Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

5 Mayıs 2015 Salı

Ayakta Ayakkabı Giymenin Hükmü

Ayakta Ayakkabı Giymenin Hükmü
Ebû Muâz el-Çubukâbâdî
Bismillah.
Şüphesiz hamd Allah içindir. O’na hamd eder, O’ndan yardım ister, O’ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüğünden Allah’a sığınırız. Allah kimi hidayet etmişse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırdıysa onu hidayet edecek yoktur. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O’nun kulu ve rasulüdür.
Bundan sonra; sözlerin en doğrusu Allah’ın kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü dinde sonradan çıkarılanlardır. Dinde her sonradan çıkarılan bid’attir, her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık da ateştedir.
İbn Kayyım rahimehullah şöyle demiştir: “Selef Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisine karşı re’y, kıyas, istihsan veya kim olursa olsun insanlardan birinin sözüyle itiraz edene şiddetle öfkelenerek karşı çıkarlar, bunu yapana darılıp terk ederler, ona karşı misal vereni inkâr ederler, teslim olup boyun eğmekten ve işitip itaatle kabul etmekten başkasına müsaade etmezlerdi. Onlar, hadisi kabul etme hususunda; birinin uygulaması olup olmadığı, kıyasa veya falan ile filanın sözlerine uygunluk gibi şeyleri bekleyerek duraklamayı hatırlarından geçirmezlerdi. Bilakis şu ayetlerle amel ederlerdi:
Allah ve rasulü bir işe hükmettikleri zaman iman etmiş erkek ve iman etmiş kadına artık başka bir seçenek yoktur.” (Ahzab 36)
Fakat hayır; Rabbine yeminler olsun ki onlar, aralarında çekiştikleri şeyler hakkında seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyet göstermedikçe îman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)
Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun dışındakileri dostlar edinip de onlara uymayın. Zaten ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.” (A’raf 3)
Öyle bir zamana erdik ki, onlardan birine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğu sabit oldu denildiğinde: “Bu görüşte olan kim var?” diyor ve hadisle amel etmeyi terk için o hadisle amel eden kimseyi bilmemesini engel kılıyor. Şayet nefsine karşı samimi olsaydı bu sözün en büyük batıllardan olduğunu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetlerinin böylesine cehaletle reddedilmesinin helal olmadığını bilirdi. Özrü kabahatinden beter diğer bir çirkinlik; o sünnete muhalefet üzerinde icma olduğuna itikad etme cahilliğidir. Böylece Müslümanlar cemaatine kötü zanda bulunmuş, onlara Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin hilafına ittifak etme cürmünü nispet etmiştir. Bundan da çirkini bunun icma olduğunu iddia etmesidir. O cahilliği ve bu hadise göre hükmeden kimseyi bilmeyişi sebebiyle durumu ters çevirmiş, bu cahilliğini sünnetin önüne geçirmiştir. Yardım istenecek olan Allah’tır. Elbette hiçbir islam imamının; “Onunla amel eden kimseyi bilinceye kadar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisiyle amel edilmez” dediği bilinmemektedir. Zira hadis ile amel eden kimsenin bilinmemesi sebebiyle o hadis ile ameli terk etmek helal değildir.”
Yine İbn Kayyım şöyle demiştir: “Şu söylenecek en güzel sözdür: Şaz görüş; Allah’ın kitabından ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden delili olmayan görüştür. Yeryüzündekilerin çoğunluğunun görüşü böyle olsa bile, şaz görüş işte budur! Ama ümmetten tek bir kişinin sözü olsa dahi, Allah’ın kitabından ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden delil ile söylenmişse bu şaz değildir. Söyleyeninin çokluğu veya azlığı hakkın ölçüsü değildir. İlimde köklü kimselerin yolu ancak sermayesi Allah’ın kitabı ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti olan kimselerin yoludur. İlmin ehli olan ilim ehline gelince, onlara göre şazlık ve çirkin muhalefet; kitap, sünnet ve sahabenin sözlerine aykırılıktır. Onlara göre Müslümanlar bir görüş üzerinde icma etmiş de icmaları kesin olarak biliniyorsa, buna muhalefet helal değildir."

1 Ebu Hureyre Radıyallahu anh Hadisi:

A- Ebu Hureyre Radıyallahu anh’den 1. Rivayet Yolu:

