Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

6 Haziran 2014 Cuma

Muasır Tekfircilerin Fikrî Kargaşalarına Cevaplar - 1 -


Cehaletin Tekfire Mani Oluşuna Delalet Eden Bazı Naslar ve İlim Ehlinin Beyanı


Ebu Muaz el-Çubukâbâdî

İmam Buhârî (3479) ve Muslim (2934-2935) Huzeyfe radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar:
سمعت رسول الله e يقوم : "أن رجلا حضره الموت، فلما يئس من الحياة أوصى أهله : إذا أنا مت فاجمعوا لي حطبا كثيراً وأوقدوا فيه نارا حتى إذا أكلت لحمي وخلصت إلى عظمي فامتحشت، فخذوها فاطحونها ثم انظروا يوما راحا فذروة في اليم، ففعلوا، فقال له : لما فعلت ذلك ؟ قال : من خشيتك . فغفر الله له
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Bir adam ölüm halinde iken hayatından ümit kesince ailesine vasiyet ederek şöyle dedi: “Öldüğüm zaman benim için çokça odun toplayın, ateş yakın. Ta ki ateş etimi yesin ve kemiklerime ulaşıp kömür gibi etsin. Onu da alıp öğütün. Sonra rüzgarlı bir gün bekleyin ve savurun.” Onlar da bunu yaptılar. (Allah Teâlâ) ona: “Neden böyle yaptın?” dedi. Adam: “Senin korkundan” dedi. Bunun üzerine Allah onu bağışladı.”
İmam Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah dedi ki: “Bu insan, öldüğü zaman Allah Azze ve Celle’nin kendisinin küllerini bir araya getirip diriltmeye güç yetireceği hususunda cahillik etti. Allah onu kendisine iman etmesinden, korkmasından dolayı cahilliği sebebiyle bağışladı.” (İbn Hazm, el-Fasl 3/205)
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah bu hadisle ilgili not olarak şu açıklamayı yapmıştır: “Ben daima bu hadisi hatırlatırım… Bu adam Allah’ın kudreti ve kendisinin zerrelerini iade etmesi hakkında şekke düştü. Hatta küllerinin iade edilmeyeceğine itikad etmişti. Müslümanların ittifakıyla bu bir küfürdür. Lakin adam cahil idi, bunu bilmiyordu. Bununla beraber Allah’a iman ediyor ve kendisini cezalandırmasından korkuyordu. Bu yüzden bağışlandı.” (Mecmuu’l-Fetava 11/409)
 Yine başka bir yerde şöyle demiştir: “Bu adam Allah Teâlâ’nın parçalara ayrılmış bu cüzleri bu şekilde iade etmeye kadir olmadığını zannetti. Allah Teâlâ’nın kudretini inkar ve dağılmış bedenlerin iadesini inkar birer küfürdür. Lakin o Allah’a ve O’nun emrine iman etmek ve O’ndan korkmakla beraber bu hususta bir cahil idi. Bu zannı sapık ve hatalı idi. Allah onu bu yüzden (cahil olması sebebiyle) bağışladı. Hadis, adamın bu işi yaptığı zaman bedeninin iade edilmemesine arzusu hususunda açıktır. Bu konuda en küçük bir tereddüt küfürdür. Eğer nübüvvet hücceti ikame edilmiş de kişi bunu inkar etmişse onun küfrüne hükmedilir.” (Mecmuu’l-Fetava 11/409)
Ehl-i Sünnetin hatibi Ebu Muhammed İbn Kuteybe rahimehullah şöyle demiştir: “Bu adam Allah’a iman ve ikrar etmiş, O’ndan korkmaktadır… Ancak Allah’ın sıfatların bir sıfatı hakkında cahildir. Yakılıp küllerinin savrulmasıyla Allah Teâlâ’dan kurtulacağını zannetti. Allah Teâlâ onun niyetini ve kendisinin azabından korkmasını bildiğinden dolayı, sıfatlarından biri olan bu sıfat hakkındaki cahilliği yüzünden onu bağışladı.” (Te’vilu Muhtelifi’l-Hadis 136)
Allame Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Bu hadis, kişinin cehaleti sebebiyle mazur olacağına bir delildir.” (Fadaih ve Nasaih s.185)
Ebu Vakid el-Leysi hadisi hakkında Şeyh Suleyman b. Abdillah b. Muhammed b. Abdilvehhab rahimehullah, Şerhu Kitabi’t-Tevhid’de (s.152) şöyle demiştir: “Bazı sahabeler bunu güzel zannettiler ve Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’den kendileri için zatu envat edinmesini talep ettiler. Ta ki Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem onların bu sözlerinin, İsrailoğullarının: “Bize de bir ilah edin” sözleri gibi olduğunu açıkladı. Peki ya kendilerine cahilliğin galebe çaldığı başka kimselerin durumu nasıl olur?”
Abdullah b. Ebi Evfa radıyallahu anh’den: “Muaz radıyallahu anh Şam’dan dönünce Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e secde etti…” Bkz.: el-Elbani İrvau’l-Galil (7/56) ve ayrıca; Allah’tan başkasına secde teklifi ve cehaletin mazeret olması adlı risaleme bakınız.
Bu hadis hakkında Allame Şevkani rahimehullah şöyle demiştir: “Kim cehaletle Allah’tan başkasına secde ederse o tekfir edilmez.” (Neylu’l-Evtar 6/210)
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah, şeyhlerin ve kıralların önünde yaptıkları gibi, bazı insanların yeri öpmeleri, secdede olduğu gibi baş kaldırmaları hakkında, az önce işaret edilen Muaz radıyallahu anh hadisiyle fetva vererek şöyle demiştir: “Caiz değildir… Bunu din edinerek ve yakınlık sağlamak için yapmak en büyük münkerlerdendir. Böyle bir şeyin yakınlık sağladığına ve din edinilebileceğine itikad eden sapıktır, aşırıdır. Bilakis ona bunun dinden ve yakınlık sebeblerinden olmadığı açıklanır. Eğer ısrar ederse tevbe ettirilir. Aksi halde (yani tevbe etmezse) öldürülür.” (Bkz.: Mecmuu’l-Fetava 1/372)
 
