Ebu Muâz el-Çubukâbâdî
- Türkiye'de Hadis Ehlinin Selefî Menhecini tahrip etmek için kendilerini selefîliğe nispet eden face-bok davetçisi sahtekârların, velâ ve berâ, maslahat, tekfir, ircâ, mescidlerden uzaklaşıp derneklere çağırma, davete video bid'atini karıştırma, oy kullanma ve demokrasi küfründen gaflete getirme gibi akide ve menhec meselelerini tahrif etmelerine ek olarak, tesettür ve kadınların ilim tahsili meselesini saptırmalarına reddiyedir -
Bismillah.
Muasır Mu’tezile kelamcıları, “İyiliği
emretme ve kötülükten yasaklama vazifesi erkeklere farz olduğu gibi kadınlara
farzdır. Kadının iyiliği emredip kötülüğü yasaklayabilmesi için de bilgi sahibi
olması gerekir” gerekçesiyle kadınların öğretim ve öğrenim faaliyetlerine
aktif olarak katılabileceklerini iddia ediyor, buradan hareketle;
1- Kadınların kendi aralarında ders yapmak
için (dernek, konferans salonları gibi yerlerde) toplanabilecekleri
2- Erkek hocaların kadınların huzuruna
çıkıp ders verebilecekleri,
3- Hatta gerekirse kadınların erkeklerin
huzuruna çıkarak ders verebileceklerini söylüyorlar.
Bu gibi iddialar şüphesiz fitnenin ve deyyusluk davetinin ta kendisidir.
Zira yolların en hayırlısı olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine
aykırıdır.
Bir münker görüldüğü zaman iyiliği
emretmek ve kötülüğü yasaklamak konusunda erkekler gibi bunu gören kadınların
da sorumlu olacağı doğrudur. Lakin çoğunlukla münkere eliyle ve diliyle mani
olmaya gücü yetmeyen kimselere kalp ile karşı çıkma düşmektedir. Bu konuda
kadının erkekten daha zayıf olduğu bilinen bir durumdur. İnşaallah bu risalede
açıklayacağım üzere;
1- Kadın zaruret ve ihtiyaç gibi haller
dışında evden çıkmamakla emrolunmuştur. Bu sebeple kadın genellikle evi
dışındaki münkerlerle sorumlu olmaz. Çarşılarda görevli kadın bir muhtesip
tayin edildiğine dair rivayetler ise isnad bakımından sabit olmamıştır.
2-
İleride zikredileceği gibi kadının mesuliyet alanı istisnai durumlar
haricinde evi ve çocukları hakkındadır.
3- Kitap ve sünnet nasları ile sahabenin
uygulamasında; kadının bazı ibadetlerin edası için belli şartlarda evinden
çıkmasına müsaade edilmiş, yine bu ibadet alanlarında birbirlerine mahrem
olmayan kadınlarla erkeklerin arası ayrılmıştır.
4- Kadınların dinî bir ders için kendi
aralarında toplanmaları bir “ibadet”tir ve böyle bir ibadetin meşru olabilmesi
için nastan delili olması gerekir. Böyle bir uygulama selefte mevcut değildir.
Bazı nasların genel ifadelerini delil getirmek bu konuda hüccet olmaz. Zira
nasların iddia edilen şekilde bir delaleti olsaydı mutlaka selef bizi bu
hayırda geçerdi. O halde selefin üzerinde bulunmadıkları bid’atlerden uzak
durmak gerekir.
5- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem,
herkesin damarında şeytanın dolaştığını haber vermiş, kendisi için şeytanının
boyun eğdirildiğini bildirmiş olmasına rağmen, mescidde kocalarının arka
saflarında bulunan kadınlara hitap etmiştir. Erkek sahabelerinden birinin de
kadınların yanına girerek sohbet tertip ettiği varid olmamıştır.
Bilakis bunun aksine rivayetler gelmiştir.
6- Kadınların erkeklerin huzuruna çıkarak
hitap etmesi ise daha da çirkin bir iştir. Bu konuda Aişe radıyallahu anha’nın
isminin karıştırılması ise habis bir iftiradır. Aişe radıyallahu anha
müminlerin annesi olarak her ne kadar erkeklerin arasına karışmasa da, cemel
olayında önderlik etmeye kalkınca, Ebu Bekre radıyallahu anh: “Başlarına bir
kadın tayin edilen kavim iflah olmaz” hadisini öne sürerek buna karşı
çıkmış, Aişe radıyallahu anha ise “Hav’eb’in köpeklerinin havlamalarını
işitince” nebevî ihtarı hatırlayarak kalan ömründe pişmanlık göz yaşları
dökmüştür.
Müslümanlara nasihat şudur ki, kitap ve
sünnet naslarını rehber edinip, bunlara aykırı olan görüşler kimden gelirse
gelsin reddetmeleri, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelenlere
teslim olup hevayı terk etmeleridir. Sema’dakinin yardımı ancak naslara ittiba
edenlere muyesser olur. Yeryüzündekilerin çoğunluğu ise zanna uyar ve batılı
destekleyerek saptırırlar:
“Eğer yeryüzündeki insanlaların çoğuna
uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye
uymuyorlar ve dolayısıyle sadece saçmalıyorlar” (En’am 116)
Kadınlara
Evlerinde Oturmalarının Emredilmiş Olduğu ve Nafile Hac İçin Dahi Evden
Çıkamayacakları
Ümmetin önceki ve sonraki âlimleri ve
muhakkikleri, Allah Teâla’nın; “Vakarınızla
evlerinizde oturun. Önceki Cahiliye açılıp saçılması gibi açılmayın.”
(Ahzab 33) ayetinden, Müslüman kadının evinde oturup zaruret haricinde dışarı
çıkmamaları gerektiği ve onların yabancı erkeklerle ihtilatının haram olduğu
hükmünü çıkarmışlardır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
beyanı da bu konuda nettir:
Umm Seleme radıyallahu anha’dan: Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem eşlerine şöyle buyurdu: “Sadece bu hac için
çıkabildiniz. Sonra size evlerde hasırlar üzerinde oturmak düşer.” Sahih.
Taberani (23/313) Taberani Evsat (6/198) Ebu Ya'la (12/312) Busayri İthaf
(2652) İbni Hacer Metalibu Aliye (1590) Mecmau’z-Zevaid (3/490) Elbani
Sahihu’t-Tergib (1168) Şuayb el-Arnaut da sahih demiştir. Elbani Sahiha (2401)
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarıyla hac yaptığı zaman şöyle
buyurdu: “Sadece bu hac için
çıkabildiniz. Sonra hasırların üzerinden ayrılmamanız gerekir.”Sahih.
Ahmed (2/446) Bezzar (1077, 1078) Beyhaki (5/228) Tayalisi (1647, 2312) İbn Sad
(8/55) Tahavi Muşkilu’l-Asar (5603) Taberani (24/33) Ebu Ya’la (13/80) Huseyn
Selim Esed: “Sahih”, Şuayb el-Arnaut “hasen” demiştir.
Ebu Vakıd el-Leysî radıyallahu anh’den:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem haccında hanımlarına şöyle dedi: “Bu
hacdan sonra size hasırların üzeri var.” Sahih. Ahmed (5/218) Ebu
Davud (1722) Ebu Ya’la (3/32) Taberani (3/252) Beyhaki (5/228) el-Elbani ve
Fethu’l-Bari’de (4/88) İbn Hacer sahih demişlerdir.
