Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

21 Eylül 2012 Cuma

Kurbanlıklara Dikkat!

Kulağı Küpelenmiş Hayvan Kurban Olmaz!
Ebu Muâz el-Çubukâbâdî
Bismillah!
Günümüzde tarım müdürlükleri tarafından hayvanların kulaklarına küpe takılmaktadır. Şüphesiz bu şeytanın saptırmalarının galip gelmesi sebebiyledir. Allah Teâlâ Şeytanın şöyle dediğini haber vermiştir:
وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الْأَنْعَامِ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللَّهِ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا
Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.” (Nisâ’ 119)
Az sonra zikredeceğim ‘Alî radıyallahu anh hadisi, hayvanın kulağına her türlü müdahalede o hayvanın kurbanlık (akika ve adak dâhil) olamayacağı hususunda açıktır. İnsanların çoğunluğu bu nebevî hadise muhalefet ederek böyle bir hayvanın kurban olabileceğini söylemektedirler. Şüphesiz bu açıkça Kitap ve Sünnete muhalefettir!
Allah rasulü sallallahu aleyhi ve sellem kulağına müdahalede bulunulmuş hayvanların kurban edilmesini yasaklarken, kelamcı edalarla “Bu yasak putlara adanan hayvanlar hakkında idi” sözü gibi delilsiz ve tuhaf yorumlar yapanlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine muhalefet kapısı açmaktadırlar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözü karşısında böyle sözleri – kime ait olursa olsun - ancak helaya atarız! Nitekim İmam Şa’bî rahimehullah, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerine şahsi görüşleriye ve kıyaslarıyla itiraz eden böyle kimseler hakkında: “Şunların Allah rasulünden naklettiklerini alın, kendi görüşlerini ise helaya atın” derdi. (Darimi, Mukaddime)
Kulağına müdahalede bulunulmuş hayvanların kurban edilmesi yasaklanmıştır. ‘Alî radıyallahu anh anlatıyor:
أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَسْتَشْرِفَ العَيْنَ وَالأُذُنَ، وَأَنْ لَا نُضَحِّيَ بِمُقَابَلَةٍ، وَلَا مُدَابَرَةٍ، وَلَا شَرْقَاءَ، وَلَا خَرْقَاءَ
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi: ‘Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı veya yuvarlak delinmişi kurban yapmayın’ diye emretti.”[1]
 Bazıları da açarlar el-Elbânî rahimehullah'ın zayıf dediği numaraları, hadislerin metinlerine bile bakmaya gerek görmeden: "Bu hadis zayıftır" derler! Meseleyi tahkik etmeye bile ihtiyaç duymazlar. öyle ya, Ebu Muaz, Elbani'den daha mı iyi bilecek?!! Aslında yaptıkları şey taklidin başka bir türüdür. Taklittir, zira bahsettiğimiz kimselerin çoğu avamdan değil, hadis usulünü bilen, meseleyi araştırıp değerlendirebilecek kapasitede olan kimselerdir. Lakin onlar el-Elbânî'yi dilleriyle: "Masum değildir, hata edebilir" diye vasıflarken, fiilleriyle "herkes hata eder, Elbani hata etmez" intibaını verirler.  Bu yüzden fasit kıyaslamalar yaparak; "Elbani mi, İbn Useymin mi?, Elbani hadisi daha iyi bilir, Elbani mi Şuayb el-Arnaut mu?, Elbani'nin hem akidesi düzgündür, hem de hadisi Şuayb'dan daha iyi bilir" gibi sözler ederler. Bu kişi eğer bir Eşarî ise, yine hadis usulünün kriterlerine hiç bakmaz, bu defa Şuayb'ın görüşünü el-Elbani'nin görüşüne tercih etme yolunu tutar. Hadis usulünün gerekleriyle hareket etmezler!  Araştırmaya mecbur kalırlarsa dahi, objektif davranamaz, taassub gösterdikleri şahsın tercihini kuvvetlendirmek için çabalarlar.

