Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

12 Nisan 2015 Pazar

İlk Fitne Hakkındaki Hadisin Tahrici


Bismillah.

Birçok kardeşimiz bazı sohbet kayıtlarında zikrettiğim bir hadisin sıhhati hakkında ayrıntılı bilgi talep ettiler. Hadisin metinleri ve tahricini aşağıda zikrediyorum:
1- Ebu Ya’la Musned’inde (no: 2215) ve Muhammed b. Nasr el-Mervezi, Ta’zimu Kadri’s-Salat’ta (no: 329) Buhârî ve Muslim’in şartlarına göre sahih bir isnad ile Cabir radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar:

مَرَّ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَجُلٌ فَقَالُوا فِيهِ وَأَثْنَوْا عَلَيْهِ فَقَالَ: «مَنْ يَقْتُلُهُ؟» قَالَ أَبُو بَكْرٍ: أَنَا، فَانْطَلَقَ فَوَجَدَهُ قَدْ خَطَّ عَلَى نَفْسِهِ خِطَّةً فَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِيهَا، فَلَمَّا رَآهُ عَلَى ذَلِكَ الْحَالِ رَجَعَ وَلَمْ يَقْتُلْهُ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ يَقْتُلُهُ؟» فَقَالَ عُمَرُ: أَنَا، فَذَهَبَ فَرَآهُ يُصَلِّي فِي خِطَّةٍ قَائِمًا يُصَلِّي فَرَجَعَ وَلَمْ يَقْتُلْهُ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ لَهُ - أَوْ مَنْ يَقْتُلُهُ -؟»، فَقَالَ عَلِيٌّ: أَنَا، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَنْتَ وَلَا أَرَاكَ تُدْرِكُهُ». فَأَنْطَلَقَ فَوَجَدَهُ قَدْ ذَهَبَ

 “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam uğradı. O adam hakkında övgüyle bahsettiler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu kim öldürür?” buyurdu. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Ben” dedi ve gitti. Onun kendisi için bir çizgi çizmiş olduğunu ve orada ayakta namaz kıldığını gördü. Onu bu halde görünce geri döndü ve öldürmedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu kim öldürür?” dedi. Ömer radıyallahu anh: “Ben” dedi ve gitti. Onun o çizgide ayakta namaz kıldığını gördü ve öldürmeden geri döndü. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yine: “Kim onun hakkından gelir, - veya “Onu kim öldürür?” buyurdu. Ali radıyallahu anh: “Ben” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sen yaparsın lakin ona yetişebileceğini zannetmiyorum” dedi. Ali radıyallahu anh gittiğinde onun gitmiş olduğunu gördü.”
Heysemi; Mecmau’z-Zevaid’de (no: 10403) ricali sahih ricalidir dedi. Ebu Ya’la’nın Musned’inin muhakkiki Huseyn Selim Esed: “Ricali sahih ricalidir” dedi.
Derim ki: hem Ebu Ya’la’nın isnadı, hem de Mervezi’nin isnadı Sahihayn ricalidir, isnadı muttasıldır.
2- Ahmed ve Taberânî, Ebu Bekre radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar:

أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - مَرَّ بِرَجُلٍ سَاجِدٍ وَهُوَ يَنْطَلِقُ إِلَى الصَّلَاةِ، فَقَضَى الصَّلَاةَ، وَرَجَعَ عَلَيْهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فَقَامَ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ:  مَنْ يَقْتُلُ هَذَا؟ ". فَقَامَ رَجُلٌ، فَحَسَرَ عَنْ يَدَيْهِ، فَاخْتَرَطَ سَيْفَهَ وَهَزَّهُ، وَقَالَ: يَا نَبِيَّ اللَّهِ، بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي، كَيْفَ أَقْتُلُ رَجُلًا سَاجِدًا يَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ؟!.  ثُمَّ قَالَ: " مَنْ يَقْتُلُ هَذَا؟ " فَقَامَ رَجُلٌ فَقَالَ: أَنَا، فَحَسَرَ عَنْ ذِرَاعَيْهِ وَاخْتَرَطَ سَيْفَهُ، فَهَزَّهُ حَتَّى أُرْعِدَتْ يَدُهُ، فَقَالَ: يَا نَبِيَّ اللَّهِ، كَيْفَ أَقْتُلُ رَجُلًا سَاجِدًا يَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ؟! فَقَالَ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ، لَوْ قَتَلْتُمُوهُ لَكَانَ أَوَّلَ فِتْنَةٍ وَآخِرَهَا».  

