Müslüman gençleri saptırmak için en çok havlayan cehennem köpekleri
gibi provakasyon yapan biri olan, seminerlerinin çoğunu kendini övüp egosunu tatmin etmekle tamamlayan riyakâr Alpaslan Kuytul, Beşar Esed’i tekfir etmekle
yetinmiyor, Suriye’deki fitneyi Suud gibi diğer Müslüman ülkelerinde de arzu
eder bir tarzda Suud tagutunu da tekfir ediyor, Suudlular Suriye’de
savaşacağına kendi krallarıyla savaşsın diyor!
Işid, Nusra, el-Kaide gibi Müslümanları tekfir edip öldüren harici
grupların militanlarına “mücahid” demek ve onların öldürülenlerine “şehit”
demek caiz değildir. Bilinmesi gerekir ki, bu gruplar Müslümanların kafirlere
karşı yapmaları gereken cihaddan alıkoyan, - ki bu cihad; öncelikle kafirlerin
karşısına dikilebilecek, vahyi hakem kılan, ittiba tevhidini gerçekleştiren bir İslam toplumunun oluşmasıdır –
dini hakkında yeni bir şeyler öğrenmeye başlamış gençleri cihad nidalarıyla Müslümanların
birbirlerini öldürdükleri fitne meydanlarına sürükleyen, yeryüzündeki en şerli
gruplardır. Onlara “mücahid” diyen, katledilenlerini de “şehit” diye övenler de
İslam düşmanlarının kirli oyunlarına çanak tutanlardır. Bunları söylememizden
dolayı bizi cihad aleyhtarı olarak lanse edenlerin, asıl cihaddan saptıranların,
Müslüman katletmeye çağıranların Allah belalarını versin!
Kuytul’un fırkası Allah yolunda cihad etmek istiyorlarsa işe
* Kuytulun putlarını yırtmakla,
* video çekimlerine engel olmakla,
* kadın-erkek karışık, kilise formatındaki seminerlerden uzaklaşmakla
* Allah'a ait evler olan mescitlere rücu etmekle
* pantolon giymeyi ve kılık kıyafetlerinde kafirlere benzemeyi terk etmekle
* müşrik ibadeti olan alkış tutmaya mani olmakla,
* müzikli neşitleri iptal etmekle,
* müşrik kâfirlerin âdeti olan tiyatrolara son vermekle başlasınlar!
* Kuytul; “Her tarafta mazlumların kanları akarken namazda eller kaldırılır mı, kaldırılmaz mı tartışması yapılmaz, herkes kendi mezhebine uysun” şeklindeki şirke çağıran sözleri söylerken ağzına ot tıkasınlar!
* Kuytulun putlarını yırtmakla,
* video çekimlerine engel olmakla,
* kadın-erkek karışık, kilise formatındaki seminerlerden uzaklaşmakla
* Allah'a ait evler olan mescitlere rücu etmekle
* pantolon giymeyi ve kılık kıyafetlerinde kafirlere benzemeyi terk etmekle
* müşrik ibadeti olan alkış tutmaya mani olmakla,
* müzikli neşitleri iptal etmekle,
* müşrik kâfirlerin âdeti olan tiyatrolara son vermekle başlasınlar!
* Kuytul; “Her tarafta mazlumların kanları akarken namazda eller kaldırılır mı, kaldırılmaz mı tartışması yapılmaz, herkes kendi mezhebine uysun” şeklindeki şirke çağıran sözleri söylerken ağzına ot tıkasınlar!
Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste şöyle
geçer: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize kıyamet kopmadan önce herc’in
baş göstereceğini söylerdi. Kendisine: “Herc nedir?” diye sorulunca “Yalan
ve öldürmelerdir” buyurdu. Müslümanlar: “Her yıl yetmiş bin kişiden fazla
kişiyi öldürmemizden daha fazlası mı?” deyince, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve
sellem: “Kâfirleri öldürmeniz değil. Sizlerin birbirinizi öldürmenizdir”
buyurdu. Müslümanlar: “O gün aklımız başımızda olduğu halde mi birbirimizi
öldüreceğiz?” deyince, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem: “O zamandakilerin
çoğunun aklı başlarından alınmış olacaktır. Halk içinde kıt akıllılar idareyi
ele alacaktır. Çoğu kimse kendini bir şey üzere olduğunu zanneder. Oysa
onlar bir şey üzerinde değildirler.” (Sahih. Ahmed (4/391, 406, 414)
İbn Mace (3959)
Cihad; Allah’ın kelimesinin en yüce olması için yapılan mücadeledir!
Allah’ın dininin mensuplarını aşağılara indiren, Rasûlullah sallallâhu aleyhi
ve sellem’in sünnetine kulak tıkayan, “cihad” adını verdikleri fitne yolunda şeriata
muhalefeti caiz gören, halife olmadıkları halde Molla Ömer, Cevlanî, b. Ladin, Bağdadi gibi sapıklara biat toplama bid'atini icat eden, mensuplarının kimliklerinin belli olmaması için sakal ve
bıyıklarını kesebileceklerini, teke sakal bırakabileceklerini, pavyonlara
gidebileceklerini, açık saçık kadınlarla görüşebileceklerini, kendilerini
patlatıp intihar edebileceklerini, dahası bu işi tamamlayabilmek için uyuşturucu
içebileceklerini, uyuşturucu ticaretini vs. caiz sayan bu kimseler nasıl “mücahid”
olabilirler?
