Bir Kadın Bir Adamın Vesilesiyle Müslüman Olursa Adam Onun Velisi Olur.
Hallal Ahkamu Ehli Milel’de şöyle rivayet etti:
No: 430- Bana Harb (el-Kirmani) haber verdi. Dedi ki:
قلت لأحمد: امرأة أسلمت على
يدي رجل، يزوجها؟ قَالَ: نعم
“Ahmed’e dedim ki: “Kadın bir adamın vesilesiyle müslüman
olursa adam onunla evlenebilir mi?” Ahmed: “Evet” dedi.
No: 431- Bize İbn Hazim başkalarıyla beraber haber verdi,
dediler ki: bize İshak b. Mansur (Kevsec) tahdis etti, dedi ki:
قلت لأحمد: سألت سفيان، عن امرأة أسلمت على يدي رجل،
يزوجها نفسه؟ فحدثني عن ابن سيرين، أنه كان لا يرى به بأسا، وكان الحسن يقول: لا، حتى
يأتي السلطان. قَالَ أحمد: لا يزوج نفسه حتى يولي رجلا يزوجها على
حديث المغيرة بن شعبة قَالَ
إسحاق: كما قَالَ: فإن فعلت جاز لأنه وليها، قلت لأحمد: حديث المغيرة بن شعبة أنه أمر
رجلا أن يزوجه امرأة المغيرة أولى بها. قَالَ
أحمد: كذا يقول
“Ahmed (b. Hanbel)’e dedim ki: “Sufyan’a: “bir adam bir
kadının müslüman olmasına vesile olursa onu kendisine nikâhlayabilir mi?”
dedim. Bunun üzerine bana İbn Sirin’den bunda sakınca görmediğini rivayet etti.
Hasen (el-Basri) ise “Sultana götürmedikçe hayır” diyordu dedi.” Ahmed dedi ki:
“Mugira b. Şu’be hadisinden dolayı başka bir adamı kadına
veli tayin etmedikçe kendisine nikâhlayamaz. “
İshak dedi ki: “Onun dediği gibidir. Eğer adam kadını
kendisine nikâhlarsa da geçerli olur. Çünkü onun velisidir.” Ahmed’e dedim ki:
“Mugira b. Şu’be hadisinde o bir adama kadını nikâhlamasını söylemiştir. Mugire
ona (veli olma bakımından) daha önceliklidir.” Ahmed dedi ki: “Öyledir.”
Başka Din Mensuplarının Nikâhlarının Geçerli Sayılması
No: 436- Bize mUhammed b. Ali haber verdi, dedi ki: bize
Muhenna tahdis etti, dedi ki:
سَأَلْتُ أَحْمَدَ عَنْ يَهُودِيٍّ، أَوْ نَصْرَانِيٍّ،
أَوْ مَجُوسِيٍّ تَزَوَّجَ بِغَيْرِ شُهُودٍ؟قَالَ: هُوَ كَذَلِكَ يُقَرُّونَ عَلَى
مَا أَسْلَمُوا عَلَيْهِ. قُلْتُ:
فَإِنْ تَزَوَّجَ امْرَأَةً فِي عِدَّتِهَا فَأَسْلَمَا، أَيُقَرَّانِ عَلَى ذَلِكَ؟
قَالَ: نَعَمْ، يُقَرَّانِ عَلَى ذَلِكَ، يَعْنِي الْيَهُودِيَّ وَالنَّصْرَانِيَّ،
إِذَا تَزَوَّجَ امْرَأَةً فِي عِدَّتِهَا ثُمَّ أَسْلَمَا جَمِيعًا، قَالَ: يُقَرَّانِ
عَلَى نِكَاحِهِمَا. قُلْتُ
لِأَحْمَدَ: بَلَغَكَ فِي هَذَا شَيْءٌ؟ قَالَ نَعَمْ، حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ،
عَنِ ابْنِ جُرَيْحٍ، قَالَ: قُلْتُ لِعَطَاءٍ: بَلَغَكَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ، صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، أَقَرَّ أَهْلَ الْجَاهِلِيَّةِ عَلَى مَا أَسْلَمُوا
عَلَيْهِ؟ قَالَ: مَا بَلَغَنَا إَلا ذَاكَ. قَالَ أحمد: وابن جريح يرويه أيضا، عن عمرو بن شعيب، في قصة أخرى من قول
عطاء
“Ahmed’e Yahudi, hristiyan veya mecusi şahitler olmadan
evlenirse?” dedim. Dedi ki:
“(bu eşler) Müslüman oldukları zaman bu kendilerinden ikrar
edilir. (yeni nikah gerekmez.)” Dedim ki: “Eğer kadın iddeti döneminde evlenip
sonra ikisi müslüman olursa bu nikâhları geçerli kabul edilir mi?” dedi ki:
“Evet geçerli kabul edilir. Yani Yahudi ve hristiyan bir
kadınla iddeti döneminde evlense sonra ikisi birlikte müslüman olsalar nikâhları
geçerli kabul edilir.” Ahmed’e dedim ki: “Bu konuda sana bir delil ulaştı mı?”
