Âlimleri Takdis Etmeksizin Saygı Göstermek ve Taklid Etmeksizin Onlara Tabi
Olmak:
İhtilaflı Meselelerde Geniş Gönüllü Olmak:
Hocaya Karşı Edepli
Olmak:
Çirkin Bir Taklit:
Dersteki Canlılığı Bitiren Sebepler:
Tevazu:
İlim Talebini Lekeleyen Şeyler:
Şüpheler hakkında:
İlim talebesinin âlimlere saygı göstermesi ve onları takdir
etmesi gerekir. Âlimler ile başkaları arasındaki ihtilaf hususunda gönlünü
geniş tutmalıdır. Onların itikatlarında hatalı bir yol tutanlara karşı, onlar
için mazeret bulmalıdır. Bu nokta çok önemlidir. Çünkü bazı insanlar onlar
hakkında layık olmadıkları şeyler edinebilmek için başkalarının hatalarını
araştırıp takip ederler. İşittiklerini insanlara yayarlar. Bu en büyük
hatalardandır. İnsanların avamının dahi gıybetini yapmak büyük günahlardan
olduğuna göre, âlimin gıybetini yapmak daha büyüktür. Zira âlimin gıybetini
yapmak sadece onun kendisine zarar vermekle sınırlı kalmaz, onun yüklendiği şer’î
ilme de zarar verir. (İbn Useymin, Kitabu’l-İlm s.41)
* Burada önemli bir hususu ayırt etmek gerekir: İcmâ’a
aykırı, bid’at görüşler izhar edenin ilim ehli tarafından reddedilmesi veya din
adına insanları kasıtlı olarak saptıran, alenen fısk işleyen kimselerin yahut
hadis rivayetine ve dinin nakline ehil olma liyakatini kaybetmiş kimselerin
cerh edilmeleri dinde vacip olan hususlardandır ve bu haram olan gıybetin
dışındadır.
Yine fıskını alenen işleyen ve yayan kimseden sakındırma ile
insanların gizli kusurlarını araştırmak birbirinden farklı şeylerdir. Peygamberler
dışında günahtan salim kalan kimse yoktur. Ancak büyük günahların açıktan
işlenmesi ve açıkça işlenen münkere karşı çıkılmaması, üstüne üstlük münkeri
açıktan işleyenlere karşı yağcılık yapılması dinde büyük bir suçtur.
Mü’minlerin emiri Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh şöyle
demiştir:
من حقّ العالم عليك إذا أتيته أن
تسلِّم عليه خاصَّة، وعلى القوم عامّة، وتجلس قُدَّامه، ولا تشِر بيديك، ولا تغمِز بعينَيك، ولا تقُل: قال
فلان خلافَ قولك، ولا تأخذ بثوبِه، ولا تُلحَّ عليه في السؤال، فإنّه بمنزلة
النخلة المُرطبة التي لا يزال يسقط عليك منها شيء
“Âlimin senin üzerindeki haklarından bazıları şunlardır: Ona
geldiğin zaman kendisine özel olarak selam vermen, halka ise genel olarak selam
vermen, onun önüne oturman, ellerinle işaret etmemen, gözlerini kırparak ima
yapmaman, ona: “Filan senin sözünün aksine şöyle diyor” dememen, onun
elbisesinden çekiştirmemen, sorularla onu bunaltmaman. Zira o kendisinden
sürekli olarak taze hurma düşen hurma dalı menzilesindedir.” (İbn Useymin,
Kitabu’l-İlm s.28, Derim ki: rivayetin aslı Hatibu’l-Bağdadi’nin el-Cami adlı
eserindedir.)