Yukarıda zikrettiğim  hadisi bu lafzıyla el-Elbâni rahimehullah zayıf görmüştür. Lakin "Kulaklarına ve gözlerine iyice dikkat etmemizi emretti" lafzıyla sahih olduğunu ve zikrettiğim metnin ise rivayet yollarının toplamı ise sahih olduğunu söylemiştir. "Hadis numaralarından bakmak"la yetinip insanları yanıltan cahil hoca(!)lar, meselelerin hakikatlerini bilmezler! Aşağıda Şeyh el-Elbani rahimehullah'ın hadisin bu lafzıyla zayıf olduğunu söylemesinin de isabetli olmadığını açıklayacağım.
Hadisin Sıhhati Hakkında Birinci İtiraz:
Hadisin isnadındaki raviler güvenilirdir. Ancak Darekutnî, Ebû İshâk’ın Şureyh b. Numân’dan işitmediğini, bunu İbn Eşva’ yoluyla Şureyh’ten rivayet ettiğini söyleyerek illetlendirmiştir.[2]
Cevap:
Bu durum, hadisin sıhhatine zarar vermez. Bilakis isnadı kuvvetlendirir. Zira Sa‘îd b. ‘Amr b. Eşva sikadır. Böylece Ebu İshak’ın Şureyh b. Numan’dan işitip işitmediğine dair tedlis şüphesi ortadan kalkar.
Ziyâ’u’l-Makdisî, Tirmizî, İbn Cerîr et-Taberî, İbn Hibbân, Hâkim ve Zehebî’nin de dedikleri gibi hadisin isnadı sahihtir.
İbn Hazm rivayet yollarını zikrettikten sonra “Haber sahih olarak sabit olmuştur” demiştir.[3]
Şu‘ayb el-Arnâ’ut Musned tahkikinde hasen demiştir.
İkinci İtiraz:
Şeyh Elbânî, Ebû İshâk’ın ihtilata uğraması ve Şureyh b. Numan’ın meçhule yakın olması sebebiyle zayıf saymıştır.
Cevap:
Şeyh el-Elbanî, Sahihu Suneni Nesai’de “Kulaklarına ve gözlerine iyice dikkat etmemizi emretti” kısmının sahih olduğunu söylemiştir. İrvau’l-Galil’de ise rivayet yollarının toplamı ile sahih demiştir.[4]
Ebû İshâk es-Sebiî’ye gelince, güvenilir bir ravi olup bunu kendisinden on bir farklı ravi rivayet etmiştir. Bu raviler:
1- Ziyad b. Hayseme[5]: sikadır.
2- İsrail b. Yunus[6]: Ebu İshak’ın ashabından en sağlam olanıdır.
3- Kays b. Rebî[7]: Saduktur. Ebu İshak’ın, bu hadisi Said b. Eşva’dan, onun da Şureyh b. Numan’dan işittiği bu tarik ile sabit olmuştır.
4- Zuheyr b. Muaviye[8]: Ebu İshak’tan ihtilata uğramasından sonra da rivayet etmiştir. sikadır.
5- Ebû Bekr b. Ayyâş[9]: saduktur.
6- ‘Alî b. Sâlih[10]: sikadır.
7- Şureyk b. ‘Abdillâh[11]: Saduktur, hıfzı kötüdür.
8- Zekeriya b. Ebi Zaide[12]: Ebu İshak’tan ihtilata uğramasından sonra da işitmiştir. Sikadır.
9- Yunus b. Ebi İshak[13]: saduktur.
10- Hudeyc b. Muaviye[14]: saduktur.
11- el-Cerrah b. Dahhak[15]: saduktur. Ebu İshak’ın bu hadisi Said b. Eşva’dan, onun da Şureyh b. Numan’dan işittiği bu tarik ile de sabit olmuştur.
