Mescid Dışındaki Binalar İçin Yapılan Harcamadan Ecir Ummak Bid'attir
Enes b. Malik
radıyallahu anh'den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birgün dışarı çıkıp
yüksek bir kubbe gördü ve: “Bu da ne böyle?” dedi. (Orada bulunan) sahâbîler de kendisine:
“Bu kubbe ensardan falanca kişiye aittir” dediler, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hoşlanmadığı bu işi içinde saklayarak sükût etti. Nihayet bu kubbenin sahibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip halkın içinde selâm verdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ondan yüz çevirdi. Adam selamının alınmadığını anlayınca bu selam verme işini defalarca tekrarladı. Nihayet adam her defasında da selamının alınmadığını görünce Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’deki öfkeyi ve kendinden yüz çevirdiğini sezdi ve durumu arkadaşlarına açarak dert yandı:
“Vallahi ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu davranışını yadırgadım” dedi. Onlar da:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışarı çıktı, senin bu kubbeni gördü” dediler. Bunun üzerine adam hemen kubbesini dönüp yıktı, yerle bir etti. Derken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birgün yine dışarı çıktı. Bu kubbeyi göremeyince (oradakilere):
“Kubbeye ne oldu?” diye sordu. Onlar da:
“Onun sahibi bize senin kendisinden yüz çevirdiğinden sızlandı. Gidip onu yıktı” dediler. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de:
أَمَا إِنَّ كُلَّ بِنَاءٍ وَبَالٌ عَلَى
صَاحِبِهِ إِلَّا مَا لَا، إِلَّا مَا لَا يَعْنِي مَا لَا بُدَّ مِنْهُ
“İhtiyaç fazlası her bina
sahibi üzerine bir vebaldir”
buyurdu.[1]
Bir
rivayette: “Ancak mescid hariç” şeklindedir.
Bu rivayette Allah ve rasulüne isyan edenlerden selamı kesmenin ve onlardan selam almamanın sünnetten olduğuna delil vardır ve bunu "tekfir etmek" olarak yorumlayanların hata ettiğine işarettir.
Enes radıyallahu
anh’den gelen diğer rivayet şu şekildedir:
مَرَرْتُ مَعَ رَسُولِ اللهِ
صَلى الله عَلَيه وَسَلم فِي طَرِيقٍ مِنْ طُرُقِ الْمَدِينَةِ، قَالَ: فَرَأَى قُبَّةً
مِنْ لَبِنٍ، فَقَالَ: لِمَنْ هَذِهِ؟ قِيلَ: لِفُلاَنٍ، فَقَالَ: أَمَا إِنَّ كُلَّ
بِنَاءٍ وَبَالٌ عَلَى صَاحِبِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ, إِلاَّ مَا كَانَ فِي مَسْجِدٍ،
أَوْ بِنَاءِ مَسْجِدٍ, أَوْ قَالَ: ثُمَّ مَرَّ فَلَمْ يَرَهَا، فَقَالَ: مَا فَعَلَتِ
الْقُبَّةُ؟ قَالَ: قُلْتُ: بَلَغَ صَاحِبَهَا مَا قُلْتَ, فَهَدَمَهَا, فَقَالَ: رَحِمَهُ
اللهُ
“Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem ile beraber Medine yollarından birinden geçiyordum. Kerpiçten
bir kubbe gördü ve:
“Bu kimin?” dedi. “Falanın” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir mescid veya mescid binası için olanlar dışında her bina kıyamet gününde sahibi için bir vebaldir.” Sonra o kubbeyi göremedi.
“Kubbeye ne oldu?” dedi. Ben:
“Söylediğin sözler kubbenin sahibine ulaşınca onu yıktı” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah ona rahmet etsin” buyurdu.[2]
“Bu kimin?” dedi. “Falanın” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir mescid veya mescid binası için olanlar dışında her bina kıyamet gününde sahibi için bir vebaldir.” Sonra o kubbeyi göremedi.
“Kubbeye ne oldu?” dedi. Ben:
“Söylediğin sözler kubbenin sahibine ulaşınca onu yıktı” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah ona rahmet etsin” buyurdu.[2]
İbrahim en-Nehâî’den: Abdullah
b. Mes’ud radıyallahu anh şöyle demiştir:
نَفَقَةُ الرَّجُلِ عَلَى نَفْسِهِ وَأَهْلِهِ
وَصَدِيقِهِ وَبَهِيمَتِهِ لَهُ مِنْهَا أَجْرٌ، إِلَّا نَفَقَتَهُ فِي بِنَاءٍ، إِلَّا
أَنْ يَكُونَ مَسْجِدًا» ، فَقِيلَ لَهُ: فَإِنْ كَانَ بِنَاءً كَفَافًا؟، قَالَ: «فَذَلِكَ
لَا لَهُ وَلَا عَلَيْهِ» . فَقِيلَ لَهُ: فَإِنْ كَانَ فَوْقَ الْكَفَافِ؟، قَالَ:
«عَلَيْهِ وِزْرُهُ، وَلَا أَجْرَ لَهُ فِيهِ»
“Kişinin nefsi, ailesi,
arkadaşı ve hayvanı için yaptığı harcamadan dolayı ecir vardır. Ancak mescid
dışındaki bir bina için yaptığı harcamadan ecir yoktur.” Ona denildi ki:
“Kişinin kendisine yetecek kadar bina yapmasına ne dersin?” Şöyle dedi: “Bu ne lehine, ne de aleyhinedir.” Ona denildi ki:
“Peki ya kendisine yeten miktarın üstünde bir bina için yaptığı harcamaya ne dersin?” Şöyle dedi:
“Bundan dolayı ona günah vardır. Bundan dolayı ona ecir yoktur.”[3]
“Kişinin kendisine yetecek kadar bina yapmasına ne dersin?” Şöyle dedi: “Bu ne lehine, ne de aleyhinedir.” Ona denildi ki:
“Peki ya kendisine yeten miktarın üstünde bir bina için yaptığı harcamaya ne dersin?” Şöyle dedi:
“Bundan dolayı ona günah vardır. Bundan dolayı ona ecir yoktur.”[3]
Bu rivayetlerden
anlaşılmaktadır ki; Mescid dışında binalar olan; medrese, dernek, dergah gibi
ibadet maksatlı yapılan binalar için yapılan harcamalardan ecir ummak bid’attir.
[1]
Sahih ligayrihi. Ebu Davud (5237) Bezzar (14/42) Ziyau’l-Makdisi
el-Muhtare (7/291) İbn Mace (4161) Buhari Tarih (9/45) Ebu Ya’la (7/308) Tahavî
Muşkilu’l-Asar (956) Beyhaki Şuab (7/390) İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (240, 284)
İbn Ebi Ömer el-Adeni’nin Müsned’inden naklen: Metalibu’l-Aliye (3269)
el-Elbani, Sahihu’t-Tergib (1874) es-Sahiha (2830)
[2]
Hasen. Ahmed (3/220) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (4/370) Ebu Nuaym Tarihu
İsbehan (2/186, 276) Taberani Evsat (3/258) İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (235) Darekutni
İlel (12/216) Esbehani et-Tergib (2/206) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/390-391)
[3]
Mevkuf. İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (302) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/391)
* Aynısını İbrahim en-Nehâi mürsel olarak merfuan
rivayet etmiştir: İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (285) Beyhaki Şuabu’l-İman
(7/391)