Cehaletin Tekfire Mani Oluşuna Delalet Eden Bazı Naslar ve İlim Ehlinin
Beyanı
Ebu Muaz el-Çubukâbâdî
İmam Buhârî (3479) ve Muslim (2934-2935)
Huzeyfe radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar:
سمعت رسول الله e
يقوم : "أن رجلا حضره الموت، فلما يئس من الحياة أوصى أهله : إذا أنا مت
فاجمعوا لي حطبا كثيراً وأوقدوا فيه نارا حتى إذا أكلت لحمي وخلصت إلى عظمي
فامتحشت، فخذوها فاطحونها ثم انظروا يوما راحا فذروة في اليم، ففعلوا، فقال له :
لما فعلت ذلك ؟ قال : من خشيتك . فغفر الله له
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu
işittim: “Bir adam ölüm halinde iken hayatından ümit kesince ailesine vasiyet
ederek şöyle dedi: “Öldüğüm zaman benim için çokça odun toplayın, ateş yakın. Ta
ki ateş etimi yesin ve kemiklerime ulaşıp kömür gibi etsin. Onu da alıp öğütün.
Sonra rüzgarlı bir gün bekleyin ve savurun.” Onlar da bunu yaptılar. (Allah
Teâlâ) ona: “Neden böyle yaptın?” dedi. Adam: “Senin korkundan” dedi. Bunun üzerine
Allah onu bağışladı.”
İmam Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah dedi ki: “Bu insan,
öldüğü zaman Allah Azze ve Celle’nin kendisinin küllerini bir araya getirip
diriltmeye güç yetireceği hususunda cahillik etti. Allah onu kendisine iman
etmesinden, korkmasından dolayı cahilliği sebebiyle bağışladı.” (İbn Hazm,
el-Fasl 3/205)
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah bu hadisle ilgili not
olarak şu açıklamayı yapmıştır: “Ben daima bu hadisi hatırlatırım… Bu adam
Allah’ın kudreti ve kendisinin zerrelerini iade etmesi hakkında şekke düştü. Hatta
küllerinin iade edilmeyeceğine itikad etmişti. Müslümanların ittifakıyla bu bir
küfürdür. Lakin adam cahil idi, bunu bilmiyordu. Bununla beraber Allah’a iman
ediyor ve kendisini cezalandırmasından korkuyordu. Bu yüzden bağışlandı.”
(Mecmuu’l-Fetava 11/409)
Yine başka bir yerde
şöyle demiştir: “Bu adam Allah Teâlâ’nın parçalara ayrılmış bu cüzleri bu
şekilde iade etmeye kadir olmadığını zannetti. Allah Teâlâ’nın kudretini inkar
ve dağılmış bedenlerin iadesini inkar birer küfürdür. Lakin o Allah’a ve O’nun
emrine iman etmek ve O’ndan korkmakla beraber bu hususta bir cahil idi. Bu zannı
sapık ve hatalı idi. Allah onu bu yüzden (cahil olması sebebiyle) bağışladı.
Hadis, adamın bu işi yaptığı zaman bedeninin iade edilmemesine arzusu hususunda
açıktır. Bu konuda en küçük bir tereddüt küfürdür. Eğer nübüvvet hücceti ikame
edilmiş de kişi bunu inkar etmişse onun küfrüne hükmedilir.” (Mecmuu’l-Fetava
11/409)
Ehl-i Sünnetin hatibi Ebu Muhammed İbn Kuteybe rahimehullah
şöyle demiştir: “Bu adam Allah’a iman ve ikrar etmiş, O’ndan korkmaktadır…
Ancak Allah’ın sıfatların bir sıfatı hakkında cahildir. Yakılıp küllerinin
savrulmasıyla Allah Teâlâ’dan kurtulacağını zannetti. Allah Teâlâ onun niyetini
ve kendisinin azabından korkmasını bildiğinden dolayı, sıfatlarından biri olan
bu sıfat hakkındaki cahilliği yüzünden onu bağışladı.” (Te’vilu Muhtelifi’l-Hadis
136)
Allame Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah şöyle
demiştir: “Bu hadis, kişinin cehaleti sebebiyle mazur olacağına bir delildir.”
