Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

12 Ocak 2015 Pazartesi

Yöneticilere Karşı Cihad Olur mu? - Şeyh Mukbil b. Hâdî


Soru: Neden bizler özellikle Alah’ın delilleriyle indirdiği hükümlerle hükmetmeyen yöneticilere karşı cihad ilan etmiyoruz?
Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullah’ın cevabı: “Gerçekten cihad İslam’ın en üstün şiarlarından sayılır. “Muhakkak ki Allah müminlerin canlarını ve mallarını satın almıştır, (bunun karşılığında) onlara cennet vardır. Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Kim savaşa çıkmadan ve gönlünden savaşmayı geçirmeden ölürse cahiliye ölümüyle ölmüştür.”
Müslümanların bazı yöneticilerinde dinden bazı kalıntılar vardır. Kafir olduğu açıkça ortaya çıkmamıştır. Şayet Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Ubade b. Es-Samit radıyallahu anh tarafından rivayet edilen hadisinde olduğu gibi onun küfrü açıkça ortaya çıksa, ki bu hadiste şöyle denilir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, zorlukta ve kolaylıkta, hoşnutlukta ve hoşnutsuzlukta, dinleyip itaat etmek, yanımızda Allah’tan bir burhan olan apaçık küfür görmemiz hali dışında, emir sahipleriyle çekişmemek ve nerede olursak olalım, Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan hakkı söylemek üzere biat ettik.”
Şayet yöneticinin küfrü apaçık ortaya çıkarsa, Müslümanların ve halkın durumunu da incelemek zorunludur. Durum halkın aleyhine dönebilir. Müslümanlar cihada ehil midirler, yoksa değil midirler bakılır. Bilakis onlar mal toplamaya ehildirler. Ekmek azaldığı zaman Başkana sövmeye hazırdır. İsmini vermek istemediğim Mısır’lı kardeşlerden bazısının sözü hoşuma gitti. Dediler ki: “Sen Sedat kafirdir” diyorsun. Dedi ki: “Sadece benim Sedat kafir dediğimi görüyorsunuz. Gidin ekmek taburlarına bakın, insanların “Sedat kafirdir” dediklerini duyacaksınız.”
Halk, ekmek, şeker, tuz azaldığı zaman başkanları tekfir etmeye hazırdır. Eğer onların ihtiyaçlarını giderecek olursa: “Bu raşid bir halifedir” derler.
Sonra sonucunun ne olacağına bakılması gerekir. Müslümanların kanlarının dökülüp başa bir komünist, bir baasçı veya bir laik geçer mi?
Biz Camiatu’l-İslamiyye’de iken Muhammed adında Habeş’li bir arkadaşım vardı. Ona: “Ey muhammed bu tatilde ne yaptın?” dedim. “Tuğyanın üzerine yürüdük” dedi. Onların ülkesinde Hristiyanlar vardı ve onlara karşı ayaklanıp kovmuşlardı. Az bir zaman sonra bir de ne olsun, Habeşistan’da kızıl komünizm!
  Ben sakalımıza gülen komünistlerin, baasçıların veya Nasırilerin bizi tahrik etmelerine üzülüyorum. Aden’den İngilizleri Müslümanlar kovdu. Sonra komünistler başa geçti. Cemal Abdunnasır – Allah ona rahmet etmesin! – için beşik hazırlayan, koltuğa oturtan kimler idi? Onlar İhvanu’l-Muslimun idi, sonra Cemal onları parçaladı. Her belanın başı İran için Amerikan uşağı bir sufi olan Sibgatullah el-Muceddidi’ye ortam hazırlayan kim oldu? Yarım milyona yakın Müslümanları hüsrana uğrattılar. Allah niyetlerine göre onlara rahmet etsin. Allah’tan niyetlerine göre onları şehadetle rızıklandırmasını umarız.
Amerika’nın kendisi için sakallı kimseler seçip: “Sakallılar gafildir” demediklerini nereden biliyoruz? Sonra onlara derler ki: “Şu başkana bakın, halkın malını nasıl harcıyor, nasıl fesat kapıları açıyor, Allah’ın haram kıldığını nasıl helal sayıyor, halkı zindana atmış gibi nasıl da baskı yapıyor!” Ta ki halkı etkileyerek tahrik ederler, sonra ondan daha şerlisini getirirler. Bunu yapamazlarsa Amerikan dolarları devreye girer. Cahilice hırs içinde olan halka yüz milyonlar verirler, sonra istediklerini yaptırırlar. “Zalimlere meyletmeyin yoksa size ateş dokunur
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz. 
Bize gelince tokatlara doymuş hale geldik, sonra yeni davetçiler geldi ve: “Belki de samimilerdir” dediler. Sonra da birçok Müslüman ülkesinde olanlar olduktan sonra ancak anlayabildik.
Eğer Müslümanlar ehil iseler ve yanlarında kuvvetler, açlık, elbisesizlik, uykusuzluk, yorgunluk gibi zorluklara dayanabilecek erkekler varsa, Harut ve Marut’tan daha büyüleyici olan Amerikan dolarlarını reddedebiliyorlarsa, ilk işin Amerikan dolarlarını reddetmek üzere Allah’a söz vermek olduğunu bilmeleri gerekir. Aksi halde asla başaramazlar.
“Sünnet ehli cihadda değiller” diyenler kibirlenen kimselerdir. Sünnet ehli cihaddadır. Allah’a davet devam ediyor, öğretim devam ediyor, zalimlere karşı, hizipçilere karşı, komünistlere karşı, baasçılara karşı, nâsırilere karşı, hatta bütün toplumlara karşı güçlerinin yettiği sınırda kötülüğe karşı çıkmak devam ediyor! Bu düşmanlara, silahla karşı durmaktan daha çok zarar veriyor!
Bazı cemaatlerin bir polisi öldürdüğünde, onların Allah’a davet eden suçsuz Müslümanlardan binlerce davetçiyi hapsettiklerini gördük. Uyanık olup konuları iyi düşünmemiz gerekir.
Allah Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i gönderdiğinde cihadı mı emretti? Sahabelerin dövülüp getirildiğini görmedi mi? Hatta Harem’deki olayda olduğu gibi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e baskı uygulanmadı mı? Sonra hicrete zorlanmadı mı? Ta ki Allah ona zulmedenlere karşı savaşma iznini indirdi. İyi araştırmamız zorunludur. Takipçilerimizi İhvanu’l-Muflisun’un “Cihad, cihad” diyerek karıştırma yaptıkları gibi, karıştırmamalı, gençleri provake ettikten sonra önderlerimizi hedef olarak vermemeliyiz. Sanki liderleri Allah yolunda cihada hazırlamak için duruyormuş da, sonra onları tiyatrolara, neşitlere, fıkralara ve buna benzer şeylere yönlendiriyor! Takipçilerimizi ve kardeşlerimizi aldatmamalıyız! "Hepiniz çobansınız ve her biriniz sürüsünden mes’uldür.
Kaynak: Garatu’l-Eşrita (1/191-194)


Tercüme Ebu Muaz

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)