Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

5 Mayıs 2015 Salı

İşid Haricilerinin Hakikati


İşid Haricilerinin Hakikati
Şeyh Halid b. Abdirrahman el-Mısrî
"Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah ve başka alimler harici fırkalarını açıklarken, onların bazısının her büyük günahtan değil, bazı büyük günahlardan dolayı tekfir ettiklerini zikretmişlerdir.
İnsanların çoğu “Ey ahi! Bunlar şu an zinadan dolayı, içki içmekten dolayı vs. tekfir etmiyorlar. Neden bunlara harici deniliyor?” diyorlar.
Bu problem insanlardan birçoğuna kapalı kalmaktadır. Çünkü haricilerden kimisinin büyük günahtan dolayı tekfir ettiklerini, bazısının büyük günahtan dolayı tekfir etmediklerini bilmiyorlar. Haricilerin bir sınıfı da yöneticileri tekfir edenlerdir.
Şuan Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek günahlardan bir günahtır. Sen zina edeni, içki içeni, zekat vermeyeni veya oruç tutmayanı tekfir etmiyorsan, işte Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetme günahından dolayı da tekfir etmemelisin.
Eğer Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmekten dolayı tekfir ediyorsan, haricilerin mezhebindesin demektir. Haricilerin bir fırkası büyük günahlardan sadece bazısından dolayı tekfir etmekle diğer haricilerle ittifak etmektedir.
Haricilerin tekfir etmede ittifak ettikleri büyük günah; Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetme günahıdır. Bu yüzden Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler…” ayeti hakkında şöyle demiştir: “Bu ayetin umumi lafzıyla ancak hariciler delil getirirler.” Bu yüzden İmam İbn Baz rahimehullah şöyle demiştir: “Yöneticiye itaatten el çeken cemaatten huruç etmiştir, o bir haricidir.” El-Berbehari rahimehullah da şöyle demiştir: “Kim taatten el çekerse o bir haricidir.”
Demek ki kişinin bir harici olması için her büyük günahtan dolayı tekfir etmesi şart değildir.
İşid’in dini ve tevhidi ikame ettiği, büyük günahlardan dolayı tekfir etmedikleri söylenmektedir. Buna cevap olarak deriz ki:
Müslümanların öncelikle meseleleri ehline bırakmaları gerekir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Onlara  güven,  yahut  korku  verici  bir  haber  geldiği  zaman,  onu  hemen yaymışlardır. Halbuki o haberi Peygambere ve mü'minlerden olan emir sahiplerine götürselerdi,  onlardan (kendi ihtisasları dâhilinde) hüküm çıkaranlar, onu bilirler (ve daha iyi değerlendirirler)di. Allah'ın, sizin üzerinizdeki fazlu inayeti ve merhameti olmasaydı, çok azınız müstesna (hepiniz de) şeytana uyardınız.” (Nisa 83)
Müslümanlara karşı bir fitne çıkarıldığı zaman, güven veya korku verici bir iş geldiğinde alimlere müracaat edilmesi gerekir.
Şuan İmam Allame Fakih el-Fevzan ve diğer alimler “İşid haricilerdir, onlar fitne ehlidir, onlar kötülük ehlidir, Müslümanları boğazlıyolar” diyorlar.
Onlar, el-Bağdadînin emirliğini kabul etmiyen kimsenin bir kafir olduğunu söylüyorlar.  Nasıl olur da onların büyük günahtan dolayı tekfir etmedikleri söylenebilir?
İşid’e göre Bağdadi’nin emirliğini kabul etmeyenler kafirdir, yöneticileri tekfir ediyorlar ve yeryüzünün her tarafındaki Müslümanların yöneticilerinin hepsinin kafirler olduğunu söylüyorlar. Kanları helal sayıyor, boğazlıyorlar, ne mümini gözetiyorlar, ne zimmet ehlini! Eğer onlar hariciler değilse kim haricidir? Hariciler kim midir; Bağdadi’ye biat etmeyenin katli vacip bir kafir olduğunu ve Müslümanların bütün yöneticilerin kafirler olduklarını söyleyenler haricilerdir!