Nitekim İsrail b. Yunus, Zuheyr b. Muaviye ve Zekeriya b. Ebi Zaide’nin Ebû İshâk’tan rivayetlerinin en sağlam rivayetler olduğu belirtilmiş, Buhârî ve Müslim İsrail yoluyla Ebû İshâk’tan rivayette bulunmuşlardır.[16]
Yine Sufyan es-Sevrî bunu; Said b.Eşva – Şureyh b. Numan – Ali radıyallahu anh yoluyla rivayet etmiştir. Şureyh b. Nu’man şöyle demiştir:
كنت عند علي فسأله رجل عن الأضحية فقال لا مدابرة ولا مقابلة ولا شرقاء سليمة العين والأذن
“Ali radıyallahu anh’ın yanında idim. Birisi ona kurbanlık hakkında sordu. Ali radıyallahu anh dedi ki: “Kulağı arkadan veya önden delinmişi, ortadan yarılmışı kurban olmaz. Gözü ve kulakları sağlam olmalıdır.”[17]
Burada rivayet mevkuf gelmiş, Darekutni de mevkuf olmasını tercih etmiştir. Şeyh el-Elbani de Daifu Ebi Davud’da mevkuf olarak sahih olduğunu kabul etmiştir.
İbn Ebi Hatim ise, Cerrah b. Dahhak – Ebu İshak – Said b. Eşva – Şureyh – Ali radıyallahu anh yoluyla merfu rivayetini tercih etmiştir.[18] Sikanın ziyadesi makbul olduğundan, hadisin merfu olması tercih edilir.
Şureyh b. Numan hakkında Ebu İshak es-Sebiî ve ondan ikrar ile; İbn Hacer: “saduk” demişlerdir. Müteşeddidlerden sayılan Abdurrahman b. Yusuf b. Hıraş da: "Saduk" demiştir. Böylece hadisin sıhhati hakkında hiçbir şüphe kalmamıştır.
Hadisin merfu oluşunun şahitlerine gelince:
1- Ebu Mesud el-Ensari radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لا يضحى بمقابلة و لا مدابرة و لا شرقاء و لا خرقاء و سلم العين و الأذن
Kulağı önden delinmiş, arkadan delinmiş, ortadan yarılmış ve yuvarlak delinmiş olan, gözü ve kulağı sağlam olmayan hayvanı kurban kesmeyin[19]
2- Ali radıyallahu anh’den:
أمرنا رسول الله صلى الله عليه و سلم أن نستشرف العين والأذن
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize kurbanlık hayvanların gözlerini ve kulaklarını iyice kontrol etmemizi emretti.”[20]
 3- Huzeyfe radıyallahu anh’den:
أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - أَنْ نَسْتَشْرِفَ الْعَيْنَ، وَالْأُذُنَ
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize (kurbanlık hayvanların) gözlerini ve kulaklarını iyice kontrol etmemizi emretti”[21]
4- İbn Mesud radıyallahu anh’den:
أمَرَنا رسولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ نَستشرِفَ العينَ والأُذنَ في الأَضاحي
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize kurbanlık hayvanların gözlerini ve kulaklarını iyice kontrol etmemizi emretti”[22]
Herkes Yanıldı, Ben mi Doğrusunu Buldum?
Çoğunluğun hakka muhalefet ettikleri bu gibi konularda sıkça işittiğim sözlerden birisi şu: “Senden iyi bilen alimler bu yanlışı fark etmediler de, sen mi fark ettin?” Mesele, alimlerin fark edip etmemesi meselesi değil, kitap ve sünnet naslarından bize ulaşanlara tabi olma mecburiyetimizdir. Bununla beraber, Allah’a hamd olsun, hiçbir meselede tek kaldığım bir görüşü dile getirmediğim gibi, bu konuda da hakka isabet eden ve batıla karşı çıkan alimler eskiden beri mevcuttur. Bu alimlerden bazısını şöylece misallendirebilirim:
İmam Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:
لَا تُجْزِئُ الْأُضْحِيَّةُ بِأَعْضَبِ الْقَرْنِ وَالْأُذُنِ؛ لِهَذَا الْحَدِيثِ
“Bu hadisten dolayı boynuzu ve kulağı kesik hayvan, kurban olarak geçerli olmaz.”[23]
İmam Ahmed’in bu sözünü nakleden İbn Kesir, aynı yerde kurban edilmeye mani olan diğer kusurları da saydıktan sonra, “hadisin açık ifadesiyle, bu kusurları taşıyan hayvanın kurban edilmesi geçersiz olur” demiştir.
