Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

24 Mayıs 2012 Perşembe

Selefi Davete Karşı Parazit Yapan Taklitçilere…



Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir:
“Malik, Şafii, Ahmed gibi imamlar – Allah onlardan razı olsun – taklidi caiz görmemişlerdir dediğimize göre, İmam İbn Hazm rahimehullah da aynı şekilde taklid edilmez.  Onun “el-İhkam Fi Usuli’l-Ahkam “ kitabı, fıkıh usulü kitaplarının en güzellerinden biri sayılır. Fıkıh usulü kitapları “şu caizdir”, “şunu yap”, “şunu yapma”, “şu vaciplik ifade eder”, “şu mubahlık ifade eder” vb. şeyler der. Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah’a muhalif olarak çok az delil getirilmiştir. Zira o Allah’ın kitabından ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden deliller getirir. Bununla beraber kendisinin sahih saydığı ve sahih görmeyip zayıf saydığı hadisler vardır. Bu diğer alimlerde olduğu gibi, tashih ve tad’îf meselesidir. Onun nakli hüccettir. Ama kendi anlayışı, tıpkı anlayışlarından istifade ettiğimiz diğer alimlerde olduğu gibidir. Onları taklid etmeyiz. Zira taklid haramdır.
Müslümanın, Allah’ın dininde taklid etmesi caiz değildir. Avam dahi olsa, Allah’ın kitabından ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden sormalıdır. Avam da Allah Teâlâ’nın: şu ayetlerinin kapsamındadır: “Rabbinizden size indirilen bu Kitaba uyun; O'nun dışındakileri dostlar edinip de onlara uymayın. Zaten ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.” (A’raf 3)
Peygamber size neyi verirse, onu alın; neden sizi nehyederse, ondan da sakının” (Haşr 7)
O’nun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden yahut acı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” (Nur 63) Avam bu delillerin kapsamı içerisinde mi yoksa değil mi? Öyleyse neden: “Avam taklid eder” diyorsunuz? Avam da Allah Teâlâ’nın şu ayetinin kapsamındadır:
Allah ve Rasülü bir şeye hükmettikleri zaman, mü'min erkek ve mümin kadının kendi işlerinde artık başka bir şeyi seçmeye hakları yoktur. Kim Allah'a ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)
Avamın öğrenmesi gerekir. Alime gider ve: “Bu meselede Allah’n hükmü nedir?” diye fetva sorar. Sonra ona delil zikredilir. Delili anlarsa anlar, anlamazsa ona bu meselede Allah’ın hükmü bu denilmiş olur. Allah’a hamd olsun avam bir çok kimse görüyoruz; kimisi işçi, kimisi hamallık yapıyor, kimisi çiftçi, türlü zorluklar altında çalışan kimseler delil soruyorlar. Onlar, tahrif eden kimseleri aciz bırakıyorlar! Bazen bir çiftçi bir bidatçinin önüne durarak: “Bu meselede delilin ne?” diyor. Bidatçi ne diyecek? O da: “Biz ancak delile tabi oluruz. Bizi delilden başkasıyla aciz bırakamazsın” der. Ben her Müslümana delili talep etmelerini nasihat ederim.
Size soruyorum ey Allah için kardeşlerim! Avam mı daha çok, yoksa ilim ehli mi? Elbette avam çok. Neden çoğunluğun kalabalığını artıralım da onları komünistlerin, baasçıların, Hristiyanların ve İslam düşmanlarının kucağına bırakalım? Neden onları Allah’ın kitabıyla ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetiyle bağlantıya geçirmeyelim? Neden onlara Allah’ın kendilerine farz kıldığı ilim talebini öğretmeyelim? Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İlim talebi her Müslümana farzdır” buyuruyor. Avamın dışındakilere mi diyor? “İlim talebi avam dışında her Müslümana farzdır” demiyor!  Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah kimin hayrını murad ederse, onu dinde fakih (anlayış sahibi) kılar” buyuruyor. Avam dışındakileri mi diyor?!
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetini her bağıranın peşine giden, otlayan hayvanlar gibi mi bırakalım? Bilakis onların aralarında onların Allah’a kitabıyla ibadet edeceklerini ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetiyle ibadet edeceklerini açıklamalıyız ki, bundan sorumlu olduklarının farkına varsınlar! Mevlid merasimi düzenleyenlerden, Allah’tan başkasına dua edenlerden, ölülerin türbelerini mesh edenlerden, boncukçu ve muskacılardan delilleri talep etsinler!

Ey toplumda Allah’a davet eden kişi, ne oluyor? Nebî sallallahu aleyhi ve sellemin hutbesine avam, alim, cahil herkes katılıyordu. Meclislerinin çoğunda: “Allah benim sözümü işitip kavrayan, sonra işittiği gibi nakleden kimseye rahmet etsin” diyordu.
Yine birçok meclisinde: “Burada bulunan, burada olmayana tebliğ etsin. Nice fıkıh taşıyan kimse vardır ki, fakih değildir” buyuruyor, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, tebliğ etmeye teşvik ediyordu.
İşte bu Müslümanın ve Allah’a davet edenin durumudur! Bu, davetini, sınıflardan bir sınıfa tahsis etmemektir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hakkında Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “De ki Ey insanlar! Ben, sizin hepinize birden Allah'ın rasulüyüm” (A’raf 158) O, Allah’ın bütün mükelleflere gönderilmiş rasulüdür! Bazı davetlerde, taklid ve sapıklık davetçilerinin durumunda olduğu gibi sadece falan ve filana özel değildir! Şüphesiz sapıklık davetçilerinin çoğu geride kör topluluklar bırakmayı önemsiyorlar. Bu yüzden adalet adı altında komünizme davet ediyorlar, onlar da icabet ediyorlar. Hürriyet/özgürlük adı altında açılıp saçılmaya davet ediyorlar, onlar da icabet ediyorlar, iktisad/ekonomi adı altında faizli bankalara davet ediyorlar, onlar da icabet ediyorlar! Herhangi bir isim altında fesada davet edildiklerinde icabet ediyorlar!
Avam hakkında Allah’tan korkmamız ve onların Allah’ın kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden sorumlu olduklarını hissettirmemiz gerekir…”
Şeyh Mukbil b. Hadi, el-Mukterah (s.189-192) Tercüme: Ebu Muaz el-Çubukabadi.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)