9
Şüphesiz Hamd,
Allah içindir. O'na hamd eder, O'ndan hidayet ve bağışlanma dileriz.
Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden Allah Teâla’ya sığınırız.
Şüphesiz Allah'ın hidayet eylediğini saptıracak, O'nun saptırdığını da hidayete
ulaştıracak yoktur. Allah'tan başka İlah olmadığına, O'nun birliğine ve ortağı
olmadığına, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in O'nun kulu ve Rasulü
olduğuna şehadet ederim.
Bundan sonra. Muhakkak
ki; sözlerin en doğrusu Allah'ın Kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem'in yoludur. İşlerin şerlisi sonradan ortaya çıkarılanlardır.
Her sonradan çıkan şey; bid'at, her bid'at; dalalet (sapıklık) ve her dalalet
de ateştedir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e iman edilmemesi
için türlü bahaneler peşinde olan zındık sünnet inkârcıları, birçok sabit
hadisleri “Kur’ân’a aykırı olduğu” gerekçesiyle şüphe tohumlarını atmakta,
toplumun çoğunun akıllarını kullanmayan kimseler olduklarını çok iyi
bildiklerinden, onları güya “akılları uyanışa geçirme” maskesi altında, ahmakça
yollara çekmekte, aklı yine “aklı kullanma” iddasıyla başka bir cehalet ve
taklit mezarına gömmeye çalışmaktadırlar.
“Türkçe Kur’an Hareketi” adıyla site açan bazı İblis
askerleri aşağıda nakledildiği üzere hadisleri Kur’ân’a arz ettiklerini ve bu
hadislerin Kur’ân’a aykırı olduğunu iddia etmektedirler. Öncelikle, hadisleri
Kur’ân’a arz etmek, Kur’an’a aykırı bir metottur. Bunu daha önceki yazılarda
defalarca delillerle açıkladık.
Burada mezkûr sitede örnek verilen hadisler hakkında cevap
vereceğiz. Bu cevabın gayesi, şeytana kul olmayı Rahman’a kul olmaya tercih
etmiş bu habis ve çirkef mahlûkları ikna etmek veya yola getirmek değildir.
Bilakis Allah onların dünyada ve ahirette belalarını versin, kahrolsunlar,
onların hidayet yollarına körlüklerini artırsın, cehennemin dibine kadar
yolları var. Gayemiz, iman ehli olan kimselerin şüphelerini gidermek ve
yakinlerini artırmaktır.
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbadî
1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?
Kuran: O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. (42- Şura Suresi 11)
Hadis : “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak
için bacağını açıp baldırını gösterir.” Müslim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29;
Hanbel 3/1
Bu ayet ve hadisi birbirine zıt göstermeye çalışan zındık
şöyle diyor: “Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis
kitaplarının “en doğrusu” olarak gösterilen, tek hadisini inkâr edenin kafir
olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Hadisçilerin mantığına göre bu hadisi
inkâr eden kafir, bu hadise inanan gerçek Müslüman olacaktır. Allah’a hiçbir
şeyin benzemediğini söyleyen ayete karşın hiçbir mecazi ifadeyi çağrıştırmadan,
Allah’ın baldırı olduğunu ve ahirette baldırını açacağını söylemenin
yanlışlığını uzunca anlatmaya gerek var mı?”