Ebu Cafer et-Tahavî şöyle demiştir:
فَفِي هَذِهِ الْآثَارِ النَّهْيُ عَنِ الْأُضْحِيَّةِ بِمُقَابَلَةٍ , أَوْ مُدَابَرَةٍ , وَذَلِكَ فِي الْأُذُنِ , مَا كَانَ مِنْ ذَلِكَ مِنْ قُبَالَةِ الْأُذُنِ , فَهُوَ مُقَابَلَةٌ , وَمَا كَانَ مِنْ أَسْفَلِهَا , فَهُوَ مُدَابَرَةٌ . .. . فَثَبَتَ بِذَلِكَ مَا نَهَى عَنْهُ مِنْ ذَلِكَ فِي الْأُذُنِ , وَلَمْ يَجُزْ لَنَا تَرْكُهُ , .. . فَلَمَّا لَمْ يُعْلَمْ نَسْخُ حَدِيثِ عَلِيٍّ بَعْدَمَا قَدْ عَلِمْنَا ثُبُوتَهُ
“İşte bu rivayetlerde kulağı önden ya da arkadan kesilmiş kurbanlığın kurban edilmesi yasaklanmaktadır. Eğer kulak önden kesilmişse buna “mukabele”, alt tarafından kesilmişse ona “mudabere” denilir… İşte bununla, kulakları ne şekilde kesilmiş olursa olsun, böyle bir hayvanın kurban edilmesi bize yasaklanmış ve ihmal etmemiz caiz olmayan bir husus sabit olmuştur… Ali radıyallahu anh hadisi sabit olup nesh edildiği bilinmemektedir…”[24]
Kurtubi Nisa suresi 118-119. Ayetinin tefsirinde şöyle demiştir:
وَلَمَّا كَانَ هَذَا مِنْ فِعْلِ الشَّيْطَانِ وَأَثَرِهِ أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ (أَنْ نَسْتَشْرِفَ  الْعَيْنَ وَالْأُذُنَ وَلَا نُضَحِّيَ بِعَوْرَاءَ وَلَا مُقَابَلَةٍ وَلَا مُدَابَرَةٍ وَلَا خَرْقَاءَ وَلَا شَرْقَاءَ) أَخْرَجَهُ أَبُو دَاوُدَ عَنْ عَلِيٍّ قَالَ: أَمَرَنَا، فَذَكَرَهُ. الْمُقَابَلَةُ: الْمَقْطُوعَةُ طَرَفَ الْأُذُنِ. وَالْمُدَابَرَةُ الْمَقْطُوعَةُ مُؤَخَّرَ الْأُذُنِ. وَالشَّرْقَاءُ: مَشْقُوقَةُ الْأُذُنِ. وَالْخَرْقَاءُ الَّتِي تَخْرِقُ أُذُنَهَا السِّمَةُ. وَالْعَيْبُ فِي الْأُذُنِ مُرَاعًى عِنْدَ جَمَاعَةِ الْعُلَمَاءِ.
Bu gibi uygulamalar şeytanın işi ve onun etkisinden ortaya çıktığı için “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizlere, (kurban edeceğimiz hayvanların) gözlerini, kulakları­nı iyice tetkik etmemizi ve bir gözü kör, kulağının bir tarafı kesilmiş, kula­ğının arka kısmı kesik, kulağı delinmiş ve kulağı yarılmış davarları kurban etmememizi emretmiştir. Bunu, Ebû Dâvûd, Ali'den rivayet etmiştir. Ali dedi ki; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bi­ze "... emretti" diyerek hadisi zikretti. Alimlerden bir topluluğa göre kulaktaki kusura dikkat edilmesi gerekir.”[25]
Kurtubi, bu cümlelerden sonra mezhep alimlerinin delilsiz yorumlarla bu yasağı nasıl tevil ettiklerini nakleder ki, hadisin açık ifadesinden sonra bu yorumlar bizi bağlamaz.