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarıyla beraber hac yaptığı zaman şöyle
buyurdu: “Sadece bu hac için
çıkabildiniz. Sonra size hasırlar üzerinde olmak gerekir” Sahih
ligayrihi. İbn Hibban (9/20 no:3706) Taberani Evsat (7926) Ebu Ya'la’ya nispetle:
İbni Hacer Metalibu Aliye (1591) Busayri İthaf (2653)
Aynı hadisi Ahmed (6/324) ve İbn Sad
(8/207-208) Zeyneb bt. Cahş radıyallahu anhadan rivayet etmişlerdir. Yine aynı
hadisi Ahmed (6/324) ve İbn Sad (8/207-208) Sevde bt. Zem’a radıyallahu anhadan
rivayet etmişlerdir. Yine aynısını Ahmed (6/68) Aişe radıyallahu anha’dan
rivayet etmiştir.
Sevde radıyallahu anha’ya; “Kız
kardeşlerinin yaptığı gibi hac ve umre yapsan olmaz mı?” denilince dedi ki;
“Ben hac ve umre yaptım. Bunun üzerine Allah bana vakarla evde oturmamı
emretti.” Ravi der ki; “Allah’a yemin
olsun, o cenazesi çıkarılana kadar evinden çıkmadı.” Sahih mevkuf. İbni
Sa’d (8/55, 208) Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan (8/34)
Azatlı bir cariyesi, Aişe radıyallahu
anha’nın yanına girmiş ve demiştir ki;
“Ey müminlerin annesi! Beyt’i yedi defa tavaf ettim ve Rükn’ü iki ya da
üç kez selamladım.” Aişe radıyallahu anha ona dedi ki; “Allah sana karşılık
vermesin! Allah sana karşılık vermesin! Erkeklerin arasına mı girdin!? Tekbir
getirip geçemez miydin?” Hasen mevkuf. İmam Şafii Müsned (s.127) el-Ümm
(2/172) Beyhaki (5/81) Fakihi Ahbaru Mekke (1/122)
Hafız İbni Hacer der ki; “el-Fakihî –
Zaide’den, - o da İbrahim en-Nehaî’den naklediyor; “Ömer radıyallahu anh,
erkeklerin kadınlarla beraber tavaf etmesini yasakladı ve bir adamı onlarla
beraber görünce onu kamçısıyla dövdü.” Sahih mevkuf. Fakihi Ahbaru Mekke
(1/252) Fethu’l-Bari (3/480)
İbni Cürayc, Atâ’dan naklediyor; “İbni
Hişam kadınları erkeklerle beraber tavaf etmekten men edince dedi ki;“Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınları erkeklerle beraber tavaf ettiği halde
onları bundan nasıl alıkoyarsın?” dedi ki; “Bunu hicap emrinden önce mi, yoksa
sonra mı yapıyorlardı?”“Ben onlara ancak hicap emrinden sonra yetiştim.”“Peki
erkeklerle kadınlar nasıl karışıyorlardı?” “Karışmıyorlardı. Aişe radıyallahu
anha erkekler arasına karışmadan, ayrı şekilde tavaf ediyordu.” Sahih maktu.
Buhari (1539) Abdurrazzak (5/66) Beyhaki (5/78)
Bu haber gösteriyor ki, İslam’ın ilk
yıllarında erkekler ile kadınlar karışıp, izdiham içinde tavaf etmiyorlardı.
Kadınların Mescidlerde Erkeklerden Ayrı Yerde Vaaz Meclislerine Katılmalarının Meşrû Oluşu
Fatıma bt. Kays
radıyallahu anha’dan: “…İddetim
geçince dellâlın (yâni) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in dellâlinin
sesini işittim: “Haydin toplayıcı olduğu halde namaza!” diye sesleniyordu.
Hemen mescide çıktım ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte
namazı kıldım. Cemaatin arkalarına gelen kadın safındaydım. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem namazı bitirince gülerek minberin üzerine oturdu
ve: “Herkes namaz kıldığı yerde kalsın!” buyurdu. Sonra: “Biliyor
musunuz sizi niçin topladım?” dedi. Ashab: “Allah ve Resulü bilir” dediler.
Buyurdu ki: “Ben vallahi sizi bir istek veya korkudan dolayı toplamadım.
Lâkin şunun için topladım ki, Temim ed-Dârî hıristiyan bir adamdı. Sonra
gelerek bey'at etti ve müslüman oldu. Bana bir söz rivayet etti ki, Mesih
Deccal için size anlattıklarıma uygun düştü…” Sahih. Muslim (2942)
Kadınların Namaz İçin Evden Çıkmaları Caiz Olsa da, Bunda Hayır Olmadığı
Kadınların (akşam, yatsı ve sabah
namazları gibi) karanlıkta çıkabilecekleri gece namazları için mescide çıkmayı
istemeleri halinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklere izin
vermelerini tembihlemiş, lakin evlerinde kılmalarının daha hayırlı olduğuna
uyarmıştır:
İbn Ömer radıyallahu
anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Hanımlarınız
gece mescidde (cemaatle) namaza çıkmak için izin istediklerinde onlara mani
olmayın.” Sahih. Buhari (865) Muslim (422)
Diğer rivayette: “Kadınların
mescide çıkmalarına engel olmayın. Evlerinde kılmaları ise onlar için daha
hayırlıdır.” Sahih. Ebu Davud (567) İbn Huzeyme (1684) Ahmed
(2/76, 77)
Umm Seleme radıyallahu
anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Kadınların en
hayırlı mescidleri evlerinin ortasıdır.” Hasen ligayrihi. Ahmed (6/301)
Taberani (23/no 709) Ebu Ya’la (7025)
Ümmü Humeyd es-Saidiye
radıyallahu anha, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip dedi ki; “Ey
Allah’ın Rasulü! Ben seninle beraber namaz kılmak istiyorum.” Bunun üzerine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Benimle
namaz kılmak istediğini biliyorum. Lakin evinin ortasında kıldığın namaz,
evinin avlusunda kıldığı namazdan hayırlıdır. Evinin avlusunda kıldığın namaz
da, mahalle mescidinde kıldığın namazdan hayırlıdır. Mahalle mescidinde
kıldığın namaz ise, senin için benim şu mescidimde kıldığın namazdan hayırlıdır.” Hasen. Ahmed (6/371) İbn Huzeyme (1689) İbn Hibban (5/595) İbni Ebi Şeybe (2/157)
Ru’yani (2/233) Taberani (25/148) İbn Abdilberr et-Temhid (23/398)
Aişe radıyallahu
anha’dan: “Şayet Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlarda benim
gördüğüm şeyleri görseydi, tıpkı israiloğullarının kadınlarının mescidlerden
yasaklandıkları gibi, onları mescidlere çıkmaktan yasaklardı.” Ravi Amre dedi
ki: “İsrailoğullarının kadınları mescidlerden yasaklandılar mı?” Aişe
radıyallahu anha: “Evet” dedi. Sahih. Buhari (869)
Muslim (445)
İbn Ömer radıyallahu anhuma Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem'in “Allah'ın kadın kullarını Allah'ın
mescidlerinden men etmeyiniz” şeklindeki sözünü naklettiği zaman
kardeşlerinden biri “Evet, Allah'a yemin ederim, biz onları Allah'ın
camilerinden men edeceğiz” diye karşılık verdi. Bunun üzerine İbn Ömer bu
karşılığı veren kardeşine kızarak kendisini dövdü ve dedi ki: “Ben "Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem 'Kadınları camiye gitmekten men etmeyiniz” dedi"
diyorum. Sen ise buna karşılık 'Evet onları men edeceğiz' diyerek ısrar
ediyorsun'.
İbn Ömer radıyallahu anhuma'nın kardeşi bu
hadise insanların bozulmuş olduğunu kesinlikle bildiğinden muhalefet etmişti.
