Namazda Elleri Göbek Altına Bağlama Hakkındaki Tahrifleri
İmam Hafız Ebu Bekr b. Ebi Şeybe rahimehullah şöyle rivayet
etmiştir:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُمَيْرٍ ، عَنْ عَلْقَمَةَ
بْنِ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى الله
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَضَعَ يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ فِي الصَّلاَةِ
“Vail b. Hucr radiyallahu anh dedi ki: “Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in namazda sağını solu üzerine koyduğunu gördüm.” (İbn Ebî
Şeybe Musannef 1/390 Daru’s-Selefiyye baskısı tarih 1979
Sonra İbrahim en-Nehaî rahimehullah’tan gelen eseri zikrederek
şöyle demiştir:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ رَبِيعٍ ، عَنْ أَبِي مَعْشَرٍ ، عَنْ
إبْرَاهِيمَ ، قَالَ : يَضَعُ يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ فِي الصَّلاَةِ تَحْتَ
السُّرَّةِ.
“İbrahim dedi ki: “Namazda sağını solu üzerine, göbeğin
altında koyar” (İbn Ebî Şeybe 1/390)
Burada Vail b. Hucr radiyallahu anh’ın rivayetinde “göbek
altında bağlardı” ziyadesi yoktur. Bu ziyade ancak Musannef’te Vail radiyallahu
anh hadisinden sonra gelen İbrahim en-Nehai’nin sözüdür.
İbn Ebî Şeybe’nin Musannefinde Vail radiyallahu anh hadisi bu
ziyade olmaksızın, Haydarabad 1966 tarihli ilk baskısında ve Bombay 1979
tarihli ikinci tıpkı basımında böylece yer almıştır.
Bu Hadise Yapılan Tahrif
İdaretu’l-Kur’an ve’l-Ulumu’l-İslamiyye’nin Pakistan Karaçi’de
bastığı İbn Ebî Şeybe Musannef baskısında önceki iki baskıdan farklı eklemeler
olmuş, bazı başlıklar çıkarılmıştır.
Lakin üzücüdür ki yayıncı, bu hadise “göbek altında”
cümlesini Vail b. Hucr radiyallahu anh hadisine, açık bir hat ile kasten
eklemiştir. Bu hadis Musannef’in üç baskısında da 1. Cild, 390. Sayfasındadır.
İdaretu’l-Kur’an baskısında bu tahriften sonra hadis şu
şekilde yer almıştır:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُمَيْرٍ ، عَنْ عَلْقَمَةَ
بْنِ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى
الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَضَعَ يَمِينَهُ عَلَى شِمَالِهِ فِي الصَّلاَةِ تَحْتَ
السُّرَّةِ
“Vail b. Hucr rahimehullah dedi ki: “Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’in namazda sağını solu üzerine göbeğin altında koyduğunu gördüm.”
(1/390)
Bu baskıda “göbek altında” ziyadesi, Vail radiyallahu anh
hadisine eklenmiştir. Yayıncısı bu ziyade için herhangi bir nüshayı da kaynak
göstermemiş, nüshanın nerede bulunduğunu da belirtmemiştir!
Şereften nasipsiz
kılınmış Muhammed Avvame’nin neşrettiği Musannef nüshasında bu şekildedir!
Ocak
yayınları tarafından tercüme edilen Musannef'te de (Avvame neşri olan Musannef tercüme edildiği için) bu tahrif edilmiş metin yer
almıştır! (no:3959) Yayınevi sahibi Yusuf Özbek'in dikkatine sunarız!
Bu hadis hakkındaki tahriflere dair İrşadu’l-Hak el-Eserî’nin:
Lahor’da yayınlanan el-A’sâm adlı haftalık derginin 10 Cemadiyeluhra 1407/20
Şubat 1987 tarihli sayısı, s.9-14 arasında “Hadise hizmet perdesi altında hadis
tahrifi” başlıklı makalesinde değinilmiştir.
Bu Tahrifin Tarihi
Hafız Kasım b.
Kutlubuga (v.789 hicri) bu ziyadeyi “Tahricu Ahadisi’l-İhtiyar”da İbn Ebî Şeybe’nin
Musannef’ine nispet ederek zikretmiş, Şeyh Muhammed Kaim es-Sindi, Şeyh
Muhammed Haşim es-Sindi ve daha başka Hanefi âlimleri de buna dayanarak bu
ziyadenin sıhhatini iddia etmişlerdir.
Hafız Kutlubuğa’nın bu nakli bizatihi delile muhtaç iken,
delilsiz olarak buna nasıl dayanılabilmiştir? Buna dayanmalarının tek sebebi
sırf mezheplerine uygun düşmüş olmasıdır. Bu büyük bir beladır!