dedi ki:
“Evet. Bana Yahya b. Said İbn Curayc’dan şöyle dediğini tahdis
etti: Ata’ya dedim ki: “Sana Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den
Cahiliyye ehli müslüman oldukları zaman onları(n nikâhlarını) onayladığı ulaştı
mı?” Dedi ki:
“Bize ulaşan ancak bu şekilde olduğudur.” Ahmed dedi ki:
“İbn Cureyc yine bunu Amr b. Şuayb’dan başka bir kıssa içinde Ata’nın sözü
olarak rivayet etti.”
No: 437- Bana Muhammed b. Ali haber verdi. Dedi ki: bize
Muhenna tahdis etti, dedi ki:
سألت أحمد عن يهودي، أو نصراني تزوج يهودية، أو نصرانية
بغير شهود ثم أسلما؟ قَالَ: هما على نكاحهما. قَالَ: وسألت أحمد عن حربي تزوج حربية بغير شهود ثم أسلما، أيقران على
نكاحهما؟ قَالَ: نعم، يقران على ما أسلما عليه؛ من أسلم على شيء أقر عليه. قلت لأحمد: حربي تزوج حربية بغير شهود، ثم أسلما؟
قَالَ: هما على نكاحهما، قلت لأحمد: حربي تزوج حربية في عدتها من طلاق، أو وفاة بغير
شهود، ثم أسلما؟ قَالَ: هما على نكاحهما. قَالَ: من أسلم على شيء فهو عليه.
سألت أحمد قلت: ذكروا عبد الملك وسفيان وابن أبي
ذؤيب، أنهم قالوا: هم على نكاحهم، فهل يعرف هذا من قولهم؟ قَالَ: لا أعرفه من قولهم.
ثم قَالَ أحمد: ينبغي أن يكون هذا من تباع الواقدي
“Ahmed’e yahudi veya hristiyan bir adamın yahudi veya
hristiyan bir kadını şahitler olmadan nikâhlasa sonra ikisi müslüman olsalar
nasıl olur?” dedim. Dedi ki:
“O ikisi nikâhları üzere devam ederler” Ahmed’e şöyle
sordum: “Harb ehli (kafir) harb ehli (kafire) bir kadını şahitler olmadan
nikahlasa ve sonra ikisi müslüman olsalar nikahları geçerli kabul edilir mi?”
dedi ki: “Evet. Hangi hal üzere müslüman olmuşlarsa öylece kabul edilir.”
Ahmed’e dedim ki: “Harbî (kâfir) harbiye (kâfire kadın) ile şahitsiz evlenir de
sonra ikisi müslüman olurlarsa?” Dedi ki:
“O ikisi nikâhları üzeredir.” Ahmed’e dedim ki: “Harbi
(kâfir erkek), harbiye (kâfire bir kadın) ile talak veya vefat iddeti süresi
içinde evlenmiş olsa sonra ikisi müslüman olsalar?” dedi ki: “Onlar nikâhları
üzere devam ederler.” Sonra dedi ki: “Kim bir durum üzere müslüman olursa o
şekilde devam eder.”
