Kıssa:
Atâ b. Muslim dedi ki: “(Abbasî halifesi) el-Mehdî halife
olduğu zaman Sufyan es-Sevrî rahimehullah’ı getirtti. O getirilince mühürlü
yüzüğünü çıkarıp ona attı ve dedi ki:
“Ey Ebu Abdillah! Bu yüzüğümdür! Onunla bu ümmetin Kitap ve
sünnetle amel etmesi için çalış!” Sufyan rahimehullah yüzüğü eline aldı ve dedi
ki:
“Konuşmama izin verir misin ey mü’minlerin emiri?” Ravi
Ubeyd dedi ki: “Atâ’ya: “Ey Ebu Mahled! “Ey mü’minlerin emiri mi dedi?” dedim. “Evet”
dedi. Sufyan rahimehullah dedi ki:
“Konuşmam hakkında bana emân (güvence) verir misin?”
el-Mehdî: “Evet” dedi. Sufyan rahimehullah dedi ki:
“Ben sana gelmedikçe beni getirtme! Ben senden istemedikçe
de bana bir şey verme!” Bunun üzerine el-Mehdî öfkelendi ve onu cezalandırmak
istedi. Kâtibi ona:
“Ona emân vermedin mi ey mü’minlerin emiri!” dedi. O da: “Evet”
dedi. Sufyan rahimehullah oradan çıkınca ashabı etrafını sarıp dediler ki:
“Bu görevi kabul etmene mani olan nedir? Hâlbuki sana Kitap
ve sünnet üzere çalışmanı emretmişti.” Sufyan rahimehullah onların akıllarının
azlığını gördü ve sonra Basra’ya kaçtı.”
Siyeru A’lami’n-Nubela (7/262)
Hisseler:
1- el-Mehdî, Abbasi halifeleri içerisinde en salihlerinden,
akıllı bir adam idi. Kitap ve sünnetle amelin ihyası için Sufyan rahimehullah
gibi alimleri görevlendirmek istemişti. Ancak diğer bazı hükümdarlarda olduğu
gibi onda da böylesi bir kibir ve kabalık zuhur etmiştir.
2- Sufyan rahimehullah halifeye saygıda kusur etmemiş, onun
mü’minlerin emiri olması vasfiyla hitap ederek hakkını teslim etmiş lakin
zamanımızdaki Suud’un yağcı alimlerinin yaptıkları gibi yalakalık ve nifak dolu
övgülere kalkışmamıştır. El-Mehdi salih halifelerden biri olmasına rağmen, ravi
Ubeyd, Sufyan’ın el-Mehdi’ye “Mü’minlerin emiri” diye hitap etmesine
şaşırmıştır! Zamanımızda kendilerini Selef’e nispet eden süprüntüler ise tazim
ettikleri hocalarının münafık yöneticilere yağcılık yapmalarına hiç itiraz
etmiyor, hatta böyle ayak kaymalarını savunuyorlar!
3- Sufyan rahimehullah keskin zekâsıyla konuşmasına
başlamadan önce kendisi için güvence istemiş, sonra meramını anlatmıştır. Bu sayede
cezalandırılmaktan kurtulmuştur. Sonraki bazı ahmakların yaptıkları gibi yöneticiler aleyhinde sloganik konuşmalar yapıp, ucuz kahramanlık için kendini cezalandırılmaya hedef yapmayı amaçlamamıştır!
4- Sufyan rahimehullah salih bile olsa yöneticilerden görev
almaktan, şöhretin vesilelerinden sakınmıştır. Zira bunda büyük fitneler
vardır. Bu konuda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sakındırmalarına ve
kendisinden önceki selefinin nasihatlerine kulak vermiş ve basiretli
davranmıştır. Buna rağmen Allah Sufyan rahimehullah’ı kendi dilediği şekilde hayırlı
bir şöhrete ulaştırmış, onu şerde değil, hayırda önder kılmıştır.
5- Sufyan rahimehullah, arkadaşlarının kendisine bu görevi
kabul etmediği için eleştiride bulunduklarını görünce, böylesi basiretsiz
kimselerle beraber bulunmayı uygun görmemiş ve Basra’ya kaçmıştır. Bu da yine kıvrak
bir zekadandır. Çünkü yönetici kendisini rahat bırakmayacak, anlayışsız ashabı
da teklif edilen böyle yanlış işlere kendisini teşvik etmeye devam edecekler,
belki kendisinin de kalbi kayacaktı.
6- Sufyan rahimehullah, selefinin aklına uymuş, muasırlarının
ahmaklığından yüz çevirmiştir. Ahmak kimselerle arkadaşlık etmemenin önemini fiili olarak göstermiştir.
7- Bizim zamanımızın ahmakları da yöneticilerden destek
almak, şöhret sahibi olmak, bu imkanları da kitap ve sünnete davet lehine
kullanmak gibi fiilleri hayırlı işler zannetmektedirler.
Bu yüzdendir ki bir zamanlar tevhid daveti yapanların neden
televizyon kanallarına çıkmadıklarını soguluyorlardı. Ahmaklar çoğunlukta
olduğundan bu yöndeki ısrarlar o kadar arttı ki, basiretsiz hocalar ve
davetçiler video sureti çekmek ve youtube gibi şeytanî şebekelerde yayınlamak
gibi handikaplara düştüler.
Sahih davetin, kendilerinin meşhur olmalarına bağlı olduğuna
inandılar/inandırıldılar. Böylece suret, kadın erkek ihtilatı gibi birçok büyük
günahlar helal sayıldı, nice bid’atlere kapılar ardına kadar açıldı, dernekler
kuruldu, hakikatte İslam’ın en büyük düşmanı olan ama yalanlarıyla kendilerini
müslümanmış gibi göstermeyi başaran münafık ve kâfir yöneticilerle güzel
ilişkiler kurulmak istendi, onların kapılarına gidildi, oy kullanıldı ve
kullandırıldı! Daha nice facialar işlendi!
8- Zamanımızda bir alimden istifade etmek için, o alimin
münafıkların mü’minlerden çok daha fazla olduğu bu ahir zaman insanları
nezdinde meşhurlaşmış olmasını talep eden avam, Sufyan es-Sevrî rahimehullah’ı
eleştiren ashabından çok daha ahmak kimselerdir!
Bu yüzden Muhammed b. İbrahim, İbn Baz, İbn Useymin, el-Fevzan,
Rebi b. Hadi gibi Suud’un fasık ve münafık yöneticileriyle sıcak ilişkiler içinde
olan yahut el-Elbani gibi meşhur olmuş kimselerin, sonra Mustafa el-Adevi, Ebu
İshak el-Huveyni vb. gibi video sureti cürmünün elebaşı olan kimselerin fetvalarını
esas almışlar, kitap, sünnet ve salih selefin menhecinden delillere ittibayı bu
meşhur alimlere arz etmedikçe kabul etmez olmuşlardır. Hakkın delillerini
ortaya koymaya çalışan ilim ehlinden birçoğunun delillerini de bahsi geçen
unsurlarla meşhur olmadıkları için reddetmişlerdir!
Bu bela, bu ahmak avamın birçok fitnelere düşmelerine sebep
olmuş, son olarak da korona fitnesinde tamamen hocalarıyla beraber dinden
çıkmalarına kadar gitmiştir!
Allah Sufyan es-Sevrî ve onun gibi basiretle hareket edip salih seleflerine uyan, bizlere doğru yolları gösteren ve ahmaklıkları fark etmeyi öğreten imamlara rahmet etsin.