Cevap: Allah Azze ve Celle’nin baldır (sâk) sıfatı
yalnız hadislerde geçen bir ifade değildir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ
إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ
“Baldırdan
açılacağı o günde onlar secde etmeye davet edilecekler de, buna güç
yetiremeyecekler.” (Kalem 42)
Bu ayette görüldüğü gibi sâk (baldır) sıfatı ispat
edilmektedir. Bu durumda bir ayete tutunup diğer bir ayeti yahut sahih bir
hadisi inkâr etmek iman edenlerin işi olamaz. Bilakis iman ehli bütün naslara
teslim olurlar ve derler ki: Allah Azze ve Celle’nin mahlûkta bulunan
baldırlara benzemeyen baldırı vardır. İsimdeki benzerlik müsemmada benzerliği
gerektirmez. Mesela insandaki baldır ile hayvanlardaki baldırın isimleri
aynıdır ama bunlar birbirine benzemez. Allah Azze ve Celle, bize, bizim
bildiğimiz hiçbir şeye benzemediğini bildirmiştir. O halde isimde benzerlik
sıfatta benzerliği gerektirmez. Nitekim yukarıda Şura Suresi 11. Ayeti üzerinden
kelam yapılarak, sırf isimdeki benzerlik sebebiyle bu sıfat inkâr edilmeye
çalışılmıştır. Halbuki aynı ayetin devam eden lafzı şu şekildedir:
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ
الْبَصِيرُ
“O’nun benzeri
gibi olan hiç bir şey yoktur. Şüphesiz O, Semî’ (işiten)dir, Basîr (gören)’dir.” (Şura 11)
Görüldüğü gibi ayette Allah’ın benzeri gibi olan hiçbirşey
olmadığı ifade edildikten sonra Allah’ın “işiten” ve “gören” olduğu ifade
edilmektedir. Burada akıl sahipleri şöylece iman ederler: “İşitme ve görme
sıfatları her ne kadar mahlûkta da bulunan sıfatlar olsalar da, Allah Azze ve
Celle’nin işitmesi ve görmesi asla mahlukun işitmesi ve görmesi ile
kıyaslanamazlar. Burada benzerlik yalnızca bu sıfatların isimlerindedir.
Müsemmâlarında değildir.” İşte sâk (baldır) kelimesi de böyledir. Nasıl ki
Allah Azze ve Celle’nin işitme ve görme sıfatlarının olduğuna iman ettiğimiz
zaman, O’nu işitme ve görme sıfatlarına sahip olan mahlûklara benzetmişiz demek
olmuyorsa, Allah Azze ve Celle’nin baldırı olduğuna iman ettiğimizde de bunun
manası, söz konusu baldırın mahlûktaki bir baldır gibi olduğunu kabul etmeyi
gerektirmez.
2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?
Kuran: Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir. (112- İhlas
Suresi 4)
Hadis: Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum
arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında
hissettim.” Hanbel 5/243
Zındık bu ayet ile bu hadisin birbirine çelişik olduğu
şüphesini atmaya çalışarak şöyle diyor: “Yine bu hadiste hiçbir mecazi
manayı çağrıştırmadan, Allah’a parmak, parmaklarına da soğukluk atfedilerek;
Allah şekilleştirilmektedir. Bu hadis, İhlas Suresi’nin Allah’ın hiçbir şeye
denk olmadığını söyleyen ayeti gibi daha birçok ayetle de çelişir…” daha
sonra bu sıfatı mecaza yorumlayanlara cevap vermeye çalışıyor.
Cevap: Bir önceki cevapta isimde benzerliğin
müsemmada benzerliği gerektirmediğini açıklamıştık. Hadiste, geçen ayete hiçbir
aykırılık olmadığı önceki cevaptan açıkça anlaşılmaktadır. Güya “Kur’ân’ı
savunuyormuş gibi” bir poza giren bu şeytanlar, öne sürdükleri bu batıl kelam
ve yorumlarla aslında diğer bir çok ayeti inkar etmeye de kapı aralamış
oluyorlar. Mesela Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
إِنَّ الَّذِينَ
يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ
“Şüphesiz sana
biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin
üzerindedir.” (Fetih 10)
قَالَ يَاإِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ
تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالِينَ
“Allah: “Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni men eden
nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin?” dedi.” (Sâd 75)
Bu ayette görüldüğü gibi Allah Azze ve Celle kendisi hakkında “iki el”
sıfatını ispat etmektedir. Bu ayet ve Rahman Azze ve Celle’nin parmakları
olduğunu ispat eden hadisler, Allah’ın hiçbir dengi olmadığını bildiren ayete
de çelişik değildir. İman sahipleri şöyle derler:
Allah Azze ve Celle’nin iki eli, parmakları, gözü, ayağı, rahmeti, gülmesi,
azabı, görmesi, işitmesi, arşa istivası, dünya semaına nüzulü gibi kitap ve
sahih sünnetten ibaret vahiyle bildirilen bütün sıfatlarına iman eder, teslim
oluruz, bu sıfatları mahlûkun sıfatlarına benzetmeyiz. Çünkü Allah’a denk olan
hiçbir şey yoktur. Allah Azze ve Celle’nin bizim tarafımızdan keyfiyeti
bilinmeyen eli ve parmakları vardır ve bu el ile parmaklar, mahlûkta bulunan el
ve parmaklara benzemez.