Soru: “Sahih Tefsir’de En’am suresi 74. Ayetin tefsirinde, İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın şu sözü zikrediliyor: “Ayetin anlamı; İbrahim, babasına dedi ki; “Azer’i putlar ve ilahlar mı ediniyorsun?” demektir. Zira Âzer puttur. İbrahim Aleyhi's-selâm’ın babasının adı Târeh’dir...” Hâlbuki Buhârî’nin Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet ettiği hadiste Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, İbrahim aleyhi's-selâm’ın babasının adını “Azer” olarak ifade etmektedir. Buna göre İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın sözü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu hadisine aykırı değil midir?”
Cevap: İbn Abbas radıyallahu
anhuma’dan bu sözü hasen bir isnad ile İbn Ebî Hâtim Tefsir’inde (no:7489)
rivayet etmiştir.
Benzer ifadeler
Mucahid b. Cebr rahimehullah’tan da sabit olmuştur. Bkz. Taberî Tefsir (9/343-344)
İbrahim aleyhi's-selâm’ın
babasının ismi konusunda müfessirler, tarihçiler ve soybilimciler ihtilaf etmişler,
çeşitli açıklamalar yapmışlardır. Ancak İbn Abbas radıyallahu anhuma ve Mucahid
rahimehullah’tan sabit olan açıklamayı tercih ettim. Zira İbn Abbas radıyallahu
anhuma Tercümanu’l-Kur’ân’dır, tefsirde başkalarından önceliği vardır.
Ebu Hureyre radıyallahu
anh’den rivayet edilen hadise gelince, kıssanın aslı Ebu Hureyre radıyallahu
anh’den çeşitli rivayet yolları ile sabit olmuştur, ancak İbrahim aleyhi's-selâm’ın
babasının isminin Azer şeklinde zikredildiği tek tarik İsmail b. Abdillah b. Ebi
Uveys yoluyla gelmiştir.
İsmail b. Ebi Uveys
ise hafızasından yaptığı rivayetlerde yanılmaları olan saduk bir ravidir. Bu
hadiste İbrahim aleyhi's-selâm’ın babasının isminin zikredilmesi şazdır. Bunun
anlaşılması için tarikleri zikredeyim:
Buhârî, (no:3350) İsmail
b. Abdillah (İbn Ebi Uveys) – kardeşi Abdulhamid – İbn Ebi Zi’b – Said el-Makburî
– Ebu Hureyre – Nebî sallallahu aleyhi ve sellem tarikiyle şöyle rivayet etti:
يَلْقَى إِبْرَاهِيمُ أَبَاهُ آزَرَ يَوْمَ
القِيَامَةِ وَعَلَى وَجْهِ آزَرَ قَتَرَةٌ وَغَبَرَةٌ فَيَقُولُ لَهُ
إِبْرَاهِيمُ أَلَمْ أَقُلْ لَكَ لاَ تَعْصِنِي فَيَقُولُ أَبُوهُ فَاليَوْمَ لاَ
أَعْصِيكَ فَيَقُولُ إِبْرَاهِيمُ يَا رَبِّ إِنَّكَ وَعَدْتَنِي أَنْ لاَ
تُخْزِيَنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ فَأَيُّ خِزْيٍ أَخْزَى مِنْ أَبِي الأَبْعَدِ؟
فَيَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى إِنِّي حَرَّمْتُ الجَنَّةَ عَلَى الكَافِرِينَ ثُمَّ
يُقَالُ يَا إِبْرَاهِيمُ مَا تَحْتَ رِجْلَيْكَ؟ فَيَنْظُرُ فَإِذَا هُوَ بِذِيخٍ
مُلْتَطِخٍ فَيُؤْخَذُ بِقَوَائِمِهِ فَيُلْقَى فِي النَّارِ
“İbrahim aleyhisselam
kıyamet gününde babası Azer’le karşılaşır. Azer’in yüzü toz toprak içindedir.
