İshak b. Mansur el-Kevsec, Mesailu İmam Ahmed ve İshak b.
Rahuye kitabında no: 3562 dedi ki:
قلت:
يكره إتيان المعادن؟
قال: أليس يروى:
أنه لا يأتيها إلا شرار الخلق؟
قال إسحاق في إتيان المعادن: إذا أتاها لطلب المعيشة وفيه استصلاح الرعية
لما يكون لبيت المال؛ فحسن.
“Ahmed’e: “Madenlere gitmek çirkin midir?” dedim. Dedi ki: “Oralara
ancak mahlûkatın şerlileri gider” buyrulduğu rivayet edilmiyor mu?”
İshak (b. Rahuye) madenlere gitmek hakkında dedi ki: “Eğer
geçimini sağlamak için giderse ve Beytu’l-Mal’e ait olan halk arazisini ıslah
etme söz konusu ise bu güzeldir.”
Bu konuda gelen hadislerden bazısı şu şekildedir:
Saîd el-Makburî, Ebû Hureyre radiyallahu anh’den
rivayet ediyor:
أَنَّ رَجُلًا جَاءَ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
بِقِطْعَةٍ مِنْ فِضَّةٍ فَقَالَ خُذْ مِنِّي زَكَاتَهَا فَقَالَ مِنْ أَيْنَ جِئْتَ
بِهَا؟ فَقَالَ مِنْ مَعْدِنٍ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ لَمَا نُعْطِيكَ مِثْلَ مَا جِئْتَ بِهِ وَلَا تَرْجِعْ إِلَيْهِ
“Adamın biri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e
bir gümüş parçası getirdi ve: “Bunun zekâtını al” dedi. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem:
“Bunu nereden getirdin?” diye
sorunca, adam: “Bir madenden getirdim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem:
“Biz sana bunun mislini veririz ama sen
de bir daha oraya dönme!” buyurdu.”[1]
İbn Ömer
radiyallahu anhuma dedi ki:
أُتِيَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِقِطْعَةٍ مِنْ ذَهَبٍ
وَكَانَتْ أَوَّلَ صَدَقَةٍ جَاءَتْهُ مِنْ مَعْدِنٍ
فَقَالَ مَا هَذِهِ؟ قَالُوا صَدَقَةٌ مِنْ مَعْدِنٍ لَنَا فَقَالَ إِنَّهَا سَتَكُونُ
مَعَادِنُ وَسَيَكُونُ فِيهَا شِرَارُ خَلْقِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
“Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’e bir altın parçası getirildi. Bu getirilen ilk
maden zekâtı idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Bu nedir?” diye sordu. Dediler ki: “Madenimizin zekâtıdır.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Muhakkak ki ileride madenleriniz olacak ve onlar üzerinde Allah
Azze ve Celle’nin en şerli halkı bulunacaktır.”[2]
Suleym oğullarından bir adam, o dedesi radiyallahu anh’den
rivayet ediyor:
أَنَّهُ
أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ بِفِضَّةٍ، فَقَالَ: هَذِهِ مِنْ مَعْدِنٍ لَنَا، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " سَتَكُونُ مَعَادِنُ يُحْضِرُهَا شِرَارُ النَّاسِ
O Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir gümüş ile gitti ve
dedi ki: “Bu bizim madenimizdendir.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu
ki: “İleride madenler olacak, insanların şerlileri oralarda bulunacak.”[3]
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den:
لَتظهَرَنَّ مَعَادِنُ
فِي آخِرِ الزَّمَانِ يَخْرُجُ إِلَيْهِ شِرَارُ النَّاسِ
“Elbette ahir zamanda madenler ortaya çıkacak, insanların
şerlileri oraya gidecektir.”[4]
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
لَا تَقُومُ السَّاعَةُ
حَتَّى تَظْهَرَ مَعَادِنُ كَثِيرَةٌ، لَا يَسْكُنُهَا إِلَّا رِذَالُ النَّاسِ
“Birçok madenler ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz.
Oralarda ancak insanların en rezilleri yerleşir.”[5]
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
يَظْهَرُ مَعْدِنٌ
فِي أَرْضِ بَنِي سُلَيْمٍ، يُقَالُ لَهُ فِرْعَوْنُ أَوْ فِرْعَانُ، - وَذَلِكَ بِلِسَانِ
أَبِي الْجَهْمِ قَرِيبٌ مِنَ السَّوَاءِ - يَخْرُجُ إِلَيْهِ شِرَارُ النَّاسِ - أَوْ
يُحْشَرُ إِلَيْهِ شِرَارُ النَّاسِ
“Suleym oğullarının Fir’avn veya Fir’ân denilen topraklarında
madenler ortaya çıkacak, insanların şerlileri oraya çıkacaklar veya insanların
şerlileri orada toplanacaklar.”[6]
İbn Amr b. el-As radiyallahu anhuma’dan
تَخْرُجُ مَعَادِنُ
مُخْتَلِفَةٌ مَعْدِنٌ مِنْهَا قَرِيبٌ مِنَ الْحِجَازِ يَأْتِيهِ مِنْ شِرَارِ النَّاسِ،
يُقَالُ لَهُ فِرْعَوْنُ، فَبَيْنَمَا هُمْ يَعْمَلُونَ فِيهِ إِذْ حَسَرَ عَنِ الذَّهَبِ
فَأَعْجَبَهُمْ مُعْتَمَلُهُ إِذْ خُسِفَ بِهِ وَبِهِمْ
“Çeşitli madenler çıkacaktır. Bunlarından Hicaz’a yakın
olanına insanların en şerlileri gelecekler, o madene “Firavn” denilir. Onlar bu
haldeyken altın ortaya çıkar ve onlar bundan hoşlanırlar. Birden onunla
birlikte yere geçirilirler.”[7]
[1] Buhârî ve Muslim’in şartlarına göre sahih.
Ma’mer b. Raşid el-Cami (360)
[2] Sahih. Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (3532)
Taberânî Mu'cemu's-Sagir (426) Ziyâu'l-Makdisî el-Muhtâre (13/190) Hatib Tarih
(8/246) el-Elbani es-Sahiha (1885)
[3] Hasen ligayrihi. Ahmed (5/430) İbn Ebî Şeybe
Musned (590) İbn Ebî Âsım el-Âhad ve'l-Mesânî (1430) Beyhakî Delail (6/531) Ravileri
güvenilirdir ancak isnadında ismi belirtilmeyen bir ravi vardır
[4] Ma’mer
el-Cami (362) isnadında ismi belirtilmeyen bir ravi vardır. bkz.: el-Elbani
es-Sahiha (1885)
[5] Hasen ligayrihi. Taberânî Mu'cemu'l-Evsat (1509)
Heysemi Mecma’da (7/331): “İsnadında tanımadığım kimse var” dedi. İsnadında Hafs
el-Muzeni meçhuldür.
[6] Hasen. Ebû Ya'lâ Musned (11/305) Heysemi Mecma’da
(3/78) dedi ki: “Ravileri güvenilirdir.” bkz.: el-Elbani es-Sahiha (1885)
[7] Sahih mevkuf. Hakim (4/505) Nuaym b. Hammad
el-Fiten (1694)