Eğer onlar asıl haricilerin ta kendileri değillerse yeryüzünde aslen harici olan bilmiyorum. Bu yüzden sana ilim ehlini tavsiye ederim. Özellikle de gençler! Gençler bilmiyorlar ve hisleriyle hareket ediyorlar!
Had cezalarını uygulamalarına ve şiarlara tazim etmelerine gelince, bu durum zaten haricilerin yapısında mevcut olan meşhur bir şeydir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz onlardan birinin namazı yanında kendi namazını, oruçları yanında kendi orucunu küçümser.” Buhârî (6163) ve Muslim (2456), Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet etmişlerdir.
Onlar namaz, zekat, had cezalarını uygulamak gibi dinin şiarlarını izhar etseler de akideleri bozuktur!
İlk hariciler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı ile neden savaştılar? Hariciler dinin şiarını ilan ederek: “Hüküm ancak Allah’ındır” dediler. Ali radıyallahu anh ise: “Kendisiyle batılın arzu edildiği hak bir söz” dedi.
Bu eskiden beri haricilerin yoludur. Bundan sakınmak ve uyanık olmak, ilme hırs göstermek, sünnet ve hadis alimleriyle ve hadis ehlinin fakihleri ile irtibatlı olmak gerekir. Ta ki bu deccallerin tuzaklarına düşülmesin.
Halid b. Abdirrahman el-Mısrî’den tercüme eden: Ebu Muaz
Hariciler Tekfir Edilirler mi? 
Bazı sahabelerin savaşlarda öldürülen haricileri tekfir ettikleri sabit olmuştur.


Ebû Gâlîb dedi ki: “Ebû Umame radıyallahu anh dedi ki:Öldürülen Haricîler, gök tabakası altında öl­dürülenlerin en kötüleridir. Öldürülen insanların en hayırlısı da Ha­ricîlerin öldürdüğü kimselerdir. Hâriciler Ce­hennem ehlinin köpekleridir. Bunlar müslüman idiler sonra kâfir ol­dular.” Ebû Galib diyor ki: “Ben Ebû Umâme'ye:Bu söz, senin söylediğin bir şeydir!” dedim. Ebû Ümame radıyallahu anh: Hayır! Ben bu sözü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den işittim, dedi” İbn Mâce (176) el-Elbani hasen demiş, Şuayb el-Arnaut: sahih demiştir.
Şeddad b. Abdillah b. Ebi Ammar’dan: “Ebu Umame el-Bahili radıyallahu anh’ın Dımaşk kapısı yanında Haricilerin başında durduğuna ve şöyle dediğine şahit oldum: “Cehennem köpekleri! (Bunu üç defa söyledi) Onların öldürdüğü kimseler öldürülenlerin en hayırlılarıdır.” Gözleri yaşardı. Birisi ona: “Ey Ebu Umame! Onların cehennem köpekleri olduğunu söylemen, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğin bir şey mi yoksa kendi görüşün mü?” dedi. Ebu Umame radıyallahu anh dedi ki: “Şayet size söylediğimi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir, iki, üç sefer (böylece yediye kadar saydı) işitmeseydim büyük bir cürette bulunmuş olurdum.” Adam: “Gözlerinin de yaşardığını gördüm” dedi. Dedi ki: “Onlar müminler iken imanlarından sonra küfre girdiler. Sonra “Fırkalara ayrılan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra ihtilaf edenler gibi olmayın.” (Al-i İmran 105) ayetini okudu." (Hasen. Hakim (2/163) Taberani (8/267)
Hallal es-Sunne’de (s.145 no:111) Yusuf b. Musa’dan rivayet ediyor: Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel’e: “Hariciler kafirler midirler?” diye soruldu. Ahmed: “Onlar marikadır (okun yaydan çıktığı gibi çıkanlardır)” dedi. “Peki kafirler midirler?” denildi. Ahmed dedi ki: “Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkanlardır.” Es-Sunne muhakkiki Dr. Atiyye ez-Zahrani: isnadı hasendir dedi.