İbrahim (aleyhisselam) ona der ki: “Bana isyan etmemeni sana söylemedim mi?”
Babası: “Artık bugün sana isyan etmem” der. İbrahim (aleyhisselam):
“Ey Rabbim! İnsanların diriltileceği günde beni
utandırmayacağını vaad etmiştin. Rahmetten oldukça uzaklaşmış olan babamdan
daha utanç verici bir şey var mıdır?” der. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
“Ben Cenneti
kâfirlere haram kıldım” diye buyurur. Sonra da İbrahim’e: “Ey İbrahim!
Ayaklarının altındaki nedir?” denir. Bir de bakar ki, kanlar içerisinde kalmış
bir sırtlan görür. Sırtlanın ayaklarından tutulup cehenneme atılır.”
Buhârî (4769); İsmail
(b. Ebi Uveys) – kardeşi (Ebu Bekr Abdulhamid) – İbn Ebi Zi’b – Said el-Makburi
– Ebu Hureyre radıyallahu anh – Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yoluyla şu
lafızla rivayet etti:
يَلْقَى إِبْرَاهِيمُ أَبَاهُ فَيَقُولُ يَا
رَبِّ إِنَّكَ وَعَدْتَنِي أَنْ لاَ تُخْزِيَنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ فَيَقُولُ اللَّهُ
إِنِّي حَرَّمْتُ الجَنَّةَ عَلَى الكَافِرِينَ
“İbrahim aleyhi's-selâm
babasıyla karşılaşınca der ki: “Ey Rabbim! İnsanların diriltileceği günde beni utandırmayacağını vaad
etmiştin” der. Bunun üzerine Allah Teâlâ: “Ben Cenneti kâfirlere haram kıldım”
diye buyurur.”
Buhârî bu lafzı aynı
tarikten rivayet etmiştir, ancak burada Azer ismi geçmemektedir. Fakat burada Buhârî’nin
hadisi muhtasar olarak zikretmesinden kaynaklı bir tasarrufu olduğu için
İbrahim aleyhi's-selâm’ın babasının isminin zikredildiği kısmı almamış
olabilir.
Azer isminin İsmail b. Ebi Uveys'ten başkası tarafından zikredilmemiş olduğunu gösteren deliller ise şu şekildedir:
Nesâî Sunenu’l-Kubra’da
(no:11375); Ahmed b. Hafs b. Abdillah – babası – İbrahim b. Tahman – Muhammed b.
Abdirrahman (İbn Ebi Zi’b) – Said b. Ebi Said el-Makburi – babası – Ebu Hureyre
radıyallahu anh isnadıyla: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ إِبْرَاهِيمَ رَأَى أَبَاهُ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ عَلَيْهِ الْغَبَرَةُ وَالْقَتَرَةُ فَقَالَ لَهُ قَدْ نَهَيْتُكَ عَنْ
هَذَا فَعَصَيْتَنِي قَالَ لَكِنَّنِي الْيَوْمَ لَا أَعْصِيكَ وَاحِدَةً قَالَ أَيْ
رَبِّ وَعَدْتَنِي أَلَّا {تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ} فَإِنْ أَخْزَيْتَ أَبَاهُ
فَقَدْ أَخْزَيْتَ الْأَبْعَدَ قَالَ يَا إِبْرَاهِيمُ إِنِّي حَرَّمْتُهَا عَلَى الْكَافِرِينَ
فَأُخِذَ مِنْهُ فَقَالَ يَا إِبْرَاهِيمُ أَيْنَ أَبُوكَ؟ قَالَ أَنْتَ أَخَذْتَهُ
مِنِّي قَالَ انْظُرْ أَسْفَلَ مِنْهُ فَنَظَرَ فَإِذَا ذِيخٌ يَتَمَرَّغُ فِي نَتَنِهِ
فَأُخِذَ بِقَوَائِمِهِ فَأُلْقِيَ فِي النَّارِ
“Muhakkak ki İbrâhîm aleyhi's-selâm kıyamet günü babasının yüzü bozbulanık ve karmakarışık bir halde görüp, ona:
“Ben seni bundan menetmiştim de, sen bana karşı gelmiştin”
diyecek. Babası: “Fakat bugün, bir kerre dahi olsa sana karşı gelmeyeceğim”
diyecek. İbrâhîm aleyhi's-selâm:
“Rabbim! Diriltilecekleri günde beni rüsvây etmeyeceğini (Şuara 87) bana vaad etmiştin.
