Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

20 Eylül 2023 Çarşamba

Bilimin ve Aklın Gereklerini Öne Sürerek Rasulün Hadisini Tasdik Etmeyenler Küfürdedirler!

 Bilimin ve Aklın Gereklerini Öne Sürerek Rasulün Hadisini Tasdik Etmeyenler Küfürdedirler!

Aişe radıyallahu anha’dan:

لَمَّا أُسْرِيَ بِالنَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى أَصْبَحَ يَتَحَدَّثُ النَّاسُ بِذَلِكَ فَارْتَدَّ نَاسٌ مِمَّنْ كَانُوا آمَنُوا بِهِ وَصَدَّقُوهُ وَسَعَوْا بِذَلِكَ إِلَى أَبِي بَكْرٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ، فَقَالُوا هَلْ لَكَ فِي صَاحِبِكَ؟ يَزْعُمُ أَنَّهُ أُسْرِيَ بِهِ فِي اللَّيْلِ إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ قَالَ أَوَقَالَ ذَلِكَ؟ قَالُوا نَعَمْ قَالَ لَئِنْ كَانَ قَالَ ذَلِكَ لَقَدْ صَدَقَ قَالُوا وَتُصَدِّقُهُ أَنَّهُ ذَهَبَ اللَّيْلَةَ إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ وَجَاءَ قَبْلَ أَنْ يُصْبِحَ؟ قَالَ نَعَمْ إِنِّي لَأُصَدِّقُهُ بِمَا هُوَ أَبْعَدُ مِنْ ذَلِكَ أُصَدِّقُهُ بِخَبَرِ السَّمَاءِ فِي غَدْوَةٍ أَوْ رَوْحَةٍ فَلِذَلِكَ سُمِّيَ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقَ

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Mescidu’l-Aksa’ya gece yürütüldüğü zaman insanlar bu konuda konuşmaya başladılar. İman edip tasdik eden bazı insanlar irtidad ettiler. Bu haberle Ebu Bekr radıyallahu anh’e koştular. Dediler ki:

“Arkadaşının ne iddia ettiğini duydun mu? Bu gece Beytu’l-Makdise yürütüldüğünü iddia ediyor!” Ebu Bekr radıyallahu anh dedi ki:

“Öyle mi diyor?” Onlar da: “Evet” dediler. Ebu Bekr radıyallahu anh dedi ki:

“Eğer öyle diyorsa elbette doğrudur.” Dediler ki: “Sen onun bu gece Beytu’l-Makdise gittiğini ve sabah olmadan önce döndüğünü tasdik mi ediyorsun?” Ebu Bekr radıyallahu anh dedi ki:

“Evet. Muhakkak ki ben onu bundan uzak meselelerde de tasdik ediyorum. Sabah akşam ona semanın haberinin geldiğini tasdik etmem de bundandır.” Bunun üzerine Ebu Bekr es-Sıddîk diye isimlendirildi.”[1]

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan:

أُسْرِيَ بِالنَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ ثُمَّ جَاءَ مِنْ لَيْلَتِهِ فَحَدَّثَهُمْ بِمَسِيرِهِ وَبِعَلَامَةِ بَيْتِ الْمَقْدِسِ وَبِعِيرِهِمْ فَقَالَ نَاسٌ نَحْنُ لَا نُصَدِّقُ مُحَمَّدًا فَارْتَدُّوا كُفَّارًا فَضَرَبَ اللهُ أَعْنَاقَهُمْ مَعَ أَبِي جَهْلٍ

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem gece Beytu’l-Makdis’e yürütüldü. Sonra o gece geri geldi. Bu yolculuğunu ve Beytu’l-Makdisin özelliklerini anlattı. Bazı insanlar: “Biz Muhammed’i tasdik etmeyiz” dediler ve kâfirler olarak irtidat ettiler. Allah Ebu Cehil ile beraber onların boyunlarını vurdu.“[2]

Bu iki sahih rivayet gösteriyor ki, o dönemde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir gecede Mescidu’l-Aksa’ya götürüldüğü, sonra semalara çıkarıldığını haber veren Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i tasdiklemeyenler, dönemin bilimsel verileri ve aklın gereklerine aykırı buldukları için irtidat ederek kafir oldular!

