Soru: Neden bizler
özellikle Alah’ın delilleriyle indirdiği hükümlerle hükmetmeyen yöneticilere
karşı cihad ilan etmiyoruz?
Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullah’ın
cevabı: “Gerçekten cihad İslam’ın en üstün şiarlarından sayılır. “Muhakkak
ki Allah müminlerin canlarını ve mallarını satın almıştır, (bunun karşılığında)
onlara cennet vardır. Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.” Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Kim savaşa çıkmadan ve gönlünden
savaşmayı geçirmeden ölürse cahiliye ölümüyle ölmüştür.”
Müslümanların bazı
yöneticilerinde dinden bazı kalıntılar vardır. Kafir olduğu açıkça ortaya çıkmamıştır.
Şayet Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Ubade b. Es-Samit radıyallahu anh
tarafından rivayet edilen hadisinde olduğu gibi onun küfrü açıkça ortaya çıksa,
ki bu hadiste şöyle denilir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e,
zorlukta ve kolaylıkta, hoşnutlukta ve hoşnutsuzlukta, dinleyip itaat etmek,
yanımızda Allah’tan bir burhan olan apaçık küfür görmemiz hali dışında, emir
sahipleriyle çekişmemek ve nerede olursak olalım, Allah için hiçbir kınayıcının
kınamasından korkmadan hakkı söylemek üzere biat ettik.”
Şayet yöneticinin küfrü
apaçık ortaya çıkarsa, Müslümanların ve halkın durumunu da incelemek
zorunludur. Durum halkın aleyhine dönebilir. Müslümanlar cihada ehil midirler,
yoksa değil midirler bakılır. Bilakis onlar mal toplamaya ehildirler. Ekmek
azaldığı zaman Başkana sövmeye hazırdır. İsmini vermek istemediğim Mısır’lı
kardeşlerden bazısının sözü hoşuma gitti. Dediler ki: “Sen Sedat kafirdir”
diyorsun. Dedi ki: “Sadece benim Sedat kafir dediğimi görüyorsunuz. Gidin ekmek
taburlarına bakın, insanların “Sedat kafirdir” dediklerini duyacaksınız.”
Halk, ekmek, şeker, tuz
azaldığı zaman başkanları tekfir etmeye hazırdır. Eğer onların ihtiyaçlarını
giderecek olursa: “Bu raşid bir halifedir” derler.
Sonra sonucunun ne
olacağına bakılması gerekir. Müslümanların kanlarının dökülüp başa bir komünist,
bir baasçı veya bir laik geçer mi?
Biz Camiatu’l-İslamiyye’de
iken Muhammed adında Habeş’li bir arkadaşım vardı. Ona: “Ey muhammed bu tatilde
ne yaptın?” dedim. “Tuğyanın üzerine yürüdük” dedi. Onların ülkesinde Hristiyanlar
vardı ve onlara karşı ayaklanıp kovmuşlardı. Az bir zaman sonra bir de ne
olsun, Habeşistan’da kızıl komünizm!
Ben
sakalımıza gülen komünistlerin, baasçıların veya Nasırilerin bizi tahrik etmelerine
üzülüyorum. Aden’den İngilizleri Müslümanlar kovdu. Sonra komünistler başa
geçti. Cemal Abdunnasır – Allah ona rahmet etmesin! – için beşik hazırlayan,
koltuğa oturtan kimler idi? Onlar İhvanu’l-Muslimun idi, sonra Cemal onları
parçaladı. Her belanın başı İran için Amerikan uşağı bir sufi olan Sibgatullah
el-Muceddidi’ye ortam hazırlayan kim oldu? Yarım milyona yakın Müslümanları hüsrana
uğrattılar. Allah niyetlerine göre onlara rahmet etsin. Allah’tan niyetlerine
göre onları şehadetle rızıklandırmasını umarız.
Amerika’nın kendisi için
sakallı kimseler seçip: “Sakallılar gafildir” demediklerini nereden biliyoruz?
Sonra onlara derler ki: “Şu başkana bakın, halkın malını nasıl harcıyor, nasıl
fesat kapıları açıyor, Allah’ın haram kıldığını nasıl helal sayıyor, halkı
zindana atmış gibi nasıl da baskı yapıyor!” Ta ki halkı etkileyerek tahrik
ederler, sonra ondan daha şerlisini getirirler. Bunu yapamazlarsa Amerikan
dolarları devreye girer. Cahilice hırs içinde olan halka yüz milyonlar
verirler, sonra istediklerini yaptırırlar. “Zalimlere meyletmeyin yoksa size
ateş dokunur”
Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.”
Bize gelince tokatlara
doymuş hale geldik, sonra yeni davetçiler geldi ve: “Belki de samimilerdir”
dediler. Sonra da birçok Müslüman ülkesinde olanlar olduktan sonra ancak
anlayabildik.
Eğer Müslümanlar ehil
iseler ve yanlarında kuvvetler, açlık, elbisesizlik, uykusuzluk, yorgunluk gibi
zorluklara dayanabilecek erkekler varsa, Harut ve Marut’tan daha büyüleyici
olan Amerikan dolarlarını reddedebiliyorlarsa, ilk işin Amerikan dolarlarını
reddetmek üzere Allah’a söz vermek olduğunu bilmeleri gerekir. Aksi halde asla
başaramazlar.
“Sünnet ehli cihadda
değiller” diyenler kibirlenen kimselerdir. Sünnet ehli cihaddadır. Allah’a
davet devam ediyor, öğretim devam ediyor, zalimlere karşı, hizipçilere karşı, komünistlere
karşı, baasçılara karşı, nâsırilere karşı, hatta bütün toplumlara karşı güçlerinin
yettiği sınırda kötülüğe karşı çıkmak devam ediyor! Bu düşmanlara, silahla
karşı durmaktan daha çok zarar veriyor!
Bazı cemaatlerin bir polisi
öldürdüğünde, onların Allah’a davet eden suçsuz Müslümanlardan binlerce
davetçiyi hapsettiklerini gördük. Uyanık olup konuları iyi düşünmemiz gerekir.
Allah Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’i gönderdiğinde cihadı mı emretti? Sahabelerin dövülüp
getirildiğini görmedi mi? Hatta Harem’deki olayda olduğu gibi Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’e baskı uygulanmadı mı? Sonra hicrete zorlanmadı mı? Ta ki
Allah ona zulmedenlere karşı savaşma iznini indirdi. İyi araştırmamız
zorunludur. Takipçilerimizi İhvanu’l-Muflisun’un “Cihad, cihad” diyerek
karıştırma yaptıkları gibi, karıştırmamalı, gençleri provake ettikten sonra önderlerimizi
hedef olarak vermemeliyiz. Sanki liderleri Allah yolunda cihada hazırlamak için
duruyormuş da, sonra onları tiyatrolara, neşitlere, fıkralara ve buna benzer
şeylere yönlendiriyor! Takipçilerimizi ve kardeşlerimizi aldatmamalıyız!
"Hepiniz çobansınız ve her biriniz sürüsünden mes’uldür.”
Kaynak: Garatu’l-Eşrita (1/191-194)
Ses kaydı linki: http://www.muqbel.net/fatwa.php?fatwa_id=1097
Tercüme Ebu Muaz