Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

19 Temmuz 2025 Cumartesi

Tütsü Kullanmanın Hükmü

 

بســـم الله الرحمن الحيم

Hamd Allah'a mahsustur.

İbn Teymiyye ve Zehebi (Allah onlara rahmet etsin) tütsüyü kâfirlere benzeme olarak değerlendirmişlerdir. Batıl din mensubu bazı kimseler tütsü ile kutsama yaparlar. Bazıları da tütsü yakıldığında ulvi ruhların hazır bulunacaklarına itikad ederler. Maalesef bu inanç bizim toplumumuzda da cahil insanlar arasında yayılmakta, büyücüler tarafından kullanılmaktadır.

Tütsü kullanmadaki amaç bunlar değil de, güzel koku edinmek veya ölünün cesedinin kokmamasını sağlamak olursa inşaallah bunda sakınca yoktur ve bu kâfirlere benzemek olmaz. Zira bu sünnette de varit olmuştur.

Cabir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki:

إِذَا أَجْمَرْتُمُ الْمَيِّتَ فَأَجْمِرُوهُ ثَلَاثًا

Ölülerinizi (kefenlerini) üç defa tütsüleyin[1]

Nafi rahimehullah şöyle demiştir:

كَانَ ابْنُ عُمَرَ إِذَا اسْتَجْمَرَ اسْتَجْمَرَ بِالْأَلُوَّةِ غَيْرَ مُطَرَّاةٍ وَبِكَافُورٍ يَطْرَحُهُ مَعَ الْأَلُوَّةِ ثُمَّ قَالَ هَكَذَا كَانَ يَسْتَجْمِرُ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

“İbn Ömer radıyallahu anhuma tütsülendiği zaman karışımsız uluvve (öd ağacı) ile ve uluvve ile beraber kâfur karıştırarak tütsülenir ve sonra şöyle derdi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de bu şekilde tütsülenirdi.”[2]

Fatıma (bt. Munzir) rahimehallah dedi ki: Esma bt. Ebi Bekr radıyallahu anha ölmek üzereyken şöyle dedi:

إِذَا أَنَا مِتُّ فَاغْسِلُونِي وَكَفِّنُونِي وَأَجْمِرُوا ثِيَابِي

“Ben öldüğüm zaman beni yıkayın, kefenleyin ve kefenimi tütsüleyin.”[3]

   Nafi rahimehullah dedi ki:

أَنَّ ابْنَ عُمَرَ كَانَ يُجَمِّرُ ثِيَابَهُ فِي كُلِّ جُمُعَةٍ

İbn Ömer radıyallahu anhuma her Cum’a elbisesini tütsülerdi.[4]

Salim b. Abdillah b. Ömer rahimehullah dedi ki:

إِنَّهُ كانَ مِن شَأن عَبد الله بن عُمَر أَنَّهُ كانَ يَأمُرُ بِثيابِه فَتُجَمَّرُ كُلَّ جُمُعَةٍ

“Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma her Cuma elbisesinin tütsülenmesini emrederdi.”[5]

Nafi rahimehullah şöyle dedi:

أَجمَرتُ لاِبن عُمَر ثَوبَين يَومَ الجُمُعَة بِالمَدينَةِ فَلَبِسَهُما يَومَ الجُمُعَةِ

“İbn Ömer radıyallahu anhuma için Medine’de Cuma günü iki elbisesini tütsüledim, onları Cuma günü giydi.”[6]

   İbn Ömer radıyallahu anhuma dedi ki:

أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يُجَمِّرُ الْمَسْجِدَ فِي كُلِّ جُمُعَةٍ

Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh her Cuma mescidi tütsületirdi.”[7]

Hasen b. Ali b. Huseyn b. Hasen rahimehullah’tan – ki o insanların hayırlılarından idi – şöyle demiştir:

أنّ رسول الله صلى الله عليه وسلم أمر بإجمار المسجد يوم الجمعة

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Cuma günleri mescidin tütsülenmesini emretti.”[8]

Ebu Hureyre radıyallahu anh ile İbn Sirin, Hasen el-Basri ve İbrahim en-Nehaî rahimehumullah; kefenin tütsüleneceğini söylemişlerdir.[9]

Nuaym b. Abdillah el-Mucmir rahimehullah’ın babası Abdullah, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidini tütsülediği için “El-Mücmir” lakabını almıştır.[10]

İbn Zebale, Nuaym el-Mucmir’den, o da babasından rivayet ediyor: “Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh ona şöyle dedi:

أتُحسنُ أن تطوفَ ‌على ‌النَّاس ‌بالمَجْمَرة تُجمِّرهم؟ فقال نعم فكان يُجمِّر يومَ الجمعة

“İnsanların etrafında dolaşıp onları tütsülesen iyi olmaz mı?” O da: “Evet” dedi. Ömer radıyallahu anh Cuma günleri tütsülüyordu.”[11]

Ammar b. Sa’d b. Karaz rahimehullah’tan:

أَتَى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رضي الله عنه ‌بِمِجْمَرَةٍ ‌مِنْ ‌فِضَّةٍ فِيهَا تَمَاثِيلُ مِنْ الشَّامِ فَدَفَعَهَا إلَى سَعْدٍ جَدِّ الْمُؤَذِّنِينَ فَقَالَ اُجْمُرْ بِهَا فِي الْجُمُعَةِ وَفِي شَهْرِ رَمَضَانَ قَالَ فَكَانَ سَعْدٌ يُجَمِّرُ بِهَا فِي الْجُمُعَةِ وَكَانَتْ تُوضَعُ بَيْنَ يَدَيْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ رضي الله عنه حَتَّى قَدِمَ إبْرَاهِيمُ بْنُ يَحْيَى بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْعَبَّاسِ الْمَدِينَةَ وَالِيًا سَنَةَ سِتِّينَ وَمِائَةٍ فَأَمَرَ بِهَا فَغُيِّرَتْ وَجُعِلَتْ صَلَاحًا وَهِيَ الْيَوْمَ بِيَدِ مَوْلًى لِلْمُؤَذِّنِينَ

“Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh, Şam’dan üzerinde timsaller bulunan bir buhurdanlık getirtti, onu müezzinlerin dedesi Sa’d (b. Karz) radıyallahu anh’e verdi ve dedi ki:

“Bununla her Cuma günü ve Ramazan ayında tütsüleyin.” Sa’d radıyallahu anh Cuma günleri onunla tütsü yapar, Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh’ın önüne konulurdu. Ta ki 166 senedinde İbrahim b. Yahya b. Muhammed b. El-Abbas Medine’ye vali olunca onun değiştirilmesini emretti. O bugün müezzinlerin bir azatlısının elindedir.”[12]

Muhammed b. İsmail, babasından rivayet ediyor: “O, Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh’ın yanına bir sepet öd ağacı ile geldi. İnsanlara bu yetmezdi. Ömer radıyallahu anh dedi ki:

‌اجمروا ‌بِهِ ‌الْمَسْجِدَ لِيَنْتَفِعَ بِهِ الْمُسْلِمُونَ فَبَقِيَتْ سُنَّةً فِي الْخُلَفَاءِ يُؤْتَى كُلُّ عَامٍ بِسَفَطِ عُودٍ يُجَمَّرُ بِهِ الْمَسْجِدُ لَيْلَةَ الْجُمُعَةِ وَيَوْمَ الْجُمُعَةِ عند المنبر من خلفه إِذَا كَانَ الإِمَامُ يَخْطُبُ

"Bununla mescidi tütsülendirin ki; Müslümanlar bundan fayda görsünler.” Bu âdet, halifelerin bugüne kadar süren bir geleneği haline geldi. Her yıl bir sepet öd ağacı getirilir, cuma gecesi ve cuma günü minberin yanında ve imam hutbe verirken onun arkasında yakılırdı.”[13]

Mutarrif rahimehullah dedi ki:

ويوضع عود فلا يزال يبخر حتى يفرغ من حديث رسول الله صلى الله عليه وسلم

“İmam Malik b. Enes rahimehullah’ın meclisine öd ağacı konulur, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den hadis rivayetini bitirene kadar tütsü yakılmaya devam edilirdi.”[14]

Vehb b. Munebbih rahimehullah dedi ki:

كَانَ هَارُونُ هُوَ الَّذِي يُجَمِّرُ الْكَنَائِسَ

“Harun aleyhisselam ibadethaneleri tütsülerdi.”[15]



[1] Muslim’in şartına göre sahih. Ahmed (3/331) İbn Ebi Şeybe (2/467) Bezzar (813) İbn Hibban (7/302) Hakim (1/506) İbn Huzeyme (76) Ebu Ya’la (4/197) Beyhaki (3/405) Tarihu İbn Main (3/307) Deylemi (2569) Zeylai Nasbu’r-Raye (2/264) Mecmau’z-Zevaid (3/26) İbn Hacer ed-Diraye (1/232) el-Elbani Sahihu’l-Cami (278)

[2] Sahih. Muslim (2254)

[3] Sahih. İbn Sa’d (8/254) İbn Ebi Şeybe (2/467)

[4] Buhari ve Muslim’in şartlarına göre sahih. İbn Ebi Şeybe(1/481)

[5] Sahih. İbn Sa’d Tabakat (4/159)

[6] Sahih. İbn Sa’d Tabakat (4/160)

[7] Hasen. İbn Ebi Şeybe (2/141) Ebu Yala (1/170) İbn Abdilberr et-Temhid (16/177)

[8] Mürsel. Es-Semhudi Vefau’l-Vefa (2/546) Suyuti Nuru’l-Lum’a Fi Hasaisi’l-Cum’a (68)

[9] İbn Ebi Şeybe (2/467) İbn Kudame el Mugni (2/169)

[10] Bkz.; Fethul Bari (2/7) Tehzibu’t-Tehzib (10/414) Tehzibu’l-Kemal (29/488) Taberani Sagir (2/32) Nevevi el-Minhac (3/134) İbn Abdilberr et-Temhid (16/177) Zürkani Şerhu’l-Muvatta (1/106) İsbehani Ricalu Muslim (2/295) Ebu Ya’la el-Halili el-İrşad (1/217) Kettani Teratibu’l-İdariye (1/170) bkz.: el-Müdevvene (1/107)

[11] Es-Semhudî Vefau’l-Vefa (2/547) Sehavi et-Tuhfetu’l-Latife (4/177)

[12] Zayıf. İbn Neccar Durretu’s-Semine Fi Ahbari’l-Medine (2/364) İbn Rusteh el-Âlâku’n-Nefise (s.66) İbnu’z-Ziya Tarihu Mekke (s.277) Semhudi Vefau’l-Vefa (2/662) en-Nehravani Tarihu’l-Medine (s.104) İsnadında Abdullah b. Muhammed b. Ammar b. Sa’d b. Karaz ve Abdurrahman b. Sa’d b. Ammar b. Sa’d b. Karaz zayıftır.

[13] İbnu’l-Cevzi Musiru’l-Azmi’s-Sakin (434) İbnu’n-Neccar ed-Durretu’s-Semina (187) İbnu’z-Ziya Tarihu Mekke (s.277) Es-Semhudi Vefau’l-Vefa (2/546)

[14] Kadı Iyad Tertibu’l-Medarik (2/15) Kadı Iyad eş-Şifa (s.431)

[15] İbn Ebi Şeybe (7/221)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)