İbn Ömer radıyallahu anhuma'nın ona karşı duyduğu kızgınlık ise, onun özür
beyan etmeksizin doğrudan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadîsine
muhalefet etmesinden ileri geliyor.
Ebû Ömer Şeybânî’den, o şöyle
demiştir: “İbn Mes’ûd t kadınların Cuma günü mescide çıktıklarını görünce dedi
ki: ‘Evlerinize dönmeniz sizin için daha hayırlıdır.’” Taberânî, (9/294); Beyhakî, Şu‘ab (3/186)
İbn Mes’ûd t,
kadınların evlerinde vakarla oturmalarını teşvik ederek dedi ki: “Şüphesiz
kadın avrettir. Kadın dışarı çıkmada sakınca görmezse, şeytan bakışları ona
çevirtir ve denilir ki: ‘Sen bir kimseden hoşlanmasan ona uğramazsın.’ Kadın
dış elbisesini giyince ona denilir ki: ‘Nereye gidiyorsun?’ O da: ‘Hasta
ziyaret etmeye veya cenazeye katılmaya ya da mescitte namaz kılmaya’ der.
Hâlbuki kadın, evinde yaptığı ibadet gibisiyle Rabbine ibadet edemez.” Hasen. Taberânî, (9/294)
Görüldüğü gibi Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem, kadınlara evlerinde namaz kılmalarının, mescide çıkmaktan
daha hayırlı olduğunu tembihlemiş, Aişe radıyallahu anha kadınların
çıkardıkları işleri görünce Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bunları
görseydi yasaklayacağına dikkat çekmiş, İbn Mesud radıyallahu anh Cuma için
mescide çıkan kadınlara evlerine dönmelerini tembihlemiştir.
Kadının Zaruret Dışında Dışarı Çıkmaması ve Çıkmak Zorunda Kalırsa Yolun
Kenarından Gitmesi
Abdullah b. Mes’ud Radıyallahu anh’den;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;“Kadın avrettir. Dışarı
çıktığı zaman şeytan, bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbine en yakın olduğu
yer, evinin ortasıdır.” Sahih. İbn Huzeyme (3/93) İbn Hibban (12/412, 413) Bezzar
(5/489, 492) Taberani (9/295, 10/108) Deylemi (6713) Abdulhak el-İşbili Ahkâm
(2/46) Hatib Tarih (8/451) Darekutni İlel (5/314) “hasen, sahih” kaydıyla
Tirmizi (1173)
İbni Ömer radıyallahu anhuma'dan; Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Kadınların iki bayram namazı
olan ramazan ve kurban bayramı namazları haricinde zaruret olmadıkça – yani
hizmetçisi yoksa - sokağa çıkmaktan nasipleri yoktur. Onların kenarlar hariç
yollardan da nasibleri yoktur." Hasen ligayrihi. Taberani
(13/172) İbni Adiy (3/454) et-Temhid (23/399, 403) el-İstizkar (2/470)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: "Yolun ortası kadınlar için değildir."
Hasen. Bkz.: Elbani Sahiha (856) Sahihu’l-Cami (5425) Feyzu’l-Kadir (7658) Bu
hadisi Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Busayri İthaf (5539) İbni Hibban
(12/415) İbni Adiy (4/5) Beyhaki Şuab (7823) İbn Ebi Asım ed-Diyat (202) Muhlis
Fevaid (9/5) Metalibu’l-Aliye (2788)
Aynı Hadisi Ebu Amr b. Hamas
radıyallahu anh’den: Dulabi Kuna (240) Beyhaki Şuab (7821) Beyhaki Adab
(2/422) Taberani Evsat (3/235) Ebu Nuaym Marife (20/341) Ebu Tahir Makdisi
Etrafu’l-Garaib ve’l-Efrad (4915) Deylemi (5255)
Aynı hadisi Ali b. Ebi Talib
radıyallahu anh’den: Taberani Evsat (4/226)
Kadınların Mescidde veya Yollarda Erkeklerden Ayrı Durmaları Gerektiği
Ebu Hureyre
radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Erkeklerin
en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların
en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.” Sahih. Muslim (440) Ahmed (3/387) İbn Ebi Şeybe (1/333) Ebu Davud (678) Nesai
(820) İbn Mace (1000-1001) Tayalisi (2408) Darimi (1/325) İbn Huzeyme (3/96)
Taberani (8/165) İbn Carud el-Munteka (317) Ebu Ya’la (1102)
Rasûlüllâh r, kadınların
erkeklerle ihtilat etmemesi için mescidinde kadınlara özel bir kapı tahsis
etmiştir. Ebû Dâvud, Sunen’inde: ‘Kadınların Mescitlerde Erkeklerden Ayrı Tutulması’ diye bir
başlık koymuş ve İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şu rivayeti kaydetmiştir:
“Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Şu kapıyı kadınlara ayırsak’
buyurdu.” Nâfî’ der ki: ‘İbn Ömer t
ölünceye kadar bir daha o kapıdan girmedi.’ Sahih. Ebû Dâvud, (462) Sahîhu Câmi‘i’s-Sagîr, (5134).
“Ömer radıyallahu anh erkeklerin mescide kadınlara ayrılmış kapılardan
girmesini yasaklardı.” Sahih mevkuf. Ebu Davud (464) Buhari
Tarihu’l-Kebir (1/60) İbni Hazm el-Muhalla (3/131, 4/199) Elbani
Semeru’l-Mustetab’da (s.485) sahih dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
zamanında erkek sahabeler, mescidin ön saflarında, kadınlar ise örtünmüş
oldukları halde arka saflarda namaz kılıyorlardı. Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem, bayram günlerinde erkeklere vaaz ettikten sonra, hutbeyi
işitemeyecek uzaklıkta bulunan kadınlara doğru yaklaşarak vaaz ediyordu.
Abdurrahman bin Âbis dedi ki; “İbni Abbas
radıyallahu anhuma’ya; “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber
bayram gününe katıldın mı?” diye sorulunca; “Evet. Küçük yaşta olmasaydım
katılamazdım. Kesir b. Samit’in evi civarından bayrak getirilir, namaz
kılındıktan sonra hutbe verirdi. Sonra Bilal radıyallahu anh ile kadınların
bulunduğu yere doğru gider, onlara vaaz eder, sadaka vermelerini
emrederdi.” Sahih. Buhari (934)
Hafız İbni Hacer der ki; “Sonra kadınlara
doğru giderdi” sözü, kadınların erkeklerden ayrı bir yerde olduğunu gösterir.
“Yanında Bilal olurdu” sözü, kadınlara vaazın bir edebi olması veya şahitlik
gibi ihtiyaçlar sebebiyle erkeklerden birinin hazır olması hikmetine binaendir.
Zira Bilal radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetçisi
ve zekât toplama görevlisi idi. İbni Abbas radıyallahu anhuma ise, kendisinin
de belirttiği gibi, küçük olması sebebiyle orada bulunmuştur.” Fethu’l-Bari
(2/466)
Hind bintu’l-Hâris z’dan: “Umm
Seleme z dedi ki:
‘Rasûlüllâh r namazı bitirip selâm verince, kadınlar derhal kalkarlar,
Rasûlüllâh r ise kalkmadan önce bir müddet beklerdi.’ Zuhrî dedi
ki: ‘Bunun sebebi, kadınların erkekler ile karşılaşmamaları içindir. Allahu
a’lem.’ Sahih. Buhârî, (870).
Diğer rivayetin metni şu
şekildedir: ‘Rasûlüllâh r namazı kılıp selam verince, kadınlar derhal evlerine
dönmek üzere kalkarlardı.’ Sahih. Buhârî, (850).
