İbn Hibban,
Sahih’inde, Taberani el-Evsat’ta, Hennâd, Zühd’de, İbn Ebi Şeybe, İbn Cerir,
İbnu’l-Munzir, İbn Merduye, Hakim ve Beyhaki, Ebu Hureyre radıyallahu anh'den
rivayet ediyorlar: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
وَالَّذِي نَفسِي بِيَدِهِ إِن الْمَيِّت إِذا وضع فِي قَبره إِنَّه
ليسمع خَفق نعَالهمْ حِين يولون عَنهُ فَإِذا كَانَ مُؤمنا كَانَت الصَّلَاة عِنْد
رَأسه وَالزَّكَاة عَن يَمِينه وَالصَّوْم عَن شِمَاله وَفعل الْخيرَات
وَالْمَعْرُوف وَالْإِحْسَان إِلَى النَّاس من قبل رجلَيْهِ فَيُؤتى من قبل رَأسه
فَتَقول الصَّلَاة لَيْسَ قبلي مدْخل فَيُؤتى عَن يَمِينه فَتَقول الزَّكَاة
لَيْسَ قبلي مدْخل وَيُؤْتى من قبل شِمَاله فَيَقُول الصَّوْم لَيْسَ قبلي مدْخل
ثمَّ يُؤْتى من قبل رجلَيْهِ فَيَقُول فعل الْخيرَات وَالْمَعْرُوف وَالْإِحْسَان
إِلَى النَّاس لَيْسَ قبلي مدْخل فَيُقَال لَهُ إجلس فيجلس قد قربت مثلت لَهُ
الشَّمْس وَقد قربت للغروب فَيُقَال لَهُ أخبرنَا عَمَّا نَسْأَلك فَيَقُول
دَعْنِي حَتَّى أُصَلِّي فَيُقَال إِنَّك ستفعل فَأخْبرنَا عَمَّا نَسْأَلك
فَيَقُول عَم تَسْأَلُونِي فَيُقَال لَهُ مَا تَقول فِي هَذَا الرجل الَّذِي كَانَ
فِيكُم يَعْنِي النَّبِي صلى الله عَلَيْهِ وَسلم فَيَقُول أشهد أَنه رَسُول الله
جَاءَنَا بِالْبَيِّنَاتِ من عِنْد رَبنَا فصدقنا وَاتَّبَعنَا فَيُقَال لَهُ صدقت
على هَذَا جِئْت وَعَلِيهِ مت وَعَلِيهِ تبْعَث إِن شَاءَ الله تَعَالَى ويفسح
لَهُ فِي قَبره مد بَصَره فَذَلِك قَول الله تَعَالَى {يثبت الله الَّذين آمنُوا
بالْقَوْل الثَّابِت فِي الْحَيَاة الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَة} وَيُقَال إفتحوا
لَهُ بَابا إِلَى النَّار فَيفتح لَهُ بَاب إِلَى النَّار فَيُقَال هَذَا كَانَ
مَنْزِلك لَو عصيت الله فَيَزْدَاد غِبْطَة وسرورا يُقَال إفتحوا لَهُ بَابا إِلَى
الْجنَّة فَيفتح لَهُ فَيُقَال هَذَا مَنْزِلك وَمَا أعد الله لَك فَيَزْدَاد
غِبْطَة وسرورا فيعاد الْجَسَد إِلَى مَا بَدَأَ مِنْهُ من التُّرَاب وَتجْعَل روحه
فِي النسيم الطّيب وَهُوَ طير خضر تعلق فِي شجر الْجنَّة وَأما الْكَافِر فَيُؤتى
فِي قَبره من قبل رَأسه فَلَا يُوجد شَيْء فَيُؤتى من قبل رجلَيْهِ فَلَا يُوجد
شَيْء فيجلس خَائفًا مَرْعُوبًا فَيَقُول لَهُ مَا تَقول فِي هَذَا الرجل الَّذِي
كَانَ فِيكُم وَمَا تشهد بِهِ فَلَا يَهْتَدِي لاسمه فَيُقَال مُحَمَّد صلى الله
عَلَيْهِ وَسلم فَيَقُول سَمِعت النَّاس يَقُولُونَ شَيْئا فَقلت كَمَا قَالُوا
فَيُقَال لَهُ صدقت على هَذَا جِئْت وَعَلِيهِ مت وَعَلِيهِ تبْعَث إِن شَاءَ الله
ويضيق عَلَيْهِ قَبره حَتَّى تخْتَلف أضلاعه فَذَلِك قَوْله تَعَالَى {وَمن أعرض
عَن ذكري فَإِن لَهُ معيشة ضنكا} فَيُقَال إفتحوا لَهُ بَابا إِلَى الْجنَّة
فَيفتح لَهُ بَاب إِلَى الْجنَّة فَيُقَال لَهُ هَذَا كَانَ مَنْزِلك وَمَا أعد
الله لَك لَو كنت أطعته فَيَزْدَاد حسرة وثبورا ثمَّ يُقَال إفتحوا لَهُ بَابا
إِلَى النَّار فَيفتح لَهُ بَاب إِلَيْهَا فَيُقَال لَهُ هَذَا مَنْزِلك وَمَا أعد
الله لَك فَيَزْدَاد حسرة وثبورا قَالَ أَبُو عمر الضَّرِير قلت لحماد بن سَلمَة
كَانَ هَذَا من أهل الْقبْلَة قَالَ نعم قَالَ أَبُو عمر كَانَ يشْهد بِهَذِهِ
الشَّهَادَة على غير يَقِين يرجع إِلَى قلبه كَانَ يسمع النَّاس يَقُولُونَ شَيْئا
فيقوله
“Nefsim elinde olan
Allah'a yemin ederim ki, ölü kabre konulunca dönüp gidenlerin ayak seslerini
işitir. Mümin ise, namazı baş ucunda, zekâtı sağında, orucu sol tarafında ve
hayırlı amelleriyle insanlara yaptığı iyilikleri ayakları yanında durur. Sorgu
meleği baş ucuna gelmek ister. Namazı:
“Hayır benden geçit
yok” der. Sağından geldiğinde zekât:
