Daru’s-Sunne yayınları arasında çıkan Davetçinin El Kitabında no: 229’da şöyle bir rivayete yer verilmiş: İbn Ömer (radiyallahu anhuma) şöyle demiştir: “Ömer (radiyallahu anh) Uhud günü kardeşine, “Ey kardeşim kalkanını al.” dedi. Zeyd (radiyallahu anh) ise, “Senin şehadeti istediğin gibi ben de istiyorum.” dedi. Bunun üzerine herkes kalkanı terk etti.” Rivayetin dipnotunda sahih olduğu söylenmiş ve Mecmau’z-Zevaid (5/298) şeklinde kaynak verilmiş. Bu rivayet sahihse, savaşta tehlikeye karşı tedbir almamak meşru mu olur şeklinde bir soru oluşabilir. Bu yüzden şu açıklamayı yapmak gerekir:
Bahsi geçen kitap
Riyazu’d-Duat ve’l-Muslihin adlı kitap esas alınarak, benim de
yönlendirmelerimle, hazırlayan arkadaşımız tarafından bazı tasarruflarda
bulunulmak suretiyle hazırlanmıştır. Kitabı düzenleyen arkadaşımız henüz kendi
başına rivayetin sıhhatine hükmedebilecek seviyede olmadığından ya Heysemi’nin
sözüne yahut kitabın orjinalini hazırlayan muhakkiklerin hükmüne dayanarak bu
hükmü zikretmiş olmalıdır. Ancak bu hükmün kaynağını belirtmemesinin bir kusur
olduğunu ve yoğunluktan dolayı benim de kitabın hazırlanma sürecinde ayrıntılı
inceleme yapamadığım için kusurlu olduğumu itiraf etmem gerekir.
Rivayete gelecek
olursak hadisin aslı Taberani’nin Mu’cemu’l-Evsat’ında (no:5300) Muhammed b.
Nasr es-Saig – İbrahim b. Hamze ez-Zubeyri – Abdulaziz b. Muhammed
(ed-Deraverdi) – Ubeydullah b. Ömer el-Ömerî – Nafi – İbn Ömer radıyallahu
anhuma isnadıyla gelmiştir ve metni şu şekildedir:
أَنَّ عُمَرَ
بْنَ الْخَطَّابِ، قَالَ لِأَخِيهِ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ يَوْمَ أُحُدٍ خُذْ دِرْعِي
هَذِهِ يَا أَخِي فَقَالَ لَهُ: إِنِّي أُرِيدُ مِنَ الشَّهَادَةِ مِثْلَ الَّذِي تُرِيدُ،
فَتَرَكَاهَا جَمِيعًا
“Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh Uhud
günü, kardeşi Zeyd b. El-Hattab’a dedi ki: “Şu zırhımı al ey kardeşim!” O da
dedi ki: “Şehadeti senin istediğin gibi ben de istiyorum.” Böylece ikisi de onu
(zırhı) bıraktılar.”
Bunu aynı tarikten ayrıca İbn Ebi Hayseme Tarih’te (1/231)
Ebu Nuaym Marifetu’s-Sahabe’de (2866) ve Hilyetu’l-Evliya’da (1/367) rivayet
etmişlerdir.
Heysemi, Mecmau’z-Zevaid’de hadisin sıhhatine hükmetmiş
değildir, lakin “Taberani sahihin ricali ile rivayet etmiştir” demiştir. Bu
ifadeye aldanarak rivayetin sıhhatine hükmedilmiş olabilir. Nitekim günümüzde
pek çok muhakkik, hafız muhaddislerin bu gibi ifadelerinden rivayetin sıhhatine
hükmettikleri zannına kapılıp bu sıhhat hükmünü de onlara nispet edebiliyorlar!
Bir rivayetin isnad zincirindeki bütün ravilerin sika
olmaları, hatta sahihayn ricalinden olmaları o isnadın sahih olmasını
gerektirmez. Nitekim inkıta, ihtilat, tedlis, şuzuz, ızdırap gibi sıhhate mani
bir illet söz konusu olabilir.
Buradaki rivayete gelince, Abdulaziz b. Muhammed
ed-Deraverdî, Ubeydullah b. Ömer el-Ömeri’den bunu rivayette tek kalmıştır.
İmam Nesai şöyle demiştir: “ed-Deraverdi’nin, Ubeydullah b. Ömer’den
rivayetleri münkerdir.”
Böylece bu rivayetin isnadındaki raviler sakıncasız kimseler
olsalar da, özel bir durumdan dolayı Deraverdi’nin Ubeydullah el-Ömeri’den
rivayetlerinin özellikle münker olduğu teşhis edilmiştir. Nitekim bu rivayetin
lafzında da böyle bir münkerlik görülmektedir. Çünkü tevekkül edenlerin efendisi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem savaşlarda zırh giymeyi terk etmemiştir. Selefin katında tedbir
almanın tevekküle mani olmadığı da bilinen bir durumdur ve özellikle Ömer
radıyallahu anh’ın hac yolculuğuna azıksız çıkan kimselerin: “Biz tevekkül edenleriz”
demeleri üzerine “Bilakis siz yiyicilersiniz” diyerek karşı çıktığı malum ve
meşhurdur.
Zihinlere ed-Deraverdi sahihayn ricalinden, sika bir ravi
olmasına rağmen neden özellikle Ubeydullah el-Ömeri’den rivayetleri münker
oluyor diye bir soru takılabilir.
Bunun sebebi şudur: Abdullah b. Ömer el-Ömerî ve Ubeydullah
b. Ömer el-Ömerî iki kardeştirler. Abdullah zayıf, Ubeydullah ise sika, sebt
bir ravidir. Abdulaziz ed-Deraverdi’ye gelince, yazılı defterinden yaptığı
rivayetlerde sağlam, hafızasından yaptığı rivayetlerde ise karıştıran bir
ravidir. Ebu Talib’in rivayetinde İmam Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir: “Abdulaziz
ed-Deraverdi kendi kitabından rivayet ederse o sahihtir. Başkalarının kitabından
rivayet ettiğinde ise yanılgıya düşer. O, başkalarının kitaplarından rivayet
okur ve hata ederdi. Bazen Abdullah b. Ömer (el-Ömeri)’nin rivayetini
Ubeydullah b. Ömer (el-Ömeri)’den diyerek rivayet ederdi.” Benzerini İmam Ahmed’den;
Ali b. El-Hasen el-Hesnicani de rivayet etmiştir.