‘Â’işe z diyor ki: ‘Kadınlar Rasûlüllâh r
ile beraber namaz kılmak için sabah namazına koku sürünmeden ve yüzlerini de
örterek katılırlar ve namazı kıldıktan sonra kimsenin onları tanıyamayacağı
karanlıkta evlerine dönerlerdi.’ Sahih. Buhârî, (578); Muslim, (5/143)
Ebû Useyd el-Ensârî t‘den: “Rasûlüllâh
r kadınlarla erkeklerin karışık bir halde yürüdüklerini
görünce buyurdu ki: ‘Kadınlar geri tarafa geçsin! Kadınların yol ortasından
yürümeye hakları yoktur. Onlar kenarlardan yürümelidirler.’ Bunun üzerine
kadınlar kenardaki duvarlara o kadar yakın yürürlerdi ki bazılarının elbisesi
duvara takılırdı.” Hasen. Ebû Dâvud, (5272) Sahîhu Câmi‘is-Sagîr,
(942).
Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh, kadınlar
ile erkeklerin karışmasına karşı çıkarak dedi ki;“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç
kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma göre kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve
kalabalığın arasına giriyormuş!” Rüsteh’in rivayetinde: “Kıskanmayanda hayır
yoktur” ifadesi de vardır. Hasen. Ahmed (1/133) Begavi Şerhu’s-Sunne
(9/270) Ahmed Şakir isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Musned (2/254-255)
Kadının Mesuliyeti Kocasının Evi ve Çocukları Hakkındadır
İbni Ömer radıyallahu anhuma'dan: Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz
sürüsünden mes'üldür. İnsanlara hükmeden emîr bir çobandır; o sürüsünden mes'üldür.
Kişi ailesi fertlerine çobandır. O da onlardan mes'üldür. Kadın kocasının
evine ve çocuklarına çobandır; o da onlardan mes'üldür. Köle, sahibinin malına
çobandır; o da ondan mes'üldür. Dikkat!.. İmdi hepiniz çobansınız ve hepiniz
sürüsünden mes'üldür.” Sahih. Buhari (893) Muslim (1829)
Enes radıyallahu anh'den; Rasulullah
sallallahu aleyhi ve selem, kadınlara buyurdu ki; “Sizin evlerinizdeki
mihnetiniz Mücahidlerin Allah yolundaki ameline ulaştırır.” Hasen. Ebu Ya'la (6/140, 141) Beyhaki Şuab (8742-3) İbn Şahin et-Tergib (452)
Ali el-Harbi el-Fevaid (75) Bezzar (2/182) Taberani Evsat (3/163) İbn Adiy
el-Kamil (3/143)
Aynı manada benzer bir hadisi Esma bt.
Yezid radıyallahu anha’dan: Beyhaki Şuab (6/420) İbn Asakir (7/363) Ebu Nuaym
Marifetu’s-Sahabe (6881) İbn Bişran Emali (11) Ebu Abdillah el-Asbahani Meclis
Fi Ruyetillah (11) Taberani (3/93) Tarihu Vasıt (s.83) Bezzar (2/181) İbn
Ebi’d-Dunya el-Iyal (528) Mudaratu’n-Nas (173)
Allah Azze ve Celle kadını ve erkeği,
akıl, hissiyat ve beden olarak farklı özelliklerde yaratmıştır. Bunun için
vazifeleri de farklıdır. Kadının en önemli vazifeleri; eş olma ve annelik
vazifeleridir.
1- Eş olma vazifesi; Allah Azze ve Celle
buyuruyor ki; “Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında
huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur.”(A’raf 189)
“Kaynaşmanız
için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi
de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim
için ibretler vardır.”(Rum 21)
“Allah
size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve
torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı.”(Nahl 72)
2- Annelik vazifesi; bu, kadın için en
kutsal, en şerefli ve en önemli vazifedir. Bu yüzden Allah, annenin hakkını,
babanın hakkından üstün tutmuştur. Analık vazifesi insan hayatının dört
merhalesini kapsar; hamilelik, doğum, süt emzirme ve terbiye etme (yetiştirme)
Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Biz
insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı
ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer.”(Ahkaf
15)
“Biz
insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice
sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur.
(İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede
bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.”(Lukman 14)
“Emzirmeyi
tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler.”(Bakara
233)
Husayn b. Mihsan radıyallahu anh,
halasından rivayet ediyor; “Halam dedi ki; “Bir ihtiyacım için Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gitmiştim. Buyurdu ki;“Ey şuradaki! Sen evli
misin?”“Evet” dedim.“Kocana nasıl davranıyorsun?” buyurdu.“Ona
hizmette kusur etmiyorum” dedim. Bunun üzerine buyurdu ki;“Onun yanındaki
yerini gözet. Zira o senin ya cennetin ya da cehennemindir.” Sahih. Ahmed
(4/341, 6/419) İbn Ebi Şeybe (3/557) Nesai Sünenu’l-Kubra (5/311) Beyhaki
(7/291) Hakim (2/206) Ebu Nuaym Marife (7424) Humeydi (355) Taberani (25/183)
İbn Sad (8/459) Elbani es-Sahiha (2612)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “Allah'ın
insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından
harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun
için sâliha kadınlar (kocalarına gönülden) itaatkârdır. Allah'ın kendilerini
korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar.”
(Nisa 34)
İbni Abbas radıyallahu anhuma ve başkaları
dedi ki; “Bu ayetteki gönülden itaat eden kadınlar; kocalarına itaat
edenlerdir.” Taberi (8/294) İbni Kesir Tefsiri (2/293)
İbni Teymiye, bu ayet hakkında der ki;
“Saliha kadın, kocasına gönülden itaate devam eden kadındır.” Mecmuu’l-Fetava
(32/275)
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e; “Hangi kadın hayırlıdır?” diye
soruldu. Buyurdu ki; “Kendisine bakıldığında sevinç veren, emredildiğinde
itaat eden, nefsinde ve malında hoşlanılmayan bir şeyle muhalefet etmeyen
kadındır.” Sahih. Ahmed (2/251, 432, 438) Nesai (6/68) Hakim (2/175)
Beyhaki (7/82) Taberi (5/60) Deylermi (2912) Hakîm et-Tirmizi (2/150) Elbani
Sahihu Suneni’n-Nesai (3231)
Kadınların Dışarı Çıktıkları Zaman Tesettür İle Emredilmeleri İle Kapalı
Alanlarda Perde Arkasına Geçmelerinin Emredilmesinin Farklı Oluşu
Aişe radıyallahu anha’dan; "Sevde radıyallahu anha örtünme emri nazil
olduktan sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından irice bir
kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı…" hadisi böylece
zikrettikten sonra Ömer radıyallahu anh'ın onu ancak cüssesinden dolayı
tanıdığından bahseder Yani peygamber hanımlarının bizzat perde arkasına
geçmeleri emri kastedilmiştir. O da "Onlardan bir şey istediğinizde
perde arkasından isteyin.." (Ahzab 53) ayetidir. Bu ayet, Buhari ve
diğerlerinin rivayet ettiği gibi, Ömer radıyallahu anh'ın sözüne uygun olarak
nazil olmuştur;
Enes radıyallahu anh'den; "Ömer
radıyallahu anh şöyle dedi; "Rasulullah'a; Ey Allah'ın Rasulü, senin
yanına iyi ve kötü kimseler de giriyor. Müminlerin annelerine perde arkasına
gizlenmelerini emretsen" dedim. Bunun üzerine hicab ayeti nazil
oldu." Sahih. Buhari (8/428)
Ahzab Suresi 53. Ayetinin
nüzulü ile ilgili olarak Enes radıyallahu anh’ın rivayetinde şöyle geçer: “…Yemekten
sonra evde birkaç kişi kalmış konuşuyorlardı. Derken Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem de çıktı. Ben kendisini takip ettim. Kadınlarının hücrelerini
dolaşarak onlara selâm veriyor, onlar da kendisine: “Yâ Resûlallah! Aileni
nasıl buldun?” diye soruyorlardı. Bilmiyorum cemâatin evden çıktıklarını ben
mi ona haber verdim; yoksa o mu bana haher verdi. Bunun üzerine giderek eve
girdi. Ben de onunla beraber girmek üzere gittim. Ama benimle kendi arasına
perde çekti ve tesettür âyeti (Ahzab 53) indi. Halka (bu âyetlerde) alabildiğine vaaz edildi…” Sahih.
