Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

6 Ocak 2022 Perşembe

Sunenu Ebi Davud’un Matbu Nüshasından Düşmüş Olan Hadisler

 Daha önce Ebû Dâvûd’un Sünen’inin matbu olmayan rivayet nüshalarında geçen namazın sonundaki selamda her iki tarafa selamda da “ve berakatuh” ziyadesinin sabit olduğuna dair tahkiki yayınlamıştım. Burada çeşitli kaynaklarda Ebû Dâvûd’un Sünen’ine nispet edildiği halde matbu nüshadan düşmüş olan diğer bazı rivayetlerin tahkikini sunacağım.

1- Mizzî rahimehullah Tehzibu’l-Kemal’de (24/147) Kesir b. Kalîb’in hal tercemesinde şöyle demiştir: “Ebu Davud onun bir hadisini rivayet etmiştir” sonra Mizzi, kendi isnadıyla bu hadisi şöylece rivayet etmiştir: Kesir (b. Kalib) el-A’rac es-Sadefî rahimehullah dedi ki:

سَمِعْتُ أَبَا فَاطِمَةَ وهُوَ مَعَنَا بِذِي الصَّوَارِي يَقُولُ قال رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَا أَبَا فَاطِمَةَ أَكْثِرْ مِنَ السُّجُودِ فَإِنَّهُ لَيَسَ مِنْ مُسْلِمٍ يَسْجُدُ لِلَّهِ سَجْدَةً إِلا رَفَعَهُ اللَّهُ بِهَا دَرَجَةً

“Zu’s-Savari’de bizimle beraber olan Ebu Fatıma radiyallahu anh’ı şöyle derken işittim: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Ey Ebu Fatıma! Secdeleri artır. Zira Allah için bir secde yapan hiçbir Müslüman yoktur ki Allah bununla onun bir derecesini yükseltmiş olmasın.”[1]

Mizzi bu rivayetin ardından dedi ki: “Bu hadisi ancak Ebu’t-Tayyib b. el-Uşnani’nin tek başına Ebu Davud’dan rivayeti olarak bulduk…” Yine Mizzi Tuhfetu’l-Eşraf’ta (9/240) bu hadisi zikredip: “Ebû Dâvûd salat bölümünde rivayet etti” demiştir. Ancak bu rivayet Ebû Dâvûd’un Süneninin matbu nüshasında yoktur.

2- Mizzî Tuhfetu’l-Eşraf’ta (4/423) Ebu Davud’un ilim kitabında şu hadisi rivayet ettiğini zikretmiştir:

مَنْ قَالَ فِي الْقُرْآنِ بِغَيْرِ عِلْمٍ فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ

Kim Kur’ân hakkında ilimsiz olarak konuşursa cehennemde oturacağı yeri hazırlasın.”[2] Mizzi dedi ki: “Ebû Dâvûd bunu İlim’de Musedded – Ebu Avane – Abdula’la – Said b. Cubeyr – İbn Abbas radiyallahu anhuma yoluyla merfu olarak rivayet etti…”

İbn Kesir de Tefsir’inde (Huveyni tahkiki 1/123) “Bu hadisi Ebû Dâvûd Musedded – Ebu Avane – Abdula’la yoluyla merfuan rivayet etti” dedi. El-Huveyni dedi ki: “Bu hadis Ebû Dâvûd’un Süneninin elimizdeki nüshalarında mevcut değildir. Çünkü bu el-Lu’luî’nin rivayetidir. İbnu’l-Abd’in rivayetinde de yer aldığını Iraki Tahricu’l-İhya’da (1/37) ve ez-Zubeydi el-İthaf’ta (4/526) zikretmiştir. İbnu’l-Abd; Sunenu Ebi Davud’un ravilerinden biri olan Ali b. el-Hasen b. el-Abd el-Ensari’dir.”

3- Tuhfetu’l-Eşraf’ta (8030) şöyle zikredilir:

أن ابن عمر كَانَ  يَضَعُ يَدَيْهِ قَبْلَ رُكْبَتَيْهِ زاد ابن يحيى في حديثه: وكان رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَفْعَلُ ذَلِكَ.