Müminlerin annesi Aişe radıyallahu anha’dan: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ebu Cehm b. Huzeyfe’yi zekat memuru olarak gönderdi. Zekatı hususunda kendisiyle tartışan birini Ebu Cehm dövdü ve başını yaraladı. Kabilesi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelip: “Ey Allah’ın rasulü! Kısas isteriz” dediler. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kısas yerine şunu şunu alın” buyurdu. Yine razı olmadılar. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: tekrar “şunu şunu alın” buyurdu. Yine razı olmadılar. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem tekrar: “şunu şunu alın” buyurdu. Bu defa razı oldular….” (İbn Carud el-Munteka (845) İbn Hibban (10/339) Ahmed (6/232) Ebû Dâvûd (4534) İbn Mace (2638) sahihtir.)
Bu hadis hakkında Ebu Muhammed b. Hazm rahimehullah şöyle demiştir: “Bu haberde cahilin mazur olması ve onun İslam’dan çıkmayacağı vardır. Şayet üzerine hüccet ikamesi yapılmış alim bir kimse bunu yapsaydı elbette kafir olurdu. Çünkü bu kimseler Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’i yalanlamışlardır. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in mücerret olarak yalanlanmasının küfür olmasında ihtilaf yoktur. Lakin onlar cahillikleri ve bedevi oluşları sebebiyle, cehaletle mazur görüldüler ve tekfir edilmediler.” (el-Muhalla 10/410-411)
Allame Şemsuddin İbni’l-Kayyım rahimehullah şöyle demiştir: “Hüccet ikame edilmemesiyle beraber cahillik küfrü ve bilgisine ulaşma imkanı bulunmamasına gelince, Allah bu kimselere rasullerin hücceti ikame oluncaya kadar azabı kaldırmıştır.” (Tariku’l-Hicreteyn 384)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)