Muslim (1428)
Bu rivayetler, “hicab
ile kastedilen kadının ferdî tesettürüdür. Kadın tesettürlü olursa perde
arkasında demektir, erkekler onun yanına girebilir” diyen saptırıcı kelamcıları
açık bir şekilde reddetmektedir. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in,
hizmetkarlığını yapan Enes radıyallahu anh’ın kadınların yanına girmemesi için
perdeyi indirdiği net bir surette ifade edilmiştir.
Ahzab suresi 53. Ayetinin nüzulü hakkında
zikrettiğimiz ve sözün uzamaması için zikretmediğimiz rivayetler, kadınlara
tesettürün emredilmesinden sonra bu ayetin indiğini ve kapalı alanlarda
kadınların perde arkasına geçmelerinin emredildiğini göstermektedir.
Bir gün Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem yanında bir hanımı ile mescide giderken yoldan geçen iki sahabeyi
çevirir ve onlara şöyle buyurur: “Dikkat edin, bu yanımdaki hanımım
Safiyye’dir” Sahabeler: “Ey Allah’ın rasulü! Senden şüphelenecek değiliz
ya” deyince, “Lakin şeytan hepinizin damarlarında dolaşır…” buyurur.
Seninde mi ey Allah’ın rasulü! Deyince; “Evet, benim de, lakin benim
şeytanım bana boyun eğdirilmiştir” – ya da bu manada - buyurur.
Bu kıssa şuna delalet eder:
1- Asr-ı saadette birbirine yabancı
kadınlarla erkekler karışmıyorlardı. Böyle bir durum düzgün toplum fıtratına
aykırı olduğu için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanındakinin eşi
olduğunu açıklama gereği duymuştur. Yine bu temiz toplum fıtratının bir
gereğidir ki, küçük yaşta evlenmiş olan Aişe radıyallahu anha’nın henüz kız
çocuğu olan arkadaşları, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem girince
hayâlarından dolayı hemen kaçıyor, gizleniyorlardı!!
Onlar çocuk idiler ve yabancı erkeklerden
saklanmak üzere eğitiliyorlardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
istisna olduğunu bilmemeleri gayet tabiîdir.
2- Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yalnız
kendisinin şeytanının boyun eğdirildiğini bildirmiştir. Bu yüzden Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in namahremi olan kadınlarla halvet etmesi dahi
caiz idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Umm Suleym ve Umm Haram bt.
Milhan radıyallahu anhuma’yı ziyaret eder, onların yanına girerdi. Fakat
ashabına kadınların yanına girmeyi yasaklamış, halvette ise üçüncülerinin
şeytan olacağını bildirmişti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise bir
kadınla halvet ettiğinde üçüncüleri olacak şeytanın zararından güvende
kılınmıştır.
Kureyş’ten bazı kadınlar Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem ile konuşurlarken Ömer radıyallahu anh içeri girince perde
arkasına geçerler… (Buhari (3294) Muslim (2396) Bu kadınların Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem ile konuşurken gizlenmeyip, şeytanın kendisinden kaçtığı
bildirilen Ömer radıyallahu anh’den gizlenmeleri, bu durumun Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’e has olduğunun delillerindendir.
Nitekim hiçbir erkek sahabenin –
bildiğimiz kadarıyla - mescidlerdeki umumi vaaz dışında kadınlara özel ders
yaptığı rivayet edilmemiştir.
Ukbe b. Amir radıyallahu anh’den;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;"Sizleri kadınların
yanına girmekten sakındırırım." Ensar’dan biri dedi ki; "Ya
Rasulullah! Kocanın akrabalarına ne dersin?" Buyurdu ki; "Kocanın
akrabaları ölüm (gibi kaçınılması gereken bir durum) dur." Sahih.
Buhari (5232) Müslim (2172)
İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Bir erkek, bir kadın ile
yanlarında mahremleri olan bir kimse bulunmadan yalnız kalmasın.” Bir
adam: “Ey Allah’ın rasulü! Eşim hacca çıktı. Ben ise filan savaşa yazıldım”
dedi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Git ve
hanımınla beraber hac yap” buyurdu.” Sahih. Buhari (5233) Müslim
(1341)
Bu hadisten, kadının yanında mahremi
bulunduğu zaman erkeklerin, kadınların yanına girebileceği bir anlam
çıkarılamaz. Hadis yolculuk gibi zorunlu çıkışlar hakkında varid olmuştur ve
lafzın umumiliği, evlerinde kocaları bulunmadığı zaman, ayrı odalarda olsalar
dahi kadınların evine girmemeyi de kapsar. Zira birbirine namahrem olan kadın
ile erkek aynı ev içerisinde olurlarsa, ayrı odalarda veya perde arkasında
olsalar dahi şeytanın vesveselerine muhatap olurlar. Kötülük işlemeseler dahi
ithama uğrarlar.
Bütün tecrübelerden bilinmektedir ki, bu
hadislerde sakındırılan kadın erkek ihtilatı, o toplumu fitneye düşürür.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise “kadınlardan daha zararlı bir fitne
bırakmadım” buyurarak erkekleri, uzak durmaları için uyarmıştır.
Kadınlar Tesettürlü Olsalar Dahi Erkek Onların Yanına Giremez
Sahih bir rivayette Enes radıyallahu anh
şöyle anlatmıştır: Ömer radıyallahu anh bir gün evine gelince hanımının yanında
çarşaflı bir kadın gördü ve onu hür zannerek hemen dışarı çıktı. Tekrar
geldiğinde kadın yine oradaydı. Kadın gidene kadar Ömer radıyallahu anh bunu
tekrarladı. Eve girince; “Bizimle inatlaşan bu kadın kimdi?” diye sordu.
Hanımı; “Ondan sana ne, falan cariyedir.” Dedi. Dışarı çıkınca insanlara dedi
ki; “Cariyeler efendilerine benzemeye çalışmasın! Onlar çarşaf giyip yüzlerini
örterek evli hür kadınlara benzemesinler!” Sahih mevkuf. Ehadisu İsmail
b. Cafer ez-Zuraki (101) İbn Habib el-Gaye ve’n-Nihaye (s.228) muhtasar olarak:
Begavi Şerhu’s-Sunne (2/438) Ahmed Ahkamun Nisa (103)
Bu rivayetten anlaşılacağı üzere, Ömer
radıyallahu anh bahsi geçen cariyeyi, çarşaflı olmasından dolayı hür zannetmiş,
derhal dışarı çıkmıştır. Şayet kadın çarşaflı ve yüzü örtülü diye onun yanında
bulunmayı caiz görseydi tekrar tekrar dışarı çıkmazdı. Ayrıca yukarıda da bir
kısmı zikredilen pek çok rivayette açıkça belirtildiği gibi, erkek raviler,
hanım sahabelerden naklettikleri rivayetlerde “perde arkasından dedi ki…”
şeklinde ifadeler kullanmışlardır.
Kadın erkek karışık salonlarda konferans
vs. gibi ortamlar Rahman’ın değil şeytanın sevdiği ortamlardır. Allah bizleri
selamete ulaştırsın.
