Bazı nasların tercümesinde “Allah’ın vechini istemek”
kavli “Allah’ın rızasını istemek” şeklinde ifade edilmektedir. Bunun bâtıl bir
te’vil olabileceği şeklinde bir şüpheye meydan vermemek için şu hususların
açıklanması gerekir:
1- Allah Azze ve Celle’nin isim ve sıfatları
hakkındaki te’vilin batıl sayılması, söz konusu isim veya sıfatın lafzının
yahut manasının tahrifi durumunda ortaya çıkar. Buradaki “vech” (yüz)
kelimesine mana verirken Allah Azze ve Celle’nin yüz sıfatı iptal ve inkar
edilerek bu kelimenin yerine başka bir lafız ikame edilirse veya kelimenin
manası selef tarafından bilinmeyen bir anlamda açıklanırsa bu bâtıl bir te’vil
olur. Çünkü bu, aslında te’vil görünümüne sokulmuş bir tahriftir. Lakin Allah’ın
vech/yüz sıfatını ispat eden seleften bazı imamların, “Nereye yönelirseniz
Allah’ın vechi oradadır” (Bakara 115) ayetindeki vechi; kıble diye
açıklamaları, İmam Buhârî’nin “Allah’ın
vechi dışında herşey helak olacaktır” (Kasas 88) ayetindeki vechi mülk
olarak açıklaması, veya diğer bazı alimlerin "Allah'ın zâtı" olarak açıklamaları, Allah Azze ve Celle’nin yüz sıfatını iptal eden bir te’vil
değildir. Bilakis bu, Kur’an’ın Kur’an ile tefsiri kabilindendir. Nitekim bu
imamlar bu ayetlere söz konusu manaları verirken diğer bazı ayetlerde
kullanılan manaları delil getirmişlerdir.
2- “Kim Allah’ın vechini isteyerek la ilahe illallah
derse…” şeklindeki hadis ve benzerlerindeki “Allahın vechi” ifadesinin
“Allah’ın rızası” diye açıklanması da bâtıl bir te’vil değildir. Zira bu ayetin
diğer bir ayetteki manayla açıklanması ve hadisin diğer bir hadisteki manayla
açıklanması kabilinden olup, Allah Azze ve Celle’nin vech/yüz sıfatını da inkar
söz konusu değildir. Şüphesiz bu naslarda vech kelimesinin geçmesi, Allah Azze
ve Celle’nin mahlûkuna benzemeyen, şanına yakışır şekilde yüzünün olduğunu
ispat eder. Lakin vech kelimesinin yüz sıfatı manası dışında Allah’ın rıza
sıfatına da delalet ettiği başka naslardan da anlaşılmaktadır. Vechullah’ın
Allah’ın rızası manasında geçtiği hadislerden birisi şu şekildedir:
İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ الْمَرْأَةَ
عَوْرَةٌ، فَإِذَا خَرَجَتِ اسْتَشْرَفَهَا الشَّيْطَانُ، وَأَقْرَبُ مَا
تَكُونُ مِنْ وَجْهِ رَبِّهَا وَهِيَ فِي قَعْرِ بَيْتِهَا
“Muhakkak ki kadın bir avrettir. Dışarı çıktığı
zaman şeytan bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbinin vechine en yakın olduğu
yer evinin ortasıdır.” Bu lafızla Bezzar (5/427) İbn Huzeyme (1685-86) İbn
Huzeyme et-Tevhid (1/40) İbn Hibban (5/416) hadis sahihtir.
Bu hadiste "kadının rabbinin vechine en yakın olduğu yer" ifadesinin "Rabbinin rızasına en yakın olduğu yer" diye açıklanmasında sakınca yoktur. Zira Allah'ın vechine ancak O'nun razı olduğu kimseler bakabileceklerdir.