“İbn Ömer radiyallahu anhuma secde ettiği zaman ellerini dizlerinden önce yere koyardı.” İbn Yahya rivayetinde: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de böyle yapardı”[3] ziyadesi vardır. Bunu Ebû Dâvûd salat bölümünde sika bir şeyh olan İshak Ebu Yakub ve Muhammed b. Yahya – Esbag yoluyla rivayet etti. Ebû Dâvûd dedi ki: “Abdulaziz, Ubeydullah’tan münker hadisler rivayet etti.” 

İshak Ebu Yakub; İbn Ebi İsrail’dir. Bu hadis Sunenu Ebi Davud’un İbnu’l-Abd rivayetinde olup, Ebu’l-Kasım’ın Sünen rivayetinde mevcut değildir.  

4- Hafız Abdurrahim el-Irakî el-Mustahrac Ale’l-Mustedrek’te (s.95) beşinci meclis olarak kendi isnadıyla İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan şu hadisi rivayet etti:

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَلْتَفِتُ فِي صَلَاتِهِ يَمِينًا وَشِمَالًا وَلَا يَلْوِي عُنُقَهُ خَلْفَ ظَهْرِهِ

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda sağa ve sola bakar, boynunu sırtının arkasına çevirmezdi.”[4] Sonra dedi ki: “Bu hadis hasendir…. Ebu’t-Tayyib el-Uşnani’nin (Sunenu Ebi Davud) rivayetinde; Ebû Dâvûd – Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezi – el-Fadl b. Musa yoluyla tahric etti. Bunu Mizzi el-Atraf’ta zikretti. El-Lu’luî ve İbn Dase’nin (Sunenu Ebi Davud) rivayetlerinde mevcut değildir. Yine İbnu’l-Uşnani’nin rivayetinde; Hennad – Veki – Abdullah b. Said – bir adam - İkrime – Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şeklinde mürsel olarak yer almıştır. Bu daha doğrudur. İbn Hibbân Sahih’inde Muhammed b. İshak b. Huzeyme – el-Huseyn b. Hureys yoluyla rivayet etmiştir…”

5- İbn Abdilberr et-Temhid’de (8/278) Abdullah b. Muhammed – Muhammed b. Bekr (İbn Dâse) – Ebû Dâvûd – el-Hasen b. Ali el-Vasiti – Huşeym – Abdullah b. Abdirrahman b. Ka’b el-Ensari – babası – dedesi yoluyla şöyle rivayet etti:

أَنَّهُ كَانَ عِنْدَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَقَرَأَ رَجُلٌ مِنْ بَعْدِ مَا رَأَوُا الْآيَاتِ لَيَسْجُنَّهُ عَتَّى حِينٍ (فَقَالَ عُمَرُ مَنْ أَقْرَأَكَهَا قَالَ أَقْرَأَنِيهَا ابْنُ مَسْعُودٍ فَقَالَ لَهُ عُمَرُ حَتَّى حِينٍ) وَكَتَبَ إِلَى ابْنِ مَسْعُودٍ أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ الْقُرْآنَ بِلِسَانِ قُرَيْشٍ فَإِذَا أتاك كتابي هذا فأقرىء النَّاسَ بِلُغَةِ قُرَيْشٍ وَلَا تُقْرِئْهُمْ بِلُغَةِ هُذَيْلٍ والسلام

“Ka’b radiyallahu anh, Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh’ın yanında idi. Bir adam (Yusuf suresi 35. âyetini) ; “Leyescunnehu attâ hîn” şeklinde okudu. Bunun üzerine Ömer radiyallahu anh: “Kim bu şekilde okuttu?” dedi. O da: “Bana İbn Mes’ud radiyallahu anh okuttu dedi.” Ömer radiyallahu anh ona: “Hattâ hîn” şeklindedir” dedi ve İbn Mes’ud radiyallahu anh’e şöyle yazdı: “Bundan sonra. Muhakkak ki Allah Kur’ân’ı Kureyş lisanıyla indirdi. Bu mektubum sana ulaşınca insanları Kureyş lügatine göre okut. Onlara Huzeyl lugatiyle okutma. Vesselam.”[5]

Ebu Şame Murşidu’l-Veciz’de (s.101) dedi ki: “İbn Abdilberr et-Temhid’de uzunca rivayet ederek: “Sünenu Ebi Davud’da, Ömer radiyallahu anh’ın İbn Mes’ud radiyallahu anh’e yazdığı mektubu zikretmiştir…”

Bu rivayet Ebû Dâvûd’un matbu nüshasında yoktur. İbn Abdilberr ise Sunenu Ebi Davud ravilerinden biri olan İbn Dase yoluyla rivayet etmiştir.