Allah Azze ve Celle şöyle
buyurmuştur: “Mümin hanımlara söyle gözlerini sakınsınlar, namuslarını
korusunlar” (Nur 30)
İbn Kesir rahimehullah şöyle der:
“Allahın kendilerine haram kıldığı kocalarının dışındakilere karşı bakışlardan
sakınsınlar demektir. Tefsiru Kur’ani’l-Azim (3/284)
Bu ayet her durumda kadının
erkeklere bakmasını mutlak olarak yasaklamaktadır.
“Peygamberin eşlerinden bir şey istediğiniz zaman, örtü arkasından
isteyin; bu hem sizin kalpleriniz ve hem de onların kalpleri için daha
temizdir.” (Ahzab 53)
Kaide:
Hüküm, varlığına veya yokluğuna göre ilettin etrafında döner. İbn Teymiyye
rahimehullah şöyle demiştir: “Şehvet söz konusu olmasa dahi bakış fitne
kaynağıdır. Fitneye sebep olan her şeyde asıl onun caiz olmamasıdır.” Mecmuu Kutubi ve Resaili İbn
Teymiyye (15/415)
Yine şöyle
demiştir: Kim bakışını tekrar ve devam ettirirse ve “Ben şehvetle bakmıyorum”
derse yalan söylemiştir. Zira bakıştan dolayı mutlaka kalbinde lezzet oluşur.
Ama aniden bakışa gelince, gözünü hemen çevirdiği takdirde affolunur.
Cerir b.
Abdillah radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e aniden
bakışı sordum, bana gözümü hemen çevirmemi emretti. Sahih. Muslim (4018)
Ali b. Ebi
Talib radıyallahu anh’den: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu:
“Ey Ali!... Bakışına bakış ekleyerek devam ettirme. Zira ilki lehine olsa da,
ikincisi lehine değildir.” Hasen. Ahmed (1/159) Hakim (6/407) bu hadisin Müslim’in
şartına göre sahih olduğunu söylemiş, Elbani, Sahihu’t-Tergib’de (2/189) hasen
demiştir.
Bu hadislerde karşı cinse bakma yasağı
erkekleri de, kadınları da kapsamaktadır ve bakışın şehvetli ya da şehvetsiz
olması arasında fark yoktur.
İshak b. Hânî en-Nisaburî dedi ki: “Ebu
Abdillah Ahmed b. Hanbel’e Nebhan’ın Ümmü Seleme’den rivayet ettiği hadisi
zikrettim ve bu hadise göre erkeğin kadınlara bakması yasak olduğu gibi,
kadınların erkeklere bakması yasaklanmıyor mu?” dedim. Ahmed b. Hanbel: “Evet”
dedi. El-Mesailu İbn
Hani (2/149)
İmam Ahmed’in ikrar ettiği hadis şudur: Ümmü Seleme radıyallahu anha der ki;
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanındaydım. Yanında Meymune
radıyallahu anha da vardı. İbni Ümmü Mektum radıyallahu anh çıkageldi. Bu hicab
ayetinden sonra idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; "Haydi,
ikinizde perde arkasına geçin" buyurdu. Dedik ki; "Ya Rasulullah!
o âmâ değil mi? Bizi ne görür ne tanır?" Buyurdu ki, "Siz de mi
körsünüz? Onu görmüyor musunuz?" Hasen. Ahmed (6/396) Ebu Davud
(4112) Tirmizi (2778) İbni Hibban (12/387-389) İbni Sa'd (8/178) Beyhaki (7/91)
Taberi (6/138) Hatib (3/16) Nesai Kübra (5/393) İshak b. Rahuye (1/85) Ebu
Ya’la (12/353) Taberani Kebir (23/302) Bu hadisin zayıf olduğunu iddia eden muasırlara
“Haya Sigortası” adlı çalışmamda ayrıntılı cevap verdim.
Kadınlara Karşı Nefisler Temize Çekilemez
“Ben nefsimi temize çıkaramam; zira
nefis Rabbımın acıdıkları dışında, dâima kötülüğü emredicidir. Şüphesiz Rabbim
çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir” (Yusuf 53)
“Cabir b. Abdullah radıyallahu anhuma’dan;
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Kocaları yanında
bulunmayan kadınların evlerine girmeyin. Şüphesiz şeytan her birinizin
damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşır” Dediler ki; “Senin de mi ey
Allah’ın Rasulü?” Buyurdu ki; “Evet benim de. Lakin Allah bana yardım etti
de, (şeytanım) Müslüman oldu.” Sahih ligayrihi. Ahmed (3/309, 397)
Darimi (2782) Tirmizi (1172) Ebu Davud (2777) Tahavi Müşkilu’l-Asar (1/103)
Taberani Evsat (9/14) İbnu’l-Arabi Mucem (1827) bkz.: Buhari (6/158) Müslim
(s.1711) Tirmizi (1171) Nesai (3898) Ahmed (1/18, 26) Hakim (1/114) Ebu Nuaym
Hilye (8/305) Beyhaki Şuab (5454) Zeylai
Nasbur Raye (4/249)
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh dedi ki;
“Dikkat edin! Kişi, kendisine mahrem olmayan kadınla konuşmasın! Kayın biraderi
ise kadının ölümden sakınır gibi sakınması gereken birisidir.” Sahih mevkuf. Abdurrazzak (7/137) İbn Ebi Şeybe (4/48) Ebu Ubeyd Emsal (s.18) el-Cuz’u
Fihi Nushati İbrahim b. Sad (72)
Tesettürlü olsa da bir kadına bakmak
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in dahi şehvetine sebep olabilmiştir:
Ebu Kebşe radıyallahu anh’den; “Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında iken bir kadın geçti.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp evine gitti ve biraz sonra
gusletmiş halde geri geldi. Biz; “Bir şey mi oldu ey Allah’ın rasulü!” diye
sorduk. Buyurdu ki; “Buradan bir kadın geçmişti. Nefsime düşen şehveti helal
yoldan giderdim. Böyle bir şey olursa siz de böyle yapın.” Sahih. Ahmed (4/231) Buhari Tarihu’l-Kebir (6/139) Taberani (22/338) Taberani
Evsat (3/311) Müsnedi Şamiyyin (2047) Hakîm et-Tirmizi Nevadiru’l-Usul (2/151)
Ebu Nuaym Hilye (2/20) Mecmauz Zevaid (4/292) Heysemi; “Ahmed’in ricali
güvenilirdir” dedi. Elbani Sahiha (235)
Ebu Abdurrahman es-Sulemi radıyallahu
anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir kadın uğramıştı. O kadın
hoşuna gidince, hanımı Sevde’nin yanına gitti ve ihtiyacını giderdi. Sonra
buyurdu ki; “Herhangi biri başka bir kadından hoşlanırsa kendi eşine gitsin.