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem namaza giderken secde etmiş halde bulunan bir adamın yanından geçti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem namazı kıldırıp döndü. Adam hala secdeden kalkmamıştı. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şunu kim öldürecek?” buyurdu. Bir adam kalkıp kollarını sıvayarak kılıcını çekip salladı. Sonra: “Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın rasulü! Allah’a secde eden ve Allah’tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Allah’ın kulu ve rasulü olduğuna şehadet eden bir adamı nasıl öldüreyim?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tekrar: “Bu adamı kim öldürür?” dedi. Bir adam kalkıp: “Ben” dedi. Bu adam da kollarını sıvayarak kılıcını çekip salladı ve elleri titremeye başladı. Adam: “Ey Allah’ın rasulü! Allah’a secde eden ve Allah’tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Allah’ın kulu ve rasulü olduğuna şehadet eden bir adamı nasıl öldüreyim?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, bu adamı öldürseydiniz, bu ilk ve son fitne olurdu” buyurdu.
Bunu Ahmed b. Hanbel (5/42), İbn Ebi Asım, es-Sunned (938) ve Haris b. Ebi Usame Musned’inde (690) ravileri Muslim ricali olan bir isnad ile rivayet etti. Heysemi Mecmau’z-Zevaid’de (No: 10399) “Ahmed ve Taberânî rivayet ettiler. Ahmed’in ricali Sahih’in ricalidir” dedi.
Derim ki: İsnadı Muslim’in şartına göre sahihtir.  Bkz.: el-Elbani es-Sahiha (2495)
3- Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den:

أَنَّ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي مَرَرْتُ بِوَادِ كَذَا وَكَذَا، فَإِذَا رَجُلٌ مُتَخَشِّعٌ، حَسَنُ الْهَيْئَةِ، يُصَلِّي، فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " اذْهَبْ فَاقْتُلْهُ ". قَالَ: فَذَهَبَ إِلَيْهِ أَبُو بَكْرٍ، فَلَمَّا رَآهُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ كَرِهَ أَنْ يَقْتُلَهُ، فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ، صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. فَقَالَ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - لِعُمَرَ: " اذْهَبْ فَاقْتُلْهُ ". فَذَهَبَ عُمَرُ، فَرَآهُ عَلَى الْحَالِ الَّذِي رَآهُ أَبُو بَكْرٍ، فَرَجَعَ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي رَأَيْتُهُ يُصَلِّي مُتَخَشِّعًا فَكَرِهْتُ أَنْ أَقْتُلَهُ. قَالَ: " يَا عَلِيُّ اذْهَبْ فَاقْتُلْهُ "، فَذَهَبَ عَلِيٌّ فَلَمْ يَرَهُ، فَرَجَعَ عَلِيٌّ، فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي لَمْ أَرَهُ. قَالَ: فَقَالَ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " إِنَّ هَذَا وَأَصْحَابَهُ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، يَمْرُقُونَ مِنَ الدِّينِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ، ثُمَّ لَا يَعُودُونَ فِيهِ حَتَّى يَعُودَ السَّهْمُ فِي فَوْقِهِ، فَاقْتُلُوهُمْ، هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ

“Ebu Bekr radıyallahu anh, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelip: “Ey Allah’ın rasulü! Filan vadiye uğradım, orada güzel görünümlü, huşu içinde namaz kılan bir adam gördüm” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Git, onu öldür” diye emretti. Ebu Bekr radıyallahu anh onun yanına gidip, o halde görünce onu öldürmek istemedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına döndü. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Ömer radıyallahu anh’e: “Git onu öldür” diye emretti. Ömer radıyallahu anh de gidip onu Ebu Bekr radıyallahu anh’ın gördüğü halde görünce geri döndü ve dedi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Onun huşu içinde namaz kıldığını gördüm ve öldürmek istemedim.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey Ali! Git onu öldür” dedi. Ali radıyallahu anh gittiğinde onu göremedi ve geri döndü. Dedi ki: “Ey Allah’ın rasulü! Onu göremedim.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz o ve ashabı, Kur’ân’ı okurlar, fakat gırtlaklarından aşağı inmez. Atılan bir okun hedefini delip geçtiği gibi dinden çıkarlar. Ok tekrar dönüp yerine gelinceye kadar da dine dönemezler. Onları öldürünüz. Onlar yaratıkların en kötüsüdürler.”
Heysemi Mecmau’z-Zevaid’de (No: 10400) dedi ki: “Bu hadisi Ahmed (3/15), ravileri güvenilir olan bir isnad ile rivayet etti.” Hafız İbn Hacer Fethu’l-Bari’de (12/298) isnadı ceyyid dedi. Buhârî Tarihu’l-Kebir’de (9/30) rivayet etmiştir. Şeyh el-Elbani es-Sahiha’da (5/659) isnadı hasen demiştir.
4- Enes b. Malik radıyallahu anh’den:

كَانَ رَجُلٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - يَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَإِذَا رَجَعَ وَحَطَّ عَنْ رَاحِلَتِهِ عَمَدَ إِلَى مَسْجِدِ الرَّسُولِ، فَجَعَلَ يُصَلِّي فِيهِ، فَيُطِيلُ الصَّلَاةَ حَتَّى جَعَلَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - يَرَوْنَ أَنَّ لَهُ فَضْلًا عَلَيْهِمْ. فَمَرَّ يَوْمًا وَرَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - قَاعِدٌ فِي أَصْحَابِهِ، فَقَالَ لَهُ بَعْضُ أَصْحَابِهِ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، هُوَ ذَاكَ الرَّجُلُ، فَإِمَّا أَرْسَلَ إِلَيْهِ نَبِيُّ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - وَإِمَّا جَاءَ مِنْ قِبَلِ نَفْسِهِ، فَلَمَّا رَآهُ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - مُقْبِلًا، قَالَ: " وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، إِنَّ بَيْنَ عَيْنَيْهِ سَفْعَةً مِنَ الشَّيْطَانِ ". فَلَمَّا وَقَفَ عَلَى الْمَجْلِسِ، قَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَقُلْتَ فِي نَفْسِكَ حِينَ وَقَفْتَ عَلَى الْمَجْلِسِ: لَيْسَ فِي الْقَوْمِ خَيْرٌ مِنِّي؟ ". قَالَ: نَعَمْ، ثُمَّ انْصَرَفَ فَأَتَى نَاحِيَةً مِنَ الْمَسْجِدِ فَخَطَّ خَطًّا بِرِجْلِهِ، ثُمَّ صَفَّ كَعْبَيْهِ فَقَامَ يُصَلِّي، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَيُّكُمْ يَقُومُ إِلَى هَذَا فَيَقْتُلُهُ؟ ". فَقَامَ أَبُو بَكْرٍ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَقَتَلْتَ الرَّجُلَ؟ " فَقَالَ: وَجَدْتُهُ يُصَلِّي فَهِبْتُهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَيُّكُمْ يَقُومُ إِلَى هَذَا فَيَقْتُلُهُ؟ " فَقَالَ عُمَرُ: أَنَا، وَأَخَذَ السَّيْفَ فَوَجَدَهُ يُصَلِّي فَرَجَعَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - لِعُمَرَ: " أَقَتَلْتَ الرَّجُلَ؟ ". فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَجَدْتُهُ يُصَلِّي فَهِبْتُهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: أَيُّكُمْ يَقُومُ إِلَى هَذَا فَيَقْتُلُهُ؟ ". قَالَ عَلِيٌّ: أَنَا، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَنْتَ لَهُ إِنْ أَدْرَكْتَهُ ". فَذَهَبَ عَلِيٌّ فَلَمْ يَجِدْهُ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " أَقَتَلْتَ الرَّجُلَ؟ ". قَالَ: لَمْ أَدْرِ أَيْنَ سَلَكَ مِنَ الْأَرْضِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " إِنَّ هَذَا أَوَّلُ قَرْنٍ خَرَجَ فِي أُمَّتِي ". قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " لَوْ قَتَلْتَهُ - أَوْ قَتَلَهُ - مَا اخْتَلَفَ فِي أُمَّتِي اثْنَانِ، إِنَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ تَفَرَّقُوا عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، وَإِنَّ هَذِهِ الْأُمَّةَ - يَعْنِي أُمَّتَهُ - سَتَفْتَرِقُ عَلَى ثِنْتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، كُلُّهَا فِي النَّارِ إِلَّا فِرْقَةً وَاحِدَةً ". قُلْنَا: يَا نَبِيَّ اللَّهِ، مَنْ تِلْكَ الْفِرْقَةُ؟ قَالَ: " الْجَمَاعَةُ» ". قَالَ يَزِيدُ الرَّقَاشِيُّ: فَقُلْتُ لِأَنَسٍ: يَا أَبَا حَمْزَةَ، فَأَيْنَ الْجَمَاعَةُ؟ قَالَ: مَعَ أُمَرَائِكُمْ مَعَ أُمَرَائِكُمْ

