İşid Haricilerinin
Hakikati
Şeyh Halid b. Abdirrahman
el-Mısrî
"Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah
ve başka alimler harici fırkalarını açıklarken, onların bazısının her büyük
günahtan değil, bazı büyük günahlardan dolayı tekfir ettiklerini zikretmişlerdir.
İnsanların çoğu “Ey ahi! Bunlar
şu an zinadan dolayı, içki içmekten dolayı vs. tekfir etmiyorlar. Neden bunlara
harici deniliyor?” diyorlar.
Bu problem insanlardan
birçoğuna kapalı kalmaktadır. Çünkü haricilerden kimisinin büyük günahtan
dolayı tekfir ettiklerini, bazısının büyük günahtan dolayı tekfir etmediklerini
bilmiyorlar. Haricilerin bir sınıfı da yöneticileri tekfir edenlerdir.
Şuan Allah’ın
indirdiğinden başkasıyla hükmetmek günahlardan bir günahtır. Sen zina edeni,
içki içeni, zekat vermeyeni veya oruç tutmayanı tekfir etmiyorsan, işte Allah’ın
indirdiğinden başkasıyla hükmetme günahından dolayı da tekfir etmemelisin.
Eğer Allah’ın
indirdiğinden başkasıyla hükmetmekten dolayı tekfir ediyorsan, haricilerin
mezhebindesin demektir. Haricilerin bir fırkası büyük günahlardan sadece
bazısından dolayı tekfir etmekle diğer haricilerle ittifak etmektedir.
Haricilerin tekfir etmede
ittifak ettikleri büyük günah; Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetme
günahıdır. Bu yüzden Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah “Allah’ın
indirdiğiyle hükmetmeyenler…” ayeti hakkında şöyle demiştir: “Bu ayetin umumi
lafzıyla ancak hariciler delil getirirler.” Bu yüzden İmam İbn Baz rahimehullah
şöyle demiştir: “Yöneticiye itaatten el çeken cemaatten huruç etmiştir, o bir
haricidir.” El-Berbehari rahimehullah da şöyle demiştir: “Kim taatten el
çekerse o bir haricidir.”
Demek ki kişinin bir
harici olması için her büyük günahtan dolayı tekfir etmesi şart değildir.
İşid’in dini ve tevhidi
ikame ettiği, büyük günahlardan dolayı tekfir etmedikleri söylenmektedir. Buna
cevap olarak deriz ki:
Müslümanların öncelikle
meseleleri ehline bırakmaları gerekir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Onlara
güven, yahut korku verici bir haber
geldiği zaman, onu hemen yaymışlardır. Halbuki o
haberi Peygambere ve mü'minlerden olan emir sahiplerine
götürselerdi, onlardan (kendi ihtisasları dâhilinde) hüküm çıkaranlar, onu bilirler (ve daha iyi değerlendirirler)di. Allah'ın, sizin
üzerinizdeki fazlu inayeti ve merhameti olmasaydı, çok azınız müstesna (hepiniz
de) şeytana uyardınız.” (Nisa 83)
Müslümanlara karşı bir fitne çıkarıldığı zaman, güven veya
korku verici bir iş geldiğinde alimlere müracaat edilmesi gerekir.
Şuan İmam Allame Fakih el-Fevzan ve diğer alimler “İşid
haricilerdir, onlar fitne ehlidir, onlar kötülük ehlidir, Müslümanları boğazlıyolar”
diyorlar.
Onlar, el-Bağdadînin emirliğini kabul etmiyen kimsenin bir
kafir olduğunu söylüyorlar. Nasıl olur
da onların büyük günahtan dolayı tekfir etmedikleri söylenebilir?
İşid’e göre Bağdadi’nin
emirliğini kabul etmeyenler kafirdir, yöneticileri tekfir ediyorlar ve
yeryüzünün her tarafındaki Müslümanların yöneticilerinin hepsinin kafirler
olduğunu söylüyorlar. Kanları helal sayıyor, boğazlıyorlar, ne mümini
gözetiyorlar, ne zimmet ehlini! Eğer onlar hariciler değilse kim haricidir?
Hariciler kim midir; Bağdadi’ye biat etmeyenin katli vacip bir kafir olduğunu
ve Müslümanların bütün yöneticilerin kafirler olduklarını söyleyenler
haricilerdir!