Aynısını onda da bulacaktır.” Hatib el-Fasl li’l-Vasl (2/915)
- İbn Mesud radıyallahu anh’den merfuan:
Buhari Tarihul Kebir (5/69) Beyhaki Şuab (4/367) Darimi (2215) Darekutni İlel
(5/196-8) İbn Ebi Hatim İlel (1/394) Hatib el-Fasl li’l-Vasli’l-Mudrec (2/917)
- Enes radıyallahu anh’den: Taberani
Musnedi Şamiyyin (4/7)
- Abdullah b. Habib’den: İbni Ebi Şeybe
(4/4)
- Salim b. Ebi’l-Ca’d’den mürsel: İbn Ebi
Şeybe (4/5)
- Ebu’z-Zübeyr’den mürsel olarak: Nesai
Kubra (5/351)
Sahabe Hanımlar Kendi Aralarında Dinî Sohbet İçin Toplanmazlardı
Sahabe hanımlarının kadın bir hocanın ders
yapması için bir araya toplandıklarına dair bir haber varid olmamıştır. Bilakis
kadınlar zaruret ve ihtiyaç hali dışında dışarı çıkmaktan sakındırılmışlar,
dinî bir bilgiye ihtiyaç olduğunda ise ya Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’e sormaya veya müminlerin annelerine, onları evinde ziyaret etmek
suretiyle müracaat etmişlerdir. Bununla birlikte kadınların toplanıp biraraya
gelmelerinin keraheti hakkında rivayet yollarının birbirini kuvvetlendirdiği şu
hadisler varid olmuştur:
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kadınların cemaatinin misali; ateşe konup çıkarılan, sonra dövülüp
etrafa ateş parçaları sıçratan demirin misali gibidir” Hasen ligayrihi.
Deylemi (6453) Musnedu’l-Firdevs (s.231)
Aişe radıyallahu anha’dan: “Dedim ki: “Ey
Allah’ın rasulü! Muhakkak ki kadınlar bir kimse öldüğü zaman toplanıyorlar.”
Şöyle buyurdu: “Kadınların bir araya gelmelerinde hayır yoktur. Zira onlar
bir araya geldikleri zaman dedikodu yaparlar.” Hasen ligayrihi.
Es-Sehmî, Tarihu Curcan (s.365)
Aişe radıyallahu anha’dan gelen diğer rivayette Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mescid veya öldürülen kimsenin
cenazesi dışında kadınların cemaat olmasında hayır yoktur.” Hasen
ligayrihi. Ahmed (6/66, 154; no:24376 ve 25213) Taberani Evsat (9/142
no:9359)
Kadınlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in ve raşid halifelerin hutbelerine mescidlerde iştirak etmişler,
mescidlerdeki yerleri ise erkeklerden ayrı olmuştur. Yine bayram namazı
hutbelerine cilbablarını giyinerek katılmaları bütün kadınlara emredilmiştir.
Şeyh el-Elbânî rahimehullah şöyle demiştir: “Şu son
zamanlarda Dımeşk’te kadınların mescidlerde belirli vakitlerde, “kadın davetçi”
diye iddia ettikleri kadınlardan birinin dersini dinlemek için toplanmaları
sonradan uydurulmuş muhdes (bid’at) işlerdendir. Bu Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’in ve salih selefin zamanında yoktu. Onlarda olan uygulama; kadınların
eğitiminin hadiste geldiği gibi özel mekanda veya imkan dâhilinde mescidde
erkeklerden ayrı bulunan bölümde, salih âlimler tarafından verilen deslere
katılmaları şeklinde idi. Aksi halde erkekler onlara galip gelir ve ilim
öğrenme ve sorma imkanları olmaz. Eğer bugün kadınlar arasında kendisine ilim
verilmiş, kitap ve sünnetten kendisine fetva sorulacak selim fıkıh sahibi
varsa, onun evinde veya kadınlardan birinin evinde özel meclis kurmasında
sakınca yoktur. Bu onlar için daha hayırlıdır. Nasıl böyle olmasın ki? Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem mescidde cemaatle namaz hakkında dahi: “Kadınlar
için evleri daha hayırlıdır” buyurmuştur. Müslüman Kadının edep ve haşmetini en
fazla korumak zorunda olduğu, daha fazla çıkamayacağı namaz halinde bile durum
böyle olduğuna göre, peki ya ilim için evlerinde toplanmaları onlar için nasıl
daha hayırlı olmaz? Özellikle de onlardan bazısı sesini yükseltir, başkaları da
onlara katılır. Böylece mescidde onların bu sesleri çirkin ve kötülenmiş bir
şey olur. Maalesef işittiğimiz ve şahit olduğumuz şeyler böyledir.
Sonra bu bid’at’in Umman
gibi başka yerlerde de yayıldığını gördüm. Allah’tan her sonradan çıkarılmış
bid’atten selamette kılmasını dileriz.” Silsiletu’s-Sahiha (6/179)
Şeyh el-Elbani'nin diğer bir fetvası:
Soru: “Bazı kadınlar, kadınları davet için
çıkıyor ve onları evlerinde ziyaret ediyorlar ve onlar ders vermek için
oturuyorlar. Bu durum Allah Teâlâ’nın kadınlara evlerinde karar kılmaları
emrine aykırı mıdır? Onların kadın davetçiler olarak isimlendirilmeleri sahih
midir?
Cevap: Bu işin şu asrımızda problemli
olduğuna inanıyorum. Bundan dolayı bugün arkadaşlarımızla beraber diyoruz ki:
“Burada erkek ve kadın davetçiler” olması şüphesiz sonradan çıkma işlerdendir.
Kadın davetçiler diye isimlendirmek uygun değildir. Dinî ilim öğreten kadınlar
bulunmasında ise sakınca yok, hatta bu vaciptir. Zira kadınlar bu kadınlara
soru sorarlar. Çünkü birçok kadınlar özel sorularını faziletli âlimlere
sormakta sıkıntı duymaktadırlar.
Eğer gerçekten kadınlar arasında, az önce
açıkladığımız gbi kitap ve sünneti bilen âlimler varsa, onların kadınlara
gitmesi değil, kadınların ona gidip sormaları gerekir. Çünkü bizler şunu diyen
ilim ehlinin sözünün doğruluğuna inanıyoruz: “Bütün hayır selefe tabi olmakta,
bütün şer ise sonrakilerin çıkardıkları bid'atlerdedir.”
Burada ve bazen diğer bazı
beldelerde durum şu hale ulaşmıştır: Kadın mescidde minbere çıkıyor ve
kadınlara ders veriyor! Burada mescid avlusuna erkekler gelip cemaatle namaz
kılabilir ve içeri girip namaz kılabilirler. Şüphe yok ki ben bunun bir bid’at
olduğunu söylemekten hiç çekinmiyorum! Durum sorduğun soruda söylediğin
gibidir. Kadına gereken evinde vakarla oturmasıdır. Eğer kadın, Allah Azze ve
Celle’nin dininde bir ilimle başkalarından ayrıcalıklı olmuşsa, bu konuda
erkekler gibi hareket edemez. Evinden çıkma konusunda erkeklerle eşit olamaz.
Nitekim rabbimiz kerim kitabında: “(Kadınlar) Evlerinde karar kılsınlar”
buyurmuştur. Kadında asıl olan; dışarı çıkmadıkça gideremeyeceği bir ihtiyacı
olmadıkça çıkmamasıdır. Böylece durum ortadadır: İlim sahibi olan kadının çıkıp
harekete geçmesi ve “davetçi kadın” diye isimlendirilmesi caiz değildir. İlim
öğrenmek isteyen kadının ise Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında
olduğu gibi mescide çıkması caizdir. Bununla beraber Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem: “Kadınlar için evleri daha hayırlıdır” buyurmuştur. Nitekim Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem kadınların yatsı namazı için bile mescide
çıkmalarını onaylamıştır. “Sizden biriniz hanımını yatsı namazına çıkmaktan
engellemesin” şeklinde açık yasak da gelmiştir. Muslim’deki hadiste geçtiği
gibi kadınlar, sabah namazından örtülerine bürünmüş olarak dönüyorlardı. Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem, beş vakit namazı eda etmeleri için kadınların
mescide çıkmalarını onaylamasına rağmen, evlerinin kendileri için daha hayırlı
olduğunu açıklamıştır. Eğer burada ilim sahibi bir kadın varsa, diğer kadınlar
ilim talebi için de çıkabilir, onun evine gidip oturabilirler. Kadınların ona
gidip toplanmalarında engel yoktur. Bütün bunlar imkan ve takat nispetincedir.
