(İ’malu Kaideti Seddi’z-Zerai Fi Babi’l-Bid’a – el-Ciyzani s.15
vd.)
1- Bid’at hakkında, - genellikle - bundan yasaklayan özel
bir delil bulunmaz[1], ancak
küllî ve genel yasaklayıcı deliller ile istidlal edilir.
2- Bid’at mutlaka dinin maksatlarına aykırıdır ve onu
yıkıcıdır. Bu onun kınanması ve batıl olması hakkında külli delildir. Bu yüzden
hadiste sapıklık olarak nitelenmiştir.
3- Genellikle bid’at Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem
zamanında ve sahabesinin asrında bilinmeyen şeyleri yapmak şeklinde olur.
İbnu’l-Cevzî şöyle demiştir: “Bid’at; daha önce olmayan bir
şeyi yaparak ortaya koymak hakkında bir ibaredir.”[2]
Bu yüzden bid’at diye isimlendirilmiştir. Zira lügatte bid’at;
övülmüş ya da yerilmiş olsun fark etmez, örneği olmayan bir şey ortaya koymak
demektir.
4- Bid’at mutlaka dinde meşru olan işlere benzer ve onunla
karıştırılır.
Bid’at, dinde meşru olan şeylere iki açıdan benzer:
a- Dayanağı bakımından benzer:
* Bid’at mutlaka ya
bir şüphe yahut vehmedilmiş bir delil üzerine işlenir. Bu da delilin doğru bir
delil olduğu zannedilmesindendir.
* Aynı şekilde meşru ibadetler de mutlaka sahih bir delil
üzerine olmak zorundadır.
b- Meşru ibadet görünümü ve özelliği bakımından benzer:
Sayı, şekil, zaman, mekan veya buna devam edilmesi
bakımından benzer ve bu önemsenen bir din gibi kabul edilir.