Eğer onlar asıl haricilerin
ta kendileri değillerse yeryüzünde aslen harici olan bilmiyorum. Bu yüzden sana
ilim ehlini tavsiye ederim. Özellikle de gençler! Gençler bilmiyorlar ve hisleriyle
hareket ediyorlar!
Had cezalarını
uygulamalarına ve şiarlara tazim etmelerine gelince, bu durum zaten haricilerin
yapısında mevcut olan meşhur bir şeydir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: “Sizden biriniz onlardan birinin namazı yanında kendi namazını,
oruçları yanında kendi orucunu küçümser.” Buhârî (6163) ve Muslim (2456), Ebu
Said el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet etmişlerdir.
Onlar namaz, zekat, had
cezalarını uygulamak gibi dinin şiarlarını izhar etseler de akideleri bozuktur!
İlk hariciler Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı ile neden savaştılar? Hariciler dinin
şiarını ilan ederek: “Hüküm ancak Allah’ındır” dediler. Ali radıyallahu anh
ise: “Kendisiyle batılın arzu edildiği hak bir söz” dedi.
Bu eskiden beri
haricilerin yoludur. Bundan sakınmak ve uyanık olmak, ilme hırs göstermek, sünnet
ve hadis alimleriyle ve hadis ehlinin fakihleri ile irtibatlı olmak gerekir. Ta
ki bu deccallerin tuzaklarına düşülmesin.
Halid b. Abdirrahman
el-Mısrî’den tercüme eden: Ebu Muaz
Hariciler Tekfir Edilirler mi?
Bazı sahabelerin savaşlarda öldürülen haricileri tekfir ettikleri sabit olmuştur.
Ebû Gâlîb dedi ki: “Ebû Umame radıyallahu anh dedi ki: “Öldürülen
Haricîler, gök tabakası altında öldürülenlerin en kötüleridir. Öldürülen
insanların en hayırlısı da Haricîlerin öldürdüğü kimselerdir. Hâriciler Cehennem
ehlinin köpekleridir. Bunlar müslüman idiler sonra kâfir oldular.” Ebû Galib
diyor ki: “Ben Ebû Umâme'ye: “Bu söz, senin söylediğin bir şeydir!” dedim. Ebû Ümame
radıyallahu anh: Hayır! Ben bu sözü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den
işittim, dedi” İbn Mâce (176) el-Elbani hasen demiş, Şuayb el-Arnaut: sahih
demiştir.
Şeddad b. Abdillah b. Ebi Ammar’dan: “Ebu Umame
el-Bahili radıyallahu anh’ın Dımaşk kapısı yanında Haricilerin başında
durduğuna ve şöyle dediğine şahit oldum: “Cehennem köpekleri! (Bunu üç defa
söyledi) Onların öldürdüğü kimseler öldürülenlerin en hayırlılarıdır.” Gözleri
yaşardı. Birisi ona: “Ey Ebu Umame! Onların cehennem köpekleri olduğunu söylemen,
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğin bir şey mi yoksa kendi
görüşün mü?” dedi. Ebu Umame radıyallahu anh dedi ki: “Şayet size söylediğimi
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir, iki, üç sefer (böylece yediye
kadar saydı) işitmeseydim büyük bir cürette bulunmuş olurdum.” Adam:
“Gözlerinin de yaşardığını gördüm” dedi. Dedi ki: “Onlar müminler iken
imanlarından sonra küfre girdiler. Sonra “Fırkalara ayrılan ve kendilerine
açık deliller geldikten sonra ihtilaf edenler gibi olmayın.” (Al-i İmran
105) ayetini okudu." (Hasen. Hakim (2/163) Taberani (8/267)
Hallal es-Sunne’de
(s.145 no:111) Yusuf b. Musa’dan rivayet ediyor: Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel’e:
“Hariciler kafirler midirler?” diye soruldu. Ahmed: “Onlar marikadır (okun
yaydan çıktığı gibi çıkanlardır)” dedi. “Peki kafirler midirler?” denildi.
Ahmed dedi ki: “Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkanlardır.” Es-Sunne
muhakkiki Dr. Atiyye ez-Zahrani: isnadı hasendir dedi.
Yine Hallal es-Sunne’de
(no:112) Muhammed b. Ebi Harun’dan rivayet ediyor: “İshak dedi ki: Ebu Abdillah
(Ahmed b. Hanbel’e) Haruriler ve marika tekfir edilirler mi? diye soruldu. Dedi
ki: “Beni bu sorudan muaf tut ve hadiste geleni söyle.” Muhakkiki isnadının
sahih olduğunu söylemiştir. Ayrıca İbn Hâni de bunu Mesail’inde rivayet
etmiştir.