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber savaşan bir adam vardı. Savaştan dönüp bineğinden inince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidine gidip namaz kılmaya başlar ve namazını uzatırdı. Bundan dolayı Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından bir kısmı bu adamın kendilerinden daha faziletli olduğunu düşünmeye başladılar. Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabı arasında oturmuşken yanlarından geçti. Ashabından biri: “Ey Allah’ın rasulü! İşte bu o adamdır” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onu çağırdı (ya da adam kendiliğinden yanlarına geldi) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun yanlarına geldiğini görünce: “Nefsim elinde bulunana yemin ederim ki bu adamın iki gözü arasında şeytanın tesiriyle bir karalık vardır” buyurdu. Adam, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in meclisine gelince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Meclisimin karşısında durduğun zaman içinden: “Bu mecliste benden daha hayırlı kimse yoktur” dedin mi?” diye sordu. Adam: “Evet” dedikten sonra Mescid’in bir tarafına gidip ayağıyla bir çizgi çizdi ve ayaklarını o çizgi hizasına koyup namaz kılmaya başladı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hanginiz kalkıp bu adamı öldürecek?” diye sordu. Ebu Bekr radıyallahu anh kalktı. Dönünce Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu öldürdün mü?” diye sordu. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Onu namaz kılar halde buldum. Onu öldürmekten çekindim” dedi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem tekrar: “Hanginiz kalkıp onu öldürecek?” diye sordu. Ömer radıyallahu anh: “Ben” dedi ve kılıcını alıp gitti. Ama aynı şekilde adamı namaz kılar halde bulunca geri döndü. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ömer radıyallahu anh’e: “Adamı öldürdün mü?” diye sordu. Ömer radıyallahu anh de: “Onu namaz kılar halde buldum. Onu öldürmekten korktum” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tekrar: “Hanginiz kalkıp bu adamı öldürecek?” dedi. Ali radıyallahu anh: “Ben” deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ona yetişirsen sen öldürebilirsin” buyurdu. Nihayet Ali radıyallahu anh gitti fakat adamı bulamadı.  Geri dönünce Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Adamı öldürdün mü?” diye sordu. Ali radıyallahu anh: “Yeryüzünde ne tarafa gittiğini bilemedim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz bu şahıs, ümmetim arasında çıkacak ilk fitnedir! Onu öldürseydin (veya biri öldürseydi) iki arasında anlaşmazlık çıkmazdı. Şüphe yok ki İsrailoğulları yetmiş bir fırkaya ayrıldılar. Bu ise yetmiş iki fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka dışında kalan bütün fırkalar cehenneme gidecektir.” Biz: “Ey Allah’ın rasulü! Kurtulan fırka kimlerdir?” diye sordum. “el-Cemaattir” buyurdu.”
Ravi Yezid er-Rakkaşî dedi ki: Enes radıyallahu anh’e: “Ey Ebu Hamza! El-Cemaat nerededir?” diye sordum. Dedi ki: “Yöneticilerinizle beraberdir, yöneticilerinizle beraberdir.”
Heysemi, Mecmau’z-Zevaid’de (no: 10401) dedi ki: “Ebu Ya’la (no:4127) rivayet etmiştir. Cumhur Yezid er-Rakaşî’yi zayıf saymıştır. Onun sika sayılmasında leyyinlik (ihtilaf) vardır. Diğer ravileri sahihin ricalidir. Bundan önceki Ebu Bekra ve Ebu Said radıyallahu anhuma’nın hadisiyle birlikte sahih olmaktadır.”
Derim ki: Yezid b. Eban er-Rakaşî salih, abid bir zat olup, ibadetlerle meşguliyeti kendisini hadisleri iyi ezberlemekten alıkoymuş ve rivayetlerinde çokça hata yaptığından muhaddislerin geneli onu zayıf saymışlardır. Yezid’in zayıflığı adaletiyle ilgili değil, ezberiyle ilgili olduğundan, onun rivayetleri hafif zayıflardandır. Yani şahit getirmeye ve mutabaata elverişlidir. Heysemi’nin de dediği gibi bu konuda gelen şahit rivayetler ile az sonra gelecek olan mutabi rivayetler bu metni de güçlendirmektedir. Hadis en azından sahih ligayrihi derecesindedir. Allah en iyi bilendir.

