Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

11 Aralık 2022 Pazar

Aldatarak Kafirleştirme Projesinin Taktığı Gözlüklerin Kırılması

 

Yalancı medyanın gündem oluşturmasıyla tarikatçı bir cemaatte güya 6 yaşında bir kızın evlendirilmesi hakkında asparagas bir haber üzerinden müslümanlarla LGBT’ci sapık kafirlerin bakış açılarını eşitlemeyi amaçlayan bir propaganda servis edilmektedir.

Öncelikle bilinmesi gerekir ki, dinin hükümlerinde değişme olmaz, lâkin örfler zaman ve mekâna göre değişiklik gösterebilir. Farkı bir zaman ve farklı bir mekânda örfen uygun görülen bir şeyin yine farklı bir zaman ve mekanda uygun görülmez hale gelmesi üzerine dinin meşru kıldığı bir şey meşru olmaktan çıkmaz. Dinin meşru kıldığı bir şeyi de kanun düzenlemeleriyle cezalandırılacak bir konu haline getirmeye çalışmak cahilî bir despotluktur. Bu despot zihniyet aslı astarı olmayan zırva yorumlarla Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Aişe radıyallahu anha ile evlendiği zaman Aişe radıyallahu anha’nın yaşının aslında güya 17 olduğu gibi hurafe yorumlarla dini kendilerine uydurmak isterler. İyi ama bu kâfirlere göre bir kızın 17 yaşında evlenmesi de suç değil mi?

Eğer burada mevcut zaman ve mekanın örfüne aykırı bir davranış söz konusu ise, bu aykırılığı(!) yine örfi uygulamalar, tavır göstermek şeklinde cezalandırır. Örfe aykırı hareket eden kişi de bir çeşit dışlanmayı göze almış demektir. Lakin Allah’ın şeriatinin suç görmediği, fakat toplumun belli bir grubunun kendi örflerine aykırı buldukları bir unsuru kanunla cezalandırmaya kalkışmak insanların ve bütün varlıkların hakiki sahibi olan Allah’ın kanunlara karşı kafa tutmak demektir.

Aldatarak Kâfirlerştirme Projesi iktidar olduğunda ilk iş zinâyı meşrulaştıran bir yasa çıkarmak oldu. Din işlerinden sorumlu devlet bakanlığına, “Nas bulunan konularda da asrın ihtiyaçlarına göre beşeri görüşlerle yorumda bulunulabilir” diyen zındık bir ilahiyatçı getirtildi. İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başörtüsü konulu bir şikayet davasına, söz konusu hükümet tarafından başörtüsünün dini bir emir olmadığı şeklinde savunma verildi. “Haydi kızlar okula” kampanyası şiddetle uygulanarak, erkek çocukların Ebu Cehil’den beter kafir T.C. okullarına gönderilmesi yetmiyormuş gibi, kız çocuklarının da başlarını açmak ve kız-erkek karışık okullara gönderilmesine icbar edildi. Çok geçmeden zinâ ve zinâya mukaddime olan gayri meşru münasebetlerin yaşı ilkokul çağındaki çocuklara indirgendi. 

Daha ana okulu ve ilk okul 1. Sınıf seviyesindeki, yani 5-6 yaşlarındaki çocuklardan sevgilisi olmayanlar, “ezik”, “içine kapanık” vb. yaftalarla psikolojik cendereye sokuldu. Nitekim üniversite hayatını gayri meşru ilişkilerle geçirmiş, hatta lezbiyenlik ve livata gibi çarpık ilişkileri dahi meşru görür hali gelmiş çapraşık zihniyetli bir çok haysiyetsiz ve vasıfsız kimseler de öğretmen olarak çoktan atanmıştı! Psikoloji ve Psikiyatri branşlarında eğitim veren üniversiteler LGBT’nin çarpık ve bozuk tarzlarını normalize etmeyi amaçlayan müfredatla çoktan donatılmıştı.

Bu proje hükümetin çatısı altında çok geçmedi, fahişelik artık başına örtü geçirmiş, lakin Kur’ân ve sünnet naslarında “teberrüc/açılıp saçılma” olarak tanımlanan bir giyim tarzına sahip kadınlar tarafından icra edilir oldu. Müslüman olduğu iddia edilen bu ülkede ibnelik, sevicilik vakaları bir yana, swingerlik/eş değiştirme hadiseleri bile yaygınlaştı. Üstelik başına örtü geçirmiş olan ama hakikatte inançsız olan bu tarz kadınların öncülüğünde! (Sosyal medyayı kökten yasaklamayan her hükümet böyle sapıklıklara ve daha fazlasına göz yumuyor demektir!) 

Bu yüzden başında örtü bulunan bazı kafire kadınların Atatürkü savunmaları, Lgbt taraftarlığı yapmaları vs. hiç şaşırtıcı değildir ve hepsi malum projenin sonuçlarıdır!

Evet! Bu dejenere edilmiş toplum 5-6 yaşlarındaki çocukların sevgili edinmelerini, gençlerin gayri meşru ilişkilere girmelerini uygun bulmakta, hatta teşvik etmektedir. Nikahsız metres hayatı yaşamayı, hatta eş değişimlerini, deyyuslukları örflerine uygun görmektedir! Dahası lezbiyenlik ve livata sapkınlığı icra edenleri de bağrına basmaktadır! Lakin kulların ve kainatın sahibi Allah Azze ve Celle’nin meşru kıldığı; 18 yaşından küçüklerin evlenmesi, erkeğin birden fazla kadınla nikahlanması gibi konuları ise şiddetle reddetmektedir! Kadının Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesini aşırılık saymakta, erkeğin Allah’ın emrettiği kılığa bürünmesini de örfüne aykırı görmektedir.

Ne demiştik başta! Örfler zaman ve mekana göre değişir, ama Allah’ın hükümleri değişmez! Şimdi burada can alıcı soru şu olmalıdır: Hangi örf ve kimin örfü burada dikkate alınacak? Her türlü sapkınlığı bağrına basarak şeytanın kulu olmuş ve maskeler takarak, çöküp kapanarak şeytana kulluğa tutunduklarını izhar etmiş kâfirlerin örfü mü, yoksa Allah’a rasulüne teslim olmuş müslümanların örfü mü?

Herhangi bir zamanda veya herhangi bir mekanda müslümanların 18 yaşından küçük kızların evlenmesini çirkin gördüklerine, bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesini örfe aykırı gördüklerine şahit olan var mı? Ben böyle bir şeyi ne gördüm ne işittim. Lakin Aldatılarak Kâfirleştirilmiş kimselerin i'rabda yeri yoktur.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)