Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

1 Mart 2021 Pazartesi

Hastalığın Sebebinin Bulaşması, Hastalığın Bulaşması Demek Değildir!

 Dr. Hakim el-Mutayri, el-İslam ve Nakzu'l-Cahiliyyeti'l-Garbiyye adlı kitabında şöyle demiştir:

"Soru: “Hastalık bulaşması yoktur” hadisi ile hastalığın bulaştığını ilmî olarak ve vakâ olarak ispat eden diğer hadislerin arası nasıl bulunur?

Cevap: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Hastalık bulaşması yoktur, uğursuzluk yoktur” buyurduğunu zikrettik. Advâ; hastanın diğer bir şahsa hastalığı taşımasıdır. Virüsü veya hastalık sebebini taşıması değildir. Din koyucunun reddettiği şey şudur: kimse kimseyi hasta etmez. Hastalığın sebebini nakledebilir. Din koyucu: “Peki ilkini hasta eden kim?” buyurmuştur. Hastalığa ilk yakalanana virüs girmiştir ve bağışıklık sistemi ona mukavemet edememiştir.  Allah’ın insan vücuduna koyduğu bağışıklık sistemi virüsü def edememiştir. Bu bağışıklık sisteminin kuvveti kişiden kişiye göre değişir. Bu yüzden insan hastalanabilir de, hastalanmayabilir de. Sebep; bağışıklık sisteminin zayıflığıdır. Hastalıklı kimseyle temas etmesi veya vücuduna virüs girmesi değildir! Mütevatir hadisi zikretmiştik. Bu hadisteki lafız ve illetlendirme ile Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabeye getirdiği delil geçti. Hastalığın bulaştığına şahitlik eden kimse Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e karşı tartışmış ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Peki ilkini hasta eden kim? Bu ancak kaderdir” buyurmuştur. Böylece konu kapanmıştır.

Bize göre bu konu imanî, akidevî bir meseledir. Dileyen buna iman eder, dileyen de tıbbı ve materyalistleri tasdik eder veya etmez. Bu kendi meselesidir. Lakin hadisin manası budur. Şuan tabiplerin çoğu hastalığın hasta kimseyle temasla değil, bağışıklık sisteminin zayıflığı ile alakalı olduğunu ispat ediyor. Nitekim kişi hastayla temas ettiği halde hasta olmuyor! Bu şahit olunan gerçektir. Hafız İbn Hacer, taun hastasını ziyaret etmekten kaçınmanın caiz olduğunu söyleyeni reddetmiş ve şeriat sahibinin hastalık bulaşması inancını reddetmesine dayanmıştır.

İnsan doğumundan itibaren yeryüzünde dolu olan virüs ve mikroplara maruz kalır. Allah Azze ve Celle hastalıkları ondan, içine yerleştirdiği savunma mekanizması ile def eder. Allah insanın hasta olmasını diler ve takdir ederse o hasta olur.: “Hastalandığım zaman şifa veren O’dur.” (Şuara 80) Allah onun ölmesini dilerse ölür. Herşey Allah’ın kaza ve kaderi iledir.”

Ebu Muaz’ın notu: Bilim adamları virüs diye bir şeyin varlığını ispat edememişlerdir. Bu yalnızca genel kabul gören bir teoriden ibarettir. Virüsün varlığını kabul edenlerin virüs dedikleri şey hakikatte, vücutta zehirlenmeler, stres veya başka sebeplerle hücre yapısında oluşan tahribatların kalıntılarıdır ve bunlara exosom denir. Virüs diye birşeyin varlığını iddia edenler, bu exosomların virüs olduğunu söylüyor ve işin hakikatini bilmeyenleri aldatıyorlar. Bu mesele bir yana, virüs ya da exosom, insandan insana geçebilir, lakin bu hastalığın bulaşması demek değildir. Allah bir kimsede hastalık yaratmayı dilerse, geri zekâlı şerefsizlerin taktıkları maskeler veya koydukları mesafeler buna mani olamaz! Nitekim İblisin maske ve mesafe emrine en sıkı riayet edenlerin hasta olduklarına, iblise bu konuda itaat etmeyenlerin ise hasta olmadıklarına hergün şahit olunduğu halde, korona yalanlarına iman etmekte inat eden kimseler görmemiz, insanların kendilerini ne kadar aşağılık bir konuma indirdiklerini göstermektedir. Evet, Allah’a ve rasulüne iman etmek insanı şereflendirir, “bilim” iddiasıyla uyduruk teorilere iman edip Allah’ı ve rasulünü inkar etmek ise insanı en şerefsiz mahluk haline getirir!

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)