Soru: “Kına ile nakış yapmak dövme sayılır mı?”
Cevap: Bunun hükmünü açıklamadan önce vücuda kına ile nakış yapmanın
dövmeden farklı olduğu iki açıyı belirtelim:
1-
Dövme; iğne ve benzeri
araçlarla kanın akması sağlanarak yeşil renk vermek için sürme gibi boyayıcı
maddelerle boyamaktır. Dövme yaptırmanın büyük günahlardan olduğu hususunda
ilim ehlinin söz birliği (icma) vardır. Çünkü Buhari ve Müslim, Abdullah b.
Mes’ud radıyallahu anh’den, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle
buyurduğunu rivayet etmişlerdir:
“Allah dövme yapan ve yaptıran kadınlara, kaş yolan kadınlara, güzellik
için Allah’ın yarattığını değiştirerek dişlerini seyrelttiren kadınlara lanet
etmiştir.”
Cilt rengini değiştirmek ve esmer teni beyazlaştırmak için kullanılan bazı
kimyevi maddeler de buna dâhildir. Hatta bu Allah’ın yarattığını değiştirme
hususunda dövmeden daha şiddetlidir. (Bkz.: İbn Useymin, Mecmuu Fetava17/ 4
no’lu soru)
Kına ile nakış yapmaya gelince, kına gibi ziynettir. Dövme sayılmaz. Çünkü
bu vücuda yalnızca resmetmektir. Nitekim bu asırda yapışkan dövme diye bir şey
çıkmıştır. Sırf dövmeye benzediği için böyle derler, hakiki dövme değildir, bu
maddeler dövme olduğu için değil, cilde zarar veren kimyevi maddeler içerdiği
için çirkin görülmektedir.
2-
Kalıcı ziynet ile geçici
olan arasında fark vardır. Kalıcı olan sabit ziynet uzvun rengini veya şeklini
değiştirmektir ki Allah’ın yarattığını değiştirmek olduğu için haramdır. Dudak
boyası, öje gibi geçici olan ziynet ise böyle değildir, bunlar mubahtır. Kına
ile nakış yapmak ve buna benzer geçici ziynetler cildin rengini değiştirmez, bu
bir müddet sonra giderilen şekillerdir. Bunlar dövme değil, kına ile boyanmadan
sayılır.
Kına İle Vücuda Nakış Yapmanın Hükmü
Kına ile dövme arasındaki fark anlaşıldığına göre bunların aynı hükümde
olmadıkları da fark edilmiştir. Kadınların kocalarına karşı kına ile
süslenmeleri müstehap sayılmıştır. İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
“Kadınlarımız yatsı namazından sonra en güzel şekilde kına ile
boyanırlardı.” (Sahih mevkuf. İbn Ebî Şeybe no:1291 Abdurrazzak 7930)
Lakin bazı âlimler kına ile vücuda nakış yapmayı mekruh görmüşlerdir.
Nitekim İmam Ahmed’e bu konu sorulduğu zaman:
“Elini kınaya daldırır” demiştir. Yani elinin tamamını kınayla boyamayı
kastetmiş, elin yalnız bir kısmını boyamadan sakındırmıştır. Bazıları da bunun
kocasına karşı süslenmesi için caiz olduğunu söylemiştir. (Bkz.: Mervezi
el-Vera 578-584, Merdavi el-İnsaf 1/99, İbn Muflih el-Furu 1/161)
Bunu mekruh görenler şu yüzden böyle demiş olabilirler:
1- Bunda haram olan süslenmeye benzeme vardır.
2- Bu sebeple kadının dindarlığı eleştirilir ve dövme yaptığı zannedilebilir.
3- Kına ile nakışın hakikatini bilmeyen kimse onu dövme zanneder ve bunu
hayırlı ve Saliha kimselerde görünce caiz olduğunu düşünebilir.
4- Ömer radıyallahu anh’den boyanırken nakış yapmaktan yasakladığı rivayet
edilmiştir. (İbn Ebi Şeybe Musannef no:17665, 17667, Abdurrazzak Musannef no:
7929 Buhârî Tarih 2/142 Mervezi el-Vera 583) ancak bu rivayetin isnadında ismi
belirtilmeyen raviler vardır.
5- Umeyye (bt. Abdillah) rahimehallah dedi ki “Ben Medine’de gelinleri
süslüyordum. Aişe radıyallahu anha’ya boyanma hakkında sordum, dedi ki: “Nakış
olmadığı sürece bunda sakınca yoktur.” (İbn Ebi Şeybe Musannef 17666) Bunun
isnadında Umeyye bt. Abdillah meçhuledir.
Caiz gören için de şöyle bir rivayet zikredilir: “Beni Suleym’den bir
adamdan rivayete göre ninesi boyanırken Nebi sallallahu aleyhi ve sellem yanına
girdi ve elinin üzerini göstererek buyurdu ki:
“Ey Umm Filan! Şu şekilde nakış yap!” Busayri İthafu’l-Mahere’de
(4/547) zikretmiş ve isnadının zayıf olduğunu belirtmiştir. İsnadında İsmail b.
Rafi zayıf, Beni Suleym’den olan şahıs meçhuldür.
Kına ile nakışı caiz gören âlimler de şu şartları koşmuşlardır:
1-
Ziynet mahalli olan el,
ayak, parmaklar gibi uzuvlara yapılmalı, bazı cahil kadınların yaptığı gibi;
sırt, karın gibi avret bölgelerine yapılmamalıdır. Zira kadının diğer kadında
ziynet mahalleri dışındaki bölgelere bakması helal değildir.
2-
Bu boyama geçici,
giderilebilen cinsten olmalı, daha önce açıklandığı gibi sabit kalıcı
olmamalıdır.
3-
Mubah olanla haram olan
arasında karışıklığa sebep olmaması için dövmeye benzer dövme renginde boyalar
kullanılmamalı, kına renginde boyalar olmalıdır.
4-
Fasıka ve kâfire
kadınlara benzeme söz konusu olmamalıdır.
5-
Ruh taşıyan canlılara
ait resimler veya kâfirlere ve fasıklara ait şiarlar (haç vb. gibi)
nakşedilmemelidir.
6-
Kadın bu ziynetini
namahremi olan erkeklere göstermemelidir.
7-
Kullanılan boyalar cilde
zarar veren maddeler olmamalıdır.
Netice olarak kadınların namahremlerine göstermedikleri sürece kına ile ellerine ve
ayaklarına nakış yaparak süslenmelerinden yasaklayan bir delil sabit
olmamıştır. Tabiinden ve sonrakilerden bazı âlimler bunu mekruh görmüş olsalar
da, onların bu görüşleri dinde bir hükmün ispatı için delil olmazlar.