Şeyhulislam İbn Teymiyye
Fetava’sında (28/518) şöyle demiştir: “Ümmet, Haricileri kötülemede ve onları
sapık görme hususunda ittifak etmişlerdir. Fakat tekfir edilmeleri hususunda
iki görüş üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Malik, Ahmed ve Şafii’nin arasında
onların tekfirleri hususunda ihtilaf vardır. Bu yüzden hariciler hakkında Ahmed’den
ve başkalarından iki kavil vardır;
Birincisi: onlar
bagilerdir.
İkincisi: onlar mürtedler
gibi kafirlerdir, öldürülmeleri caizdir, onlardan esir alınanları öldürmek
caizdir, kaçanları takip edilir, güç yetirilenleri mürtedler gibi tevbe
ettirilir, tevbe etmezlerse öldürülürler.
İmam Acurri rahimehullah eş-Şeria’da şöyle
demiştir: “Eski ve yeni âlimler, haricilerin kötü bir topluluk olduklarında, namaz
kılsalar da, oruç tutsalar da, ibadetlerde gayretli olsalar da bunların
kendilerine faydası olmayıp, onların Allah Azze ve Celle’ye ve Rasulü sallallahu
aleyhi ve sellem’e isyan eden kimseler olduklarında ihtilaf etmemişlerdir. İyiliği emredip kötülüğü yasaklamayı izhar
etseler de bu onlara fayda vermez. Zira onlar Kur’an’ı hevalarına göre tevil
eden bir kavimdir. Hariciler ve onların mezhebinde olan kimseler necis, pislik,
şirret kimselerdir, eskide ve yenide bu mezhebin pisliklerine diğer hariciler
varis olmuşlar, yöneticilere karşı huruç etmişler ve Müslümanların öldürülmesini
helal saymışlardır.
Ümmetin cumhuru onların
kafir olduklarına hükmetmiştir. Bu konudaki delil, gelen hadislerdir.
Alî b. Ebî Tâlib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Âhir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir kavim meydana çıkacak. Bunlar mahlûkatın en hayırlı sözlerini söyleyecek, Kur'ân okuyacaklar fakat okudukları Kur'ân gırtlaklarından aşağı geçmeyecek. Dînden, okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Böylelerine rastladınız mı hemen öldürün. Çünkü onları öldürenlere kıyamet gününde Allah indinde büyük ecir vardır." Buhârî (3611, 6930) Muslim (1066)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ümmetimde iki fırka meydana gelecek, bunların arasından biri dinden çıkacak. Bunların katlini hakka en yakın olan fırka üzerine alacaktır.”Muslim (1065, 151)
Alî b. Ebî Tâlib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Âhir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir kavim meydana çıkacak. Bunlar mahlûkatın en hayırlı sözlerini söyleyecek, Kur'ân okuyacaklar fakat okudukları Kur'ân gırtlaklarından aşağı geçmeyecek. Dînden, okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Böylelerine rastladınız mı hemen öldürün. Çünkü onları öldürenlere kıyamet gününde Allah indinde büyük ecir vardır." Buhârî (3611, 6930) Muslim (1066)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ümmetimde iki fırka meydana gelecek, bunların arasından biri dinden çıkacak. Bunların katlini hakka en yakın olan fırka üzerine alacaktır.”Muslim (1065, 151)
Abdullah b. Ömer Radıyallahu anhumâ'dan, Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu,:
يَنْشَأُ نَشْءٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ
تَرَاقِيَهُمْ، كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ قَالَ ابْنُ عُمَرَ: سَمِعْتُ رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ،
أَكْثَرَ مِنْ عِشْرِينَ مَرَّةً، حَتَّى يَخْرُجَ فِي عِرَاضِهِمُ الدَّجَّالُ
“Öyle genç bir cemâat türeyecek ki Kur'an
okuyacaklar. Fakat okudukları Kur'an onların boğazlarının çemberlerinden öteye
geçmeyecektir. Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır.” İbn