(Fadaih ve Nasaih s.185)
Ebu Vakid el-Leysi hadisi hakkında Şeyh Suleyman b. Abdillah
b. Muhammed b. Abdilvehhab rahimehullah, Şerhu Kitabi’t-Tevhid’de (s.152) şöyle
demiştir: “Bazı sahabeler bunu güzel zannettiler ve Nebî sallallâhu aleyhi ve
sellem’den kendileri için zatu envat edinmesini talep ettiler. Ta ki Nebî
sallallâhu aleyhi ve sellem onların bu sözlerinin, İsrailoğullarının: “Bize de
bir ilah edin” sözleri gibi olduğunu açıkladı. Peki ya kendilerine cahilliğin
galebe çaldığı başka kimselerin durumu nasıl olur?”
Abdullah b. Ebi Evfa radıyallahu anh’den: “Muaz radıyallahu
anh Şam’dan dönünce Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e secde etti…” Bkz.:
el-Elbani İrvau’l-Galil (7/56) ve ayrıca; Allah’tan başkasına secde teklifi ve
cehaletin mazeret olması adlı risaleme bakınız.
Bu hadis hakkında Allame Şevkani rahimehullah şöyle
demiştir: “Kim cehaletle Allah’tan başkasına secde ederse o tekfir edilmez.”
(Neylu’l-Evtar 6/210)
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah, şeyhlerin ve
kıralların önünde yaptıkları gibi, bazı insanların yeri öpmeleri, secdede
olduğu gibi baş kaldırmaları hakkında, az önce işaret edilen Muaz radıyallahu
anh hadisiyle fetva vererek şöyle demiştir: “Caiz değildir… Bunu din edinerek
ve yakınlık sağlamak için yapmak en büyük münkerlerdendir. Böyle bir şeyin yakınlık
sağladığına ve din edinilebileceğine itikad eden sapıktır, aşırıdır. Bilakis ona
bunun dinden ve yakınlık sebeblerinden olmadığı açıklanır. Eğer ısrar ederse
tevbe ettirilir. Aksi halde (yani tevbe etmezse) öldürülür.” (Bkz.: Mecmuu’l-Fetava
1/372)
Müminlerin annesi Aişe radıyallahu anha’dan: “Rasûlullah
sallallâhu aleyhi ve sellem Ebu Cehm b. Huzeyfe’yi zekat memuru olarak
gönderdi. Zekatı hususunda kendisiyle tartışan birini Ebu Cehm dövdü ve başını
yaraladı. Kabilesi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelip: “Ey Allah’ın
rasulü! Kısas isteriz” dediler. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kısas
yerine şunu şunu alın” buyurdu. Yine razı olmadılar. Rasûlullah sallallâhu
aleyhi ve sellem: tekrar “şunu şunu alın” buyurdu. Yine razı olmadılar. Rasûlullah
sallallâhu aleyhi ve sellem tekrar: “şunu şunu alın” buyurdu. Bu defa razı
oldular….” (İbn Carud el-Munteka (845) İbn Hibban (10/339) Ahmed (6/232) Ebû Dâvûd
(4534) İbn Mace (2638) sahihtir.)
Bu hadis hakkında Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah şöyle
demiştir: “Bu haberde cahilin mazur olması ve onun İslam’dan çıkmayacağı
vardır. Şayet üzerine hüccet ikamesi yapılmış alim bir kimse bunu yapsaydı
elbette kafir olurdu. Çünkü bu kimseler Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’i
yalanlamışlardır. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in mücerret olarak yalanlanmasının
küfür olmasında ihtilaf yoktur. Lakin onlar cahillikleri ve bedevi oluşları
sebebiyle, cehaletle mazur görüldüler ve tekfir edilmediler.” (el-Muhalla
10/410-411)
Allame Şemsuddin İbni’l-Kayyım rahimehullah şöyle demiştir: “Hüccet
ikame edilmemesiyle beraber cahillik küfrü ve bilgisine ulaşma imkanı
bulunmamasına gelince, Allah bu kimselere rasullerin hücceti ikame oluncaya kadar
azabı kaldırmıştır.” (Tariku’l-Hicreteyn 384)