Ahmed’e şöyle sordum: “Abdulmelik, Sufyan ve İbn
Ebi’z-Zi’b’in şöyle dedikleri anlatılıyor: “Onlar nikâhları üzere devam
ederler. Onların bu görüşte olduklarını biliyor musun?” dedi ki: “Onların bu
görüşte olduklarını bilmiyorum.” Sonra Ahmed dedi ki: “el-Vakıdî’ye tabi olarak
bu görüşte olmaları gerekir.”
No: 438- Bana Mansur b. el-Velid haber verdi, Cafer b.
Muhammed onlara şöyle tahdis etmiş:
سألت أبا عبد الله عن المشركين
إذا أسلما؟ فرأى: أن يقرا على نكاحهما
“Ebu Abdillah’a (Ahmed b. Hanbel’e) müşrikler müslüman
oldukları zaman nasıl olurlar” diye sordum.
Onların mevcut nikâhları geçerli kabul etme görüşünü belirtti.
Hallal rahimehullah bu manada rivayetleri aktarmıştır. Sonra
İmam Ahmed’den ancak mahremleri ile evli olan mecusilerin müslüman oldukları
takdirde bunların ayrılmaları gerektiğine dair nakilleri de aktarmıştır.
Kitapsız Kâfir Kadınlarla Evlenmek
No: 448- Bana Ubeydullah b. Hanbel haber verdi, dedi ki:
bana babam tahdis etti, o Ebu Abdillah’a (Ahmed b. Hanbel’e) dedi ki:
ترى للرجل المسلم أن يتزوج النصرانية، أو اليهودية؟
قَالَ: ما أحب أن يفعل ذلك، فإن فعل فقد فعل ذلك بعض أصحاب النبي، صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ. قلت: حذيفة تزوج مجوسية. قَالَ: هذا أشنع. قلت له:
فترى ذلك؟ قَالَ: أما المجوسية، فلا يعجبني.قلت له: لم؟ قَالَ: لأنهم ليس لهم كتاب
ولا طهارة
“Müslüman bir adamın hristiyan veya yahudi bir kadınla
evlenmesini nasıl görüyorsun?” Dedi ki:
“Bunu yapmasını uygun görmem. Eğer yaparsa da Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından bazıları bunu yapmıştır.” Dedim ki:
“Huzeyfe radiyallahu anh mecusiye bir kadınla evlenmişti.” Dedi ki:
“Bu daha çirkindir.” Ona dedim ki: “Bunu caiz görür müsün?”
Ahmed dedi ki:
“Mecusi kadına gelince, onunla evlenmesini hoş görmem.” Ben:
“Neden?” dedim. Dedi ki:
“Çünkü onların kitabı yoktur ve onlarda taharet de yoktur.”
No: 449- Bana Ubeydullah b. Hanbel başka bir defasında şöyle
haber verdi: Bana babam tahdis etti. O dedi ki:
قلت لأبي عبد الله: فترى التزويج في أهل الكتاب؟
قَالَ: المسلمات أحب إلى ما تريد إلى ذلك، والله قد وسع. قلت: فإن فعل؟ قَالَ: لا بأس. قلت: فالمجوس؟ قَالَ: لا. قلت:
لم؟قَالَ: لأنهن لا يحصن، ولا يطهرن من جنابة ولا ضوء
“Ebu Abdillah’a: “Kitap ehli kadınlarla evlenmek hakkında ne
dersin?” dedim. Dedi ki: “Müslüman kadınlarla evlenmek, istediğin bu şeyden
daha sevimlidir. Allah genişlik kılmıştır.” Dedim ki: “Kişi eğer evlenirse ne
dersin?” Dedi ki:
“Sakınca yoktur.” Dedim ki: “Peki mecusi kadınlarla
evlenmek?” dedi ki:
“Hayır!” ben: “Neden?” dedim. Dedi ki:
“Çünkü onlar muhsan olmaz (iffetli olmazlar) cünüplükten
temizlenmezler ve abdest almazlar.”
No: 450- Bana
Abdulmelik haber verdi, Ebu Abdillah dedi ki:
المجوسي لا تنكح له امرأة،
ولا تؤكل له ذبيحة، ولا أعلم أحدا قَالَ بخلاف إلا أن يكون صاحب بدعة
“Mecusi kadın nikâhlanamaz, mecusinin kestiği yenmez. Bid’at
sahibinden başka buna muhalefet eden kimse bilmiyorum.”
