Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

13 Mayıs 2014 Salı

Şeyh el-Elbânî Rahimehullah’ın Pantolon Hakkındaki Fetvaları

Şeyh Salih el-Bekrî Hafizehullah’ın Tenbihu’r-Rical adlı risalesinden naklederek tercüme eden: Ebu Muaz
Şeyh el-Elbani rahimehullah’a: “Pantolon giymenin hükmü nedir?” diye soruldu.
Şöyle cevap verdi: “Pantolon Müslümanların bu zamanda uğradıkları musibetlerdendir. Bunun sebebi kafirlerin Müslümanların ülkelerine savaş açmaları ve âdetleriyle gelerek Müslümanların da onları taklid etmeleridir. Bazı Müslümanlar bunu benimsemişlerdir. Bu konu uzundur. Lakin kısaca şöyle diyebilirim:
Pantolon giymekte iki afet vardır:
Birincisi: Avreti belli etmektedir. Özellikle geniş ve örtücü olan uzun elbise giymeden pantolonla namaz kılanın kalçaları gibi avret yerleri hatta secde ederken kalçalarının arası belli olur. Maalesef bu özellikle cemaatle namazda şahit olunan bir durumdur. Kişi önünde pantolonlu birinin kalçaları ve uyluklarını görür. Hatta bundan daha kötüsü de olur. Bu pantolondaki birinci afettir ki avreti belli etmesidir. Kadınlar bir yana, erkeğin dahi avretini belli eden elbise giymesi caiz değildir. Bu konuyu Hicabu’l-Mer’eti’l-Muslime kitabımda açıklamış bulunuyorum.
İkinci afet: pantolonun kafirlerin elbisesi olmasıdır. Asırlar boyunca hiçbir zaman pantolon Müslümanların kıyafeti olmamıştır. Nitekim Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in: “Kıyametten önce sadece hiçbir ortağı olmayan Allah’a kulluk edilmesi üzere kılıçla gönderildim. Rızkım mızrağımın gölgesinde kılındı. Zillet ve küçüklük emrime muhalefet edenleredir. Kim bir kavme benzerse onlardandır” buyurduğu sabit olmuştur. Muslim’in Sahih’inde şöyle gelmiştir: Bir adam Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e geldi ve selam verdi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ona: “Bu elbise kafirlerin elbisesidir. Onu giyme” buyurdu.” Bu yüzden pantolon giymekle müptela olan her Müslümanın, bunun üzerine; Pakistan’lı veya Hindistan’lı kardeşlerimizin giydikleri gibi uzun bir ceket veya diz kapaklarına kadar inen uzun gömlek giymeleri gerekir. Hakikatte bu, pantolonun Müslümanın avretini belli etmesini gizler.”
Yine şöyle demiştir: “Mescide girdiğimde namaz kılan, bazısı Kitap ve sünnet davetini benimsemiş olan gençleri görmem beni çok üzmektedir. Önümde namaz kılanlara hayret ettim! Müslüman mı namaz kılıyor yoksa bir münafık mı namaz kılıyor diye şaşırıyorum! Neden mi? Çünkü adına pantolon denilen kafir elbisesini giymiş! Uylukları ve kalça kasları bellidir! Bazen secde ettiğinde iki uyluğu arasındaki, arkasındakilere belli olmaktadır. Bu islamî bir elbise midir ey cemaat! Allah Azze ve Celle için hayır, kesinlikle değil! Lakin bu takliddir. Burada taklitten çok çok şikayet ederiz. Meğer daha da kötü bir taklide müptela olmuşuz! Zira nasıl olabilir? Bizler Müslümanları ve din imamlarını taklid etsek, İslam bizden dini doğrudan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den almamızı ister! Halimize bakın ki bugün kafirlerin imamlarını taklid eder olmuşuz da erkek-kadın-genç fark etmeksizin giyimde bu kanunu koyuyoruz! Herhangi bir araştırma, sorgulama veya tetkik olmaksızın geleni kabul eder olmuşuz!
Şöyle demek hakkımdır: Ben Müslüman ümmetin – genelleme yapmak istemiyorum, ancak onlardan bir kısmını kastediyorum – içinde bulundukları bu konumda oldukları müddetçe İslam’ın izzetini tekrar döndürebileceklerine inanmıyorum.”
Elbani rahimehullah’a şöyle soruldu: “Üzerinde cübbe ve sarık bulunmaksızın şalvar giymek kafirlere benzemek sayılır mı?
Cevap: Soruyu soran bol şalvarları mı kastediyor yoksa bugün pantolon dedikleri şeyi mi kastediyor bilmiyorum. Şalvarın ismi pantolona değiştirilmiştir! Eğer soru sahibi bizim şalvardan anladığımız şeyi kastediyorsa o bol ve geniş bir elbisedir ve bunu bazı Müslümanlar giymeye devam etmişlerdir. Eğer bunu kastediyorsa bu kafirlere benzemek sayılmaz.
Ama üzerinde defalarca tekrar ederek durduğumuz pantolona gelince, o Müslümanların elbisesinden değildir. Zira avreti belli edecek darlıktadır. Ne kadar bollaştırılsa da dardır. Bu isabetli olanın aksidir. Bugünün hayat düzeni maalesef böyledir. Pantolon giymek kafirlere benzemektir, şalvar giymek ise böyle değildir.”
Yine bir kaset kaydında Şeyh el-Elbani şöyle demiştir: “Pantolonda iki musibet vardır:
Birinci musibet: Pantolon giymek kafirlere benzemektir. Müslümanlar geniş ve bol şalvarlar giymeye devam etmişlerdir. Suriye ve Lübnan’da bazı Müslümanlar hala giymeye devam etmektedirler.
Müslümanlar, sömürgeciler yerleşip de kötü etkilerini bırakıncaya kadar pantolon nedir bilmezlerdi. Müslümanlar aptallık ve cahilliklerinden dolayı onlardan görerek benimsediler.
İkinci musibet: Pantolon avreti belli etmektedir. Erkeğin avreti diz ile göbek arasıdır. Namaz kılan pantolon ile oturduğunda Allah’a isyandan olabildiğince uzak olmalıdır. O secde eder, kalçası ise meydandadır! Hatta iki uyluğu arasındaki belli olur!
Bu namaz kılan insan alemlerin rabbinin huzurunda nasıl bu halde durabilir!
Gariptir ki birçok Müslüman gençler elbiselerinin darlığından dolayı vücut hatlarını belli eden kadınlara karşı çıkıyorlar fakat kendilerini unutuyorlar! Zira karşı çıktıkları şeye kendileri düşmektedirler! Bir kadının vücut hatlarını belli eden dar elbise giymesiyle pantolon giyen bir genç arasında fark yoktur! Onun da kalçası belli olur. Erkeğin kalçası da, kadının kalçası da avrettir. Her ikisi de aynıdır. Gençlerin bu musibete karşı uyanmaları gerekir! Bu musibet Allah’ın diledikleri dışında çok yaygınlaşmıştır, onlar da ne kadar azdır!”

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)