıcıların, arapça ve hadis usulü bilmeyen kimseleri aldatmak için kullandıkları birkaç argümanı kısaca açıklayayım ki, aldatılmış asalaklar papağan gibi aynı malzemelerle karşıma çıkıp durmasınlar:

1- El-Evzaî rahimehullah’ın Ebu Hanife hakkında söylediği şu sözün zayıf olduğunu iddia etmişler:

Seleme b. Kulsum’den: el-Evzaî rahimehullah, Ebu Hanife vefat edince şöyle demiştir:

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَمَاتَهُ، كَانَ يَنْقُضُ عُرَى الإِسْلاَمِ عُرْوَةً، عُرْوَةً

“Onu öldüren Allah’a hamd olsun. İslam’ın bağlarını ilmek ilmek çözüyordu.”[1]

Saptırıcının birisi, verdiğim kaynaklardan yalnızca muteahhir olanlardan el-Hatib el-Bağdadi’nin isnadını söz konusu etmiş ve bu rivayetin aslu senedinden bahsetmeyip, Hatib el-Bağdadi’ye ulaşan müteahhir bir iki ravi hakkında değerlendirmeler sunmaya çalışmış. Halbuki öncelikle rivayetin aslu senedi olan ricale baklamalıydı. Verdiğim kaynaklarda mesela Abdullah b. Ahmed’in isnadı; İbrahim b. Said (el-Cevherî) – Ebu Tevbe (er-Rabî b. Nafi) – Seleme b. Kulsum şeklindedir.

Seleme b. Kulsum sebebiyle Şeyh Mukbil b. Hadi bu isnada hasen demiştir, ben de hasen dedim.  Diğer ravileri ise sahihin ricalidir.

Hatta bunun sahih ligayrihi olduğunu söylerim, çünkü Seleme b. Kulsum, el-Evzai’den bunu rivayette tek kalmamış, sika bir ravi olan Muhammed b. Kesir es-San’anî el-Masisî ona mutabaat etmiştir. Ukayli’nin ve Abdullah b. Ahmed’in diğer rivayetinde; Muhammed b. Kesir, el-Evzai’den aynısını rivayet etmiştir. Ukaylî’nin isnadı sahihtir. Yine Hatib el-Bağdadi’nin rivayetinde Suleyman el-Halebî, el-Evzai’den ikinci cümleyle aynısını rivayet etmiştir.

Lakin tuhaf olanı, kimliği meçhul saptırıcı, Seleme b. Kulsum hakkında Darekutni’nin “çok yanılır” dediğini, Ebu Muaz’dan başkasının onu güvenilir bulmadığını (!), rivayetin zayıf olduğunu vs. ipe sapa gelmez şeyler iddia etmiş.

Hafız el-Mizzî’nin Tehzibu’l-Kemal’de (no: 2466) Seleme b. Kulsum hakkında söylediği şeyi burada arapça lafzıyla aktarıyorum, - böyle istemişler çünkü –

قال أبو زرعة الدمشقى: قلت لأبى اليمان: ما تقول فى سلمة بن كلثوم ؟ قال ثقة كان يقاس بالأوزاعى  وقال أبو توبة: حدثنا سلمة بن كلثوم و كان من العابدين ولم يكن فى أصحاب الأوزاعى أهيأ منه

“Ebu Zur’a ed-Dimeşki dedi ki: “Ebu’l-Yeman’a: “Seleme b. Kulsum hakkında ne dersin?” dedim. Dedi ki: “Sikadır. O el-Evzai ile kıyaslanırdı.” Ebu Tevbe dedi ki: “Bize Seleme b. Kulsum tahdis etti, o abidlerden idi ve el-Evzai’nin ashabı içinde ondan daha düzenlisi yoktu.” Zehebi Tarihu’l-İslam’da (6/431) aynısını nakleder.

Hafız İbn Hacer et-Tehzib’de “saduk” demiş, Zehebi ise el-Kaşif’te “Sika, nebil” demiştir. Nitekim İbn Hacer, et-Telhisu’l-Habir’de (2/264) isnadında Seleme b. Kulsum’un bulunduğu hadis hakkında: “İsnadın zahiri sahihtir, bütün ravileri sikadır” demiştir.