Hindistan’daki Büyük Hanefi Âlimlerinin Bu Tahrife Karşı Çıkışları
Şeyh Muhammed Enver
Şah el-Kaşmirî el-Hanefi, Allame Muhammed Hayyat es-Sindi’nin, Vail b. Hucr
hadisine yapılan bu eklemeye karşı çıkmasını destekleyerek şöyle demiştir: “Bunun
nasıl olduğuna şaşırmamalıdır! Ben el-Musannef’in üç nüshasına baktım,
hiçbirinde bu ziyadeyi göremedim.” (Kaşmiri, Feydu’l-Bari 2/267)
Şeyh Zuheyr Ahsen en-Nimevi el-Hanefi şöyle demiştir: “el-İnsaf!
Bu ziyade şayet sahih olsaydı Musannef nüshalarının çoğunda bulunurdu. Lakin bu
sikaların rivayetlerine de aykırıdır. Böylece bunun mahfuz (sağlam ezberlenmiş)
olmadığı ortaya çıkmıştır.” (en-Nimevi, et-Ta’liku’l-Hasen s.71)
Şeyh Bedru’l-Alem
el-Miyreteheni el-Hanefi dedi ki: “Allame Zuheyr Ahsen rahimehullah buna razı
olmamış ve bu ziyadenin illetli olduğuna karar vermiştir.” (et-Ta’lik Ala Feydi’l-Bari
2/267)
Buradaki Tahrifin Diğer Delilleri
Bu asırda Hindistan’da meşhur olan, ömürlerini Hanefi
mezhebini savunmaya ve Hanefi mezhebinin nebevi hadislere uygun olup sahih bir
mezhep olduğunu ispat etmeye adamış olan Hanefi âlimlerinin, mezheplerini
tercih ederek bazı sahihayn hadislerini terk etmeleri veya Arap dilinin müsaade
etmeyeceği şekilde tevil etmeleridir.
Buna rağmen bu kimseler, el-Musannef nüshalarında bahsedilen
ziyadenin bulunmadığını itiraf etmişler, en azından mahfuz olmayıp illetli
olduğunu söylemişlerdir. Büyük âlimlerin bu ziyadenin durumu hakkındaki bu
açıklamalarından sonra el-Musannef’i yayınlayanlar, hiçbir delil olmadığı halde
sırf dünyada utanca uğramamak için merfu hadise bu eklemeyi yapmakta ısrar
etmişler, Nebevi Sünnete hizmet emaneti hususunda şüphelere sebebiyet
vermişlerdir.
İmam İbn Ebi Şeybe rahimehullah bu hadisi, yukarıda arapça
metinde verilen isnad ile rivayet etmiştir. Sonraki muhaddisler de aynı rivayet
yoluyla bahsedilen ziyade olmaksızın rivayet etmişlerdir:
1- İmam Ahmed b. Hanbel, Veki yoluyla bu ziyade olmaksızın
rivayet etmiştir. (Musned 4/316)
2- İmam Muslim, Abdulcebbar b. Vail – Alkame b. Vail –
babası yoluyla benzerini ayrıntılı olarak ve bahsedilen ziyade olmaksızın
rivayet etmiştir. (Muslim 401)
3- İmam Nesâî, Abdullah b. el-Mubarek – Musa b. Umeyr
el-Anberî ve Kays b. Selim el-Anberi yoluyla benzerini bu ziyade olmaksızın
rivayet etmiştir. (Nesâî 888)
4- İmam Darakutni; Yusuf b. Musa – Veki yoluyla benzerini
bahsedilen ziyade olmaksızın rivayet etmiştir. (Darakutni 1/268)
5- İmam Ebu Bekr b. Huzeyme, İbn İdris, İbn Fudayl ve Sufyan,
hepsi Asım b. Kuleyb – babası – Vail b. Hucr radiyallahu anh yolula uzun
metinle rivayet etmiştir. (Sahihu İbn Huzeyme 1/242-243) yine Muemmel’in Sufyan
yoluyla yaptığı rivayette: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber
namaz kıldım, sağ elini, sol eli üzerine göğsü üzerinde koydu” lafzı ile
rivayet etmiştir. No:479)
Bütün sünnet kitaplarında bu hadis “göbek altında” lafzı
olmaksızın yer almıştır. Şu ana kadar sünnet kitaplarının yayıncılarından
hiçbiri bu ziyadeyi Vail radiyallahu anh hadisinin metnine eklemeye cüret
etmemişlerdir. Musannef yayıncıları ise Musannef’in sonraki baskısına mezheplerini
desteklemek için bu ziyadeyi kasten eklemeye cüret etmişlerdir! Bunu da sünnete
hizmet adı altında yapıyorlar! Yayın evinin adı da güya “Kur’ân ve İslâmî
ilimler idaresi”(!)
Koyun çobanları sürüyü kurttan korumak içindir, peki ya
çobanlar kurtlardan olursa ne olur?
Bu sahtekârların Mahmud efendi dedikleri, olsa olsa ancak bidatlerin müceddidi olabilecek bir
bunağı “müceddit” ilan etmelerine şaşırıyor musunuz?