“İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ı gazaplandıran
şeye uydular ve O’nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı
amellerini boşa çıkardı. Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah’ın
kinlerini hiç çıkarmayacağını mı sandılar? Eğer biz dilersek, sana onları
elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. And olsun, sen
onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Şüphesiz Allah, amellerinizi
bilir.” (Muhammed 28-30)
Tezgahını yaymış ve geri planda kimlerin revaç gösterdiğini
sıkı takip eden Deccal ve askerleri önce yüz kitabı anlamına gelen Facebook
adlı ağını attı, sonra bunu öte dünya anlamına gelen Metaverse adıyla
değiştirerek sanal dinini açıkça ilan etti. Facebook belasına müptela olup terk
edemeyenler Deccalin bu sahte cennet ve sahte cehennem içeren dinine tabi
olmaktan da kendilerini kurtaramıyorlar.
Yüz kitabı! Yani face book! Ne kadar ilginç değil mi? Korona komplosu ve deccalin kullarının yüzlerine maskeler geçirivermesi! Her gün yenisi deşifre olan hakikatlere “komplo teorisi” diyen budala zihniyet, hurafe oluşu apaçık ortada olan komplolara nasıl geliverdi? Çünkü yüz kitabına tabi olanlara yüzler tanımlandı, kalpler boşaltıldı, cennet ve cehennem algıları dünya odaklı hale getirildi. Artık onların görünen yüzleri, gözleri, kulakları var ama hakkı göremezler, işitemezler, kalpleri “like” için kullanılan emojiden ibaret! İdrak edemezler! Kendilerine kul olanları “köpek gibi aşılayacağız” diye açık açık ilan ettiler, Deccale kul olmuş kitleler kendi istekleriyle – onların deyimiyle - “köpek gibi” gidip aşı oldular! Sosyal hayatı tamamen ortadan kaldıran, insanları evlerine hapseden, dolayısıyla dinlerinin şiarlarından da uzaklaştıran bu toplu hipnoz, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Hastalık bulaşması yoktur” diye defalarca ilan ettiği ve bize mütevatir yollarla gelen hadisinde açıkça reddedilen bir batıl inanç üzerinden kurgulanmıştır!
Nitekim
deniliyor ki, radyo icat edildiğinde insanların radyoya fazla ilgisi yoktu.
İspanyol gribi diye bir yalan uyduruldu, hastalığın bulaştığına ve öldürdüğüne
inandırılarak insanlar korkutuldu, panik atak sebebiyle insanlar öldüler, maske
ve mesafeye mecbur edildi, evlerinde kalıp radyo dinlemek zorunda kaldılar. Bu
sayede de istedikleri algı operasyonunu yapabildiler. Şimdi yeni ve kapsamlı
komplonun adı Great Reset! Vasıtası: Meta Verse!
Şayet müslüman olduğunu zannettiğin o kitleler müslüman
olsaydı Deccal’in böyle ucuz komploları tutmazdı! Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in “Hastalık bulaşması yoktur” hadisi mütevatirdir, yani her
müslüman mutlaka işitmiştir yahut okumuştur, bütün hadis kitaplarında vardır, işitmiş
olmak zorundadır. Yahut kendini müslüman sandığı halde İslam ile, İslam’ın
öğretileri ile hiçbir alakası olmayan bir hayat tarzı seçtiğinden ayet, hadis
işitemeyeceği ortamlarda münafıkça yaşamaktadır!
Bu hadisi işittiği halde, hadise teviller yapmış olan âlimler
duvarını aşıp da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünü, sonrakilerin
yorumlarıyla rendelenmemiş, saf haliyle tedebbür etmeyi akletmemiş kimselerden
de olabilir! İblisin “Scientism” yani bilimcilik diye bir din kurduğunu, bu
dinin mensuplarının İblis’in Allah’ın indirdiği dine karşı savaşmak amacıyla
teorilerle karmaşık hale getirdiği zırvaları “Bilim” diye sunmaya
çalıştıklarını da bilmiyor olabilir! Sonra da “Din ile Bilim çelişmez” sözünü
asıl edinip, Allah’ın rasulüyle gönderdiği hakikatleri, İblis’in “Bilim” diye
pazarlamaya çalıştığı şeylerle tartmaya, ya dinin getirdiklerini inkâr etmeye
yahut daha kötüsü ve sinsi olanı: hak ile bâtılı sentezlemeye kalkar!
Evet en tehlikeli kâfirler bu sonuncu kısımdakilerdir! İman
ve müslümanlık iddiasında bulundukları halde İslam’ın öğretileri içerisine bâtılı
sokuşturanlar! Yoksa en büyük İslam şiarı olan cemaatle namaz nasıl
yasaklanabilirdi? Sonra formu değiştirtilerek maskeli ve mesafeli uyduruk bir
namaz şekline nasıl getirilebilirdi? Ebu Said Yarbuzi denen zındık da bu işe
çanak tutanlardandı ve mürtet olarak geberdi gitti! Hem de yanında birçok
kimsenin dinden çıkmasına vesile oldu!
