Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

4 Mart 2014 Salı

Oy Kullanmanın Hükmü - Şeyh Mukbil b. Hâdi


Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Seçimlere katılmaya davet eden selefi olamaz. O selefi değil, felsefîdir.”[1]

Yine şöyle demiştir: “Seçimlere katılmaya çağıranlar sapık ve fasık sayılırlar. Zira bu, komünistlerin, baasçıların, nasırîlerin ve - Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in: “İman Yemendendir, hikmet Yemen’lidir[2] buyurduğu - tertemiz topraklarımız üzerine gelecek olan diğerlerinin ayaklarını sağlamlaştırmaktır. Oy kullanma meselesine “içtihadi bir mesele” diyen miskinin de miskinidir.”[3]

Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’a şöyle soruldu: “Seçimlere katılmayı vacip görüyorum. Zira hayır ehlinin bundan geri kalması caiz olmaz. Çünkü hayır ehli bundan geri kalırlarsa hayırsız kimseler oraya girer. Hayırlı kimselerin hükümet meclislerinde bulunmaları iyidir. Zira bu meclislerde doğruyu gösterebilirler. Seçimler hakkında sizin görüşünüz nedir? Bunu caiz gören kimseyi reddetmek için kitap ve sünnetten delil nedir? Bunun haramlığının delili nedir?”

Cevap: Rabbu’l-İzzet, kerim kitabında şöyle buyuruyor: “Hiç mü'min olan kimse fâsık olan gibi midir? Bunlar asla eşit olamazlar.” (Secde 18) Alim, fazilet sahibi, eşek ve komünistin oyları birdir. Allah Teâlâ kerim kitabında şöyle buyuruyor:Yoksa kötülükleri işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde, kendilerini, iman eden ve sâlih amel işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannediyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar.” (Casiye 21)

Yoksa îman edenleri ve sâlih amel işleyenleri, yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahutta Allah'tan korkanları, kötülük işleyenler gibi mi tutacağız?” (Sad 28)

Erkek kız gibi değildir.” (Al-i İmran 36)

Fazilet sahibi kimsenin oyu, günahkâr bir kadının oyu ile eşit sayılmaktadır. Allah Subahnehu ve Teâlâ, müşrikler meleklerin Allah Teâlâ’nın kızları olduklarını söyledikleri ve erkekleri kendilerine nispet ettiklerinde şöyle buyurmuştur: “O halde bu haksız bir taksim” (Necm 22)

Bu seçimler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında, Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhuma zamanlarında, Emeviler ve Abbasiler devletlerinde var mıydı? Nitekim küfür ülkelerinden bazısında livata, erkeğin erkekle evlenmesi, içkiyi ve fazili bankaları serbest bırakma konuları oylanır hale gelmiştir. Oylama ve seçimler gölgesinde her şeyi yapmak mümkündür. Rabbu’l-İzzet ise kerim kitabında şöyle buyuruyor: “Onlar, yine de câhiliyyenin (o kokuşmuş) hükmünü mü arıyorlar?” (Maide 50) Sen dosdoğru olanı talep et. Allah Teâlâ, Nebisi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e şöyle buyuruyor: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hud 112) Yine şöyle buyurur: “O halde dosdoğruca O'na yönelin” (Fussilet 6) Bizler Kitap ve sünnete karşı dosdoğru olmakla emrolunduk. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Eğer seni sağlam tutmamış olsaydık, neredeyse onlara azıcık meyledecektin.” (İsra 74)

Afganistan’da seçimlerin sonucu ne oldu? Birçok İslamî ülkelerde seçimler ne sonuç getirdi? Bundan da kötüsü,  seçimler demokrasinin vesilesidir. Bu sözler Sudan’lı kardeşlerimize yönelik değildir. Seçimlerden günler sonra kimse benden konuşmamı istemesin. Ben “el-Musara’a”, “Fetva Fi Vahdeti’l-Muslimin Maa’l-Kuffar”, “Kam’u’l-Muanid” ve “Gâretu’l-Eşrita Ala Ehli’l-Cehl ve’s-Safsata” kitaplarımda seçimler hakkında konuşmaktan yoruldum. Elhamdulillah bu kitapların hepsi basılmıştır.”[4]