Ömer dedi ki: Ben Rasûlulah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den: “Onlardan bir
grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır” fıkrasını yirmi defadan fazla
işittim. İbn Ömer radıyallahu anhuma bundan sonra Rasûlullah'ın buyurduğu
hadisin son parçasını şöyle nakletti: “Nihayet bu cemâatin sürdürdüğü hile
ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında Deccal çıkıverecektir. (Sahih. İbn Mace (174) Elbani de sahih olduğunu belirtmiştir. Sahihu
Camii’s-Sağir (6/362. Hadis no:8027) Zevâidu İbn Mace’de Hafız Busayri şöyle
demiştir: Bunun senedi sahihtir. Buhari bunun bütün râvilerini hüccet saymıştır)
Hafız İbn Hacer, el-Feth’de
(12/313) haricilerin kafir olduklarını söyleyen Buhârî gibi alimlerden bir
topluluğu zikretmiştir. Haricileri tekfir edenlerden biri de Hafız Ebu Bekr
İbnu’l-Arabi’dir. Hafzı İbn Hacer der ki: “Bu hususu Kadı Ebu Bekr b. el-Arabi,
Tirmizi şerhinde açıklamış ve: “Doğrusu hariciler kafirlerdir. Zira hadiste “İslam’dan
çıkarlar” buyruluyor. Yine: “Onlara yetişirsem Ad kavminin öldürüldüğü gibi
onları öldürürdüm” buyrulmuştur. Bir lafzında “semud kavmi gibi” geçer. Her iki
kavim de kafirler olarak helak edilmişlerdir. Yine hariciler hakkında: “Onlar
mahlukatın en şerlileridir” buyrulmuştur. Bununla ancak kafirler nitelenir. “Onlar
Allah’ın en çok buğzettiği kimselerdir” buyrulmuştur. Çünkü onlar kendilerinin
itikadına muhalefet eden herkesi kafirlik ve cehennemde ebedi kalmakla
suçlarlar. Bu ismi (kafir ismini) onlardan daha çok hak eden yoktur.”
Yine es-Subkî de
haricileri tekfir edenlerdendir. Hafız İbn Hacer’in nakline göre es-Subki
Fetvas’ında şöyle demiştir: “Haricilerin ve Gulat Rafizilerin kafir
olduklarının göstergesi, meşhur sahabeleri tekfir etmeleri, Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in onlar hakkındaki cennetlik olduklarına dair şahitliğini
yalanlamalarıdır.” İbn Hacer dedi ki: bu bana göre sahih bir delil getirmedir.”
Yine İmam Kurtubi
el-Mufhim’de: “Haricilerin tekfir edilmeleri hadisteki en açık husustur”
demiştir.
Yine Kurtubi şöyle
demiştir: “Haricilerin tekfir edilmeleri, onlarla savaşılması, mallarının
ganimet edilmesi, Hadis ehlinden bir grubun görüşüdür. Haricileri tekfir
etmeyenler, onların isyancı bagiler oldukları, çünkü birliği bozarak harp
açtıkları görüşündedirler.”
Yine el-Hasen b. Muhammed
b. Ali, bir rivayete göre Şafii ve İmam Malik ile Hadis ehlinden bir taife
haricileri tekfir etmişlerdir. Bkz.: el-İbanetu’s-Suğra (152) eş-Şifa (2/1057)
el-Mugni (12/239)
Muasırlardan ise Şeyh
Abdulaziz b. Baz rahimehullah haricileri tekfir edenlerdendir.
Özetle: Haricilerin İslam'dan çıkacakları hadiste haber verilmiştir. Bu haber bazı hariciler hakkında gerçekleşmiş, Müslümanların kanlarını, mallarını ve namuslarını helal saymışlardır. Haricileri tekfir eden alimler de bu yüzden tekfir etmişlerdir.
Işid gibi harici örgütler içerisinde meselelerin hükmü hakkında cahil olan samimi, mazur kimseler bulunabilir. Dolayısıyla muayyen olarak onlardan her birinin kafir olduğuna hükmedilemez. Lakin Işid'in saflarında yer alan herkese zahirlerine göre aynı hüküm verilir. Zira kim bir topluluğun kalabalığını artırırsa onlardandır buyrulmuştur.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Bu sebeple (böyleleri), sizden uzak
durmazlar, barışı size bırakmazlar ve ellerini de çekmezlerse, onları bulduğunuz
yerde tutup öldürün. İşte böylece sizi, onlara karşı (ve onların öldürülmeleri
hususunda) açıkça yetkili kılıyoruz." (Nisa 91)