Suriye’deki vakıa ve daha önceki benzer olaylar hakkında
hadis ehlinin izlediği selefî menheci ve haricî metodlara karşı çıkılmasını fütursuzca
eleştiren ilimsiz kimselerin saptırmaları sebebiyle birçok kardeşlerimizin
zihinleri karışık haldedir. Bu karışıklığa selefî menhec konusundaki
bilgisizlik sebep olmakta, insanlar hissî davranmaktan kendilerini alamayarak bazı
isimleri takıntı yapmaktadırlar. Herşeyden önce şunu bilmek gerekir; selefî
menhec, sonraki selefîlerin bakış açısıyla değerlendirilmez, bilakis
sonrakiler, önceki selefin menhecine göre değerlendirilir. Asıl olan budur.
Adnan Ar’ur, Muhammed el-Arifî gibi selefîliğe ve ilme nispet edilen kimselerin
Suriye fitnesi hakkındaki tavırları Salih Selefin menhecine göre cereyan
etmemiştir!
Aynı şekilde Mısır’da sokaklara dökülerek veya parlementoya
girmek için seçimlere katılarak İslâmî olmayan metodlarla İslâmî bir hedef
güden kimseler de büyük yanlış içerisindedirler!
Zirr b. Hubeyş rahimehullah dedi ki: “İnsanlar el-Velid b.
Ukbe b. Ebi Muayt’ın gidişatına karşı çıktıklarında Abdullah b. Mes’ud radıyallahu
anh’e geldiler. Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh onlara şöyle dedi: “Sabredin.
Zira yöneticinin elli senelik zulmü bir aylık herc’den hayırlıdır. Ben bunu Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim. Şöyle buyurmuştu:
«لَا
بُدَّ لِلنَّاسِ مِنْ إِمَارَةٍ بَرَّةٍ أَوْ فَاجِرَةٍ، فَأَمَّا الْبَرَّةُ فَتَعْدِلُ
فِي الْقَسْمِ، وَيُقْسَمُ بَيْنَكُمْ فَيْؤُكُمْ بِالسَّوِيَّةِ، وَأَمَّا الْفَاجِرَةُ
فَيُبْتَلَى فِيهَا الْمُؤْمِنُ، وَالْإِمَارَةُ الْفَاجِرَةُ خَيْرٌ مِنَ الْهَرْجِ»
، قِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ، وَمَا الْهَرْجُ؟ قَالَ: «الْقَتْلُ وَالْكَذِبُ»
“İyi ya da günahkâr olsun insanların yöneticisi bulunmak
zorundadır. İyi olursa aranızda adaletli taksimat yapar ve düzgün yöneticilik
yapar. Ama günahkâr ise mümin bu konuda müptela olur/belaya uğrar. Günahkâr
yöneticilerin bulunması, hercden hayırlıdır.” Denildi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Herc
nedir?” Buyurdu ki: “Adam öldürmeler ve yalan(ın yayılması)dır.”[1]
Türkiye’de de son gelişen olaylar, gidişatlarında nasları
değil de, hisleri belirleyici kılan kimselerin meşrû bir fiil olmayan oy
kullanma ameline yönlenmesine sebep olmaktadır.
Oy kullanmadaki amaç nedir? Allah’ın indirdiğinden başkasıyla
hükmetme zulmünü, Allah’ın indirdiğinden başkası olan başka bir zulümle mi def
etmek?!
Yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in
yolunda, demokrasi küfrünün ameliyesine iştirak ederek oy kullanmak gelmemiştir.
Allah Azze ve Celle ancak kendisinin dinine yardım edenlere yardım edeceğini
vaad etmiştir! Mitinglerle, oy kullanmayla vb. Demokrasi dinine yardım edenlere
değil!
Aldanan ve aldatanlarla beraber aldanmayın! Oy kullanmama
gibi bir seçenek olduğu sürece, kaçınılmaz olan iki zarara muhatap olmak gibi
bir durum söz konusu değildir. Şayet oy kullanmamak da bir zarar ise, bu üç
zarardan en hafif olanıdır! Zira oy kullanmak suretiyle gayri meşrû düzene iştirak
etmemek, Allah’ın dinine aykırı olan münkere elle, dille, kalple karşı çıkmanın
gereğidir. Bâtıl idareler ve zalim yöneticileri değiştirmek için gayri meşrû
yöntemlerden Allah bizi sorumlu tutmamış, bilakis sabrı emretmiştir. Yukarıda
zikrettiğim hadisi iyi düşünün.
[1] Taberani
(10/132) İbn Asakir, Tarihu Dımeşk (63/242) Hafız Iraki Tahricu’l-İhya’da
(5/455): “İsnadı sakıncasızdır” demiştir.