Hulasa: Kulağına müdahalede bulunulmuş kurbanlık, ne kurban olarak, ne adak olarak ve ne de akika olarak yerine gelmez. Ebu Muaz’ın görüşünü taklid edenlere de, başkasının görüşünü taklid edenlere de taklit haramdır. Ancak zikrettiğimiz delillere tabi olmak vaciptir. Kim olursa olsun, delilsiz olarak Allah ve rasulünün sözlerine aykırı söz söyleyenin sözü duvara çarpılır, geriye hüccet olarak sadece ve sadece Allah ve rasulünün sözleri kalır.

[1] Sahih. Ahmed (1/83, 101, 127, 129, 137, 150); Tirmizî (1498); Ebû Dâvud (2804-2806); Nesâ‘î (4372-74); İbn Mâce (3142); Dârimî (1952); Ziyâ’u’l-Makdisî, el-Muhtare (2/113-116 no: 487-488); Hâkim (4/249); İbnu’l-Cârud, el-Muntekâ (906); Beyhakî (9/275); Darekutnî, el-‘İlel (3/239) Darekutni el-Mu’telef ve’l-Muhtelef (2/49).
[2] Darekutni el-İlel (3/238)
[3] el-Muhallâ (7/359-360)
[4] İrvau’l-Galil (4/364)
[5] Nesai (4375) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (6193) Ziya (2/115)
[6] Hakim (4/249) Ziya (2/115) Beyhaki (9/275) Darimi (2/106) Buhari Tarih (4/230)
[7] Ziya (2/116) Hakim (4/249) Veki Ahbaru’l-Kudat (3/13)
[8] Ahmed (1/108, 149) Ebu Davud (2804) Nesai (4373) Ziyau’l-Makdisi (2/113) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (6194) Nesai Sunenu’l-Kubra (4463) Beyhaki (9/275)
[9] Ahmed (1/80) Nesai (4374) Nesai Sunenu’l-Kubra (4464) İbn Mace (3142) Ziya el-Makdisi (2/114) İbnu’l-Carud (906)
[10] Ahmed (1/128) Ziya (2/115)
[11] Tirmizi (1498) Ziya (2/115)
[12] Nesai (4372) Nesai Sunenu’l-Kubra (4462) Ziya (2/115)
[13] Ziya (2/115)
[14] Ziya (2/115)
[15] Ziya (2/116) Darekutni el-İlel (2/239)
[16] Bkz. el-İgtibat bi-men Rumiye mine’r-Ruvvat bi’l-İhtilat (1/273).
[17] Sahih mevkuf. Darekutni el-İlel (3/239) Ziya (2/116) Buhari Tarih (4/229)
[18] İbn Ebi Hatim el-İlel (1606)
[19] Hasen ligayrihi. Taberani (17/243) isnadında Abdulgaffar b. Kasım zayıftır.
[20] Sahih. Nesai (4376) Tirmizi (1503) İbn Mace (3143) Tayalisi (160) İbn Huzeyme (2915) Hakim (1/641, 4/250) İbn Hibban (13/243) Ahmed (1/152) el-Elbani Sahihu İbn Huzeyme tahkikinde: “Hasen, sahih” demiştir.
[21] Sahih ligayrihi. Bezzar (7/333)
[22] Sahih ligayrihi. Musannefatu İsmail es-Saffar (528) Ebu Ubeyde, babası ibn Mesud radıyallahu anh’den işitmemiştir.
[23] İbn Kesir Tefsiri (5/422)
[24] Tahavi, Şerhu Meani’l-Asar (6193-6198 nolu rivayetlerin açıklaması. Tercümesinde: no:6057-6060, cilt 6 s.361)
[25] Kurtubi (5/390)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)