5- Enes b. Malik radıyallahu anh’den:

«كَانَ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - رَجُلٌ يُعْجِبُنَا تَعَبُّدُهُ وَاجْتِهَادُهُ، فَذَكَرْنَاهُ لِرَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - بِاسْمِهِ فَلَمْ يَعْرِفْهُ، وَوَصَفْنَاهُ بِصِفَتِهِ فَلَمْ يَعْرِفْهُ، فَبَيْنَا نَحْنُ نَذْكُرُهُ إِذْ طَلَعَ الرَّجُلُ، قُلْنَا: هَا هُوَ ذَا. قَالَ: " إِنَّكُمْ لَتُخْبِرُونِي عَنْ رَجُلٍ إِنَّ عَلَى وَجْهِهِ سَفْعَةً مِنَ الشَّيْطَانِ ". فَأَقْبَلَ حَتَّى وَقَفَ عَلَيْهِمْ، وَلَمْ يُسَلِّمْ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " نَشَدْتُكَ بِاللَّهِ، هَلْ قُلْتَ حِينَ وَقَفْتَ عَلَى الْمَجْلِسِ: مَا فِي الْقَوْمِ أَحَدٌ أَفْضَلُ مِنِّي؟ " قَالَ: اللَّهُمَّ نَعَمْ، ثُمَّ دَخَلَ يُصَلِّي. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " مَنْ يَقْتُلُ الرَّجُلَ؟ "، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: أَنَا، فَدَخَلَ عَلَيْهِ، فَوَجَدَهُ قَائِمًا يُصَلِّي، فَقَالَ: سُبْحَانَ اللَّهِ! أَقْتُلُ رَجُلًا يُصَلِّي، وَقَدْ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - عَنْ قَتْلِ الْمُصَلِّينَ؟ فَخَرَجَ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ: " مَا فَعَلْتَ؟ ". قَالَ: كَرِهْتُ أَنْ أَقْتُلَهُ وَهُوَ يُصَلِّي، وَقَدْ نَهَيْتَ عَنْ قَتْلِ الْمُصَلِّينَ. قَالَ عُمَرُ: أَنَا، فَدَخَلَ فَوَجَدَهُ وَاضِعًا وَجْهَهُ، فَقَالَ عُمَرُ: أَبُو بَكْرٍ أَفْضَلُ مِنِّي. فَخَرَجَ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: " مَهْ؟ " قَالَ: وَجَدْتُهُ وَاضِعًا وَجْهَهُ فَكَرِهْتُ أَنْ أَقْتُلَهُ. فَقَالَ: " مَنْ يَقْتُلُ الرَّجُلَ؟ ". فَقَالَ عَلِيٌّ: أَنَا. فَقَالَ: " أَنْتَ إِنْ أَدْرَكْتَهُ ". قَالَ: فَدَخَلَ عَلَيْهِ، فَوَجَدَهُ قَدْ خَرَجَ، فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ: " مَهْ ". قَالَ: مَا وَجَدْتُهُ. قَالَ: " لَوْ قُتِلَ مَا اخْتَلَفَ فِي أُمَّتِي رَجُلَانِ، كَانَ أَوَّلَهُمْ وَآخِرَهُمْ» ". قَالَ مُوسَى: سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ كَعْبٍ يَقُولُ: هُوَ الَّذِي قَتَلَهُ عَلِيٌّ، ذُو الثِّدْيَةِ