Şeyh Mukbil rahimehullah’a bazı şeyhlerin oy kullanmaya cevaz verdikleri söylenir ve bunun neden içtihadi bir mesele olmadığı sorulur. Bunun üzerine şöyle cevap vermiştir: “Şeyh el-Elbânî Cezair’de seçimlere katılmaya cevaz vermiş, kadınların nikaplarıyla seçime katılmasında sakınca görmemiştir. Yine Şeyh b. Baz da böyle fetva vermiştir. İhvanu’l-Muflisin de onların fetvalarını yayınlamıştır. Ben de diyorum ki bu iki şeyhin Allah’tan korkmaları ve Ehl-i Sünnet’ten bir çok kimseyi saptırdıkları bu fetvadan dönmeleri gerekir. Allaha hamd olsun Ehl-i Sünnet taklit etmez. Çünkü Allah Azze ve Celle kitabında şöyle buyurmuştur: “Bilmediğin şeyin ardına düşme” (İsra 36)…”

Şeyh Mukbil rahimehullah oy kullanmayı caiz sayan Abdurrahman Abdulhalık ve Ebu İshak el-Huveyni’yi şu sözleriyle reddetmiştir:

“Abdurrahman Abdulhalık’a Allah hayırlı karşılık vermesin. Selefi idi, sonra Sulfatî oldu. Çünkü seçimlere katılma görüşüne tutundu. Oy kullanmak demokratiyye’nin görüşüdür.

Onun Allah’tan korkması ve Allah’a daveti terk etmesi gerekir. Zira ben onun gibilerin yerinde oturması gerektiği görüşündeyim. Onun zararı faydasından büyüktür. Ondan teberri edilmelidir. Çünkü başkalarının Kitap ve sünnet üzerine kurulu olan davetlerine zararı çoktur. Onun tevbe etmesini ve bu partilerden uzaklaşmasını öğütlerim.[5]

Bütün selefilerin sünnet ile izzet bulmaları, bunu şeref saymaları gerekir. Abdurrahman Abdulhalık’ın selefiliği gibi olmamalıdırlar. O Yemen’de, Sudan’da, Cidde’de ve hatta Endonezya’da Ehl-i Sünnet’in saflarını bölmüştür. Abdurrahman Abdulhalık oralara gittiğinde ancak aralarını bölen belalarla dönmüştür. Fikirleriyle değil, dinarlarıyla bölücülük yapmıştır.

Onun İhvanî görüşleri vardır ve seçimlere katılmaya davet etmektedir. Onun ve Abdullah es-Sebt’in daveti Selefî ve Sünnî davete karşı bir lekedir.[6]

Abdurrahman Abdulhalık’ın el-Vela ve’l-Bera kitabı hakkında Şeyh Mukbil şöyle dedi: “Hükümetlere dostluk edenleri ve Salihlerden uzaklaşanları Allah’a davet edenlerin en faziletleri olarak sayıyor” demiştir. Sonra Şeyh Mukbil, Abdurrahman Abdulhalık’ın bu kitabındaki sapık sözlerinden birisi olarak şunu nakleder: “Saddam müminlerin kahramanı ve mucahiddir…” diyor”[7]

Ebu İshak el-Huveyni, Parlemento meselesi hakkında: “Fer’î bir meseledir, aslî mesele değildir. Bizim bundan geri kalmamamız gerekir” demiştir. Ebu Abdillah el-Mısri dedi ki: Şeyh Mukbil, Ebu İshak el-Huveyni hakkında şöyle dedi: “Nasıf Ali dedi ki: “Allah biliyor ya, bu adam hakkında emin olamıyorum.” Kasetlerini dinlemeyi tavsiye etmiyorum.”[8] Bir gün Şeyh Mukbil, Ebu İshak el-Huveyni hakkında eliyle havaya işaret ederek “Şuradan ve buradan yemeyi seven birisi” dedi.[9]

Şeyh Mukbil’in seçimler hakkında birçok açıklamaları; İ’lamu’l-Ecyal Bikelami’l-İmam el-Vadiî Fi’l-Furuk ve’l-Kutub ve’r-Rical kitabında bulunmaktadır.

Şeyh Mukbil’in bu konuda fetvalarından diğer bazıları da şöyledir:

Soru: Hüküm yalnız Allahın olmasına rağmen, “Halkın kendi kendini yönetmesi” sözlerinin anlamı nedir? Oylama Allahın şeriatına muhalif olursa tabi olunabilir mi?

