Soru: Selamün aleyküm. Sizden 3 hadis hakkında
bilgi rica ediyorum
1. Peygamber aleyhi's-selâm döneminde “ben beş
vakit namaz kılmak istemiyorum sadece bir vakit kılmak istiyorum” diyen adamın
Müslüman olması rivayeti sahih mi, nerede geçiyor.
2. Biz cihad etmek ve zekât vermek istemiyoruz
diyen kabilenin İslâma girişi ve peygamber aleyhi's-selâm’ın onlar için hem
cihad edecek hem zekât verecek demesi sahih mi nerede geçiyor.
3. Peygamber aleyhi's-selâm hangi hanımına bir
olaydan sonra vadinin tepesi ile çukurunu ayıramaz demiş ve nedeni nedir?
4. Fıtr sadakasinin nakit olarak verilmesi caiz
değildir konusunda ayrinti aciklarmisiniz Bu konuda bilgi verirseniz memnun
olurum selamün aleyküm
Cevap: Aleykum selam ve rahmetullah
1- Ahmed b. Hanbel, Musned’inde (5/24) şöyle
rivayet etmiştir:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ،
حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ نَصْرِ بْنِ عَاصِمٍ، عَنْ رَجُلٍ مِنْهُمْ،
" أَنَّهُ أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَسْلَمَ
عَلَى أَنَّهُ لَا يُصَلِّي إِلَّا صَلَاتَيْنِ، فَقَبِلَ ذَلِكَ مِنْهُ
“Nasr b. Asım, kendi kabilelerinden birinden
rivayet ediyor, o, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip ancak iki namazı
kılmak üzere müslüman olmuş, bu kendisinden kabul edilmiş.”
Burada ismi zikredilmeyen kişinin sahabe olduğu
anlaşılmaktadır. Sahabenin isminin bilinmiyor olması sıhhate zarar vermez. Diğer
ravileri güvenilirdir. Bu hadis şayet sahihse, yalnız iki namazda cemaate
gelmeye yorumlanır. Aksi halde, beş vakit namazın farz olduğu mütevatir naslar
ve icma ile sabittir.
2- Osman b. Ebil As radiyallahu anh’den (İbnu’l-Carud
el-Munteka no:373, Ahmed 4/218, Ebû Dâvûd 3026, Beyhakî 2/445) Sakif
kabilesinin islam oluş kıssasına dair rivayette bu husus zikredilmektedir.
Ahmed b. Hanbel, Musned’inde (3/341) İbn Lehia
yoluyla, Cabir radiyallahu anh’den muhtasar olarak: “Sakif kabilesi zekât
vermemeyi ve cihad etmemeyi şart koştu” şeklinde rivayet edilmiştir. Bu isnad
zayıftır.
Ancak doğrusu, bu şart onlardan kabul
edilmemiştir. Nitekim İbn Ebi Asım, el-Ahad ve’l-Mesani’de (1524) şöyle rivayet
etmiştir:
حَدَّثنا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ،
حَدَّثنا ابْنُ أَبِي أُوَيْسَ، حَدَّثنا ابْنُ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ مُوسَى
بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ قَالَ: سَأَلْتُهُ عَنْ
إِيمَانِ ثَقِيفٍ, فَقَالَ: اشْتَرَطُوا عَلَى رَسُولِ اللهِ صَلى الله عَليهِ وسَلمَ
أَنْ لاَ صَدَقَةَ عَلَيْهِمْ وَلاَ جِهَادَ، وَأَنَّ
رَسُولَ اللهِ صَلى الله عَليهِ وسَلمَ قَالَ: سَيَصَّدَّقُونَ وَيُجَاهِدُونَ
إِذَا أَسْلَمُوا
“Ebu’z-Zubeyr (Muhammed b. Muslim el-Mekkî) rahimehullah
dedi ki: “Cabir radiyallahu anh’e Sakif kabilesinin iman etmesi hakkında
sordum, dedi ki:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e kendilerinden
zekât alınmamasını ve cihada katılmamayı şart koştular. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“İslam’a girdiklerinde zekât da verecekler,
cihad da edecekler.” Bu rivayetin isnadı hasendir. Ebû Dâvûd (no:3025) aynısını
sahih bir isnad ile rivayet etmiştir.
3- Ebû Ya'lâ (8/129 no:4670) ve Ebu’ş-Şeyh’in
el-Emsal’de (no:56) rivayet ettikleri bir hadiste Aişe radiyallahu anha, Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile bir tartışması esnasında “Sen Allah’ın rasulü
olduğunu iddia etmiyor musun?” diye bir söz söyler, Ebu Bekr radiyallahu anh
bunu işitince Aişe radiyallahu anha’nın yüzüne bir tokat vurur, bunun üzerine Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak kıskanç kadın vadinin yukarısını
aşağısından ayırt edemez” buyurur. Bu hadis sahih değildir. İsnadında bulunan
Seleme b. Fadl hakkında Yahya b. Main; sika derken, Nesâî: “zayıf”, Buhârî: “Münker
rivayetleri var” demiştir. Yine hadisin isnadında Muhammed b. İshak müdellis
bir ravi olup, tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmiştir. Nitekim el-Elbani
de, ed-Daife’de (2985) bu hadisin zayıf oluşunu açıklamıştır.
4- Fıtr sadakası hakkında rivayette bulunan
sahabeler, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sadakayı yalnızca
depolanabilen yiyecek cinsinden bir şeyle vermeyi farz kıldığını açıkça ifade
etmişlerdir. Bu sebeple yiyecekten başkasıyla çıkarmak meşru değildir. Tabiinden
Hasen el-Basri rahimehullah, altın ve gümüşle fıtrın verilebileceğini
söylerken, Ata rahimehullah, altın ve gümüşle fıtrın çıkarılamayacığını
söylemiştir. Tabiin dönemindeki bu ihtilaf, sahabenin Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’e nispet ederek merfu rivayetlerine arz edildiğinde, sadece
depolanabilen, sa’ ile (avuçlanabilen) yiyecekten farz kılındığı
belirtilmektedir. Allah en iyi bilendir.