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında ibadeti ve gayreti hoşumuza giden bir adam vardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ondan bahsettik, fakat onu tanımadı. Vasıflarını anlattık, yine tanımadı. Ondan bahsederken adam çıkageldi. “İşte şu adam” dedik. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Siz bana yüzünde şeytandan bir karalık bulunan birini anlatıyorsunuz” dedi. Adam gelip başlarında durdu ve selam vermedi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Allah için sana soruyorum; meclisimin karşısında durduğun zaman içinden: “Bu mecliste benden daha faziletli ve daha hayırlı kimse yoktur” dedin mi?” diye sordu. Adam: “Evet” dedikten sonra geçip namaz kılmaya başladı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu adamı kim öldürür?” dedi. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Ben” dedi Adamın yanına gidince namaz kılmakta olduğunu gördü. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Subhanallah! Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaz kılanları öldürmeyi yasakladığı halde namaz kılan bir adamı nasıl öldürürüm?” deyip çıktı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ne yaptın?” diye sorunca: “Sen namaz kılanları öldürmeyi yasakladığın halde namaz kılarken onu öldürmeyi uygun bulmadım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu adamı kim öldürür?” diye sordu. Ali radıyallahu anh: “Ben” dedi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ona yetişirsen öldürürsün” dedi. Nitekim Ali radıyallahu anh gidince adam çıkıp gitmişti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına dönünce “Ne yaptın?” diye sordu. Ali radıyallahu anh: “Çıkıp gitmiş” dedi. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu adam öldürülseydi ümmetimden iki kişi arasında ihtilaf çıkmazdı. Bu adam (ihtilaf çıkaranların) ilki ve sonuncusu olurdu” buyurdu.”

Musa b. Ubeyde dedi ki: “Muhammed b. Ka’b’ın: “Bu adam, Ali radıyallahu anh’ın (Nehrevan’da) öldürdüğü Zu’s-Sudeyye adlı kişidir” dediğini işittim.”

Bu hadisi Ebu Ya’la (no:90 ve 4143) Darekutni (2/398) İbn Batta el-İbane (41) Hakîm et-Tirmizi, Nevadiru’l-Usul (249) Mervezi Tazimu Kadri’s-Salat (330) Acurri, eş-Şeria (50) rivayet etmiştir. Musa b. Ubeyde er-Rabazi hakkında ihtilaf edilen ve çoğunluğun zayıf gördüğü bir ravidir. Onun da zayıflığı adaleti yönünden değil, hıfzı yönündendir. Yani şahit ve mutabi olarak gelebilecek bir rivayettir. Yezid er-Rakaşi’nin rivayetine mutabaata elverişlidir. Yine bu isnadda Hud b. Ata da meçhulu’l-haldir.

6- Enes b. Malik radıyallahu anh’den:

ذُكِرَ رَجُلٌ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَهُ نِكَايَةٌ فِي الْعَدُوِّ وَاجْتِهَادٌ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَا أَعْرِفُ هَذَا»، قَالَ: بَلْ نَعْتُهُ كَذَا وَكَذَا، قَالَ: «مَا أَعْرِفُهُ»، فَبَيْنَمَا نَحْنُ كَذَلِكَ إِذْ طَلَعَ الرَّجُلُ فَقَالَ: هُوَ هَذَا يَا رَسُولَ اللَّهِ، قَالَ: «مَا كُنْتُ أَعْرِفُ هَذَا، هَذَا أَوَّلُ قَرْنٍ رَأَيْتُهُ فِي أُمَّتِي، إِنَّ فِيهِ لَسَفْعَةً مِنَ الشَّيْطَانِ»، فَلَمَّا دَنَا الرَّجُلُ سَلَّمَ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلَامَ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَنْشُدُكَ بِاللَّهِ هَلْ حَدَّثْتَ نَفْسَكَ حِينَ طَلَعْتَ عَلَيْنَا أَنْ لَيْسَ فِي الْقَوْمِ أَحَدٌ أَفْضَلَ مِنْكَ؟»، قَالَ: اللَّهُمَّ نَعَمْ، قَالَ: فَدَخَلَ الْمَسْجِدَ فَصَلَّى، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَبِي بَكْرٍ: «قُمْ فَاقْتُلْهُ»، فَدَخَلَ أَبُو بَكْرٍ فَوَجَدَهُ قَائِمًا يُصَلِّي، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ فِي نَفْسِهِ: إِنَّ لِلصَّلَاةِ حُرْمَةً وَحَقًّا، وَلَوْ أَنِّي اسْتَأْمَرْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَاءَ إِلَيْهِ، فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَقَتَلْتَهُ؟» قَالَ: لَا، رَأَيْتُهُ يُصَلِّي، وَرَأَيْتُ لِلصَّلَاةِ حُرْمَةً وَحَقًّا، وَإِنْ شِئْتَ أَنْ أَقْتُلَهُ قَتَلْتُهُ، قَالَ: «لَسْتَ بِصَاحِبِهِ، اذْهَبْ أَنْتَ يَا عُمَرُ فَاقْتُلْهُ»، فَدَخَلَ عُمَرُ الْمَسْجِدَ فَإِذَا هُوَ سَاجِدٌ فَانْتَظَرَهُ طَوِيلًا ثُمَّ قَالَ فِي نَفْسِهِ: إِنَّ لِلسُّجُودِ حَقًّا، وَلَوْ أَنِّي اسْتَأْمَرْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَدِ أَسْتَأْمَرَهُ مَنْ هُوَ خَيْرٌ مِنِّي، فَجَاءَ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: «أَقَتَلْتَهُ؟» قَالَ: لَا، رَأَيْتُهُ سَاجِدًا، وَرَأَيْتُ لِلسُّجُودِ حَقًّا، وَإِنْ شِئْتَ أَنْ أَقْتُلَهُ قَتَلْتُهُ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَسْتُ بِصَاحِبِهِ، قُمْ يَا عَلِيُّ أَنْتَ صَاحِبُهُ إِنْ وَجَدْتَهُ»، فَدَخَلَ فَوَجَدَهُ قَدْ خَرَجَ مِنَ الْمَسْجِدِ، فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: «أَقَتَلْتَهُ؟» قَالَ: لَا، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لَوْ قُتِلَ الْيَوْمَ مَا اخْتَلَفَ رَجُلَانِ مِنْ أُمَّتِي حَتَّى يَخْرُجَ الدَّجَّالُ»