(Mecusiler kitapsız olmaları ve tahareti gözetmedikleri
gibi, hayvan kesiminde meşru şekli de gözetmezler. Bu yüzden onların nikâhlanmamaları
ve kestiklerinin yenmemesi bu illete binaendir. Önceki rivayetlerde geçtiği
gibi. Bu ümmetin mecusileri oldukları belirtilen Kaderiyye gibi, Deistler ve
benzeri, zikredilen illetlerin kendilerinde mevcut olduğu sapmış kimseler
hakkında da aynı hükümler söz konusudur.)
Nitekim el-Hallal no:1058 şöyle rivayet etti: “Bana İsmet b.
İsam haber verdi, dedi ki: bize Hanbel tahdis etti:
أن أبا عبد الله قَالَ: لا تؤكل ذبيحة المجوسي وإن قَالَ: قد سميت عَلَيْهَا. وَقَالَ
حنبل فِي موضع آخر، قَالَ: لأنهم ليسوا أهل كتاب، ولا يسمون عَلَى الذبيحة.
“Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel) dedi ki: “Mecusi besmele
çekse dahi kestiği yenmez.” Hanbel başka seferinde Ahmed b. Hanbel’in şöyle
dediğini rivayet etti: “Çünkü onlar kitap ehli değillerdir ve hayvan keserken
besmele çekmezler.”
No: 1066- Bize Ahmed b. Muhammed b. Hazım haber verdi, dedi
ki: bize İshak b. Mansur tahdis etti, dedi ki:
أنه قَالَ لأبي عبد الله، قَالَ: سألت سفيان عن المسلم يدفع إليه المجوسي
الشاة يذبحها لآلهته، فيذبحها ويسمي، أيأكل مِنْهُ االمسلم؟ قَالَ: لا أرى بِهِ بأسا. وَقَالَ
أحمد: صدق.
“O Ebu Abdillah’a: “Sufyan’a: “Mecusi kişi bir müslümana onların ilahlarına kesmek üzere bir koyun verse ve o da besmele çekerek kesse müslüman
ondan yiyebilir mi?” dedim. “Bunda bir sakınca görmem” dedi. Ahmed dedi ki: “Doğru
söylemiş.”
No: 451- Bize Ebu Bekr el-Mervezi haber verdi, dedi ki:
سألت أبا عبد الله عن حديث ابن عون، عن محمد، أن
حذيفة تزوج مجوسية، فأنكره، وقال: الأخبار على خلافه، قلت لأبي عبد الله: ثبت عندك؟
قَالَ: لا. فقلت: إن أبا ثور يحتج بأنهم من أهل الكتاب؟ قَالَ:
وأي كتاب لهم؟ قلت: يحتج بقوله: «سنوا بهم سنة أهل الكتاب» فقال: ما اختلف أحد في نكاح المجوس، أو في ذبائحهم، قد اختلفوا في اليهود
والنصارى، فأما المجوس فلم يختلفوا. وأنكر
أبو عبد الله نكاح المجوسيات إنكارا شديدا، وضعف ما جاء فيه
“Ebu Abdillah’a İbn Avn’ın Muhammed (b. Sirin)’den, Huzeyfe
radiyallahu anh’ın mecusi bir kadınla evlenmesine dair rivayetini sordum. Bunu
kabul etmedi ve dedi ki: “Haberler bunun aksinedir.” Ebu Abdillah’a dedim ki:
“Senin katında bu rivayet sabit oldu mu?” dedi ki: “Hayır.” Ben: “Ebu Sevr
onların kitap ehlinden sayılmalarıyla hüccet getiriyor” dedi ki: “Onların hangi
kitabı varmış?” dedim ki: “Onlara kitap ehli gibi muamele edin” hadisini delil
getiriyor.” Dedi ki: “Mecusilerin nikahı ve kestikleri konusunda ihtilaf
bilmiyorum. Ancak Yahudi ve hristiyanlar hakkında ihtilaf etmişlerdir.
Mecusiler hakkında ise ihtilaf etmemişlerdir.” Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel)
mecusi kadınlarla evlenmeye şiddetle karşı çıktı ve bu konuda gelenleri zayıf
gördü.
