Husayn (b. Malik el-Becelî) rahimehullah'tan:
كُنْتُ
عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ فَجَاءَ سَائِلٌ فَسَأَلَ فَقَالَ لَهُ ابْنُ عَبَّاسٍ
أَتَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ؟ قَالَ نَعَمْ قَالَ وَتَشْهَدُ أَنَّ
مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ؟ قَالَ نَعَمْ وَتُصَلِّي الْخَمْسَ؟ قَالَ نَعَمْ
قَالَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ؟ قَالَ نَعَمْ قَالَ أَمَّا إِنَّ لَكَ عَلَيْنَا
حَقًّا يَا غُلَامُ اكْسُهُ ثَوْبًا فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ كَسَا مُسْلِمًا ثَوْبًا لَمْ يَزَلْ فِي سِتْرِ
اللَّهِ مَا دَامَ عَلَيْهِ مِنْهُ خَيْطٌ أَوْ سِلْكٌ
"İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın
yanındaydım. Bir dilenci gelerek bir şeyler istedi. İbn Abbas radıyallahu anhuma
ona dedi ki: ,
"Allah'tan başka ibadete layık
hak ilah olmadığına ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in de
Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ediyor musun?" Adam: "Evet"
dedi. İbn Abbas radıyallahu anhuma:
"Beş vakit namaz kılıyor musun?”
dedi. Adam: “Evet” dedi: İbn Abbas radıyallahu anhuma:
“Ramazan orucunu tutuyor musun?"
dedi. Adam: "Evet" dedi. İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki:
"O halde ey delikanlı, sana bir
elbise giydirmemiz bize bir haktır. Zira ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Kim bir Müslümana bir elbise
giydirirse, o elbiseden, giydirdiği kimsenin üzerinde bir iplik veya lif kaldığı
sürece Allah'ın örtmesi altında olur."
Bunu: Hâkim (4/217) Haraitî,
Mekarimu'l-Ahlak (608) Tirmizi (2484) Taberani (12/97) İbn Ebi Hatim İlel
(1995) Buhari Tarihu'l-Kebir (9/3) rivayet etmişlerdir. Ebu Hatim:
"Sahih" ve Hâkim: “Sahih” demişlerdir. Tirmizî: “Hasen” demiştir.
Bazı muhakkikler isnadında bulunan Halid b. Tahman Ebu’l-A’lâ el-Haffaf adlı ravi sebebiyle zayıf değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Halid b. Tahman hakkında Ebu Hatim: “mahalluhu’s-sıdk” demiş, Ebu Zur’a: “Onda bir sakınca yok” demiştir. Ebu Ubeyd el-Acurri, Ebu Davud’un Halid b. Tahman’ı ancak hayırla andığını nakletmiştir.
İbnu’l-Carud: “zayıf” demiştir. Zayıflıkla nitelenmesinin sebebi Halid b. Tahman’ın hafıza karışıklığına uğramasıdır. Yahya b. Main: “Zayıf, vefatından on sene önce hafıza karışıklığına uğradı, öncesinde sika idi” demiştir. Ancak İbn Adiy ise: “Onun rivayetleri arasında münker bir rivayet görmedim” demiştir. İbn Hacer ve Zehebi bu ravinin saduk olduğu değerlendirmesinde bulunmuşlardır.
Dilenmek kınanmış olup, Allah’ın vechiyle
kendisinden istekte bulunulan kimsenin de bu isteği geri çevirmesinin meşru
olmadığı başka hadislerde sabit olmuştur. Bu rivayet, kendisine sadaka verilmesi
vacip olan dilencinin ancak tevhid ehli müslümanlar olduğunu göstermektedir.
Tevhid ehli olmayan dilencilere ise kişi sadaka verip vermemekte muhayyerdir.
Allah en iyi bilendir.