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e cihadda düşmana karşı atılgan ve gayretli bir adamdan bahsedildi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu tanımıyorum” dedi. Daha başka özelliklerini anlattılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu tanımıyorum” dedi. Biz bu haldeyken adam çıkageldi. “İşte bu adam ey Allah’ın rasulü!” dedik. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bunu tanımıyordum. Bu adam ümmetimde gördüğüm ilk boynuzdur. Onda şeytandan bir karalık var” buyurdu. Adam yaklaşınca selam verdi, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selamını aldı ve ona: “Allah için söyle, karşımıza çıktığında bu toplulukta benden hayırlısı yok diye içinden geçirdin mi?” dedi. Adam: “Evet” dedi ve mescide girip namaza durdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Bekr radıyallahu anh’e: “Kalk ve onu öldür” dedi. Ebu Bekr radıyallahu anh mescide girdi ve onu ayakta namaz kılarken gördü. Kendi kendine: “Muhakkak ki namazın bir hürmeti ve hakkı vardır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tekrar sorsam iyi olur” diye düşündü ve geri geldi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu öldürdün mü?” diye sordu. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Hayır. Onu namaz kılarken gördüm ve namazın bir hakkının, bir hürmetinin olduğunu düşündüm. Öldürmemi istersen öldüreyim” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu sen yapamayacaksın. Sen git ey Ömer ve onu öldür” buyurdu. Ömer radıyallahu anh mescide girdiğinde adam secdede idi. Onu uzun süre bekledi, sonra kendi kendine: “Muhakkak ki secdelerin bir hakkı vardır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışsam, benden daha hayırlı olan da danışmıştı” dedi ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu öldürdün mü?” dedi. Ömer radıyallahu anh: “Hayır, onu secde ederken buldum ve secdelerin hakkı olduğunu düşündüm. Öldürmemi istersen öldüreyim” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu sen de yapamayacaksın. Ey Ali kalk, onu bulursan bunu sen yapabilirsin” dedi. Ali radıyallahu anh mescide girdiğinde adam mescidden çıkmıştı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geri geldi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onu öldürdün mü?” dedi. Ali radıyallahu anh: “Hayır” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şayet o bugün öldürülseydi Deccal çıkıncaya kadar ümmetimden iki kişi ihtilaf etmeyecekti.” Sonra yetmiş üç fırka ile ilgili hadisi zikretmiştir.