No: 452- Bana Muhammed b. Musa ve Muhammed b. Cafer haber
verdi, Ebu’l-Haris onlara şöyle tahdis etti:
أنه سأل أبا عبد الله عن نكاح
المجوسيات فذكر مسألة المروذي وزاد فقال إنما قَالَ النبي،
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سنوا بهم سنة أهل الكتاب في الجزية، فأما في النكاح
والذبائح فمن إمامه فيه؟ لقد تكلم الناس في صيد سمكهم فكرهوه، فكيف بنكاح نسائهم وأكل
ذبائحهم؟ هذا قول ما أدري ما هو
“O, Ebu Abdillah’a mecusi kadınların nikâhı hakkında sordu. Bu
meseleyi Mervezi de zikretti ve şu ziyadeyi yaptı:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ancak cizye konusunda
“Onlara kitap ehliyle aynı muameleyi yapın” buyurdu. Peki ya mecusilerin nikâhlanması
ve kestikleri konusunda imamı kimdir? Nitekim insanlar mecusilerin avladıkları
balıklar hakkında konuşmuşlar ve bunu mekruh görmüşlerdir. Peki ya kadınlarının
nikâhlanması ve kestiklerinin yenmesi nasıl olur? Bu görüş ne olduğunu
bilmediğim bir görüştür.”
No: 453- Bana Muhammed b. Harun haber verdi, İshak b.
İbrahim onlara şöyle tahdis etti:
سمعت أبا عبد الله، يقول: لا فرج الله عن من يقول
بهذه المقالة، يعني: نكاح المجوسيات، وأكل ذبائحهم. قلت إنهم يحتجون بحديث حذيفة، أنه تزوج مجوسية؟ فقال: هذا رواه الداتاج. وأبو وائل يقول: تزوج يهودية، كأنه يبطل أن تكون
مجوسية. ثم قَالَ: الداتاج ثقة، وأبو وائل أوثق منه
“Ebu Abdillah’ı şöyle derken işittim: “Mecusilerin nikâhlanmasını
ve kestiklerinin yenmesini söyleyenlere Allah genişlik vermesin.” Dedim ki:
“Onlar Huzeyfe radiyallahu anh’ın mecusi bir kadınla evlenmesini delil
getiriyorlar.” Dedi ki: “Bunu ed-Dâtâc rivayet etmiştir. Ebu Vail ise Yahudi
bir kadınla evlendiğini söylemiştir. Böylece onun mecusi kadınla evlendiği sözü
batıl olmaktadır. Sonra dedi ki: “ed-Dâtâc sikadır, Ebu Vail ise ondan daha
sikadır.”
El-Hallal bundan sonrasında Huzeyfe radiyallahu anh’ın
Medain’de evlendiği kadının Yahudi, Hristiyan veya Mecusi olduğuna dair
rivayetleri isnadlarıyla zikretmiştir. Sonra şu rivayeti zikreder:
No: 460- Bana Zuheyr b. Salih haber verdi, dedi ki: bana
babam tahdis etti, dedi ki: bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, dedi ki: bize
Said tahdis etti, o Katade’den rivayet etti. Yine bize Yahya haber verdi, dedi
ki: bize Abdulvehhab tahdis etti, dedi ki: bize Said tahdis etti. o Katade’den
şöyle dediğini rivayet etti:
أَنَّ حُذَيْفَةَ بَنْ الْيَمَانِ، وَطَلْحَةَ بْنَ
عُبَيْدِ اللَّهِ، وَالْجَارُودَ بْنَ العلا، وَأذنية الْعَبْدَ، تَزَوَّجُوا نِسَاءً
مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ. قَالَ
أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ: تَزَوَّجَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ،
فَقَالَ لَهُمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: طَلِّقُوهُنَّ. فَطَلَّقُوا كُلُّهُمْ، إِلا حُذَيْفَةَ. فَقَالَ عُمَرُ: طَلِّقْهَا. قَالَ: تَشْهَدُ أَنَّهَا حَرَامٌ؟ قَالَ: هِيَ خمرةٌ،
طَلِّقْهَا. قَالَ: تَشْهَدُ أَنَّهَا حَرَامٌ؟ قَالَ: هِيَ خمرةٌ.
