Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

7 Ekim 2019 Pazartesi

Kadınların Kına İle Nakış Yapmaları


Soru: “Kına ile nakış yapmak dövme sayılır mı?”

Cevap: Bunun hükmünü açıklamadan önce vücuda kına ile nakış yapmanın dövmeden farklı olduğu iki açıyı belirtelim:

1-               Dövme; iğne ve benzeri araçlarla kanın akması sağlanarak yeşil renk vermek için sürme gibi boyayıcı maddelerle boyamaktır. Dövme yaptırmanın büyük günahlardan olduğu hususunda ilim ehlinin söz birliği (icma) vardır. Çünkü Buhari ve Müslim, Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:

Allah dövme yapan ve yaptıran kadınlara, kaş yolan kadınlara, güzellik için Allah’ın yarattığını değiştirerek dişlerini seyrelttiren kadınlara lanet etmiştir.”

Cilt rengini değiştirmek ve esmer teni beyazlaştırmak için kullanılan bazı kimyevi maddeler de buna dâhildir. Hatta bu Allah’ın yarattığını değiştirme hususunda dövmeden daha şiddetlidir. (Bkz.: İbn Useymin, Mecmuu Fetava17/ 4 no’lu soru)

Kına ile nakış yapmaya gelince, kına gibi ziynettir. Dövme sayılmaz. Çünkü bu vücuda yalnızca resmetmektir. Nitekim bu asırda yapışkan dövme diye bir şey çıkmıştır. Sırf dövmeye benzediği için böyle derler, hakiki dövme değildir, bu maddeler dövme olduğu için değil, cilde zarar veren kimyevi maddeler içerdiği için çirkin görülmektedir.

2-               Kalıcı ziynet ile geçici olan arasında fark vardır. Kalıcı olan sabit ziynet uzvun rengini veya şeklini değiştirmektir ki Allah’ın yarattığını değiştirmek olduğu için haramdır. Dudak boyası, öje gibi geçici olan ziynet ise böyle değildir, bunlar mubahtır. Kına ile nakış yapmak ve buna benzer geçici ziynetler cildin rengini değiştirmez, bu bir müddet sonra giderilen şekillerdir. Bunlar dövme değil, kına ile boyanmadan sayılır.

Kına İle Vücuda Nakış Yapmanın Hükmü

Kına ile dövme arasındaki fark anlaşıldığına göre bunların aynı hükümde olmadıkları da fark edilmiştir. Kadınların kocalarına karşı kına ile süslenmeleri müstehap sayılmıştır. İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:

“Kadınlarımız yatsı namazından sonra en güzel şekilde kına ile boyanırlardı.” (Sahih mevkuf. İbn Ebî Şeybe no:1291 Abdurrazzak 7930)

Lakin bazı âlimler kına ile vücuda nakış yapmayı mekruh görmüşlerdir. Nitekim İmam Ahmed’e bu konu sorulduğu zaman:

“Elini kınaya daldırır” demiştir. Yani elinin tamamını kınayla boyamayı kastetmiş, elin yalnız bir kısmını boyamadan sakındırmıştır. Bazıları da bunun kocasına karşı süslenmesi için caiz olduğunu söylemiştir. (Bkz.: Mervezi el-Vera 578-584, Merdavi el-İnsaf 1/99, İbn Muflih el-Furu 1/161)

Bunu mekruh görenler şu yüzden böyle demiş olabilirler:

1-    Bunda haram olan süslenmeye benzeme vardır.

2-    Bu sebeple kadının dindarlığı eleştirilir ve dövme yaptığı zannedilebilir.

3-    Kına ile nakışın hakikatini bilmeyen kimse onu dövme zanneder ve bunu hayırlı ve Saliha kimselerde görünce caiz olduğunu düşünebilir.

4-    Ömer radıyallahu anh’den boyanırken nakış yapmaktan yasakladığı rivayet edilmiştir. (İbn Ebi Şeybe Musannef no:17665, 17667, Abdurrazzak Musannef no: 7929 Buhârî Tarih 2/142 Mervezi el-Vera 583) ancak bu rivayetin isnadında ismi belirtilmeyen raviler vardır.

5-    Umeyye (bt. Abdillah) rahimehallah dedi ki  “Ben Medine’de gelinleri süslüyordum. Aişe radıyallahu anha’ya boyanma hakkında sordum, dedi ki: “Nakış olmadığı sürece bunda sakınca yoktur.” (İbn Ebi Şeybe Musannef 17666) Bunun isnadında Umeyye bt. Abdillah meçhuledir.

Caiz gören için de şöyle bir rivayet zikredilir: “Beni Suleym’den bir adamdan rivayete göre ninesi boyanırken Nebi sallallahu aleyhi ve sellem yanına girdi ve elinin üzerini göstererek buyurdu ki:

Ey Umm Filan! Şu şekilde nakış yap!” Busayri İthafu’l-Mahere’de (4/547) zikretmiş ve isnadının zayıf olduğunu belirtmiştir. İsnadında İsmail b. Rafi zayıf, Beni Suleym’den olan şahıs meçhuldür.

Kına ile nakışı caiz gören âlimler de şu şartları koşmuşlardır:

1-               Ziynet mahalli olan el, ayak, parmaklar gibi uzuvlara yapılmalı, bazı cahil kadınların yaptığı gibi; sırt, karın gibi avret bölgelerine yapılmamalıdır. Zira kadının diğer kadında ziynet mahalleri dışındaki bölgelere bakması helal değildir.

2-               Bu boyama geçici, giderilebilen cinsten olmalı, daha önce açıklandığı gibi sabit kalıcı olmamalıdır.

3-               Mubah olanla haram olan arasında karışıklığa sebep olmaması için dövmeye benzer dövme renginde boyalar kullanılmamalı, kına renginde boyalar olmalıdır.

4-               Fasıka ve kâfire kadınlara benzeme söz konusu olmamalıdır.

5-               Ruh taşıyan canlılara ait resimler veya kâfirlere ve fasıklara ait şiarlar (haç vb. gibi) nakşedilmemelidir.

6-               Kadın bu ziynetini namahremi olan erkeklere göstermemelidir.

7-               Kullanılan boyalar cilde zarar veren maddeler olmamalıdır.

Netice olarak kadınların namahremlerine göstermedikleri sürece kına ile ellerine ve ayaklarına nakış yaparak süslenmelerinden yasaklayan bir delil sabit olmamıştır. Tabiinden ve sonrakilerden bazı âlimler bunu mekruh görmüş olsalar da, onların bu görüşleri dinde bir hükmün ispatı için delil olmazlar.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)