Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

5 Nisan 2014 Cumartesi

Muasır Selefî Şeyhleri Taklid Caiz mi?


Fetva Sahibi: Salih b. Abdillah el-Bekrî
Tercüme: Ebu Muaz
Soru: “Sünnet şeyhlerini özellikle icma ettikleri zaman taklid etmenin selefî menhec olduğunu zannedenler hakkında ne dersiniz?”
Şeyh Salih b. Abdillah el-Bekrî (Hafizehullah)’ın cevabı:
Doğudan batıya ümmetin tamamı bir hadise muhalefet üzerinde birleşmezler. Böyle bir icma olmaz. Bilakis bu Şeyhulislam (İbn Teymiyye) ve İbn Kayyım’ın dedikleri gibi bozuk bir iddiadır.
İcma’nın manası nedir? Es-San’anî şöyle demiştir: “İcma; ümmetin yeryüzünün her tarafından, Yemen’den, Suud’dan ve diğer bütün alimlerden müçtehit alimlerinin söz birliği etmesidir.”
Şeyhu’l-İslam Muhammed b. Abdilvehhab’a birçok alimler karşı çıkmıştır. İbn Teymiyye’ye birçok alimler karşı çıkmıştır. Alimin sözünü ancak Allah’ın kitabından veya Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden bir delil ile kabul ederiz. Bu dindir. Aksi halde kabrinde sorgulandığı zaman “O mu, o mu, o mu? İnsanlar bir şey diyordu ben de onu söyledim” diyen şüpheci münafık gibi oluruz. Alimlerin çoğunluğu fitnede sapıklık üzere olabilir. Yahut hata üzerinde olabilirler. Buna dair birçok kıssalar vardır. Mesela fakihlerin çoğu Haccac’a karşı ayaklandıklarında “Basrada Hasen el-Basrî ve İbn Sirin dışında herkes ayaklandı” dediler. Çoğunluk huruc etmişti. Hasen el-Basrî ise onlara karşı çıkıyordu. Sonra onlardan pişman olan oldu. Çoğunluk hak üzere veya batıl üzere olmanın delili değildir. Selef şöyle derdi: “Cemaat; tek başına dahi olsan, hakka uymandır”
 Bazıları “Bir beldenin halkı, kendi arkadaşlarını daha iyi bilir” derler. Bunu söylediğiniz zaman: “Kendilerine muhalif olan şahıs: “Ben kendi beldemden olan arkadaşlarımı daha iyi bilirim” der. Fakat onlara haset, nefsi destekleme ve daha başka şeyler girmiş olabilir.
Cerh ve Ta’dil meselesi deliller ve bürhanlar üzerine kuruludur. Saptırma, zanlar ve taklid üzerine kurulu değildir. Delilsiz olarak ırzlara ta’n edilemez. Delil ve burhanlar bulunması zorunludur. İmam Ebu Davud es-Sicistani, oğlu Ebu Bekr’i eleştirirdi. Hadis ehli onun bu sözünü kabul etmemişler, “O, kendi oğlunu daha iyi bilir” dememişlerdir.
Buhari rahimehullah ile beldesindeki bazı alimler arasında sorunlar olmuştu. Hatta Buhari rahimehullah beldesini terk etmek zorunda kaldı.
Birisi yüz kişi hakkında konuşur, yanında haklı olduğuna delil vardır, onun sözünü kabul ederiz. Yüz kişi de birisi hakkında da delilsiz olarak konuşurlar. Onların sözünü kabul etmeyiz. İtibar çokluğa değil, hakkadır. Hak ve delil varsa buna itibar edilir. İmam Malik rahimehullah Medine halkının fiilini hüccet görürdü. Zira orada Sahabelerin çocukları vardı. Lakin alimler bu hususta ona muhalefet etmişlerdir. Hüccet; kitap, sünnet ve salih selefin üzerinde olduklarıdır. Bu konuda birçok naslar vardır ve ben bunları “el-Cerh Davabituhu ve Meta Yukbel ve Meta Yurad Sıfatu Ehlih” adlı risalemde cem ettim.
İmam Ahmed’e Harran bölgesinden birisi soruldu. İmam Ahmed: “Sikadır” dedi. Dediler ki: “Harran’lılar onu eleştiriyorlar” İmam Ahmed: “Harranlıların bir kimseden razı olmaları pek nadirdir” dedi.  
Şevkani rahimehullah el-Bedru’t-Tali kitabında ülkesinin alimlerinden şikayetçi idi. şöyle derdi: “Yemen halkı alimlerini düşürüyorlar”
Soruda bahsedilen sözü ancak bir cahil söyler. Bu terördür! Bu da terörün bir türüdür!
 Link: http://www.albakre.net/play-186.html

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)