Yine Hallal es-Sunne’de (no:112) Muhammed b. Ebi Harun’dan rivayet ediyor: “İshak dedi ki: Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel’e) Haruriler ve marika tekfir edilirler mi? diye soruldu. Dedi ki: “Beni bu sorudan muaf tut ve hadiste geleni söyle.” Muhakkiki isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Ayrıca İbn Hâni de bunu Mesail’inde rivayet etmiştir.
Şeyhulislam İbn Teymiyye Fetava’sında (28/518) şöyle demiştir: “Ümmet, Haricileri kötülemede ve onları sapık görme hususunda ittifak etmişlerdir. Fakat tekfir edilmeleri hususunda iki görüş üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Malik, Ahmed ve Şafii’nin arasında onların tekfirleri hususunda ihtilaf vardır. Bu yüzden hariciler hakkında Ahmed’den ve başkalarından iki kavil vardır;
Birincisi: onlar bagilerdir.
İkincisi: onlar mürtedler gibi kafirlerdir, öldürülmeleri caizdir, onlardan esir alınanları öldürmek caizdir, kaçanları takip edilir, güç yetirilenleri mürtedler gibi tevbe ettirilir, tevbe etmezlerse öldürülürler.
 İmam Acurri rahimehullah eş-Şeria’da şöyle demiştir: “Eski ve yeni âlimler, haricilerin kötü bir topluluk olduklarında, namaz kılsalar da, oruç tutsalar da, ibadetlerde gayretli olsalar da bunların kendilerine faydası olmayıp, onların Allah Azze ve Celle’ye ve Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’e isyan eden kimseler olduklarında ihtilaf etmemişlerdir.  İyiliği emredip kötülüğü yasaklamayı izhar etseler de bu onlara fayda vermez. Zira onlar Kur’an’ı hevalarına göre tevil eden bir kavimdir. Hariciler ve onların mezhebinde olan kimseler necis, pislik, şirret kimselerdir, eskide ve yenide bu mezhebin pisliklerine diğer hariciler varis olmuşlar, yöneticilere karşı huruç etmişler ve Müslümanların öldürülmesini helal saymışlardır.
Ümmetin cumhuru onların kafir olduklarına hükmetmiştir. Bu konudaki delil, gelen hadislerdir.
Alî b. Ebî Tâlib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Âhir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir kavim meydana çıkacak. Bunlar mahlûkatın en hayırlı sözlerini söyleyecek, Kur'ân okuyacaklar fakat okudukları Kur'ân gırtlaklarından aşağı geçmeyecek. Dînden, okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Böylelerine rastladınız mı hemen öldürün. Çünkü onları öldürenlere kıyamet gününde Allah indinde büyük ecir vardır." Buhârî (3611, 6930) Muslim (1066)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ümmetimde iki fırka meydana gelecek, bunların arasından biri dinden çıkacak. Bunların katlini hakka en yakın olan fırka üzerine alacaktır.”Muslim (1065, 151)



Abdullah b. Ömer Radıyallahu anhumâ'dan, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu,:

يَنْشَأُ نَشْءٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ قَالَ ابْنُ عُمَرَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ، أَكْثَرَ مِنْ عِشْرِينَ مَرَّةً، حَتَّى يَخْرُجَ فِي عِرَاضِهِمُ الدَّجَّالُ
Öyle genç bir cemâat türeyecek ki Kur'an okuyacaklar. Fakat okudukları Kur'an onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır.” İbn Ömer dedi ki: Ben Rasûlulah Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem'den: “Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır” fık­rasını yirmi defadan fazla işittim. İbn Ömer radıyallahu anhuma bundan sonra Rasûlullah'ın buyurduğu hadisin son parçasını şöyle nakletti: “Nihayet bu cemâatin sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında Deccal çıkıverecektir. (Sahih. İbn Mace (174) Elbani de sahih olduğunu belirtmiştir. Sahihu Camii’s-Sağir (6/362. Hadis no:8027) Zevâidu İbn Mace’de Hafız Busayri şöyle demiştir: Bunun senedi sahihtir. Buhari bunun bütün râvilerini hüccet saymıştır)