İhtilaflı Meselelerde Geniş Gönüllü Olmak:
İlim talibinin içtihattan
kaynaklı ihtilaf meselelerinde geniş gönüllü olması gerekir. Zira alimler
arasında içtihattan kaynaklanan ihtilaflar olması kaçınılmazdır. Bu konularda
herkes muhalifini mazur görmelidir. Bazı meseleler de içtihada mecal olmayan (icma
edilmiş hususlar gibi) meselelerdir. İşte bu meselelerde muhalif mazur
görülmez. (Bkz.: İbn Abdilberr, Camiu Beyani’l-İlm, 1/580 no: 992)
Hocaya Karşı Edepli
Olmak:
İlmin başlangıcında kitaplardan ilim alınmaz. Bilakis, ayak
kaymalarından emin olmak için, ilim talebinin anahtarı olan güvenilir bir hoca
olmak zorundadır. “İlme tek başına giren, tek başına çıkar” (Sehavi,
el-Cevahir, 1/58)
Yani ilim talebine hocasız giren, ilimsiz çıkar. Zira ilim
bir sanattır ve her sanat ustaya muhtaçtır. Öyleyse bu sanatı mahir
öğreticisinden öğrenmelisin. (Bkz. Bekr Ebu Zeyd, Hilyetu Talibi’l-İlm)
Bu durumda hocaya karşı edepli olman gerekir. Zira bu;
kurtuluş, başarı, ilim elde etme ve muvaffak olmanın adresidir. Hocan senin
yanında saygı gören, takdir ve lütuf gören bir makamda bulunsun. Hocana karşı; oturmanda,
onunla konuşmanda, güzel soru sormanda, dinlemende, onun önünde kitap açmanda
hep edebi gözetmelisin. Onun önünde sözü uzatmayı ve tartışmayı terk etmen
gerekir. Konuşurken veya yürürken önüne geçmemelisin. Sözünle de onun önüne
geçme yahut onun yanında çok konuşma. Konuşmasına ve dersine müdahalede
bulunarak kesme. Soruna cevap vermesi için ısrarcı olma. Özellikle topluluk
önünde ona çok soru sormaktan uzak dur. Zira bu durum sende gurura, onda
bıkkınlığa sebebiyet verir. Hocanın bir hatasını görürsen veya yanıldığını fark
edersen onu gözünden düşürme. Zira bu onun ilminden mahrum olmana sebep olur.
Hatadan salim olan kim var ki?” (Bkz.: Bekr Ebu Zeyd, Hilyetu Talibi’l-İlm)
Çirkin Bir Taklit:
Hocanın güzel ahlakını, değerli özelliklerini örnek
almalısın. Fakat hocana olan sevgin konusunda şevke gelip de bizzat fark
etmediğin, ama görenlerin fark ettikleri kötü duruma düşme! Hocanın sesini, ses
tonunu, yürüyüşünü, hareketini ve duruşunu taklit etme! Zira o başka şeyler
sebebiyle saygın bir hoca olmuştur, bu davranışlar hususunda ona tabi olma
hevesine kapılma! (Bekr Ebu Zeyd, A.g.e.)
Dersteki Canlılığı Bitiren Sebepler:
Hocanın dersteki canlılığı, ders esnasında talebenin kulak
verip anlaması, kendini derse vermesi, hislerinin hocası ile etkileşim içinde
olması oranıncadır. Bu sebeple tembellik, gevşeklik, dayanıp oturmak, zihnin
dağılması ve gevşemesi gibi davranışlarla hocanın ilminin kesilmesine vesile
olmamalısın.
Zeyd b. Vehb’den: “Abdullah dedi ki: “Cemaat gözlerini sana
diktikleri sürece tahdiste bulun. Ne zaman ki onlardan bir gevşeklik görürsen
tahdisi bırak.” (Bekr Ebu Zeyd, a.g.e.)