İbn Mâce; Ali b. Muhammed – Ebu Muaviye – el-A’meş – Ebu Salih  - Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor: Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki:
نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[1]
Bu hadisin isnadı sahihtir. Ancak mevkuf olmakla illetlendirilmiştir. Said b. Mansur; Ebu Muaviye – el-A’meş – Ebu Salih isnadıyla rivayet ediyor:
أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ كَرِهَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا.
“Ebu Hureyre radıyallahu anh kişinin ayakta ayakkabı giymesini çirkin görürdü” Bu mevkuftur. İbn Ebi Şeybe de; Ebu Muaviye – el-A’meş yoluyla mevkuf olarak rivayet etmiştir.[2]
Darekutni dedi ki: “el-A’meş, Ebu Salih’ten rivayet etmiş ve ihtilaf etmiştir. İbrahim b. Humeyd er-Ruvasi, el-A’meş’ten, o Ebu Salih’ten, o da Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edip, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e dayandırma hususunda tereddüt etmiştir.[3] Ebu Muaviye, el-A’meş yoluyla mevkuf olarak rivayet etmiştir. Sahih olanı mevkuf olmasıdır.”[4]
Darekutni Ebu Muaviye’nin bunu merfu olarak da rivayet etmiş olduğuna uyarmamıştır. Nitekim İbn Mace merfu olarak rivayet etmiştir. Lakin Said b. Mansur ve Ebu Bekr İbn Ebi Şeybe[5] mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Said ve Ebu Bekr’in ezberleri, Ali b. Muhammed’den daha üstündür. Allah en iyi bilendir.

B- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den 2. Rivayet Yolu:

Tirmizî; Ezher b. Mervan el-Basrî – el-Haris b. Nebhan – Ma’mer – Ammar b. Ebi Ammar – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:
نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ وَهُوَ قَائِمٌ
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[6]
Ebu İsa et-Tirmizî dedi ki: “Bu hadis hasen, garibdir. Ubeydullah b. Amr er-Rakkî bu hadisi Ma’mer’den, o da Katade’den, o da Enes radıyallahu anh’den rivayet etmiştir. Her iki hadis de Ehl-i Hadis indinde sahih değildir. El-Haris b. Nebhan onlara göre hafız değildir. Katade’nin de Enes radıyallahu anh’den rivayetinin aslı olduğunu bilmiyoruz.
Ebu Cafer el-Ukayli dedi ki: “el-Haris b. Nebhan’ın rivayetleri anlatıldı, onlar arasında bu da vardı. Bütün bu hadislere tabi olunmamıştır. İsnadları münkerdir. Metinleri ise bu isnatlardan başkasıyla bilinmektedir.”[7]

C- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den 3. Rivayet Yolu:

Ukaylî ve Taberânî; İbrahim b. Tahman – el-Haccac – Seleme b. Habib – Urve b. Ali es-Sehmî el-Haşimî – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla:
نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن ينتعل أحدنا وهو قائم أو يستنجي بعظم أو ما يخرج من بطن
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birimizin ayakta ayakkabı giymesini ve kemikle yahut karından çıkan şeylerle istinca etmesini yasakladı.”[8]
Ukayli dedi ki: “Kemik ve tezekle istinca etmenin kerahiyeti bundan daha düzgün isnatlarla rivayet etdilmiştir.” Yine hadisin isnadını zikretmeden önce şöyle demiştir: “Urve b. Ali es-Sehmî’nin Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayeti meçhuldür. Yine Seleme b. Habib de öyledir.”

D- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den 4. Rivayet Yolu

Ebu Said İbu’l-E’rabî, Ebu Bekr el-Hatib ve Ebu’l-Kasım b. Asakir; Said b. Buşeyr – İmran b. Devvar – Seyf b. Kureyb – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyorlar:
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ وَهُوَ قَائِمٌ أَوْ يَتَمَسَّحَ الرَّجُلُ بِعَظْمٍ أَوْ بِرَجِيعِ دَابَّةٍ
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesinden, yine kişinin (istincada) kemik veya hayvan tezeğiyle silinmesinden yasakladı.”[9] Lafız İbnu’l-E’rabi’ye aittir.
Bu sened çok zayıftır. Said b. Buşeyr’i sika sayan olduysa da onun hakkında şiddetli eleştiriler vardır. İmran b. Devvar’ı Affan sika saymış, Ahmed: “Onun salihu’l-hadis olmasını umarım” demiştir. İbnu’l-Medini: “Yahya b. Said, İmran el-Kattan’dan rivayet etmemiştir. Ondan Abdurrahman rivayet etmiştir. Amr b. Ali (el-Fellas) dedi ki: “Abdurrahman, İmran el-Kattan’dan rivayet eder, Yahya ondan rivayet etmezdi. Yahya bir gün ondan övgüyle bahsetti ve kendisiyle onun arasında aracı olduğunu zikretti. İbn Main dedi ki: “Bir şey değildir. Yahya b. Said ondan rivayet etmemiştir.” Diğer rivayette şöyle dedi: “Hadisi zayıftır.” Nesâî: “Zayıf” dedi. İbn Adiy: “Hadisi yazılan kimselerdendir” dedi.
Şeyh el-Elbani bu rivayet yolunu İbnu’l-E’rabi’ye nispet edip: “İsnadı zayıftır, Said b. Buşeyr zayıftır, ondan yukarıdaki ravileri tanımıyorum” demiştir.
Onun böyle demesinin sebebi, İmran’ın babasının isminin tashif sonucu “ed-Devvar” yerine: “ed-Darem” şeklinde yazılmasıdır. İmamların İmran hakkında söylediklerini naklettik.