Babasını rüsvây edersen oğlunu da rüsvây etmiş olursun” diyecek. Rab Teâlâ
buyuracak ki:
“Ey İbrâhîm! Şüphesiz Ben cenneti kâfirtere haram
kılmışımdır.” İbrahim aleyhi's-selâm’ın babası ondan alınacak ve ona:
“Ey İbrahim! Baban nerede?” buyuracak. O da: “Onu benden
almıştın” diyecek. Allah Teâlâ:
“Aşağı tarafına bak” buyuracak. Bakıp görecek ki kendi
pisliği içinde bir sırtlan, ayaklarından tutulmuş ateşe atılıyor.”
Buhari bunu (no:4768) İbrahim b. Tahman yoluyla aynı tarikten, muhtasar olarak rivayet etmiştir. Bu rivayette İbrahim aleyhi's-selâm’ın
babasının ismi zikredilmemiştir. İbrahim b. Tahman, İbn Ebi Üveys’ten saha
sikadır.
Bezzar (17/213)
Meymun b. el-Asbag – Adem b. Ebi İyas – Hammad b. Seleme – Eyyub – Muhammed b.
Sirin – Ebu Hureyre radıyallahu anh – Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
isnadıyla aynı kıssayı rivayet etmiştir. Ancak bu rivayetin metni şöyledir:
يَلْقَى رَجُلٌ أَبَاهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
فَيَقُولُ يَا أَبَتِ هَلْ مُطِيعِي الْيَوْمَ؟ أَوْ هَلْ أَنْتَ تَابِعِي الْيَوْمَ؟
فَيَقُولُ نَعَمْ فَيَأْخُذُ بِيَدِهِ فَيَنْطَلِقُ بِهِ حَتَّى يَأْتِيَ بِهِ اللَّهَ
تَبَارَكَ وَتَعَالَى وَهُوَ يَعْرِضُ الْخَلْقَ أَيْ رَبِّ إِنَّكَ وَعَدْتَنِي أَنْ
لا تُخْزِيَنِي فَيُعْرِضُ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عَنْهُ ثُمَّ يَقُولُ مِثْلَ
ذَلِكَ فَيَمْسَخُ اللَّهُ أَبَاهُ ضِبْعَانًا فَيَهْوِي فِي النَّارِ فَيَقُولُ أَبُوكَ
فَيَقُولُ لا أَعْرِفُكَ
“Adam, kıyamet gününde
babasıyla karşılaşır ve der ki: “Ey babacığım! Bu gün bana itaat eder misin
(veya “Bugün bana tabi olur musun” dedi)?” O da: “Evet” der ve onun elinden
tutup götürür. Allah Tebarek ve Teâlâ’ya getirir, O halka görünür. Adam der ki:
“Ey rab! Muhakkak ki beni utandırmayacağını vaad etmiştin.” Allah Teâlâ ondan
yüzçevirir. Sonra yine aynısını söyler. Bunun üzerine Allah onun babasının
şeklini sırtlana çevirir ve cehenneme atar. Babası: “Senin babanım” der. O da: “Seni
tanımıyorum” der.”
Bu rivayet de ne
İbrahim aleyhi's-selâm’ın adı, ne de babasının adı zikredilmiştir.
