Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

12 Ocak 2015 Pazartesi

Karşı Çıktığımız Hizipçilik Nedir? Şeyh Mukbil b. Hadi


Soru: Bazı hizipçiler bizim hizipçiliği ve anlamını bilmemekle suçluyor. Bize göre hizipçinin, bir meselede bile olsa bize muhalif olan herkes olduğunu söyleyerek suçluyorlar. Bizim muhaliflerimize güzel muamele yapmadığımızı söylüyor ve bizden hizipçiliği tarif etmemizi istiyorlar. Ey faziletli şeyh! Bize bir şahsın hizipçi olduğuna nasıl hükmedilebileceğini açıklar mısınız? Hizipçilik nedir ve hizipçi kimdir? Kınanan hizipçiliğin şartları nelerdir? Allah size hayırlı karşılık versin.

Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullah’ın cevabı: Ey kardeşler, onlar bizden hizipçiyi bir gulyabani gibi yahut boynuzları olan bir öküz şeklinde tarif etmemizi istiyorlar. Hayır ey kardeşler! Mesele tefekkür ve velâ ve berâ meselesidir. Onlarla beraber olanlara vela (yakınlık göstermek), onlarla beraber olmayana berâ (uzak durmak) istiyorlar. Bu insanlar Allah Subhanehu ve Teala’dan korkmuyorlar! Sünnet ehlinden uzaklaştırıp sünnet ehlini eleştirmeyi mümkün görüyorlar.
Vallahi! Vallahi! Şayet Allah Subhanehu ve Teâlâ sünneti kaim kılmasaydı, şia Ehli sünnet aleyhine yalan söylerdi, sufiler ehli sünnet aleyhine yalan söylerdi, İhvanu’l-Muflisîn Ehli sünnet üzerine yalan söylerdi, Hikmet derneği sahipleri Ehli sünnet aleyhine yalan söylerdi, İhsan derneği Ehli Sünnet aleyhine yalan söylerdi, komünistler ehli sünnet aleyhine yalan söylerdi. Hatta şayet sünnet ehli onların söylediklerinden ve yaptıklarından gafil olsaydı, onlar her şeyi getirir ve: “(Mukbil b. Hadi) el-Vadi’i “es-Savaik ale’l-ekkâliyne bil-melaık (kaşıkla yemek yiyenlere çarpıcı yıldırımlar) diye risale yazdı derler. Bize üzerinde kaşıklar bulunan helal yiyecek getirdiklerinde inşallah yeriz, Allah’a hamd olsun. Bununla beraber ellerle yemeyi tavsiye ederiz. Bizler ellerle yemeyi tavsiye ederiz ama kaşıkla yemeyi ne haram kılar ne de mekruh sayarız. Komunistler, baasçılar ve sufiler hakkımızda: “Sünnet ehli muz ve hıyar satın almazlar, kadınların süt sağmasını caiz görmezler” diyorlar. Ey gafiller! Konuştuğunuz bu sözleri sünnet ehlini tanıyan kimse kabul etmez. Allah yardımcımız olsun, Allah yardımcımız olsun.
Allah’a hamd olsun sünnet ehli, Allah’ın helal kıldığı şeyi haram saymaz. Toplumla beraber indirim yapmaz, toplumla beraber haramı mubah saymaz. Bilakis onlar kitap ve sünnete tutunurlar.
Hizipçilerin vela ve berâ’sı yalan ve aldatmacadır. Aden’de zahid ve takva sahibi olarak bildiğim ve hakkımda konuşmasını mazur gördüğüm birisi var. O her biri burdan Saa’de’ye kadar olan birçok yalanlar söylüyor. Bu yalanlardan biri; “bizim burada enstitü varmış!” Aden’li olan kardeşlerimiz enstitüyü bilmezler. Davet buradaymış! Sünnet ehli kendisine verilmeyenle doymuş görünmez! Yapmadıkları şeyle övünmeyi istemezler! Ben onların masum olduğunu kastetmiyorum. Onlar da beşerdir. İlim talebesi hata da eder, isabet de eder. Bildiği de vardır, bilmediği de vardır. Allah yardımcımız olsun.
Bu konuda şüphe atan iddia sahibi kimdir ey kardeşler! Bir sünnet ehli ona geldiği zaman sünnî oluverir! Sorumluların hali bu. Sorumlular bunu ders veriyor! Onların yanına gitsen, sen sünnî isen sana kendilerinin de sünnet ehli olduğunu izhar ederler. Kabile şeyhlerinin ve başkalarının çoğunun hali budur. Ancak akletmeyen sağır ve dilsizlerdir. İşte hizipçiliğin vela ve berâ’sı budur.
Sünnet ehlinin velâsı (yakınlık göstermesi) da Allah içindir, berâsı (uzaklaşması) da Allah içindir. Sünnet ehline göre beyaz ile siyah, arap ile acem, tüccar ile fakir arasında fark yoktur. Yine davet hususunda erkek ile kadın farkı gözetmez. Her birine hakkını verir.
İhvanu’l-Muflisin’in daveti, ey kültürlülerin, tüccarların ve sorumluların kardeşleri! Allah için hayret! Ey kardeşler! Kendisine yakınlaşmak mümkün olan tüccarlara onlarla beraber kim sabreder! Ona ayakkabılarıyla yakınlaşmak gerekiyorsa, ayakkabılarıyla yakınlaşır, üzüntüsünde başından sonuna kadar onun yanında nöbet bekler. Ta ki bir sünnet ehli gelip de onlarla konuşmasın! Onlar, tüccarların ve kendilerine icabet eden kabile şeyhlerinin hizmetkarları gibidirler.
En önemlisi, hizipçiler karıştırma yaparak şöyle derler: “Sünnet ehli hizipçiliği bilmiyor!” Allah’a hamd olsun Şam’dan, Yemen’den, doğudan, batıdan bütün insanlar sünnet ehlinin Hizipçiliğe buğzettiğini öğrendiler. Bazıları  meseleyi açıklamıyor da: “Birliği bozuyorlar, alimleri eleştiriyorlar” ve daha başka sözler ediyorlar. Lakin bizler diyoruz ki: toz kalkınca altlarındakinin at mı yoksa eşek mi olduğunu görecekler. Gerçekler ya bugün, ya yarın, ya da ertesi gün ortaya çıkacak. Yardım istenecek olan Allah’tır.
Kaynak: Hadramut’tan er-Riydetu’ş-Şarkiyye halkının soruları kaseti Link: http://www.muqbel.net/files/fatwa/muqbel-fatwa156.mp3

Tercüme: Ebu Muaz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)