Peki ya günümüzde “Hastalık bulaşması yoktur” mütevatir hadisini yalanlayanlar, türlü kılıflar bularak te’vil etmeye çalışanlar, “Aslında bulaşma vardır da, Rasulullah şunu kastediyor” diye geveleyenler, nasıl olsa Rasulullah hayatta değil diye serbest atış yapanlar! Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hastalık bulaşması korkusuyla cemaatle namazların dahi yasaklanmasını mı kastediyordu yoksa?!

Hani onlar şöyle te’vil ediyorlarmıştı ya güya: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem fayda ve zararı mahlûka nispet eden cahiliyye itikadını reddetmek için böyle buyurdu” diyorlardı.

Cemaatle namazı savaş halinde dahi emreden Allah’a bilmediği bir şeyi mi öğretiyorsunuz haşa!  

Hani fayda ve zararı Allah’tan başkasından bilmek cahiliyye inancı diyordunuz, şimdi neden cahiliyye halkı gibi fayda ve zararı Allah’tan başka şeylere yükleyerek cemaatle namazı yasakladınız ey kâfirler!

Allah’ın emrini yerine getirmekten zarar göreceğinize inandığınızdan değil mi? Cahiliyye müşriklerinden farkınız kalmadı!

Hastalık bulaşmaz diyen rasulü yalanladınız ve “hayır hastalık bulaşır, virüs diye bişey var” diyen sözde bilim adamı soytarıları tasdik ettiniz, isra ve mi’racı inkâr eden mürtetlerden de farkınız kalmadı!

Sahi dünyanın küre şeklinde olduğunu ve döndüğünü iddia eden bilim(!) soytarılarını da tasdik edip Allah’ı ve rasulünü yalanlıyordunuz zaten değil mi?

Daha neler neler var!

Allah Azze ve Celle rasulüne şöyle buyurmuştur:

Muhakkak ki biz sana kitabı hak ile indirdik ki insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Hainlerin savunucusu olma!” (Nisa 105)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Allah’ın kendisine gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmetmiştir ve ‘Onun bütün sünnetleri, Allah’ın O’na gösterdiği şekildir.

Rasule iman, onun verdiği gayb haberlerine, sünnetlerine teslim olup tasdik etmekle, sünnetine ittiba etmekle olur, şu hâin nefislerinizin ve akılcı bilimci geçinen hâinlerin savunucusu olmaktan tevbe edin!

İşte bir örnek daha:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısı Ebu Ubeyd radiyallahu anh’den:

طَبَخْتُ لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قِدْرًا وَقَدْ كَانَ يُعْجِبُهُ الذِّرَاعُ فَنَاوَلْتُهُ الذِّرَاعَ ثُمَّ قَالَ نَاوِلْنِي الذِّرَاعَ فَنَاوَلْتُهُ ثُمَّ قَالَ نَاوِلْنِي الذِّرَاعَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَكَمْ لِلشَّاةِ مِنْ ذِرَاعٍ فَقَالَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ سَكَتَّ لَنَاوَلْتَنِي الذِّرَاعَ مَا دَعَوْتُ

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir tencere yemek pişirmiştim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem koyunun ön kolunu severdi. Ona ön kolu verdim. Sonra:

Ön kolu bana ver” dedi. Ben de verdim. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yine:

Ön kolu bana ver” deyince Ben dedim ki: “Ey Allah’ın nebisi! Koyunun kaç ön kolu var ki?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Nefsim elinde olana yemin ederim ki şayet sussaydın ben istedikçe ön kolu vermeye devam edecektin.”[3]



[1] Sahih. Hâkim (3/65, 81) Beyhakî Delailu’n-Nubuvve (2/360) el-Elbani es-Sahiha (306)

[2] Sahih. Nesâî Sunenu’l-Kubra (11383) Ahmed (1/374) Ziyau'l-Makdisi el-Muhtâre (12/286) Ebu Ya’la (5/108) Taberî Tehzibu’l-Asar (17) İbn Kesir Tefsir (5/26) Abdulgani el-Makdisi Ahbaru’d-Deccal (64) el-Elbani el-İsra ve’l-Mi’rac (s.76)

[3] Muslim'in şartına göre sahih. Tirmizî Şemail (169) Dârimî (44) Ahmed (3/485) Taberânî (22/335) İbn Ebi Asım el-Ahad ve’l-Mesani (472) Da’lec es-Secezi el-Munteka Mine’l-Mukillin (4) İbnu’l-Esir Usdu’l-Gabe (6/200) İbn Asakir Tarih (4/295) Mizzi Tehzibu’l-Kemal (34/53)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)