E- Ebu Hureyre radıyallahu anh’den Beşinci Rivayet Yolu:

Ebu Tahir el-Muhallis; Muhammed – Abdullah (Ebu’l-Kasım el-Begavi) – Muhammed b. Humeyd – Seleme (b. Fadl) – Ebu Cafer er-Razi – Hişam – Muhammed – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:
عن النبيِّ صلى الله عليه وسلم أنَّه نَهى أَن ينتعِلَ الرجلُ قائماً
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[10]
İsnadında Muhammed b. Humeyd er-Razi zayıftır. Ebu Cafer er-Razi’nin ezberi kötüdür.

 2- İbn Ömer Radıyallahu anhuma Hadisi

İbn Mâce; Ali b. Muhammed – Vekî – Sufyan – Abdullah b. Dinar – İbn Ömer radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet ediyor:
نَهَى النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.[11]
Bu isnad sahihtir. İbn Mace’nin şeyhinin Ali b. Muhammed et-Tanafisi yahut İbn Ebi’l-Hadib olması ihtimali vardır. Şeyh el-Elbani onun İbn Ebi’l-Hadib olduğunu söylemiş fakat bu konudaki dayanağını zikretmemiştir.

3- Enes Radıyallahu anh Hadisi

A- Enes Radıyallahu anh’den 1. Rivayet Yolu:

Ebu Ca’fer es-Simnani – Suleyman b. Ubeydullah er-Rakkî – Ubeydullah b. Amr er-Rakki – Katade – Enes radıyallahu anh isnadıyla:
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ وَهُوَ قَائِمٌ
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[12]
Ebu İsa et-Tirmizi dedi ki: “Bu hadis garibdir. Muhammed b. İsmail (el-Buharî) dedi ki: “Ne bu hadis ne de Ma’mer’in; Ammar b. Ebi Ammar’dan , onun da Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayeti sahih değildir.”
Şeyh el-Elbani, er-Rakkî’nin Ma’mer’den rivayetini, Haris’in Ma’mer yoluyla Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayetine tercih etmiştir.
Ebû Ya'lâ bunu Amr b. Muhammed en-Nakıd – Suleyman b. Ubeydullah Ebu Eyyub er-Rakkî – Ubeydullah b. Amr er-Rakkî – Ma’mer – Katade – Enes b. Malik radıyallahu anh yoluyla rivayet etmiştir.[13]
Ebû Ya'lâ’nın rivayet yolundan; Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare’de rivayet etmiştir.[14]
Ru’yanî; Muhammed b. İshak – Amr b. Muhammed – Suleyman b. Ubeydullah yoluyla rivayet etmiştir.[15]
Enes radıyallahu anh’den bu tarikin isnadındaki raviler Suleyman b. Ubeydullah dışında sikadırlar. Suleyman hakkında İbn Main: “Bir şey değil” dedi. Nesâî: “Kuvvetli değil” dedi. Ukayli ed-Duafa’da zikretti. Lakin öğrencisi Ebu Hatim er-Razi: “Saduktur, ondan hayırdan başka bir şey görmedim” demiştir. İbn Hibban es-Sikat’ta zikretmiştir.

B- Enes radıyallahu anh’den 2. Rivayet Yolu

Bezzar, İbn Adiy ve Hatib; Muhammed b. Sadran – Anbese b. Salim – Ubeydullah b. Ebi Bekr b. Enes – Enes b. Malik radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyorlar:
أَن رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى الله عَلَيه وَسَلَّم نهى أن ينتعل الرجل، وهُو قائم
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[16]
Hatib’in rivayetinde şu şekildedir:
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَكْرَهُ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ وَهُوَ قَائِمٌ
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini çirkin görürdü.”
Bezzar dedi ki: “Bu hadisi Enes radıyallahu anh’den ancak bu rivayet yoluyla biliyoruz. Ubeydullah b. Ebi Bekir’den de bunu sadece Anbese rivayet etmiştir. Anbese, Ubeydullah – Enes b. Malik yoluyla bilmediğimiz ve tabi olunmayan hadisler rivayet etmiştir.”
İbn Adiy dedi ki: “Abdan dedi ki: “İbn Hıraş’ın şöyle dediğini işittim: Muhammed b. Sadran’ın yanında yüz tane garib isnadlı rivayetler vardı.” İbn Hıraş bu ve buna benzer hadisleri kastediyordu.”[17]
Ebû Dâvûd Suleyman b. Eş’as dedi ki: “Anbese b. Salim, Ubeydullah b. Ebi Bekr’den uydurma hadisler rivayet etmiştir.”
Anbese dışında ravileri güvenilirdir. Anbese ise itham edilmiştir.