Hakka karşı en pis kibir yapanlar bu sınıftır! Hadiste
geldiği gibi: Ebu
Hureyre radiyallahu anh'den:
أَنَّ
رَجُلا أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم َ وَكَانَ رَجُلا
جَمِيلا فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَجُلٌ حُبِّبَ إِلَيَّ الْجَمَالَ
وَأُعْطِيتُ مِنْهُ مَا تَرَى حَتَّى مَا أُحِبُّ أَنْ يَفُوقَنِي أَحَدٌ إِمَّا
قَالَ بِشِرَاكِ نَعْلِي وَإِمَّا قَالَ بِشَسَعِ نَعْلِي أَفَمِنَ الْكِبْرِ
ذَلِكَ؟ قَالَ لا وَلَكِنَّ الْكِبْرَ مَنْ بَطَرَ الْحَقَّ وَغَمَصَ النَّاسَ
“Yakışıklı bir adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e
gelip dedi ki: “Ey Allah'ın rasulü! Ben kendisine güzellik sevdirilen bir
adamım. Gördüğün gibi ondan bana da verilmiştir. Hatta bu konuda bir kimsenin
benden üstün olmasını, ayakkabımın bağını bile geçmesini istemiyorum. Bu
kibirden midir?” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:
“Hayır, fakat kibir, hakkı inkâr eden ve insanları
küçük gören kimsenin yaptığıdır.”[1]
Bu hadisin İbn Mes’ud radiyallahu anh’den gelen varyantında böyle bir kibrin
sahibini cennete girmekten alıkoyduğu vurgulanmaktadır. Hakkı getiren insanları
küçümsediği için hakkı inkar etmek!
Güya müşterinin biri kitapçıda bir hadis kitabını
almak ister, sonra bakar ki tercüme veya telif eden olan Ebu Muaz’ın adını
görür ve der ki: “Bu maske takmaya şirk diyen adam değil mi! Onun kitabını
almam!” Çirkin tabiatlı bir kimsenin daha hakka ulaşıp da onu manipüle etmesine
mani olmakta benim adımı vesile kılan Allah’a hamd olsun!
Lakin buradaki manipülasyonda dikkat edilecek kısım
şurası: “Maske takmaya şirk diyen adam!” Tevhide davet iddiasında bulunan bu
zihniyet sahipleri, mutlaka Muhammed b. Abdilvehhab’ın Kitabu’t-Tevhid’ini
okudular, hatta şerhlerini de dersler yaptılar!
Acaba Huzeyfe radiyallahu anh’den gelen bir rivayet
gördükleri zaman: “Bir adamın koluna bağladığı bir ipe şirk diyen bu adamın
rivayetlerini kabul etmem” mi diyor?
Yahut İbn Mes’ud radiyallahu anh’den gelen bir rivayet
gördükleri zaman: “Ağrının dindirilmesi için bağlanmış bir ip hakkında: “Abdullah
ve ailesi şirkten beridir” diyen bir adamın rivayetini kabul etmem” mi diyor?
Hatta daha da ileri giderek zayıflık için tedbir
amacıyla bileğine bir bilezik takmış olan kimseye: “Şayet bu halde ölseydin
kurtulamazdın” diyen, boynunda asılı bir şey bulunan bir adamın biatini
kabul etmeyerek “O boynunda olduğu sürece o bir müşriktir” diyen “Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in sözlerini kabul edemem” mi diyor?!
Halleri bunları söylese de, dilleri açık açık bu
sözleri diyemez, ama Ebu Muaz hakkında söyleseler ne gam? Keşke karşı
çıktıkları yalnızca Ebu Muaz olsa da, kendileri vahye tabi olarak kurtulmuş
olsalar..
Ebu Muaz; dünya düz ve dönmüyor diyen, Ebu Hanife’ye
dil uzatan, hastalık bulaşması kuruntusuyla maske takmaya şirk diyen bir adam
olduğu için itibarsızlaştırmaya çalıştığınız bir adam olsa dahi ona bu sözleri
söyleten delilleri ve hakikatleri gizlemeye gücünüz yetmeyecek.
Devlet dairelerine, şuralara buralara girebilmek için maske takmakta devam edeceksiniz!
Yani diyeceksiniz ki: “Müşrikler putlarına atla deve kurban etmemizi isteseydi bu şirki koşmazdık ama sinek kurban edebiliriz, çünkü maddi külfeti yok!”
Yahut “Aşı olmamızı isterlerse olmayız çünkü bu
öldürebilir, sakat bırakabilir, ama maske takmakta ne var canım?” Öyle mi
facebook cemaati?!
[1] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih.
Hatibu’l-Bagdadi el-Esmau’l-Mubheme (5/369) Ebû Dâvûd (4092) Buhârî
Edebu’l-Mufred (556) Hâkim (4/201) İbn Hibbân (12/281) Beyhaki Şuab (5/161)
el-Elbani es-Sahiha (4/168) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (1299)