Bunu Ebû Ya'lâ (no: 3668) Ebû Nuaym Hilye (3/226) Acurri eş-Şeria (49) rivayet etmiştir. İsnadında Ebu Maşer hafıza bakımından zayıf görülen bir ravidir. Ancak bu isnad şahit ve mutabaata elverişlidir. Hadis hasen ligayrihidir.

7- Bezzar (14/60); İbrahim b. Abdillah b. Muhammed el-Kufi – Abdurrahman b. Şureyk – babası (Şureyk) – el-A’meş – Ebu Sufyan (Talha b. Nafi) – Enes b. Malik radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:

{كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - حَتَّى أَقْبَلَ رَجُلٌ حَسَنَ السَّمْتِ- ذَكَرُوا مِنْ أَمْرِهِ أَمْرًا حَسَنًا- فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ- صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: إِنِّي لَأَرَى عَلَى وَجْهِهِ سَفْعَةً مِنَ النَّارِ. فَلَمَّا انْتَهَى فَسَلَّمَ، قَالَ النَّبِيُّ- صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: بِاللَّهِ حَيْثُ ذَكَرَ كَلِمَةً أَحْسَبُهُ قَالَ: - قُلْتَ فِي نَفْسِكِ- أَوَ تَرَى فِي نَفْسِكِ- أَنَّكَ أَفْضَلُ الْقَوْمِ؟ قَالَ: نَعَمْ. قَالَ: فَلَمَّا ذَهَبَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ- صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ -: أَنَّهُ قَدْ طَلَعَ- أَحْسَبُهُ قَالَ: - قَوْمُ هَذَا وَأَصَحَابِهِ مِنْهُمْ. قَالَ أَبُو بَكْرٍ: أَفَلَا أَقْتُلُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: بَلَى. فَانْطَلَقَ أَبُو بَكْرٍ فَوَجَدَهُ فِي الْمَسْجِدِ يُصَلِّي، فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ: إِنِّي وَجَدْتُهُ يُصَلِّي فَلَمْ أَسْتَطِعْ أَنْ أَقْتُلَهُ. قَالَ عُمَرُ: أَفَلَا أَقْتُلُهُ؟ قال: بلى. قال: وانطلق عُمَرُ، فَوَجَدَهُ فِي الْمَسْجِدِ يُصَلِّي، فَرَجَعَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فقال: إِنِّي وَجَدْتُهُ يُصَلِّي فَلَمْ أَسْتَطِعْ أَنْ أَقْتُلَهُ. فَقَالَ عَلِيٌّ: أَفَلَا أَقْتُلُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ فَقَالَ: بَلَى، أَنْتَ تَقْتُلُهُ إِنْ وَجَدْتَهُ. فَانْطَلَقَ عَلِيٌّ فَلَمْ يَجِدْهُ}

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında idik. Güzel gidişatlı bir adam yönelip geldi – onun hakkında güzel şeyler anlatmışlardı – Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ben onun yüzünde bir cehennem karalığı görüyorum” dedi. Adam yaklaşınca selam verdi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Allah için söyle ki, içinden bu topluluğun en üstünü olduğunu geçirdin mi?” Adam: “Evet” dedi. O gidince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kavim (hariciler) ortaya çıkmıştır. Bu ve arkadaşları da onlardandır” buyurdu. Ebu Bekr radıyallahu anh: “Onu öldürmeyeyim mi ey Allah’ın rasulü!” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, öldür” dedi. Ebu Bekr radıyallahu anh gitti ve onu mescidde namaz kılarken buldu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geri döndü ve: “Onu namaz kılarken buldum, öldüremedim” dedi. Ömer radıyallahu anh: “Ben öldürmeyeyim mi?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, öldür” buyurdu. Ömer radıyallahu anh gitti ve onu mescidde namaz kılarken buldu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e döndü ve: “Onu namaz kılarken buldum ve öldüremedim” dedi. Ali radıyallahu anh: “Onu ben öldürmeyeyim mi?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, eğer onu bulursan sen öldürürsün” dedi. Ali radıyallahu anh gitti fakat onu bulamadı.”

İsnadında Kadı Şureyk b. Abdillah en-Nehai vardır. O saduk bir ravi olup sonradan hafızası karışmıştır. Hafız İbn Hacer Abdurrahman b. Şureyk hakkında: “Saduk, hata eder” demiştir. Bu tarik de şahit ve mutabaat için kuvvetlidir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)