4- Cabir b. Abdillah Radıyallahu anhuma Hadisi

Ebû Dâvûd; Muhammed b. Abdurrahim Ebu Yahya – Ebu Ahmed ez-Zubeyrî – İbrahim b. Tahman – Ebu’z-Zubeyr – Cabir radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:
نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[18]
Ebû Dâvûd’un rivayet yoluyla Beyhaki rivayet etmiştir.
Leys b. Sad dışında birinin Ebu’z-Zubeyr’den, onun da Cabir radıyallahu anh’den an’ane ile rivayet etmesi sebebiyle sahih olduğunu söyleyemesek de, ravileri güvenilirdir. Nevevi dedi ki: “Ebû Dâvûd bunu hasen bir isnad ile rivayet etmiştir.”[19] İbn Mufih: “İsnadı ceyyiddir. Ebu’z-Zubeyr sebebiyle isnadı hasendir” demiştir.
Ebu Muhammed b. Ebi Hâtim dedi ki: “Babamın şöyle dediğini işittim: “Amr b. Ali es-Sayrafi – Ebu Asım – İbn Cureyc – Ebu’z-Zubeyr – Cabir radıyallahu anh isnadıyla:
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا أَوْ يَشْتَمِلَ الصَّمَّاءَ
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini ve elbiseyi sarınmasını yasakladı.” Babam dedi ki: “Ebu Hafs daha önce: “Kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı” şeklinde rivayet ederken bu sözünden döndü.”[20]

5- Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma Hadisi

İbn Adiy: Abdullah – Ebu Ma’mer el-Huzelî – Ebu Muhammed es-Sulemi – Husayf – Miksem – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet ediyor:
أَنَّ رَجُلا انْتَعَلَ وَهُوَ قَائِمٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَحْدَثَ " فَنَهَى النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ وَهُوَ قَائِمٌ
 Bir adam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında ayakkabısını ayakta giydi. Bu anlatılınca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kişinin ayakta ayakkabı giymesini yasakladı.”[21]
Hatib bunu; el-Hasen b. Ebi Bekr – Abdulmelik b. el-Hasen el-Muaddil – Abdullah b. es-Sakr es-Sukkerî – Ebu Ma’mer el-Katiî İsmail b. İbrahim – Ebu Muhammed es-Sulemî yoluyla rivayet etmiştir.[22]
Yine Hatib; Ali b. Talha b. Muhammed el-Mukri – Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Salih el-Ebheri el-Fakih – Ebu Arube el-Huseyn b. Muhammed b. Mevdud (Harran’da) – el-İsmailî Ahmed b. el-Mubarek – Ebu Ma’mer – Ebu Muhammed es-Sulemi – Husayf – Miksem – İbn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla da rivayet etmiştir.[23]
İbn Adiy dedi ki: “Ebu Muhammed es-Sulemi bana göre Mervan b. Şuca’dır. Ebu Ma’mer onun ismini de vermiştir: Ahmed b. Meni ve Ziyad b. Eyyub Deluye dediler ki: Mervan b. Şuca, Husayf’tan rivayet etti…”[24]
Husayf hakkında Ahmed b. Hanbel: “Hadiste zayıf” dedi. Diğer rivayette: “Hüccet değildir, hadiste kuvvetli değildir” dedi. Yine: “Bir şey değildir” ve: “Müsnedinde şiddetli çelişkiler var” demiştir. İbn Main: “Onda sakınca yok” dedi. Bir defasında da: “sika” dedi. Ebu Hâtim: “Salih, karıştırır” demiştir. Ezberinin kötü olması sebebiyle eleştirilmiştir. İbnu’l-Medini dedi ki: “Yahya b. Said onu zayıf sayardı.” Nesâî: “Kuvvetli değil” demiştir. Bir defasında da: “Salih” demiştir. Darekutni: “Ona itibar edilir, vehmeder” demiştir. Es-Saci: “Saduk” demiştir. İbn Sad: “Sika” demiştir. İbn Huzeyme: “Onunla hüccet getirilmez” dedi. Yakub b. Sufyan: “Onda sakınca yok” dedi. Ebu Ahmed el-Hakim: “Kuvvetli değil” dedi.
Ebu Ahmed b. Adiy: “Eğer Husayf’tan rivayet eden kişi sika ise rivayetinde sakınca yoktur. Ancak Ebu’l-Esbağ künyeli Abdulaziz b. Abdirrahman el-Balisi ondan batıl rivayetlerde bulunmuştur. Bu bela Abdulaziz’den kaynaklıdır, Husayf’tan dolayı değildir.”
İbn Hibban dedi ki: “İmamlarımızdan bir cemaat onu terk etti, diğer bir cemaat onunla hüccet getirdiler. Husayf salih bir şeyhtir, fakihtir, abiddir, ancak rivayetlerinde çokça hata etmiş ve meşhur kimselerden rivayetlerinde tek kalmış, ona kimse tabi olmamıştır. Kendisi rivayetinde saduktur. Fakat onun durumu hakkındaki insaflı davranış; sikaların rivayetlerine uygun olan rivayetlerini kabul etmek, tabi olunmayan rivayetlerini ise terk etmektir. Ben onu es-Sikat’ta zikrettiysem de, o, hakkında Allah’a istihare yaptığım kimselerdendir.”
Şayet İbn Adiy’in sözünü alacak olursak, Husayf’tan rivayet eden kişi sika olduğu zaman rivayetinde sakınca yoktur. Bununla beraber, Ebu Muhammed es-Sulemi’nin Mervan b. Şuca olduğunu söylemiştir. O sikadır. Böylece hadisin isnadı hasen olmaktadır. Lakin ona bu rivayette tabi olan başka kimse yoktur. Bu durumda İbn Hibban’ın sözüne göre insaflı davranış bu rivayeti terk etmektir. Allah en iyi bilendir.
Bu babdaki hadislerden kişinin ayakta ayakkabı giymesinin yasaklanmasının sahih olduğu ortaya çıkmıştır. İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisinin isnadı sahihtir ve bununla hüccet gelir, bununla amel edilmesi gerekir. Ondan daha düşük derecede olan Cabir radıyallahu anh hadisi, İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisine şahit olmakta ve kuvvetlendirmektedir. Yine İbn Mace’nin Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayeti ile az önce geçen İbn Abbas radıyallahu anhuma hadisi de birbirini kuvvetlendirmektedir. Bu hadisler şaz değildir, ravilerinde yalanla itham edilen yoktur. Nitekim Tirmizî’nin hasen dediği başka bir yoldan da rivayet edilmiştir.
Bu hadise aykırı olan yalnızca iki hadis vardır:

Birinci Hadis:

Ebu Abdillah Muhammed b. Sa’d; Ubeydullah b. Musa el-Absî – İsrail – Abdullah b. İsa – Muhammed b. Said b. Abdillah b. Ata – Aişe radıyallahu anha isnadıyla rivayet ediyor:
كانَ النَّبيُّ صَلى الله عَلَيه وسَلم يَنتَعِلُ قائِمًا وقاعِدًا، ويَشرَبُ قائِمًا وقاعِدًا، ويتَقَبَّلُ عَن يَمينِه وعَن شِمالِه
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ayakkabısını ayakta da, oturarak da giyer, ayakta da, oturarak da içerdi. Sağından da, solundan da dönerdi.”[25]
   Ebu Bekr el-Beyhaki; Ebu Ali er-Ruzbari – el-Huseyn b. el-Hasen b. Eyyub et-Tusi – Ebu Hâtim er-Razi – Ubeydullah b. Musa – İsrail – Abdullah b. İsa –Muhammed b. Said – Abdullah b. Ata – Aişe radıyallahu anha isnadıyla rivayet ediyor:
رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صَلى الله عَلَيه وَسَلم يَنْتَعِلُ قَائِمًا وَقَاعِدًا، وَيَشْرَبُ قَائِمًا وَقَاعِدًا، وَيَنْفَتِلُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayakta ve oturarak ayakkabı giydiğini, ayakta ve oturarak içtiğini, (namazdan) sağından ve solundan ayrıldığını da gördüm.” Beyhaki dedi ki: İsnadının; Abdullah b. İsa – Abdullah b. Ata – Muhammed b. Said – Aişe radıyallahu anha şeklinde olduğu da söylenmiştir.”[26]

İkinci Hadis:

Musedded; Yahya – Huseyn el-Muallim – Amr b. Şuayb – babası – dedesi (İbn Amr radıyallahu anhuma) isnadıyla rivayet ediyor:
رَأَيْتُ رَسُولَ الله صَلَّى الله عَلَيه وسَلَّم يَشْرَبُ قَائِمًا وَقَاعِدًا، وَيَنْصَرِفُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ، وَيَصُومُ فِي السَّفَرِ وَيُفْطِرُ، وَيُصَلِّي حَافِيًا وَمُنْتَعِلاً، وَيَنْتَعِلُ قَائِمًا وَقَاعِدًا
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i ayakta ve oturarak içerken, namazdan sağından da solundan da ayrılırken, yolculukta oruç tuttuğunu da, tutmadığını da, namazı yalın ayak ve ayakkabılı olarak kıldığını, ayakkabısını ayakta iken ve oturarak da giydiğini gördüm.”[27]
Aişe radıyallahu anha hadisi gerek isnad gerekse metin olarak muzdariptir. Sened olarak ızdırabı: İsrail bunu Abdullah b. İsa – Muhammed b. Said – Abdullah b. Ata – Aişe radıyallahu anha isnadıyla rivayet etmiştir. Ziyad b. Hayseme ise; Abdullah b. İsa – Abdullah b. Ata – Aişe radıyallahu anha isnadıyla rivayet etmiştir. Beyhaki dedi ki: “ Abdullah b. İsa – Abdullah b. Ata - Muhammed b. Said – Aişe radıyallahu anha isnadıyla olduğu da söylenmiştir.”
Metin olarak ızdıraba gelince; İsrail ve Ziyad b. Hayseme namazdan hem sağdan, hem soldan ayrılma lafzında ve ayakta içme lafzında ittifak etmişler, ancak, hem ayakta hem de oturarak ayakkabı giyme ve oturarak içme lafzında İsrail tek kalmış, Ziyad ise hem çıplak ayakla, hem de ayakkabılı olarak namaz kılma lafzında tek kalmıştır.
Abdullah b. İsa; Abdullah b. İsa b. Abdirrahman b. Ebi Leyla’dır. Hafız Ebu’l-Haccac el-Mizzi, İsrail’i onun ravileri arasında zikretmiştir. Sikadır.
Şeyhi Abdullah b. Atâ ise et-Taifi el-Mekkî olabilir. İbn Main: “Sika” demiş, Tirmizî: “Hadis ehline göre sikadır” demiştir. İbn Hibban es-Sikat’ta zikretmiştir. Lakin Nesâî: “Zayıf” demiştir. Başka bir yerde de: “Kuvvetli değil” demiştir. İbn Hacer: “Saduk, hata eder, altıncı tabakadandır” demiştir. Altıncı tabaka; sahabeden hiç kimseyle karşılaştığı sabit olmayanların tabakasıdır. Buna göre Aişe radıyallahu anha’dan rivayeti mürseldir.
Beyhaki’nin Abdullah b. Ata ile Aişe radıyallahu anha arasında Muhammed b. Said’i zikretmesi de bunu pekiştirir. Fakat Beyhaki bu isnadın tamamını zikretmediğinden tahkik etme imkânı olmamıştır. Aradaki vasıta zikredilmediği için İsrail ve Ziyad’ın rivayetlerine bu takdim edilir.
Muhammed b. Said; Ebu Said el-Muezzin et-Taifî olabilir. Yine Muhammed b. Said b. el-Museyyeb el-Mahzumi de olabilir. Her ikisi de yine Hafız İbn Hacer’in dediği gibi altıncı tabakadandırlar. İbn Hacer, el-Muezzin hakkında: “Saduk” demiş, el-Mahzumi hakkında ise: “makbul” demiştir. Zehebi ise el-Muezzin hakkında: “salihu’l-hadis” demiştir.
Üçüncü bir ihtimal, onun İbn Cureyc’den rivayette bulunan zayıf bir ravi olan Muhammed b. Said olmasıdır. O dokuzuncu tabakadandır. İbn Hibban dedi ki: “Sikalardan, onların rivayetlerinden olmayan şeyler rivayet eder. Onunla hüccet getirmek hiçbir şekilde helal olmaz.” Ebu Nuaym el-İsbehani ise: “İbn Cureyc’den uydurma bir hadis rivayet etti” demiştir.
Yine Muhammed b. Said adında dördüncü bir kişi daha var ki; Ömer radıyallahu anh’den rivayette bulunmuş, kendisinden de Katade rivayet etmiştir. Hafız Zehebi onun meçhul olduğunu söylemiştir.
Özetle böyle bir isnad, kendisinden daha kuvvetli derecede olan benzeri bir rivayete muhalif iken hüccet olmaz. Üstelik aslında iki hadis arasında da bir bağ vardır.
Amr b. Şuayb’ın rivayetine gelince, Huseyn el-Muallim’in ashabından bir cemaat ondan rivayette bulunmuşlardır ve onların rivayetinde “ayakta ve oturarak ayakkabı giyme” lafzı yoktur.
Bu lafız olmadan rivayet edenler: Said b. Ebi Arube, Abdulvahid b. Vasıl es-Sedusi el-Haddad, Yezid b. Zurey, Yezid b. Harun, Muhammed b. Cafer Gunder, Abdulvehhab b. Ata el-Haffaf, Ali b. el-Mubarek ve Mervan b. Muaviye el-Fezari’dir.
Ahmed b. Hanbel de, bu hadisi rivayet eden Musedded’in şeyhi Yahya b. Said el-Kattan yoluyla rivayet etmiştir. Onun rivayetinde de bu lafız yoktur. Şüphesiz Ahmed b. Hanbel, Musedded’den daha zabittir. Nitekim bu hadisi Matar el-Verrak, Haccac b. Ertat ve Osman b. Abdirrahman; Amr b. Şuayb’dan, o babasından, o da dedesinden yoluyla bu lafız olmaksızın rivayet etmişlerdir. Matar ve Haccac kuvvetli raviler olmasalar da bu rivayetleri, Huseyn el-Muallim’den rivayet eden cemaatin tevatürüne uygun olması sebebiyle mahfuzdur.
Geriye Musedded’in hıfzı kendisinden daha iyi olan Yahya b. Said’e ve ondan rivayet eden Ahmed b. Hanbel’e muhalefeti kalıyor. Musedded’in buradaki rivayeti şaz görünmektedir, hüccet olmaya elverişli değildir. Bütün bunlar, Amr b. Şuayb’ın babası ve dedesi yoluyla rivayetinin sahih kabul edilmesi halinde söz konusudur. Bununla beraber bu tarik hakkında münekkid âlimlerin ihtilafı vardır.