Hafız İbn Hacer, el-Feth’de (12/313) haricilerin kafir olduklarını söyleyen Buhârî gibi alimlerden bir topluluğu zikretmiştir. Haricileri tekfir edenlerden biri de Hafız Ebu Bekr İbnu’l-Arabi’dir. Hafzı İbn Hacer der ki: “Bu hususu Kadı Ebu Bekr b. el-Arabi, Tirmizi şerhinde açıklamış ve: “Doğrusu hariciler kafirlerdir. Zira hadiste “İslam’dan çıkarlar” buyruluyor. Yine: “Onlara yetişirsem Ad kavminin öldürüldüğü gibi onları öldürürdüm” buyrulmuştur. Bir lafzında “semud kavmi gibi” geçer. Her iki kavim de kafirler olarak helak edilmişlerdir. Yine hariciler hakkında: “Onlar mahlukatın en şerlileridir” buyrulmuştur. Bununla ancak kafirler nitelenir. “Onlar Allah’ın en çok buğzettiği kimselerdir” buyrulmuştur. Çünkü onlar kendilerinin itikadına muhalefet eden herkesi kafirlik ve cehennemde ebedi kalmakla suçlarlar. Bu ismi (kafir ismini) onlardan daha çok hak eden yoktur.”
Yine es-Subkî de haricileri tekfir edenlerdendir. Hafız İbn Hacer’in nakline göre es-Subki Fetvas’ında şöyle demiştir: “Haricilerin ve Gulat Rafizilerin kafir olduklarının göstergesi, meşhur sahabeleri tekfir etmeleri, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in onlar hakkındaki cennetlik olduklarına dair şahitliğini yalanlamalarıdır.” İbn Hacer dedi ki: bu bana göre sahih bir delil getirmedir.”
Yine İmam Kurtubi el-Mufhim’de: “Haricilerin tekfir edilmeleri hadisteki en açık husustur” demiştir.
Yine Kurtubi şöyle demiştir: “Haricilerin tekfir edilmeleri, onlarla savaşılması, mallarının ganimet edilmesi, Hadis ehlinden bir grubun görüşüdür. Haricileri tekfir etmeyenler, onların isyancı bagiler oldukları, çünkü birliği bozarak harp açtıkları görüşündedirler.”
Yine el-Hasen b. Muhammed b. Ali, bir rivayete göre Şafii ve İmam Malik ile Hadis ehlinden bir taife haricileri tekfir etmişlerdir. Bkz.: el-İbanetu’s-Suğra (152) eş-Şifa (2/1057) el-Mugni (12/239)
Muasırlardan ise Şeyh Abdulaziz b. Baz rahimehullah haricileri tekfir edenlerdendir.
Özetle: Haricilerin İslam'dan çıkacakları hadiste haber verilmiştir. Bu haber bazı hariciler hakkında gerçekleşmiş, Müslümanların kanlarını, mallarını ve namuslarını helal saymışlardır. Haricileri tekfir eden alimler de bu yüzden tekfir etmişlerdir. 
Işid gibi harici örgütler içerisinde meselelerin hükmü hakkında cahil olan samimi, mazur kimseler bulunabilir. Dolayısıyla muayyen olarak onlardan her birinin kafir olduğuna hükmedilemez. Lakin Işid'in saflarında yer alan herkese zahirlerine göre aynı hüküm verilir. Zira kim bir topluluğun kalabalığını artırırsa onlardandır buyrulmuştur. 
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Fitne  için   her  davet  olunuşlarında  onun  içine başaşağı dalarlar. Bu sebeple (böyleleri), sizden uzak durmazlar, barışı size bırakmazlar ve ellerini de çekmezlerse, onları bulduğunuz yerde tutup öldürün. İşte böylece sizi, onlara karşı (ve onların öldürülmeleri hususunda) açıkça yetkili kılıyoruz." (Nisa 91)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)