"Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. Oysa bütün
tuzaklar Allah'ındır. Her nefsin ne kazandığını bilir. Kâfirler de âhiret
yurdunda akıbetin kime âit olduğunu anlayacaklardır." (Ra'd 42)
"İnsanlardan öyle kimseler vardır ki "Allah'a ve ahiret gününe îman ettik"
derler, halbuki onlar mümin değillerdir. Allah'ı da iman edenleri
da (güya) aldatırlar. Hâlbuki onlar, kendilerinden başkasını aldatamazlar;
farkına varmazlar.
Onların kalplerinde bir hastalık
vardır; Allah da hastalıklarını gittikçe artırmıştır. Söyledikleri yalandan
ötürü onlar için acıklı bir azap vardır.
Onlara "yeryüzünde fesat
çıkarmayın denildiği zaman "biz ancak ıslah edicileriz" derler. Bilesin ki, asıl fesat çıkaranlar onlardır; fakat farkına
varmazlar.
Onlara "siz de insanların inandıkları gibi inanın" denildiği zaman, "biz, beyinsizlerin inandıkları gibi mi
inanıyoruz?" derler. Oysa bilesin ki, asıl beyinsizler onlardır; fakat
bilmezler." (Bakara 8-13)
İbn Batta rahimehullah, İbtalu’l-Hiyel’de (s.54) Ebu’l-Hasen
Ahmed b. Abdillah et-Temimi el-Ademî el-Basrî – babası yoluyla rivayet ediyor: Sehl
b. Abdillah et-Tusterî rahimehullah’ı şöyle derken işittim:
من أفتى بالناس بالحيلة فيما لا يجوز
بتأول الرأي والهوى بلا كتاب ولا سنة فهذا من علماء السوء وبمثل هذا هلك الأولون
والآخرون ولهذا ثلاث عقوبات يعاقب بها في عاجل الدنيا: يبعد علم الورع من قلبه ويضيع
منه وتزين له الدنيا ويرغب فيها ويفتن بها ويطلب الدنيا تضييعا فلو أعطي جميع الدنيا
في هلاك دينه لأخذه ولا يبالي
“İnsanlara caiz olmayan bir şey hakkında kitap ve sünnet
dışında, re’y ve hevâ ile tevil yaparak hile ile fetva veren kişi kötü âlimlerdendir.
Öncekileri ve sonraki helak eden bu gibi illetlerdir. Bu yüzden dünyada peşin
olarak üç şeyle cezalandırılır:
1- Verâ ilmi kalbinden uzaklaşır ve onu kaybeder.
2- Dünya ona süslenir ve ona yönelir, onunla fitneye düşer.
3- Dünya talebinde öyle zayi olurki şayet ona dininin helak
olması karşılığında dünyayı verseler hemen onu alır da dininin helak olmasına
aldırmaz.”
Yine İbn Batta İbtalu’l-Hiyel’de (s.13) Ebu Şeybe Abdulaziz
b. Ca’fer el-Havarizmi – Muhammed b. İsmail Ebu Abillah ed-Darir – Yezid b.
Harun – el-Mes’ûdî – el-Kasım b. Abdirrahman isnadıyla Abdullah b. Mes’ûd radiyallahu
anh’ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
كفى بخشية الله علما وكفى بالاغترار
بالله جهلا
“İlim olarak Allah korkusu yeter. Cehalet olarak Allah ile
aldanmak yeter.”
Allah'ın hükmüne kurarsan tuzak
Olursun rahmet-i Rahman'dan uzak
İblis gönderir altından bir kızak
Kayarsın batılda, sanırsın ki hak
Vicdanın haykırdı vermedin kulak
Yabancı pazara gönderdin ulak
Kendini kandırdın, bulmadın yolak
Görünmez silleyle kalırsın çolak
Bildiğin gibi ayak değil bu ayak
Etrafındakiler yarın olmayacak
Dostlarını kaybettin gider ayak
Vakit geç olmadan çaresine bir bak
Kabrinde yalnızsın, haşirde çıplak
Sorular çetindir, cevaplar mutlak
Amel defterin yüzünde bir şaplak
Olmasın diye patlıyor bu gırtlak