Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

31 Temmuz 2025 Perşembe

İmam Katade b. Diame Kaderiyye’den Miydi?

 Katade b. Diame rahimehullah’ın kaderiyye görüşünde olduğu yaygındır. Ancak bu durum sabit bir isnad ile sabit olmamıştır. Nitekim Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye rahimehullah, bu iddiayı şu sözleriyle reddetmiştir:

“Abd b. Humeyd, Tefsir’inde dedi ki: bize Yunus tahdis etti, o Şeyban’dan, o Katade rahimehullah’tan: “Takdir edip yol gösterdi.” (A’la 3)  ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti:

إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى مَا أَكْرَهَ ‌عَبْدًا ‌عَلَى ‌مَعْصِيَةٍ وَلَا عَلَى ضَلَالَةٍ وَلَا رَضِيَهَا لَهُ وَلَا أَمَرَهُ بِهَا وَلَكِنْ رَضِيَ لكم الطاعة وَأَمَرَكُمْ بِهَا وَنَهَاكُمْ عَنِ الْمَعْصِيَةِ

“Vallahi Allah bir kulu günaha da, sapıklığa da asla zorlamaz, bundan razı olmaz ve emretmez. Lakin sizin itaat etmenizden razı olur ve size bunu emreder, sizi isyandan da yasaklar.”

Derim ki (İbn Teymiyye): “Katade bu hususu bu âyeti açıklarken zikretmiş, böylelikle Allah Azze ve Celle’nin takdir etmiş olduğu mutluluğu ve bedbahtlığı takdir ve kader ile tespit ettiğini beyan etmek istemiştir. Nitekim Hasen (el-Basrî), Katade ve onlardan başka müslümanların imamlarından olan şahsiyetler arasında bu hususta bir görüş ayrılığı yoktur. Dolayısıyla her ne geçmiş ise, ne olup bitmişse Allah'ın takdiridir. Onların bazılarının görüş ayrılıkları sadece irade ve fiillerin yaratılması hakkındadır. Önceden takdir ve bu takdirin kitapta yazılması hususunda çekişenler ise ancak aralarında İbn Ömer, İbn Abbâs ve onların dışında diğer ashâb-ı kiramın (radıyallahu anhum) kendilerinden uzak olduğunu bildirdiği o kimselerdir.

Katade'nin, Allah Teâlâ'nın herhangi bir kimseyi kendisine isyan etmek için zorlamadığı açıklaması elbetteki doğrudur. Çünkü gerçek şu ki kaderin sabit olduğunu kabul eden Ehl-i Sünnet, ittifakla şunu ifade ederler: “Bir valinin yahut bir hâkimin ve onlardan başka kimselerin yaratılmış birisini istemediği bir şeyi yapmaya zorladıkları gibi O hiçbir kimseyi kendisine masiyet olanı işlemeye asla zorlamaz. Hâlbuki vali ve benzerleri böyle bir kişiyi cezalandırmak ve tehdit ile istemediğini yapmaya zorlarlar. Allah Teâlâ ise kulun bir fiil işleme, bir amel yapma iradesini ve buna dair kudretini ve amelini yaratır. Ve O her bir şeyin de yaratıcısıdır.”

Bir kimse Katade'nin söylediği bu sözlerin Kaderiye’nin kabul ettiği görüşlerden olduğunu ve bunun gibi sözleri sebebi ile Katade'nin Kaderiye’den olmakla itham edilmiş olduğunu düşünebilir. Hatta şöyle denilmiştir: “Malik, Ma'mer'in Kaderiye’den olmakla itham edilmesinden ötürü Katade'den tefsir rivâyet etmesinden hoşlanmazdı.”

Bu da doğrudur. Bununla birlikte seleften herhangi bir kimsenin: “Allah herhangi bir kimseyi kendisine masiyet olan bir işi yapmaya zorladığını” söylediği bilinmemektedir.

Hatta bundan daha beliğ olmak üzere "cebr/zorlama" lafzının mutlak olarak kullanılmasını dahi kabul etmemişlerdir. El-Evzai, es-Sevrî, ez-Zubeydî, Abdurrahman b. Mehdi, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları buna örnektir. Bunlar: Allah kulları cebretti/zorladı denilmesini kabul etmemişler ve şöyle demişlerdir:

“Gerçek şu ki bu şeriatte bir bid'attir ve bu ifade bozuk bir mânânın anlaşılmasına sebep olur.”[1]



[1] İbn Teymiyye Mecmuu’l-Fetava (16/140-141)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)