“Ben Müslümanım” diyen bir kimseyi öldürmeyi caiz gören bir kimseye
nasıl olur da “mücahid” denilir, böyle bir kimse öldürülünce ona nasıl olur da “şehit”
denilebilir?!
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Fitne
zuhur edecektir. O zaman uyuyan, yatandan, yatan oturandan, oturan ayakta
durandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen binekliden, binekli olan bineğini
sürenden daha hayırlıdır. Bu olaylarda öldürülenlerin hepsi de cehennemliktir.”
Ravi: “Ey Allah’ın rasulü! Bu ne zaman
olacak?” diye sorunca Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Herc
günlerinde olacaktır” buyurdu. “Herc günleri ne zamandır?” diye sorunca: “Kişinin
arkadaşından emin olmadığı zamandır” buyurdu. Ravi: “O günlere yetişirsem
ne yapmamı emredersin?” dedi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kendine
ve eline sahip olup evinin avlusuna gir” buyurdu. Ravi: “Ey Allah’ın
rasulü! Ya biri zorla evimin avlusuna girerse?” dedi. “Evinin içine gir”
buyurdu. “Ya evimin içine girerse?” deyince: “Namazgâhına girip şöyle yap
ve: “Rabbim Allah” de. Ölene kadar da böyle kal” buyurdu.” (Sahih. Ahmed (1/449)
İbn Mes’ud radıyallahu anh’den)
Ebu Bekre radıyallahu anh’den bunun benzeri rivayet edilmiştir ve o
rivayetin sonunda şöyle geçer: “…Biri beni kılıcıyla öldürürse halim ne olur?” Rasûlullah
sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “O hem senin, hem kendisinin
günahıyla geri döner ve cehennem ahalisinden olur.” (Ahmed 5/48)
Görüldüğü gibi özellikle hak ile batılın birbirine girdiği fitne
zamanında Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Müslümanlardan olan bir cana
kıymaya, hatta seni öldürmeye gelen fitneye düşmüş birine karşı koymaya dahi
nasıl uyarıyor! Asrımızın haricileri ise önce Suriye tagutu Esed’i, Türkiye
tagutu Tayyibi, Suud tagutu kralı vs. mürtet ilan ediyorlar, sonra onlar adına
savaşan herkesi de tekfir ediyorlar!
İlim ehlinin vazifesi, insanların hislerini besleyip, cihad neşitleriyle
gaza getirerek cehennem ahalisinden olmaya teşvik etmek değildir! Bilakis bundan
sakındırmaktır! Yine ilim ehlinin vazifesi tagutluk yapan yöneticilere
yaltaklık yapmak, onları savunmak, habis demokrasi düzenlerine oy vermeye
iştirak etmeye çağırmak, yaltaklık yapmak da değildir!
Bilakis selefin yolu: yöneticiyi ıslah etmesi için, ona doğru olanı ilham etmesi için ve zulümden alıkoyması için Allah’a dua etmektir.
Zalim yöneticilerin ıslah olmasını isteyen Allah’ın işini kendisi üstlenmeye kalkarsa fitne olur. Zulme engel olmak isteyen; toplumun ıslahı için mücadele etmeli, toplumda meydana gelen haktan sapmalara karşı çıkmalı, bu yolda ittiba tevhidini kavramış ilim ehliyle beraber hareket etmeli, erken öten horoz misali meydanlara çıkmamalı, önce nefsinin, sonra etrafının ıslahı için gayret etmelidir. Bu vazife yerine getirilirse işte o zaman zalim tagutların birer birer yok olduğuna şahit olacağız. Başımızdaki zalimler ancak aramızdaki zulümler sebebiyle payidar olmaktadır. Allah Azze ve Celle: “Zalimlerin bir kısmını, diğer kısmı üzerine yönetici kılarız” (En’am 129) buyurmuştur. Yine “Bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah onun halini değiştirmez.” (Ra’d 11)
Bilakis selefin yolu: yöneticiyi ıslah etmesi için, ona doğru olanı ilham etmesi için ve zulümden alıkoyması için Allah’a dua etmektir.
Zalim yöneticilerin ıslah olmasını isteyen Allah’ın işini kendisi üstlenmeye kalkarsa fitne olur. Zulme engel olmak isteyen; toplumun ıslahı için mücadele etmeli, toplumda meydana gelen haktan sapmalara karşı çıkmalı, bu yolda ittiba tevhidini kavramış ilim ehliyle beraber hareket etmeli, erken öten horoz misali meydanlara çıkmamalı, önce nefsinin, sonra etrafının ıslahı için gayret etmelidir. Bu vazife yerine getirilirse işte o zaman zalim tagutların birer birer yok olduğuna şahit olacağız. Başımızdaki zalimler ancak aramızdaki zulümler sebebiyle payidar olmaktadır. Allah Azze ve Celle: “Zalimlerin bir kısmını, diğer kısmı üzerine yönetici kılarız” (En’am 129) buyurmuştur. Yine “Bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah onun halini değiştirmez.” (Ra’d 11)
Yukarıda naklettiğim fitnenin zuhuru ile ilgili hadisi rivayet
edenlerden biri olan Abdullah b. Habbab radıyallahu anh, bu hadisi rivayet
ettiği için hariciler tarafından öldürülmüştü! Bu gün bizler de selefimizin
yolunu izlemeye çalışıyoruz ve fitneden sakındırıyoruz! Tabi ki Hariciler de
haricilerden olan seleflerine uyacak ve fitneden sakındırdığımız için
köpürecekler! Bu gece dünkü geceye ne kadar da benziyor!