فَقَالَ حُذَيْفَةُ: قَدْ عَلِمْتُ أَنَّهَا خمرةٌ، وَلَكِنَّهَا لِي حَلالٌ. فَأَبَى أَنْ يُطَلِّقَهَا. فَلَمَّا كَانَ بَعْدُ طَلَّقَهَا، فَقِيلَ لَهُ:
أَلا طَلَّقْتَهَا حِينَ أَمَرَكَ عُمَرُ؟ قَالَ: كَرِهْتُ أَنْ يَظُنَّ النَّاسُ.قَالَ
عَبْدُ الْوَهَّابِ: أَنْ يَرَى النَّاسُ أَنِّي رَكَبْتُ أَمْرًا لا يَنْبَغِي لِي. قَالَ عبد الوهاب: أني أتيت ما لا يحل ولا يصلح لي
“Huzeyfe b. el-Yeman, Talha b. Ubeydillah, el-Carud b.
el-A’lâ ve Uzeyne el-Abd radiyallahu anhum kitap ehli kadınlarla evlendiler.”
Ahmed b. Hanbel dedi ki: “Her biri kitap ehli bir kadınla evlendi. Ömer b.
el-Hattab radiyallahu anh onlara: “Onları boşayın” dedi. Huzeyfe radiyallahu
anh dışında hepsi de boşadılar. Ömer radiyallahu anh, Huzeyfe radiyallahu
anh’e: “Onu boşa” dedi. Huzeyfe radiyallahu anh: “Onun haram olduğunu
söyleyebilir misin?” dedi. O da: “O içkicidir, onu boşa” dedi. Huzeyfe
radiyallahu anh: “Onun bana haram olduğunu söylüyor musun?” dedi. Ömer
radiyallahu anh: “O içkicidir” dedi. Huzeyfe radiyallahu anh: “Biliyorum, o
içki içer. Lakin o bana helaldır.” Böylece onu boşamayı kabul etmedi. Sonra onu
boşayınca kendisine: “Neden Ömer radiyallahu anh sana emrettiğinde boşamadın?”
dediler. Dedi ki: “İnsanların (bunun haram olduğunu) zannetmelerinden
hoşlanmadım.” Abdulvehhab’ın rivayetinde dedi ki: “İnsanlar benim bana
yakışmayan bir iş yaptığımı sanıyorlardı.” Abdulvehhab yine rivayetinde dedi
ki: “Muhakkak ki ben bana helal olsa da benim için uygun olmayan bir şey
yaptım.”
Adam Müslüman Olup Karısı Müslüman Olmazsa
No: 504- Bana Ahmed b. Muhammed b. Matar ve Zekeriyya b.
Yahya haber verdi, dediler ki: bize Ebu Talib tahdis etti:
أنه قَالَ لأبي عبد الله: فإن أسلم الرجل، تكون فرقة؟
قَالَ: لا. قَالَ: تكون امرأته؟ قَالَ: نعم.قَالَ: مالك يقول:
إذا أسلم وقعت الفرقة؟ قَالَ الله: {وَلا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ} وعرض عليها
الإسلام، فلم تسلم. قَالَ:
ليس هذا بشيء، الرجل يتزوج اليهودية والنصرانية، وحذيفة تزوج يهودية، غير واحد من أصحاب
النبي، صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، تزوج يهودية
“O, Ebu Abdillah’a (Ahmed b. Hanbel’e) dedi ki: “Adam müslüman olursa karısından ayrılması gerekir mi?” Ahmed: “Hayır” dedi. Ebu Talib: “Onun karısı mıdır?” dedi. Ahmed: “Evet” dedi.
Dedi ki: “Malik şöyle diyor: “Kişi müslüman olursa
ayrılırlar. Allah şöyle buyurmuştur: “Kâfirleri nikâhınız altında
tutmayın” (Mumtehine 10) Ona müslüman olması teklif edilir. Müslüman
olmazsa ayrılırlar."Ahmed dedi ki: "Bu bir şey değildir. Kişi Yahudi veya hristiyan kadınla evlenebilir.
Huzeyfe radiyallahu anh Yahudi kadınla evlendi. Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’in ashabından birçok kimse de yahudi kadınlarla evlendiler.”
