Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki:
لَوْ أَنَّ النَّاسَ إِذَا ابْتُلُوا مِنْ قِبَلِ سُلْطَانِهِمْ بِشَيْءٍ دَعُوا اللَّهَ أَوْشَكَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَ عَنْهُمْ، وَلَكِنَّهُمْ فَزِعُوا إِلَى السَّيْفِ فُوُكِلُوا إِلَيْهِ وَاللَّهِ مَا جَاءُوا بِيَوْمٍ خَيْرٍ قَطُّ، ثُمَّ قَرَأَ: وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ الْحُسْنَى عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ بِمَا صَبَرُوا وَدَمَّرْنَا مَا كَانَ يَصْنَعُ فِرْعَوْنُ وَقَوْمُهُ وَمَا كَانُوا يَعْرِشُونَ
“İnsanlar yöneticileri
tarafından bir şeyle ibtila edilirlerse Allah’a dua ettikleri zaman Allah’ın bu
belayı kaldırması yakındır. Lakin onlar kılıca sarılırlarsa kendi
hallerine bırakılırlar. Vallahi onlar asla hayır görmezler.” Sonra şu ayeti okudu: "Rabbinin İsrailoğullarına olan o güzel vaadi sabrettikleri için
tamamlandı. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yükselttiklerini harap
ettik” (A'raf 137)
İsnadı hasendir. İbn Ebî Hâtim Tefsir (8897) Ebu Abdillah ed-Dani, Silsiletu’l-Asari’s-Sahiha (551)
Suyuti, el-İklil (s.131)