Katade b. Diame rahimehullah’ın kaderiyye görüşünde olduğu yaygındır. Ancak bu durum sabit bir isnad ile sabit olmamıştır. Nitekim Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye rahimehullah, bu iddiayı şu sözleriyle reddetmiştir:
“Abd b. Humeyd, Tefsir’inde dedi ki: bize Yunus tahdis etti,
o Şeyban’dan, o Katade rahimehullah’tan: “Takdir edip yol gösterdi.” (A’la
3) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet
etti:
إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى مَا أَكْرَهَ عَبْدًا
عَلَى مَعْصِيَةٍ وَلَا عَلَى ضَلَالَةٍ وَلَا رَضِيَهَا لَهُ وَلَا أَمَرَهُ
بِهَا وَلَكِنْ رَضِيَ لكم الطاعة وَأَمَرَكُمْ بِهَا وَنَهَاكُمْ عَنِ
الْمَعْصِيَةِ
“Vallahi Allah bir kulu günaha da, sapıklığa da asla
zorlamaz, bundan razı olmaz ve emretmez. Lakin sizin itaat etmenizden razı olur
ve size bunu emreder, sizi isyandan da yasaklar.”
Derim ki (İbn Teymiyye): “Katade bu hususu bu âyeti
açıklarken zikretmiş, böylelikle Allah Azze ve Celle’nin takdir etmiş olduğu
mutluluğu ve bedbahtlığı takdir ve kader ile tespit ettiğini beyan etmek
istemiştir. Nitekim Hasen (el-Basrî), Katade ve onlardan başka müslümanların
imamlarından olan şahsiyetler arasında bu hususta bir görüş ayrılığı yoktur.
Dolayısıyla her ne geçmiş ise, ne olup bitmişse Allah'ın takdiridir. Onların
bazılarının görüş ayrılıkları sadece irade ve fiillerin yaratılması
hakkındadır. Önceden takdir ve bu takdirin kitapta yazılması hususunda çekişenler
ise ancak aralarında İbn Ömer, İbn Abbâs ve onların dışında diğer ashâb-ı
kiramın (radıyallahu anhum) kendilerinden uzak olduğunu bildirdiği o
kimselerdir.
Katade'nin, Allah Teâlâ'nın herhangi bir kimseyi kendisine
isyan etmek için zorlamadığı açıklaması elbetteki doğrudur. Çünkü gerçek şu ki
kaderin sabit olduğunu kabul eden Ehl-i Sünnet, ittifakla şunu ifade ederler: “Bir
valinin yahut bir hâkimin ve onlardan başka kimselerin yaratılmış birisini
istemediği bir şeyi yapmaya zorladıkları gibi O hiçbir kimseyi kendisine
masiyet olanı işlemeye asla zorlamaz. Hâlbuki vali ve benzerleri böyle bir
kişiyi cezalandırmak ve tehdit ile istemediğini yapmaya zorlarlar. Allah Teâlâ
ise kulun bir fiil işleme, bir amel yapma iradesini ve buna dair kudretini ve
amelini yaratır. Ve O her bir şeyin de yaratıcısıdır.”
Bir kimse Katade'nin söylediği bu sözlerin Kaderiye’nin
kabul ettiği görüşlerden olduğunu ve bunun gibi sözleri sebebi ile Katade'nin
Kaderiye’den olmakla itham edilmiş olduğunu düşünebilir. Hatta şöyle
denilmiştir: “Malik, Ma'mer'in Kaderiye’den olmakla itham edilmesinden ötürü
Katade'den tefsir rivâyet etmesinden hoşlanmazdı.”
Bu da doğrudur. Bununla birlikte seleften herhangi bir
kimsenin: “Allah herhangi bir kimseyi kendisine masiyet olan bir işi yapmaya
zorladığını” söylediği bilinmemektedir.
Hatta bundan daha beliğ olmak üzere "cebr/zorlama"
lafzının mutlak olarak kullanılmasını dahi kabul etmemişlerdir. El-Evzai, es-Sevrî,
ez-Zubeydî, Abdurrahman b. Mehdi, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları buna
örnektir. Bunlar: Allah kulları cebretti/zorladı denilmesini kabul etmemişler
ve şöyle demişlerdir:
“Gerçek şu ki bu şeriatte bir bid'attir ve bu ifade bozuk
bir mânânın anlaşılmasına sebep olur.”[1]