Yalancı medyanın gündem oluşturmasıyla tarikatçı bir
cemaatte güya 6 yaşında bir kızın evlendirilmesi hakkında asparagas bir haber
üzerinden müslümanlarla LGBT’ci sapık kafirlerin bakış açılarını eşitlemeyi
amaçlayan bir propaganda servis edilmektedir.
Öncelikle bilinmesi gerekir ki, dinin hükümlerinde değişme
olmaz, lâkin örfler zaman ve mekâna göre değişiklik gösterebilir. Farkı bir
zaman ve farklı bir mekânda örfen uygun görülen bir şeyin yine farklı bir zaman
ve mekanda uygun görülmez hale gelmesi üzerine dinin meşru kıldığı bir şey
meşru olmaktan çıkmaz. Dinin meşru kıldığı bir şeyi de kanun düzenlemeleriyle
cezalandırılacak bir konu haline getirmeye çalışmak cahilî bir despotluktur. Bu
despot zihniyet aslı astarı olmayan zırva yorumlarla Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem’in Aişe radıyallahu anha ile evlendiği zaman Aişe radıyallahu anha’nın
yaşının aslında güya 17 olduğu gibi hurafe yorumlarla dini kendilerine uydurmak
isterler. İyi ama bu kâfirlere göre bir kızın 17 yaşında evlenmesi de suç değil
mi?
Eğer burada mevcut zaman ve mekanın örfüne aykırı bir
davranış söz konusu ise, bu aykırılığı(!) yine örfi uygulamalar, tavır
göstermek şeklinde cezalandırır. Örfe aykırı hareket eden kişi de bir çeşit
dışlanmayı göze almış demektir. Lakin Allah’ın şeriatinin suç görmediği, fakat
toplumun belli bir grubunun kendi örflerine aykırı buldukları bir unsuru
kanunla cezalandırmaya kalkışmak insanların ve bütün varlıkların hakiki sahibi
olan Allah’ın kanunlara karşı kafa tutmak demektir.
Aldatarak Kâfirlerştirme Projesi iktidar olduğunda ilk iş zinâyı meşrulaştıran bir yasa çıkarmak oldu. Din işlerinden sorumlu devlet bakanlığına, “Nas bulunan konularda da asrın ihtiyaçlarına göre beşeri görüşlerle yorumda bulunulabilir” diyen zındık bir ilahiyatçı getirtildi. İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başörtüsü konulu bir şikayet davasına, söz konusu hükümet tarafından başörtüsünün dini bir emir olmadığı şeklinde savunma verildi. “Haydi kızlar okula” kampanyası şiddetle uygulanarak, erkek çocukların Ebu Cehil’den beter kafir T.C. okullarına gönderilmesi yetmiyormuş gibi, kız çocuklarının da başlarını açmak ve kız-erkek karışık okullara gönderilmesine icbar edildi. Çok geçmeden zinâ ve zinâya mukaddime olan gayri meşru münasebetlerin yaşı ilkokul çağındaki çocuklara indirgendi.
Daha ana okulu ve
ilk okul 1. Sınıf seviyesindeki, yani 5-6 yaşlarındaki çocuklardan sevgilisi
olmayanlar, “ezik”, “içine kapanık” vb. yaftalarla psikolojik cendereye
sokuldu. Nitekim üniversite hayatını gayri meşru ilişkilerle geçirmiş, hatta
lezbiyenlik ve livata gibi çarpık ilişkileri dahi meşru görür hali gelmiş çapraşık
zihniyetli bir çok haysiyetsiz ve vasıfsız kimseler de öğretmen olarak çoktan atanmıştı!
Psikoloji ve Psikiyatri branşlarında eğitim veren üniversiteler LGBT’nin çarpık
ve bozuk tarzlarını normalize etmeyi amaçlayan müfredatla çoktan donatılmıştı.
Bu proje hükümetin çatısı altında çok geçmedi, fahişelik artık başına örtü geçirmiş, lakin Kur’ân ve sünnet naslarında “teberrüc/açılıp saçılma” olarak tanımlanan bir giyim tarzına sahip kadınlar tarafından icra edilir oldu. Müslüman olduğu iddia edilen bu ülkede ibnelik, sevicilik vakaları bir yana, swingerlik/eş değiştirme hadiseleri bile yaygınlaştı. Üstelik başına örtü geçirmiş olan ama hakikatte inançsız olan bu tarz kadınların öncülüğünde! (Sosyal medyayı kökten yasaklamayan her hükümet böyle sapıklıklara ve daha fazlasına göz yumuyor demektir!)
Bu yüzden başında örtü bulunan bazı kafire kadınların Atatürkü savunmaları,
Lgbt taraftarlığı yapmaları vs. hiç şaşırtıcı değildir ve hepsi malum projenin
sonuçlarıdır!
Evet! Bu dejenere edilmiş toplum 5-6 yaşlarındaki çocukların
sevgili edinmelerini, gençlerin gayri meşru ilişkilere girmelerini uygun
bulmakta, hatta teşvik etmektedir. Nikahsız metres hayatı yaşamayı, hatta eş
değişimlerini, deyyuslukları örflerine uygun görmektedir! Dahası lezbiyenlik ve
livata sapkınlığı icra edenleri de bağrına basmaktadır! Lakin kulların ve
kainatın sahibi Allah Azze ve Celle’nin meşru kıldığı; 18 yaşından küçüklerin
evlenmesi, erkeğin birden fazla kadınla nikahlanması gibi konuları ise şiddetle
reddetmektedir! Kadının Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesini aşırılık
saymakta, erkeğin Allah’ın emrettiği kılığa bürünmesini de örfüne aykırı
görmektedir.
Ne demiştik başta! Örfler zaman ve mekana göre değişir, ama
Allah’ın hükümleri değişmez! Şimdi burada can alıcı soru şu olmalıdır: Hangi
örf ve kimin örfü burada dikkate alınacak? Her türlü sapkınlığı bağrına basarak
şeytanın kulu olmuş ve maskeler takarak, çöküp kapanarak şeytana kulluğa
tutunduklarını izhar etmiş kâfirlerin örfü mü, yoksa Allah’a rasulüne teslim
olmuş müslümanların örfü mü?
Herhangi bir zamanda veya herhangi bir mekanda müslümanların
18 yaşından küçük kızların evlenmesini çirkin gördüklerine, bir erkeğin birden
fazla kadınla evlenmesini örfe aykırı gördüklerine şahit olan var mı? Ben böyle
bir şeyi ne gördüm ne işittim. Lakin Aldatılarak Kâfirleştirilmiş kimselerin
i'rabda yeri yoktur.