Alauddin İbn Moğultay, İkmalu Tehzibi’l-Kemal’de (no:2133) şöyle der:

ذكره ابن خلفون في «الثقات»، وقال أبو عمر بن عبد البر: ثقة.

“İbn Halfun, es-Sikat’ta zikretti ve Ebu Ömer İbn Abdilber dedi ki: “Sikadır”

Böylece Seleme b. Kulsum’u zayıf saymaya çalışmaları da çöpe gitmiştir.

Muhtasar olarak hazırladığım risalemde isnadları ve ravileri tek tek zikretmedim. Verdiğim kaynakları incelemekten üşenerek, isnad zincirlerini ve ravi değerlendirmeleri görmek isteyenler, Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullah’ın Neşru’s-Sahife adlı kitabına da bakabilirler.

2- Ebu Hanife hakkında Yahya b. Main’in sika dediğini iddia etmeye devam ediyorlar. Halbuki risalemde bu iddianın doğru olmadığını açıklamıştım. Okumamışlar, tekrar edeyim:

Menakıbu Ebi Hanife adıyla yayınlanan ve Türkçeye de tercüme edilen esere gelince, bu eser, yayınlanan şekliyle Zehebi'ye ait değildir. Bildiğim kadarıyla Zehebi'nin aynı isimdeki orijinal eseri kayıptır. Ebul-Vefa Efgani Zehebi'nin eserlerinden derleme yaparak Zehebi'nin verdiği isimle yayınlamış ve Ebu Hanife'ye aşırı taassubuyla bilinen M. Zahid el-Kevserî eserin orijinal olmadığıyla ilgili bir açıklama yapmaksızın tedlis yaparak Efgani'nin derlemesini tahkik etmiştir. Bu derleme risalede yalnızca Ebu Hanife'nin fıkhî re'ylerini, ibadetlerini vs. öven kimselerin nakline yer vermiş, re'yi konusunda onu eleştiren rivayetler ile hadisteki zayıflığı ve akidesinin bozukluğu hakkında nakledilenlere değinmemiştir. Yine Kevseri, tahkikinde Ebu Hanife'yi öven sözlerin isnadlarının sıhhatini tahkike hiç girmemiştir.

Mesela Yahya b. Main'in Ebu Hanife hakkında "sika" dediği ve övdüğüne dair rivayet zayıf bir ravi olan Muhammed b. Sa'd el-Avfî yoluyla gelmiştir.

Yahya b. Main’in Ebu Hanife hakkında sika dediğine dair rivayetlerin isnadını Hatibu’l-Bağdadi Tarih’inde (13/449) zikretmiştir. Bu rivayetler içinde sahih olanı, Yahya b. Main’in yanında Ebu Hanife hakkında “kezzab” denilince, İbn Main Ebu Hanife’nin yalancı olmadığını, saduk olduğunu, fakat hadis şeyhlerinden olmadığını söylemiştir. Yani İbn Main yalnızca Ebu Hanife’nin yalancılıkla nitelenmesine karşı çıkmış, hadiste zayıf oluşunu da belirtmiştir.

İbn Main’in Ebu Hanife hakkında “la be’se bih” dediği sözüne gelince, bunun isnadında Cafer b. Durustuye zayıftır. Hanefi mutaassıpları bu sözü de eksik naklettikleri için bu bir ta’dil zannediliyor! Bu rivayette İbn Main: “Ebu Hanife sıdk ehlindendir, yalanla itham edilmedi”, diğer rivayette: “onda beis yok, yalan söylemezdi ” demiştir. Görüldüğü gibi bu tadil sözü Ebu Hanife’nin adaleti hakkındadır, hıfzı hakkında değildir. Bu da Ebu Hanife’nin zayıf olduğunu, ancak şiddetli zayıflardan, metruk ravilerden olmadığını ifade eder. Lakin belirttiğim gibi Yahya b. Main’e kadar ulaşan isnadı zayıftır.