Mürtedlerin Hükmünün Yöneticilere Bırakılması
No: 1196- Yusuf b. Abdillah el-İskafi bana yazarak dedi ki:
bize el-Hasen b. el-Hasen tahdis etti:
أنه سأل أبا عبد الله عن الرجل يكون له جيران يهود
ونصارى، فيسلمون ثم يرتدون؟ قَالَ: يرفع أمرهم إلى القاضي. وعن القوم يسلمون فلا يشهدون جماعة؟ قَالَ: يقرعون، ويرفع أمرهم إلى السلطان
“O, Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel)’e sordu: Yahudi ve
Hristiyan komşuları müslüman oldular, sonra dinden çıkarak mürted oldular.”
Ahmed dedi ki: “Onların durumu kadıya arz edilir.” Müslüman olduktan sonra
cemaate katılmayan bir topluluğu sorunca Ahmed dedi ki: “Cemaate çağırılırlar
ve işleri sultana (yöneticiye) arz edilir.”
Namazı Terk Edenin Hükmü
No: 1381- Bana Muhammed b. Yahya el-Kehhâl haber verdi:
أن أبا عبد الله قَالَ فيمن ترك الصلاة: يستتاب ثلاثا؛
فإن تاب، وإلا ضربت عنقه. قُلْتُ:
أليس الحديث: من بدل دينه فاقتلوه؟ قَالَ: ذاك المقيم عَلَى الشيء.
“Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel) namazı terk eden hakkında
dedi ki: “Üç gün tevbeye çağırılır. Tevbe etmezse boynu vurulur.” Dedim ki:
“Hadiste: dinini değiştireni öldürün” buyrulmuyor mu?” Dedi ki: “O bir şeyde
(küfürde) ısrar eden hakkındadır.”
No: 1382- Bana İsmet haber verdi, dedi ki: bize Hanbel
tahdis etti. dedi ki:
سمعت أبا عبد الله يسأل عن
من بدل دينه فاقتلوه، قَالَ: معنى أن يكون قائما عَلَى الكفر لا يرجع، فأما إذا قَالَ:
لا أصلي فإنه يستتاب ثلاثا؛ فإن تاب، وإلا ضربت عنقه.
“Ahmed b. Hanbel’e “Dinini değitireni öldürün” hadisi
sorulunca şöyle derken işittim: “Bunun manası küfürden dönmemek üzere ısrar
eden kimseyi öldürün demektir. Ama eğer “Namaz kılmam” diyorsa üç gün tevbeye
çağırılır. Tevbe etmezse boynu vurulur.”
Kocası Namaz Kılmayan Kadın
No: 1421- Bana Muhammed b. Ali haber verdi, dedi ki: bize
Yakub b. Buhtan tahdis etti, yine bana Muhammed b. Cafer haber verdi, dedi ki:
bize Ebu’l-Haris tahdis etti, yine bana el-Fadl b. Ziyad haber verdi:
سئل أبو عبد الله عن امرأة
لها زوج يسكر ويدع الصلاة؟ قَالَ: إن كان لها ولي فرق بينهما.
“Ahmed b. Hanbel’e kocası içki içip sarhoş olan ve namazı
terk eden bir kadın hakkında sorulunca dedi ki: “Kadının velisi varsa aralarını
(nikâhlarını bozarak) ayırmalıdır.”
Karısı Namaz Kılmayan Erkek
No: 1422- Bana Musa b. Sehl haber verdi. dedi ki: bize
Muhammed b. Ahmed el-Esedi tahdis etti, dedi ki: bize İbrahim b. Yakub tahdis
etti, o İsmail b. Said’den rivayet etti:
سألت أحمد عن الرجل يحل له
أن يقيم مع امرأته، وهي لا تصلي، ولا تغتسل من جنابة، ولا تتعلم القرآن؟ قَالَ: أخشى
أن لا يجوز المقام معها.
“Ahmed’e kişinin namaz kılmayan, cünüplükten gusletmeyen ve
Kurân öğrenmeyen karısıyla nikâhlı kalmaya devam etmesi helal midir diye
sordum. Dedi ki: “Onunla beraber (nikâhlı) kalmanın caiz olmamasından korkarım.”