Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

10 Haziran 2017 Cumartesi

Bazı Hadisler Hakkındaki Soruların Cevabı

Soru: Selamün aleyküm. Sizden 3 hadis hakkında bilgi rica ediyorum
1. Peygamber aleyhi's-selâm döneminde “ben beş vakit namaz kılmak istemiyorum sadece bir vakit kılmak istiyorum” diyen adamın Müslüman olması rivayeti sahih mi, nerede geçiyor.
2. Biz cihad etmek ve zekât vermek istemiyoruz diyen kabilenin İslâma girişi ve peygamber aleyhi's-selâm’ın onlar için hem cihad edecek hem zekât verecek demesi sahih mi nerede geçiyor.
3. Peygamber aleyhi's-selâm hangi hanımına bir olaydan sonra vadinin tepesi ile çukurunu ayıramaz demiş ve nedeni nedir?
4. Fıtr sadakasinin nakit olarak verilmesi caiz değildir konusunda ayrinti aciklarmisiniz Bu konuda bilgi verirseniz memnun olurum selamün aleyküm
Cevap: Aleykum selam ve rahmetullah
1- Ahmed b. Hanbel, Musned’inde (5/24) şöyle rivayet etmiştir:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ نَصْرِ بْنِ عَاصِمٍ، عَنْ رَجُلٍ مِنْهُمْ، " أَنَّهُ أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَسْلَمَ عَلَى أَنَّهُ لَا يُصَلِّي إِلَّا صَلَاتَيْنِ، فَقَبِلَ ذَلِكَ مِنْهُ
“Nasr b. Asım, kendi kabilelerinden birinden rivayet ediyor, o, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip ancak iki namazı kılmak üzere müslüman olmuş, bu kendisinden kabul edilmiş.”
Burada ismi zikredilmeyen kişinin sahabe olduğu anlaşılmaktadır. Sahabenin isminin bilinmiyor olması sıhhate zarar vermez. Diğer ravileri güvenilirdir. Bu hadis şayet sahihse, yalnız iki namazda cemaate gelmeye yorumlanır. Aksi halde, beş vakit namazın farz olduğu mütevatir naslar ve icma ile sabittir.
2- Osman b. Ebil As radiyallahu anh’den (İbnu’l-Carud el-Munteka no:373, Ahmed 4/218, Ebû Dâvûd 3026, Beyhakî 2/445) Sakif kabilesinin islam oluş kıssasına dair rivayette bu husus zikredilmektedir.
Ahmed b. Hanbel, Musned’inde (3/341) İbn Lehia yoluyla, Cabir radiyallahu anh’den muhtasar olarak: “Sakif kabilesi zekât vermemeyi ve cihad etmemeyi şart koştu” şeklinde rivayet edilmiştir. Bu isnad zayıftır.
Ancak doğrusu, bu şart onlardan kabul edilmemiştir. Nitekim İbn Ebi Asım, el-Ahad ve’l-Mesani’de (1524) şöyle rivayet etmiştir:
حَدَّثنا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثنا ابْنُ أَبِي أُوَيْسَ، حَدَّثنا ابْنُ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ قَالَ: سَأَلْتُهُ عَنْ إِيمَانِ ثَقِيفٍ, فَقَالَ: اشْتَرَطُوا عَلَى رَسُولِ اللهِ صَلى الله عَليهِ وسَلمَ أَنْ لاَ صَدَقَةَ عَلَيْهِمْ وَلاَ جِهَادَ، وَأَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلى الله عَليهِ وسَلمَ قَالَ: سَيَصَّدَّقُونَ وَيُجَاهِدُونَ إِذَا أَسْلَمُوا
“Ebu’z-Zubeyr (Muhammed b. Muslim el-Mekkî) rahimehullah dedi ki: “Cabir radiyallahu anh’e Sakif kabilesinin iman etmesi hakkında sordum, dedi ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e kendilerinden zekât alınmamasını ve cihada katılmamayı şart koştular. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
İslam’a girdiklerinde zekât da verecekler, cihad da edecekler.” Bu rivayetin isnadı hasendir. Ebû Dâvûd (no:3025) aynısını sahih bir isnad ile rivayet etmiştir.
3- Ebû Ya'lâ (8/129 no:4670) ve Ebu’ş-Şeyh’in el-Emsal’de (no:56) rivayet ettikleri bir hadiste Aişe radiyallahu anha, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir tartışması esnasında “Sen Allah’ın rasulü olduğunu iddia etmiyor musun?” diye bir söz söyler, Ebu Bekr radiyallahu anh bunu işitince Aişe radiyallahu anha’nın yüzüne bir tokat vurur, bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak kıskanç kadın vadinin yukarısını aşağısından ayırt edemez” buyurur. Bu hadis sahih değildir. İsnadında bulunan Seleme b. Fadl hakkında Yahya b. Main; sika derken, Nesâî: “zayıf”, Buhârî: “Münker rivayetleri var” demiştir. Yine hadisin isnadında Muhammed b. İshak müdellis bir ravi olup, tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmiştir. Nitekim el-Elbani de, ed-Daife’de (2985) bu hadisin zayıf oluşunu açıklamıştır.
4- Fıtr sadakası hakkında rivayette bulunan sahabeler, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sadakayı yalnızca depolanabilen yiyecek cinsinden bir şeyle vermeyi farz kıldığını açıkça ifade etmişlerdir. Bu sebeple yiyecekten başkasıyla çıkarmak meşru değildir. Tabiinden Hasen el-Basri rahimehullah, altın ve gümüşle fıtrın verilebileceğini söylerken, Ata rahimehullah, altın ve gümüşle fıtrın çıkarılamayacığını söylemiştir. Tabiin dönemindeki bu ihtilaf, sahabenin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e nispet ederek merfu rivayetlerine arz edildiğinde, sadece depolanabilen, sa’ ile (avuçlanabilen) yiyecekten farz kılındığı belirtilmektedir. Allah en iyi bilendir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)