Bu Konudaki Eserler

İbn Sa’d; Amr b. Asım – Hemmam b. Yahya – Yahya b. Ebi Kesir – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:
أَنَّ أَبا هُرَيرَةَ كانَ يَكرَهُ أَن يَنتَعِلَ قائِمًا، وأَن يَأتَزِرَ فَوقَ قَميصِه
“Ebu Hureyre radıyallahu anh ayakta ayakkabı giymeyi ve gömleğin üzerinden izar edinmeyi çirkin görürdü.”[28]
Bu isnadda kopukluk vardır.
İbn Ebi Şeybe; Ebu Muaviye – el-A’meş – Ebu Salih – Ebu Hureyre radıyallahu anh isnadıyla rivayet ediyor:
أَنَّهُ كُرِهَ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمً
“Ebu Hureyre radıyallahu anh kişinin ayakta ayakkabı giymesini çirkin görürdü.”[29]
Bu isnad sahihtir.
İbn Ebi Şeybe dedi ki: Bana Hafs’tan ulaştığına göre o, el-A’meş’ten şöyle rivayet etti:
بَلَغَنَا أَنَّ عَلِيًّا انْتَعَلَ قَائِمًا
“Bize ulaştığına göre Ali radıyallahu anh ayakta ayakkabı giyerdi.”[30]
İki yerde kopukluk vardır. İsnadı sakıttır.
İbn Ebi Şeybe; Muaz b. Muaz – İbn Avn’dan isnadıyla:
ذُكِرَ عِنْدَ مُحَمَّدٍ انْتِعَالُ الرَّجُلِ قَائِمًا، فَقَالَ: لاَ أَعْلَمُ بِهِ بَأْسًا
“Muhammed (İbn Sirin)’in yanında birinin ayakta ayakkabı giydiği zikredildi. O da: “Bunda bir sakınca bilmiyorum” dedi.” [31]
İsnadı sahihtir.
İbn Ebi Şeybe; Ubeydullah b. Musa – Ukbe (b. Ebi Salih)’den:
رَأَيْتُ إِبْرَاهِيمَ يدخل رِجْلَيْهِ فِي نَعْلَيْهِ وَهُوَ قَائِمٌ
“İbrahim’in ayakta iken ayaklarını ayakkabısına giydiğini gördüm.”[32]
Senedi sahihtir.
İbn Ebi Şeybe; Veki – Sufyan – el-A’meş isnadıyla:
رَأَيْتُ يَحيَى بن وَثَاب يَنْتَعِلَ قَائِمًا
“Yahya b. Vesab’ın ayakta ayakkabı giydiğini gördüm.”[33]
Senedi sahihtir.
İbn Ebi Şeybe; Hafs – Amr (b. Ubeyd) isnadıyla:
رَأَيْتُ الْحَسَنَ يَنْتَعِلُ قَائِمًا.
“el-Hasen’in ayakta ayakkabı giydiğini gördüm.”[34]
İsnadı çürüktür. Amr b. Ubeyd metruktür.
Cemaatin rivayetine göre Ahmed ayakta ayakkabı giymezdi. İbrahim b. el-Haris ve el-Esram’ın rivayetlerinde şu ziyade vardır: “Bu konudaki hadis kerahete delalet eder.” Bunun zahiri, O bunun mekruhluğuna dair rivayetlere dayanmıştır. Ebu Bekr el-Hallal dedi ki: “Yusuf b. Abdullah bana şöyle yazdı: Bize el-Huseyn b. Ali b. el-Hasen tahdis etti; Ebu Abdillah’a (Ahmed b. Hanbel’e) ayakta ayakkabı giymek soruldu. Dedi ki: “Bu konuda bir şey sabit olmamıştır.” Kadı dedi ki: “Bunun zahiri, O yasaklayıcı hadisleri zayıf görmüştür. Ahmed’den sahih olarak gelen zikrettiklerimizdir.”
Hatib dedi ki: “O ayakta ayakkabısını giymezdi. Çünkü bundan yasaklanmıştır.” Sonra İbn Abbas ve Enes radıyallahu anhum hadislerini isnatlarıyla zikretmiştir.
Nevevi, Riyazu’s-Salihin’de dedi ki: “Mazeretsiz olarak tek ayakkabıyla veya tek mestle yürümenin çirkinliği ve mazeretsiz olarak ayakkabı ve mesti ayakta giymenin çirkinliği.”
Ebu Hureyre radıyallahu anh’e kadar ulaşan senet görüldüğü gibi sahihtir. Sahabeden buna muhalif bir şey sabit olmamıştır. Ali radıyallahu anh’den gelen rivayet ise çürüktür. Muhammed İbn Sirin, İbrahim en-Nehai ve Yahya b. Vesab’a ulaşan isnadlar sahihtir lakin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den başkası hüccet olmaz. Taklit etmekten ise Allah’a sığınırız. Şayet taklid edilecek olsaysı, Ebu Hureyre radıyallahu anh, İbn Sirin, en-Nehai, Yahya b. Vesab ve bütün tabiinden daha evla olurdu. Fakat bu konuda sabit hadisten başkasına dayanmıyoruz.
Bu hüküm erkeklere hastır. Bu hükümde ayakkabılar arasında fark yoktur. Bazıları bu yasağın ayakta giyilmesi zor olan ayakkabılara has olduğunu iddia etmişlerdir. Yahya b. Ebi Kesir dedi ki: “Çirkin görülen ancak kişinin ayakkabısını zorlanarak ayakta giymesidir.”
Ebu Suleyman el-Hattabî dedi ki: “Sanki burada, ayakkabıyı ayakta giyme yasağı, oturarak giymenin daha kolay olmasından dolayı gibidir. Bazen ayakkabıyı ayakta giymek, devrilmeye sebep olur. Bu yüzden oturarak giymek ve sıkıntıdan emin olmak için elden yardım almak emredilmiştir.”
Munavi dedi ki: “Buradaki emir, oturarak giymenin daha kolay olduğuna irşad içindir. Et-Tayyibi ve başkaları bu yüzden yasağı; çizme, mest gibi giyilmesi zor olan ayakkabılara yorumlamışlardır.”
Bu ayrımın delili yoktur. Hadiste böyle bir illet geçmemektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem maksadını beyan etmekten aciz değildir. Sarf eden bir delil olmadığı sürece yasak ifadesi haramlık belirtir. Haramlıktan sarf eden şey ise iddia ile değil, delil ile sabit olur.
 Allah Teâlâ’nın gazabından çekinen erkeklerin, falan ve filanı taklit etmemeleri, ayakta ayakkabı giymemeleri gerekir. “Onun emrine aykırı hareket edenler kendilerine bir fitne isabet etmesinden yahut elîm azaba uğramaktan sakınsınlar” (Nur 63) Diriltileceğine ve dünyada işlediklerinden sorgulanacağına kesin olarak iman eden Müslüman, emre uymaya koşar. Cennetin kokusu ancak Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e ittiba etmekle bulunur.
Subhaneke Allahumme ve bihamdik ve eşhedu en la ilahe illa ente vahdeke la şerike lek. Ve estağfiruke ve etubu ileyk.