3- “Allah’ın vechini aramak” kavlini içeren
ayetler Kur’an’da “Allah’ın rızasını aramak” şeklinde de ifade edilmiştir. Şu ayetlerde
olduğu gibi:
إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى * وَلَسَوْفَ يَرْضَى
“Ancak yüce rabbinin vechini aramak için. Yakında elbette razı
olacaktır.” (el-Leyl 20-21)
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاءَ
مَرْضَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ رَءُوفٌ بِالْعِبَادِ
“İnsanlardan öylesi de vardır ki nefsini Allah’ın rızasını aramak için satar. Allah da
kullarına karşı Rauf’tur.” (Bakara 207)
وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ وَتَثْبِيتًا
مِنْ أَنْفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ
أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ
“Mallarını, Allah’ın rızasını kazanmak ve gönüllerinden tesbit
ile infak edenlerin durumu, yüksek bir yerde bulunan ve bol yağmur düşünce
meyvelerini iki kat veren bir bahçenin durumu gibidir…” (Bakara 265)
وَمَا تُنْفِقُونَ إِلَّا ابْتِغَاءَ
وَجْهِ اللَّهِ
“Ayrıca siz
ancak Allah'ın vechini istediğiniz için
infak edersiniz...” (Bakara 272)
وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ
مَرْضَاتِ اللَّهِ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
“Her kim bunu Allah’ın
rızasını gözeterek yaparsa biz yakında ona çok büyük bir ecir vereceğiz.”
(Nisa 114)
وَالَّذِينَ صَبَرُوا ابْتِغَاءَ
وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَنْفَقُوا
مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً وَيَدْرَءُونَ بِالْحَسَنَةِ
السَّيِّئَةَ
“Yine onlar, rablerinin vechini isteyerek sabreden, namazı
dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak
harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir...” (Ra’d 22)
وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا
عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا
“Allah’ın rızasını kazanmak
için uydurdukları fakat gereği gibi uymadıkları ruhbanlığı onlara yazmadık...”
(Hadid 27)
وَلَا تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ
بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ
“O’nun vechini/yüzünü
isteyerek sabah akşam Rablerine dua edenleri kovma!.” (En’âm 52)
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ
بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ
“Sabah akşam
rablerine, O'nun vechini dileyerek dua
edenlerle birlikte gönülden sebat et…” (Kehf 28)
ذَلِكَ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يُرِيدُونَ
وَجْهَ اللَّهِ
“Allah'ın vechini isteyenler için bu, en iyisidir…” (Rum 38)
إِنَّمَا
نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ
“Biz size, ancak Allah’ın
vechi için yediriyoruz…” (İnsan 9)
Bütün bu ayetlerde "Allah'ın vechi" ve "Allah'ın rızası" tabirleri birbirinin manasında geçmiştir.
4- Allah’ın vechi tabiri ile Allah’ın mahlûka benzemeyen
yüzünün kastedildiğini gösteren naslar sabittir. Bunlardan birisi şudur:
عَنْ حُذَيْفَةَ، أَنَّهُ رَأَى شَبَثَ بْنَ رِبْعِيٍّ
بَزَقَ بَيْنَ يَدَيْهِ، فَقَالَ: يَا شَبَثُ لَا تَبْزُقْ بَيْنَ يَدَيْكَ،
فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَنْهَى عَنْ
ذَلِكَ، وَقَالَ: «إِنَّ الرَّجُلَ إِذَا قَامَ يُصَلِّي أَقْبَلَ اللَّهُ عَلَيْهِ
بِوَجْهِهِ، حَتَّى يَنْقَلِبَ أَوْ يُحْدِثَ حَدَثَ سُوءٍ»
“Huzeyfe radıyallahu anh Şebes b. Rib’i’nin önüne
tükürdüğünü görünce dedi ki: “Ey Şebes! Önüne tükürme! Zira Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem bundan yasaklar ve şöyle buyururdu:
“Muhakkak ki kişi namaza durduğunda başka yere dönmediği
veya kötü bir şey yapmadığı sürece Allah ona yüzüyle yönelir.” Bunu İbn
Mace (1023) ve başkaları rivayet etmişlerdir. Hadis sahihtir.
Yine ahirette Allah’ın vechine bakmak hakkındaki hadisler
mütevatir ve burada zikredemeyeceğimiz kadar çoktur.
Allah en iyi bilendir.