Şeyh el-Elbanî rahimehullah
el-Akidetu’t-Tahaviyye ta’likinde (80-81) şöyle demiştir: “Müslümanın delile aykırı
olduğunu anladığı görüşlere muhalefet etmesi şazlık değildir. Yanılanların
aksine, cumhurun görüşüne aykırı bile olsa bu şazlık değildir. Zira ne kitapta ne de sünnette cumhurun
(çoğunluğun), delil bulunmadığı durumda muhaliflerinden daha doğru yolda
olacaklarını gösteren bir delil yoktur!
Evet, Müslümanlar bir
şeyde, bildikleri bir ihtilaf olmaksızın ittifak ederlerse, buna tabi olmak
gerekir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Her kim, kendisi için
doğru yol apaçık belli olduktan sonra, rasule muhalefet eder ve
mü'minlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, onu girdiği yolda bırakırız ve
cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir yerdir” (Nisa 115) Ama ihtilaf halinde
kitap ve sünnete müracaat etmek farzdır. Hak kime belli olursa, ona tabi olması
gerekir. Kime de belli olmazsa, ister cumhurun kavline uysun, ister aykırı
olsun, kalbinden fetva istesin. Hiç kimsenin kendisine hakkın belli olmadığı
her konuda cumhurî olabileceğine inanmıyorum. Bilakis gönlünün yatışmasına ve
genişlemesine göre bazen cumhura uygun düşer, bazen muhalefet eder. Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem: “Müftüler sana fetva verse de sen kalbinden fetva
iste” buyururken ne kadar da doğru söylemiş!