[1] İbn Mâce (3618) el-Elbani sahih demiştir. Şeyh Mukbil b. Hadi de sahih demiştir.
[2] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[3] Bkz.: Bezzar (14/146)
[4] Darekutni İlel (1909)
[5] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[6] Tirmizî (1775) el-Ukayli ed-Duafa (1061)  el-Elbani sahih demiştir.
[7] Ukayli, ed-Duafa (1/574)
[8] Ukayli Duafa (290) Taberânî Evsat (6531)
[9] İbnu’l-A’rabi, Mu’cem (159) Hatib el-Bağdadi, Muvazzahu Evham (373) İbn Asakir Tarih (60/414)
[10] El-Muhallisiyyat (514)
[11] İbn Mâce (3619) el-Elbani sahih demiştir.
[12] Tirmizî (1776) el-Elbani sahih demiştir.
[13] Ebû Ya'lâ (5/312, 404) Huseyn Selim Esed: hasen demiştir.
[14] Ziyau’l-Makdisi (7/127) el-Muhtare muhakkiki: isnadı hasendir dedi.
[15] Ru’yani (1365)
[16] Bezzar (14/35) İbn Adiy, el-Kamil (6/465) Hatib, Camiu Ahlaki’r-Ravi (918)
[17] El-Kamil (6/465)
[18] Ebû Dâvûd (4135) Beyhaki Şuab (6273) el-Elbani sahih demiştir.
[19] Riyazu’s-Salihin (1/480)
[20] İbn Ebi Hatim İlel (2278)
[21] İbn Adiy el-Kamil (3/528)
[22] Hatib Camiu Ahlaki’r-Ravi (919)
[23] Hatib Tarih (5/159)
[24] El-Kamil (3/528)
[25] İbn Sa’d Tabakat (1/481)
[26] Beyhaki Şuab (5987)
[27] Busayri, İthafu’l-Hiyera (3702)
[28] İbn Sad (4/334)
[29] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[30] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[31] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[32] İbn Ebi Şeybe (5/176)
[33] İbn Ebi Şeybe (el-Avvame tahkiki; 12/531)
[34] İbn Ebi Şeybe (5/176)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)