Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

22 Mart 2022 Salı

Terk Edilen Namazın Kazası Hakkında Kıyasın Reddi

 

Şeyh Takıyuddin el-Hilali rahimehullah el-Kavlu’l-Fasl Fi Hukmi Tariki’s-Salat kitabında (s.33) dedi ki:

ونقول لمن خالفنا: قد وافقتمونا على أن الحج لا يجزئ في غير وقته، وأن الصوم لا يجزئ في غير النهار، فمن أين أجزتم ذلك في الصلاة؟ وكل ذلك ذو وقت محدود أوله وآخره؟ وهذا ما لا انفكاك منه. فإن قالوا قسنا العامد على الناسي. قلنا القياس كله باطل، ثم لو كان القياس حقا لكان هذا منه عين الباطل، لأن القياس عند القائلين به إنما هو قياس الشيء على نظيره، لا على ضده، وهذا ما لا خلاف فيه بين أحد من أهل القياس، وقد وافقهم من لا يقول بالقياس، على أنه لا يجوز قياس الشيء على ضده، فصار إجماعا متيقنا وباطلا لا شك فيه. والعمد ضد النسيان، والمعصية ضد الطاعة، بل قياس ذلك على ما ذكرنا من الحج أولى، لو كان القياس حقا، لا سيما والحنفيون والمالكيون لا يقيسون الحالف عامدا للكذب على الحالف، فيحنث غير عامد للكذب في وجوب الكفارة، بل يسقطون الكفارة عن العامد، ويوجبونها على غير العامد، ولا يقيسون قاتل العمد على قاتل الخطأ في وجوب الكفارة عليه، بل يسقطونها عن قاتل العمد، ولا يرون قضاء الصلاة على المرتد، فهذا تناقض لا خفاء به، وتحكم بالدعوى وبالله تعالى التوفيق. ولو كان القضاء واجبا على العامد، لترك الصلاة حتى يخرج وقتها لما أغفل الله تعالى ولا رسوله -صلى الله عليه وسلم-

“Muhalifimize deriz ki: “Hacc’ın vakti dışında geçerli olmadığı ve orucun gündüz vakti dışında tutulmasının geçerli olmadığı konusunda bize muvafıksınız. Peki ya namazın vakti dışında kılınmasının (kaza edilmesinin) geçerli olacağını nereden çıkardınız? Bütün bu ibadetler başı ve sonu itibariyle vakitle sınırlıdırlar?” Eğer “Kasten terk edeni unutarak terk edene kıyasladık” derlerse deriz ki: kıyas tamamen batıldır. Şayet kıyas hak olsaydı bile böyle bir kıyas yine batıl olurdu. Çünkü kıyası kabul edenlere göre kıyas ancak bir şeyin benzeri olan bir şeye kıyaslanmasıdır. Zıddına kıyaslanması değildir. Bu konuda kıyas ehli arasında bir ihtilaf yoktur. Nitekim bir şeyin zıddıyla kıyaslanamayacağı konusunda, kıyası kabul etmeyenlerle de muvafakat etmişlerdir. Böylece bu kıyasın batıl olduğu hususunda bir tereddüt söz konusu olmaksızın kesin icma hâsıl olmuştur. Kasıt, unutmanın zıddıdır. Masiyet taatin zıddıdır. Hatta şayet kıyas hak olsaydı zikrettiklerimize haccın kıyaslanması daha öncelikli olurdu. Özellikle Hanefiler ve Malikiler kasten yalan yeminde bulunanı, yemin edip de kasıtsız olarak yemininde yalancı çıkana kıyaslamazlar. Bilakis kasıtlı olarak yalan yemin edenden kefareti düşürürken, kasıtsız olarak yalan yeminde bulunanın keffarette bulunmasını vacip görürler. Yine kasten adam öldüreni, hata ile adam öldürene kıyaslamazlar. Kasten adam öldürene keffaret yüklemeyip, hata ile öldürene keffareti vacip görürler. Yine mürted’in namazı kaza etmesini gerekli görmezler. Bu ise apaçık bir çelişkidir ve dava düşmüştür! Başarı Allah’tandır. Namazı kasten terk edenin namazı kaza etmesi vacip olsaydı elbette namazı vakti çıkıncaya kadar terk etmek konusunda kaza gerektiği hükmünü ne Allah Teâlâ ne de Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem bunu bildirmeden bırakmazlardı…

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)