Cevap: Halkın kendi kendini yönetmesi demokrasidir ve bu küfürdür. Zira Allah Teâla: “Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz." (Kehf 26) Demokrasi küfürdür başlıklı sesli kaydımız vardır.

Oylamaya gelince, bu Müslümanlara karşı taraf olmaktır. Bu dinde pazarlıktır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bütün cahiliye işleri ayaklarımın altındadır[10] Bizim de: “Partilerin, Ba’asçıların, Nasırilerin görüşleri ayaklarımızın altındadır” dememiz gerekir. Ama Allah’ın kitabını millet meclisine koymamız halinde Kitap ve sünnete aykırı bir oylama yapıldığında, “Millet meclisinin söylediğini alırız” demek küfürdür. “Öyleyse bu haksız bir paylaşma“ (Necm 22) Allah yardımcımız olsun.[11]

Soru: İnsanların birçoğu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Şeytan arap yarımadasında kendisine ibadet edilmesinden ümit kesmiştir” hadisini delil getirerek Arap yarımadasında şirk olmayacağını söylüyor.

Cevap: Şeytanın ümit kesmesi hüccet değildir. O namaz kılanların ibadetinden ümit kesmiş ve namaz kılmayanlara çıkmıştır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Devs kabilesinin kadınlarının kıçları Zu’l-Halasa putu için sallanmadıkça kıyamet kopmaz.”[12]

İşte Arap yarımadasında Allah’tan başkasına dua edenler! İşte Allah’ın indirdiğinden başkası ile hükmedenler! Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek şirktir. İşte Allah’tan başkasına itikad besleyenler!

Bu sadece şeytanın bir zannıdır ve o zannında hata etmiştir. Şirk günümüzde de kol gezmektedir. Mesela Müslümanların yöneticilerinin hükümde bulunduğu meclisler buna bir örnektir. Bu şekilde muhakeme şirk ve küfürdür. Birleşmiş Milletlerin hükümleri şirk ve küfürdür.: “Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara meşru kılacak ortakları mı vardır?“ (Şura 21) 

İşte Irak tagutu Saddam! İşte Kaddafi! Savtu’l-Ummal ve el-Mesar gazeteleri: “el-Vadii Müslümanları tekfir ediyor” diyorlar! Bilakis ben ehl-i sünnetim ey gafiller! Müslümanları değil, kâfirleri tekfir ediyorum! Allah’ın kendilerine vacip kıldıklarını yerine getirerek namaz kılanlara gelince, ben onları tekfir etmiyorum. Size meydan okuyorum: bir müslümanı tekfir ettiğimi ispatlayın!

Bu gazeteleri rezil ederek onların partici olduklarını Müslümanlara bildiren Allah’a hamd olsun. Onların partici olduklarını söylediğimizde hakkımızda: “Siz çok sertsiniz, siz şöylesiniz, siz böylesiniz…” diyorlardı. Bizim bu gazetelerin partici olduğunu yazmaktaki amacımız; Müslümanlara onların partici olduklarını ve küfre hizmet ettiklerini bildirmekti.

Bu zamanda tagutlar çoktur. Millet meclisi taguttur, ülkemizdeki partici bakanlar taguttur. Ey Cezayirli’ler! Şazeli b. Cedid taguttur. Fransa Şazeli b. Cedid’e öfkelenmiş ve ülkesine girmekle tehdit etmiştir. Bu, Şazeli b. Cedid’in Fransa için çalıştığını ve onlara vekâlet ettiğini gösterir.”[13]



[1] Garetu’l-Eşrita (2/20)
[2] Sahih. Muslim (52)
[3] Garetu’l-Eşrita (2/153)
[4] Mukbil b. Hadi, Tuhfetu’l-Mucib (244-246) Garetu’l-Eşrita (2/114, 166)
[5] Fadaih ve Nasaih (s.49, 54)
[6] Garetu’l-Eşrita (Es’ileti’l-Cezairiyye)
[7] Garetu’l-Eşrita (1/286) el-Mahrec Mine’l-Fitne (s.138)
[8] Şemsan nakletmiştir.
[9] Şeyh Yahya b. Ali el-Hacuri hafazahullah nakletmiştir.
[10] Sahih. Müslim (2137)
[11] Mecmuul Fetava’l-Vadii 1/154)
[12] Sahih. Buhari (6583) Müslim (5173)
[13] Mecmuu’l-Fetava’l-Vadii (1/139-140)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)