Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

23 Temmuz 2023 Pazar

Günahkâr Akrabalara da Hecir Uygulanır!

 Said b. El-Museyyeb rahimehullah dedi ki: “Ebu Bekra radıyallahu anh, Ziyad ile anne bir kardeş idi. Ziyad’ın yaptığı işten dolayı Ebu Bekra radıyallahu anh onunla konuşmamaya yemin etti ve ölünceye kadar onunla konuşmadı.”[1]

Bizim zamanımızda böyle yapana: “Akrabalık bağını kopardı!” derler! Lakin bu zamanın halkının aldandığı şeyle aldanan karanlıklara girer! Zira onlar kişiye dinini karıştırırlar!

İbn Ebi Cemre rahimehullah şöyle demiştir: “Sılayı rahim malla olur, ihtiyaçlara yardım etmekle, zararı gidermekle, güler yüz göstermekle ve dua ile olur. Kapsamlı mana şudur: İmkân bulunan hayrı ulaştırmak ve güç nispetinde zararı gidermektir. Bu, eğer akrabalar istikamet üzere iseler böyledir. Eğer akrabalar kâfir veya fâcir (günahkâr) iseler Allah için onlardan alakayı kesmek sılayı rahimdir. Bununla beraber onlara öğüt vermeye çaba sarfetmek, bunda ısrar ederlerse haktan geri durmaları sebebiyle onları bildirmek gerekir. Bu durum onların arkalarından doğru yola dönmeleri için dua ederek sılada bulunmayı terk etmeyi gerektirmez.”[2]

“Eğer kafir veya facir iseler” sözüne dikkat et! Facir; günahkâr olan müslümandır. Yine: “Onlara sılayı rahim; Allah için onlardan alakayı kesmek ile olur” sözüne de dikkat et! İşte bu Allah için buğzetmenin hakikatidir! Nitekim İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın oğlu Bilal’e karşı tavrı, İbnu’l-Museyyeb rahimehullah’ın babasına karşı tavrı, Ebu Bekra radıyallahu anh’ın tavrı ve başkalarının tavrı bu konuda örnektir.

Bazı insanlara problemli gelen “akrabalara hecir (dargınlık) uygulama” meselesini açıklayan hususlardan birisi de Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavmin, Allah’a ve rasûlüne muhalefet eden kimselere, babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsa bile sevgi beslediklerini göremezsin. Kalplerine imanı yazmış ve kendisinden bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları, altından nehirler akan cennetlere sokacaktır; orada süreklidirler. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin şüphesiz Allah’ın fırkası kurtuluşa erenlerin kendileridir.” (Mucadele 22)

Bu ayet kâfir akrabalara has değildir! Bilakis müslüman dahi olsalar baba, oğul, kardeş, aşiret mensupları bu kapsamdadırlar. Zira Allah’a rasulüne muhalefet ettikleri, Allah’ın haramlarını deldikleri takdirde bu ayetin kapsamındadırlar.  

Zamanımızdaki birçok kimse buna aldırmıyorlar günahkâr kimselerle oturup beraber yemek yiyor ve sohbet ediyorlar! Halbuki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Ancak bir mü’min ile arkadaşlık et ve yemeğini ancak takva sahibi yesin.”[3]

Kadı Ebu’l-Hasen şöyle demiştir: “Bid’at ehline ve müslümanların günahkârlarına hecir (dargınlık tavrı) uygulamanın vacip oluşu hususunda akraba ile yabancı arasında fark yoktur. Allah’ın hakkı için bu yapılıyorsa böyledir. Ama iftira, sövme, gıybet, malının gaspedilerek alınması gibi insanî haklar içinse bunda farklı bir durum vardır. Eğer bunları yapan akrabası ise ona hecir uygulaması caiz olmaz. Akrabasından başkası ise hecir uygulaması caizdir.”[4]

Bu söz, daha önce geçen İbn Ebi Cemre’nin sözlerini açıklığa kavuşturmaktadır.

Kul, akrabalarına mudahane yaparsa (onların açıktan günahlarına karşı tavır uygulamayıp yumuşak davranırsa), onlara rabbi için öfkelenmezse onun bu yaptığı şey de rabbine muhalefet olur. Çünkü rabbi onlara gazaplanmıştır.

Ama rabbinin onlara öfkelenmesi sebebiyle o da onlardan alakayı keserek rabbine uyum gösterirse ve İbn Ebi Cemre’nin zikrettiği haklarını eda ederse yani onları hakka dönmeye davet eder, ısrar ettikleri takdirde onların gıyabında hidayetleri için dua ederse hem Allah’ın hakkını hem de onların haklarını eda etmiş olur.

Ölçüsü insanların övgüsü veya kötülemeleri olan kişiye Allah için buğzetmek ve hecir uygulamak zor gelir. Malik b. Dinar rahimehullah ise şöyle diyor:

“İnsanları tanıdığımdan beri onların övgülerine sevinmiyorum ve onların kötülemeleri beni üzmüyor.” Dediler ki:

“Bu nasıl oluyor ey Ebu Yahya?” Dedi ki:

“Muhakkak ki ben öven kimsenin de ancak aşırılık ettiğini ve kötüleyen kimsenin de ancak aşırılık ettiğini görüyorum.”[5]

Övgüsü zinet, yermesi leke olan Allah Teâlâ’nın razı olması sana yeter!

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Kim insanları razı etmek için Allah’ı öfkelendirirse Allah ona öfkelendiği gibi, razı etmeye çalıştığı insanları da kendisine öfkelendirir. Kim de insanların öfkelenmelerine rağmen Allah Teâlâ’yı razı ederse Allah ondan razı olduğu gibi kendisine öfkelenen insanları da razı eder.”[6]



[1] Abdurrazzak (13564) ayrıntılı olarak: İbn Asakir Tarih (60/36) İbn Hazm el-Muhalla (11/259)

[2] İbn Hacer Fethu’l-Bari (10/418) Mubarekfuri Tuhfetu’l-Ahvezi (6/30) Sefarini Gızau’l-Elbab (2/59)

[3] Ebû Dâvûd (4832) Tirmizî (2395) Ahmed (11355) Hâkim (7169)

[4] Bkz.: ez-Zecru Bi’l-Hecr (s.28) Gızau’l-Elbab (1/395)

[5] Hattabi el-Uzlet (s.61)

[6] Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (11696) benzeri: İbn Hibban (276-277)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)