Yahya b. Main’in Ebu Hanife hakkında “sikatun, sikatun” lafzıyla ta’diline dair rivayet uydurmadır. İsnadında Ahmed b. es-Salt el-Himmani (Ahmed b. Atiyye diye meşhurdur) yalancıdır. Ahmed b. Salt’ın Yahya b. Main’den Ebu Hanife’yi tevsik ettiğine dair birkaç rivayeti de vardır. Bunlar yalandır. Nitekim Hatib el-Bağdadi bu nakillerin ardından: “Ahmed b. es-Salt sika değildir” diyerek uyarmıştır.

Salih b. Muhammed Cezere el-Esedi’nin Yahya b. Main’den nakline dair meçhul sigayla yapılan rivayetin isnadını ise hiçbir yerde bulamadım. Bunu nakleden herkes, İbn Hacer, Zehebi veya Mizzi’nin muallak olarak zikrettiği bu rivayeti isnadsız olarak nakletmekle yetinmişlerdir.

Yahya b. Main'den sahih olarak, isnadıyla gelen rivayet ise Ebu Hanife hakkında "zayıf" diğer bir sahih rivayette: “Ebu Hanife mürcie idi, bidatine davet edenlerden idi ve hadiste bir şey değildir”, diğer bir sahih rivayette de: “Ebu Hanife’den hadis yazılmaz” dediğine dair rivayettir.

Sonuç olarak, Ebu Hanife’yi hadis konusunda hiçbir imam ta’dil etmemiş, bu konuda sahih bir rivayet gelmemiştir. Abdullah b. Suleyman b. el-Eş’as, hadis imamlarının Ebu Hanife’yi cerh etme hususunda icma ettiklerini nakleder. Bunu Şeyh Mukbil b. Hadi Neşru’s-Sahife’de (s.302) zikretmiştir.

Ebu Hanife hadisteki zayıflığını bizzat kendisi de itiraf etmiştir. Tirmizî, İlelulKebir’de (2/447) sahih bir isnad ile Ebu Hanife’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Size rivayet ettiğim hadislerin genelinde hata vardır.”  Hanefi hadis hafızlarından Zeylai de “alışveriş ve şart” ile ilgili hadisten bahsederken Ebu Hanife’nin hadiste zayıf olduğunu itiraf etmiştir.

Maalesef bu meselede yazan yazarlar ya taassup sebebiyle, ya toplumun tepkisinden korkusundan çekindiklerinden, ya da cahilliklerinden, Ebu Hanife hakkında adil davranmıyorlar! Diğer bazıları da: “Ebu Hanife yahudi idi” gibi aşırı, Ebu Hanife’nin cerhi hakkında sahih olmayan rivayetleri de kullanmak suretiyle, bazen “Ebu Cife” diye hakaret ederek cerh zikretmektedirler. Bu yazarlardan insaflı olanı: “Hanefilerden özür dilemek söylemeliyim ki, hadis imamları Ebu Hanife’nin hadiste zayıf olduğunu söylemiştir” diyor.

Devamı ve öncesi için adı geçen risaleme bakınız.
Bu da asalaklara (üzerine uyan herkes alınabilir):
Eşşek olursanız semer vuran çok olur! Ben uyarmaktan bıktım, siz aldatılmaktan bıkmadınız! Risalem, okumak isteyenler için ortada, indiriyorsunuz, ama okumuyorsunuz, size kim ne hedef göstermişse kör kör saldırıyorsunuz! Güya Ebu Hanife'ye kafir demişim, daha neler neler… Önce okuyun, ne dediğimi kendiniz görün, siz de anlayabilirsiniz merak etmeyin, yazdıklarımı anlamak için aldatıcıların tefsirlerine ihtiyacınız yok. Sonra kendiniz pişman ve rezil olursunuz. Bilin ki, Ebu Hanife hakkında işlerine gelmeyen bir çok gerçekleri sizden gizleyenler, akidevî ve amelî bir çok konuları da gizleyip saptıran yalancı kimselerdir.



[1] Hasen. Abdullah b. Ahmed es-Sunne (1/207) İbn Hibban Mecruhin (3/66) Hatib Tarih (13/418) İbn Adiy el-Kamil (7/8) Ukayli ed-Duafa (4/268) Mukbil b. Hadi Neşru’s-Sahife (s.309)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)