Ama kadın, erkeklerin çıktığı gibi çıkamaz! Zira bu erkeklere benzemek olur. “
Şeyh el-Elbani’nin sözleri bitti. Silsiletu’l-Hedyi ve’n-Nur, kaset 189
Müminlerin Anneleri Perde Arkasından Hadis Rivayet Etmişlerdir
Nesâî, Ebû Abdillah Salim
Sebelân'dan rivayet ediyor: Âişe radiyallahu anhâ, ona Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'in nasıl abdest aldığını gösterdi ki, onda şöyle geçmektedir:
"Başını tam arkasına kadar bir kere mesh etti. Sonra elini (önce)
kulaklarına, sonra da yanaklarına değdirdi." Salim der ki: "Ben
Âişe'ye mukâteb (anlaşmalı köle) olarak geldim. Karşımda oturur, benimle
konuşurdu (benden gizlenmezdi). Bir gün kendisine şöyle dedim: "Bana
bereketle dua et!" "Ne oldu ki?" diye sorunca, "Beni Allah
azat etti!" dedim. Şöyle dedi: "Allah bunu senin hakkında mübarek
kılsın!" Sonra perdeyi indirdi, o günden sonra onu bir daha göremedim.” Sahih. Nesâî (1/73)
Elbani, Sahihu Suneni’n-Nesai (97)
Bu rivayette görüldüğü gibi,
Salim’in hürlüğüne kavuşması üzerine Aişe radıyallahu anha, perde arkasına
geçmiştir. Bu perdeyi kadının ferdî tesettürü olarak yorumlamak mümkün
değildir. Zira Salim, bir daha Aişe radıyallahu anhayı hiç göremediğini açıkça
söylemiştir. Bu konuda sahabe hanımların perde arkasından hadis aktardıklarına
dair birçok tasrihler vardır.
İbn
Mulakkin, Bedru’l-Munir’de şöyle der: “Aişe radıyallahu anha ve müminlerin
diğer anneleri perde arkasından rivayet ederler, onlardan işitenler böylece
rivayette bulunurlardı.” Bu husus, kaynak belirtmeye bile gerek kalmayacak
kadar bilinen bir durumdur.” Bedru’l-Munir 9/675, İbn Hacer, Telhisu’l-Habir
(4/495).
Şeyh
Mukbil b. Hadi’nin bir fetvası şu şekildedir:
Soru 45: Kendilerinden erkeklerin de hadis rivayet ettikleri kadın muhaddisler
mevcuttur. Bu konuda görüşünüz nedir?
Cevap: Evet, müminlerin annesi Aişe ve Umm Seleme
radıyallahu anhuma böyledirler. Yine onlardan sonra tabiinden Hafsa bt. Sirin,
Amre bt. Abdirrahman da böyledirler. Bunlardan sonra da âlimler kadınlardan
hadis dinlemeye devam etmişlerdir. Bütün bunlar perde arkasından olduğuna yorumlanır.
Zira olnlar Allah Azze ve Celle’den takva üzere idiler. Nitekim Aişe
radıyallahu anha hadisinde, O’nun perde arkasından konuştuğu gelmiştir. Bir gün
Ebu Hureyre radıyallahu anh gelmiş ve hadis rivayet etmişti. Şöyle diyordu: “Ne
diyorsun ey perde sahibi?” Aişe radıyallahu anha ise namaz kılıyordu. Namazdan
sonra Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Ebu Hureyre nereye gitti?” Ona: “O gitti”
dediler. Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
sizin şu hızlıca konuşmanız gibi hızlıca konuşmazdı.” Hadis rivayeti perde
arkasından olmuştur. Allah yardımcımız olsun. Eğer erkekler takva hususunda
onlar gibi olurlar ve muhaddise kadın da takvada Aişe radıyallahu anha gibi
olursa inşaallah bunda sakınca yoktur. (Şeyh
Mukbil b. Hadi, Fetava’n-Nisa (s.75)
Şeyh Mukbil
rahimehullah’ın bu sözünü Hafız Zehebi’nin Siyeru A’lam’da söylediği şu söz
desteklemektedir: “Kendilerini hiç görmediğimiz kadınlardan hadis dinledik.”
Kadınlardan Yabancı Erkeklerle Konuşmamak Üzere Biat Alınmıştır
Ümmü Atiye Radıyallahu anha'dan; "Ben
de Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)’e biat edenler arasındaydım. Musibet
üzerine çığlık atmamak, ancak mahremimiz olan erkeklerle konuşmak, mahremimiz
olmayanlarla konuşmamak üzere Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizden söz
aldı.." Hasen. Ahmed (5/85 no:19868) Taberani (25/168) Hatib (5/98)
Ümmü Afif en-Nehdiyye Radıyallahu anha da
şöyle demiştir: “Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadınlardan biat
alırken biat ettik. Onlardan mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere söz
alındı ve bize cenaze namazında ölülerimize Fatiha okumamız emrolundu.” Ebu
Nuaym Marifetus-Sahabe (no: 7362) İbn Abdilberr el-İstiab (2/132) Taberani
(18/343) el-İsabe (4/108) Usdü’l-Gabe (3/452, 3/470)
Sad b. Mesud radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sizleri kadınlarla
konuşmaktan sakındırırım. Zira bir erkek bir kadınla yanlarında mahrem
bulunmaksızın halvet ettiklerinde mutlaka (erkek kadına) tamah eder.” Hasen ligayrihi. Hakîm
et-Tirmizi Esraru’l-Hac, İbn Hacer el-İsabe (3/82)
Katade radıyallahu anh Mümtehine suresi
12. Ayetinin tefsirinde dedi ki: “Bize anlatıldı ki o gün Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem kadınlardan ölü üzerine feryat etmemek ve mahrem olmayan
erkeklerle konuşmamak üzere biat aldı.” Sahih mürsel. Durru’l-Mensur (9/494) Taberi (23/342)
Abdurrazzak (3/560) sahih isnad ile rivayet etmiştir ancak rivayet mürseldir.
İbn Kesir Tefsir (8/100) Fethu’l-Bari (8/640)
el-Hasen rahimehullah dedi ki ki:
“Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadınlardan biat alırken mahrem
olmayan erkeklerle konuşmamayı şart koştu” Sahih mürsel. İbn Sa’d (8/10)
bunu İbn Ebi Hatim Tefsirinde (12/305) mürsel olarak sahih isnadla rivayet
etmiştir. Bkz.: Elbani ed-Daife (6058) İbn Kesir (8/101)
Bu, Said b. el-Müseyyeb, Muhammed b. Saib
el-Kelbî, ve Zeyd b. Eslem’den de rivayet edilmiştir
Said b. el-Museyyeb, Muhammed b. Saib
el-Kelbî ve Zeyd b. Eslem, Mumtahine suresi 12. Ayeti hakkında şöyle dediler:
“Bu ölüye ağıt yakmaktan, beddua etmekten, elbise yırtmaktan, saç tıraş
etmekten, saç yolmaktan, yüzü tırmalamaktan, kadının mahrem olmayan erkeklerle
konuşmasından, namahrem erkeklerle halvet etmekten ve yanında mahremi
bulunmadan yolculuğa çıkmaktan yasaklamadır.” Begavi Tefsir (8/101) Kurtubi
(18/72) İbn Adil el-Lubab (15/247) Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan (9/298)
Bu rivayetler birbirini desteklemekte,
kadınlardan mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere biat alındığı konusunda
ilim ifade etmektedir.
Subhaneke'llahumme ve bihamdike ve eşhedu
en la ilahe illa ente vahdeke la şerike leke ve estagfiruke ve etubu ileyk.