Bunu aynı tarikten
Hakim de el-Mustedrek’te (4/632) rivayet etmiş, Zehebi Telhis’te “Muslim’in
şartına göre sahih” demiştir. Dediği gibi, Muslim'in şartına göre sahihtir.
Taberani de Mu’cemu’l-Evsat’ta (no:3599) aynı hadisi Zekeriya b. Yahya es-Saci – Hudbe b. Hâlid – Hammad b. Seleme – Sabit el-Bunani – Abdullah b. b. Rabah el-Ensari radıyallahu anh yoluyla ve; Zekeriyya b. Yahya es-Saci – Hudbe b. Hâlid – Hammad b. Seleme – Eyyub ve Hişam – Muhammed b. Sirin – Ebu Hureyre – Nebî sallallahu aleyhi ve sellem tarikiyle biraz daha uzun metinle rivayet etmiştir. Bu rivayetin sonunda Muhammed b. Sirin rahimehullah:
“Bu rivayette geçen kişinin İbrahim aleyhi's-selâm olduğunu konuşurduk” demiştir. Nitekim el-Makburi’nin Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayetinde bu kıssada geçen kişinin İbrahim aleyhi's-selâm olduğu tasrih edilmiştir.
Bezzar (Keşfu’l-Estar
no:94); Ahmed b. el-Mikdam el-İcli – el-Mu’temir b. Suleyman – babası – Katade –
Ukbe b. Abdilgafir – Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh isnadıyla rivayet
ediyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
لِيَأْخُذَنَّ
رَجُلٌ (بِيَدِ أَبِيهِ) يَوْمَ الْقِيَامَةِ لِيَقْطَعَ بِهِ النَّارَ يُرِيدُ أَنْ يُدْخِلَهُ
الْجَنَّةَ قَالَ فَيُنَادَى أَوْ يُنَادِي (يَعْني)
مُنَادٍ: إِنَّ الْجَنَّةَ لَا يَدْخلُهَا مُشْرِكٌ قَالَ فَيَقُولُ أَيْ رَبِّ! أَبِي
فَيَتَحَوَّلُ فِي غَيْرِ صُورَتِهِ فَيَتْرُكُهُ قَالَ: فَكَانَ أَصْحَابُ
مُحَمَّدٍ [صلى الله عليه وسلم] يَرَوْنَهُ إبْرَاهِيمَ، فَلَمْ يَزِدْ رَسُولُ
اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى ذَلِكَ
“Bir adam kıyamet
gününde cehennemlik olduğuna hükmedilen babasının elinden tutar ve onu cennete
sokmak ister. Bunun üzerine bir münadi: “Muhakkak ki cennete bir müşrik giremez”
diye seslenir. O da der ki: “Ey rabbim! Babam!” Bunun üzerine onun sureti başka
bir şekle döndürülür, o da onu terk eder.” (Ebu Said radıyallahu anh) dedi
ki:
“Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem’in ashabı bu adamın İbrahim aleyhi's-selâm olduğu
görüşündeydiler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bundan fazla bir şey
söylememiştir.”
Bunu ayrıca Ebu Ya’la
(2/315, 533) Hakim (4/631) ve İbn Hibban (6/234) rivayet etmiş olup, isnadı
sahihtir.
Bütün bu tariklerde görüldüğü üzere, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, İbrahim aleyhi's-selâm’ın babasının isminin Âzer olduğunu söylememiştir. Bu ifade yalnızca İsmail b. Ebi Uveys’in rivayetinde yer almıştır ve o hafızasından yaptığı rivayetlerde yanılgıları olan bir ravidir. Bu rivayette de kendisinden daha sika kimselerin zikretmedikleri bir ziyadeyi rivayet metni içinde zikrederek hata etmiştir. Dolayısıyla bu rivayette İbrahim aleyhi's-selâm’ın babasının isminin “Azer” şeklinde zikredilmesi şaz bir müdrec, hatta belki münker bir ziyadedir.
Allah en iyi
bilendir.