Tevazu:
Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh şöyle demiştir:
تعلّموا العلم، وتعلّموا له السكينةَ
والوقار، وتواضعوا لمن تعلّمون، وليتواضع لكم من تعلِّمون، ولا تكونوا جبابرة
العلماء، ولا يقوم علمكم مع جهلكم
“İlmi öğrenin. İlim için sakinliği ve vakarı/ağırbaşlılığı
da öğrenin. Kendisinden ilim öğrendiklerinize karşı tevazu gösterin. İlim öğrettiğiniz
kimselere de tevazu gösterin. Zorba alimler olmayın. İlminizi cahilliğinizle
beraber ikame etmeyin.” (Vekî, Zühd, 275)
İmam Malik, Harun Reşid’e şöyle demiştir:
إذا علمت علماً فليُرَ عليك أثره
وسكينته وسمته ووقاره وحلمه
“Bir ilim öğrendiğin zaman senin üzerinde eseri, sakinliği,
simâsı, vakarı (ağır başlılığı) ve hilmi (yumuşaklığı) görünsün.” (Tezkiratu’s-Sami
s.15-16)
İmam Şafii şöyle dedi:
لا يطلب أحد هذا العلم
بالملك وعز النفس فيفلح، ولكن من طلبه بذلّ النفس وضيق العَيش وخدمة
العلماء أفلح
“Krallık ve izzeti nefisle bu ilmi talep eden hiç kimse
başaramaz. Lakin nefsini indirerek, geçim sıkıntısıyla ve alimlere hizmet
ederek talep eden başarır.” (Tezkiratu’s-Sami s.15-16)
Uyanıkken rüya görmekten uzak dur. Bilmediğin şeyin
bilgisine sahip olma ve beceremediğin konuda becerikli olduğun iddiası
böyledir. Şayet böyle bir şey yaparsan ilmin önüne koyu bir örtü çekmiş
olursun. Denilmiştir ki: “İlim üç karıştır. Birinci karışa giren kibre kapılır.
İkinci karışa giren tevazu sahibi olur. Üçüncü karışa giren de bir şey bilmediğini
anlar.” (Bekr Ebu Zeyd, Hilyetu Talibi’l-İlm)
Herhangi bir alimin yanılgısı ile karşılaştığında onun
değerini düşürmek için hemen sevinme. Fakat sadece o meseleyi tashih etmek için
sevin. Hatib şöyle demiştir: “Tasnif çalışması yapan kimse aklını bir tepside
insanlara sunmuş demektir.” (Bekr Ebu Zeyd, A.g.e.)
Eser yazan her alimin, özellikle de çok eser verenlerin
muhakkak hata ve yanlışları bulunur. Eksiklik bulmak amacıyla bu hususta sevinç
duyan kimse, bu yola meyleden, bilmişlik taslayan, “yağmurdan kaçarken doluya
tutulan” ukalâdan başkası değildir.” (er-Ragıb, Mecmau’l-Belaga)
Tabii ilim ve fazlının ummanına gark olunan imamdan vaki
olan hata ve yanılgıya dikkat çekecektir. Fakat değerini azaltacak, gözden
düşürecek bir hava estirmemelidir ki kendisi gibi olanlar gurura kapılmasın.
(Bekr Ebu Zeyd, a.g.e.)
İlim Talebini Lekeleyen Şeyler:
Şeyh Bekr Ebu Zeyd rahimehullah, İlim talebesinin süsünü
bozan, onu lekeleyen şeyleri şöylece zikretmiştir:
1- Sırrı ifşâ etmek. (gizlice söylenen veya işlenen şeyleri
yaymak)
2- Bir topluluktan ötekine söz taşımak.
3- Kendini beğenmişlik ve gevezelik.
4- Çok şakalaşmak.
5- İki kişinin konuşması arasına girmek
6- Kin tutmak
7- Haset etmek
8- Kötü zanda bulunmak
9- Bid’atçilerle oturup kalkmak
10- Haramlara doğru adım atmak.
Bu ve benzeri günahlardan kaçın. Haram ve günah olan
şeylerden ayağını kes. Böyle davranırsan ne a’lâ. Ama aksi halde bil ki sen,
dindarlığı basit, oyuncu, gıybet eden, koğuculuk yapan birisin demektir…
Şüpheler hakkında:
Kalbin sünger gibi neyi bulursa alan cinsten olmasın. Şüphe
çıkarmaktan, kendinde ve başkasında şüphe uyandırmaktan kaçınmalısın. Şüpheler çabuk
sepici, kalpler de zayıftır. Şüpheleri en çok ortaya atanlar odun taşıyıcıları
olan bid’atçiler ve sevdalılarıdır. (İbn Kayyım, Miftahu Dari’s-Seade s.153)