“Benden geçit yok”
der. Solundan geldiğinde orucu:
“Benden geçit yok”
der. Ayakları tarafından geldiğinde işlediği hayırlar ve insanlara yaptığı
iyilikler:
“Benden de geçit
yok” der. Bunun üzerine melek ona:
“Otur” der. O da
oturur. O an ölüye göre güneş batmak üzeredir. Ona:
“Senden
soracaklarımıza cevap ver” denilir. O ise meleğe:
“Bırak beni, akşam
namazını kılayım da ondan sonra benden sor” der. Melek ona:
“Sonra yaparsın,
şimdi sorduklarımıza cevap ver” der. Ölü:
“Neyi
soruyorsunuz?” der. Melek ona:
“Aranızdaki şu adam
(yani Nebî sallallahu aleyhi ve sellem) hakkında ne dersin?” diye sorar. Ölü:
“Ben onun Allah'ın
rasulü olduğuna şehâdet ederim. Bize rabbimiz katından deliller getirdi, O’nu
tasdik ettik ve O’na uyduk” der. Melek ona:
“Evet, doğru
söyledin. Bunun üzerine yaşadın, bunun üzerine öldün ve Allah Teâlâ dilerse bunun
üzerine diriltileceksin” der. Gözü alabildiğince kabri genişletilir. İşte bu
Allah'ın şu sözünün gerçekleşmesidir:
“Allah, dünyada da
Ahirette de iman edenleri sabit söz üzerinde korur” (İbrahim 27) Sonra, ona Cehennemden bir kapı
açılıp, bir mekân gösterilir ve:
“Eğer iman
etmeseydin bu gördüğün yer senin olacaktı” denilir. O zaman ölünün neşesi daha
da artar. Bunun ardından Cennet'ten bir yer ona gösterilir.
“İşte bu Allah'ın
sana hazırladığı bir yerdir” denilir ve o, daha da sevinir. Cesedi, yaratılmış
olduğu toprağa iade edilir. Ruhu da Cennette ağaç üstünde duran yeşil bir kuşun
içine girer, orda gezer. Kâfire gelince, melek ona başı tarafından gelir ve bir
koruyucu bulamaz. Ayaklarından gelir, bir şey bulamaz. Bunun üzerine korkulu
bir şekilde oturtulur. Ona:
“Aranızdaki şu adam
hakkında ne dersin? Ona ne şahitlik edersin?” diye sorar. İsmini dahi bilemez.
Ona:
“Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem” denilir. O da:
“İnsanların bir şey
dediklerini işittim, ben de söyledim” der. Ona şöyle denilir:
“Doğru, sen böyle
yaşadın, böyle öldün ve Allah Teâlâ dilerse bunun üzerine dirilirsin.” Kabir
ona daralır da kaburgaları birbirine girer. İşte Allah'ın şu sözü bunda böyle
gerçekleşir.
“Kim ki benim
zikrimden yüz çevirirse ona dar bir geçim vardır.” (Taha 24)
“Ona cennete doğru
bir kapı açın” denilir. Cennete doğru kapı açılınca:
“Şayet itaat
etseydin, Allah’ın sana vaad etmiş olduğu yerin burası idi” denilir. Hasret ve
feryadı daha da artar. Sonra
“Ona cehenneme doğru bir kapı açın” denilir ve ona
doğru bir kapı açılır. Ona:
“İşte Allah’ın sana
vaad ettiği yerin burası” denilir. Bunun üzerine hasret ve feryadı daha da
artar.”
“Bahsedilen kişi kıble
ehlinden midir?” dedim. O:
“Evet” dedi. Ebu Ömer
dedi ki:
“O insan bu şehadeti
kalbinden yakin üzere getirmiyordu. İnsanlardan işittiği gibi söylüyordu.”[3]
[1] Ebu Ömer
Hafs b. Ömer ed-Darir el-Basri: Saduk, doğuştan kör idi. Bkz.: et-Takrib
(1421) el-Cerh (3/183) el-Kaşif (1/342).
[2] Ebu
Seleme Hammad b. Seleme b. Dinar el-Basri: Sika, abid, insanların en
güvenilirlerinden. Ömrünün sonlarında hafızası değişmiştir. Hicri 167 yılında
vefat etti. Bkz.: et-Takrib (1499) el-Cerh (3/140) el-Kaşif (2/349).
[3] Hasen.
İbn Hibban (7/380) Hennad, Zühd (1/204) İbn Ebi Şeybe (3/56) İbn Cerir
et-Taberi, Tefsir (13/216) Taberani Evsat (3/106) Hakim (1/535) Beyhaki, İsbatu
Azabi’l-Kabr (67)