[1] Sahih. Ebû Dâvûd’a nispetle: Mizzi Tehzibu’l-Kemal (24/147) Ahmed (3/428) Buhârî Tarih (7/206) Abdullah b. el-Mubarek Musned (69) Abdullah b. el-Mubarek ez-Zuhd (1296) Mervezi Tazimu Kadri’s-Salat (291) Dulabi el-Kuna ve’l-Esma (284) İbn Bişran Emali (1628) Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr (22/323) İbn Abdilhakem Futuhu Mısr (s.136, 342) İbn Yunus Tarih (1/407) el-Elbani es-Sahiha (1519)

[2] Muslim'in şartına göre sahih. Vahidî el-Vesit (4) Vahidî’nin isnadı; Leys b. Ebi Suleym – el-Hasen – Said b. Cubeyr – İbn Abbas radiyallahu anhuma şeklindedir.

* Abdula’lâ b. Amir es-Sa’lebi – Said b. Cubeyr – İbn Abbas radiyallahu anhuma yoluyla: “Kim Kur’an’ı şahsi görüşüyle tefsir ederse…” lafzıyla: Taberî Tefsir (1/72) Tirmizî (2950) Ahmed (1/233, 269, 323) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (8085) Bezzar (11/61, 288) Taberânî (12/35) Ebû Ya'lâ (4/228) Mustagfiri Fadailu’l-Kur’ân (306) Tahavî Şerhu Muşkili'l-Âsâr (392) İbn Hazm el-İhkam (6/210) İbn Hazm el-Muhalla (3/202) Beyhakî Şuab (2/423) İb Asakir Tarih (51/94) İbn Hacer el-Ucab Fi Beyani’l-Esbab (s.51) el-Iraki Tahricu’l-İhya (1/61)

* Atâ – İbn Abbas radiyallahu anhuma yoluyla “Kim Kur’ân’ı re’yi ile tefsir ederse…” lafzıyla: İbn Hibbân es-Sikat (8/368)

* Yine bu lafızla Leys b. Ebi Suleym – Bekr b. Şihab – Said b. Cubeyr - İbn Abbas radiyallahu anhuma yoluyla: Taberî Tefsir (17/2)

[3] Muslim'in şartına göre sahih. İbn Huzeyme (627) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (1/254) Darekutni (1/344) Hâkim (1/348) İbnu’l-Munzir el-Evsat (1430) Beyhaki (2/100) Hazimî el-İtibar (s.77) el-Elbani İrvau’l-Galil (2/77) Buhârî muallak olarak zikretmiştir. Bu isnadda Esbag b. el-Ferac Buhârî ricalindendir. Ona; Muhriz b. Seleme ve Abdullah b. Vehb mutabaat etmişlerdir

[4] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Tirmizî (587) Ahmed (1/275, 306) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (529, 1124) İbn Huzeyme (485, 871) İbn Hibbân (6/67) Hâkim (1/362, 387) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (11/298) Begavi Şerhu’s-Sunne (737) Taberânî (11/223) Beyhakî (2/14)

[5] Zayıf. Ebu Bekr el-Enbari İzahu’l-Vakf ve’l-İbtida (6) Hatib Tarih (3/306) Ömer b. Şebbe Tarihu’l-Medine (2/711, 3/1010) Ebu Cafer Muhammed b. Sa’dan en-Nahvi el-Vakf ve’l-İbtida (s.69) İbn Abdilber et-Temhid (8/278) Makrizi İmtau’l-Esma (4/265) isnadında Abdullah b. Abdirrahman b. Ka’b meçhuldür.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)