Fetva Sahibi: Salih b. Abdillah el-Bekrî
Tercüme: Ebu Muaz
Soru:
“Sünnet şeyhlerini özellikle icma ettikleri zaman taklid etmenin selefî menhec
olduğunu zannedenler hakkında ne dersiniz?”
Şeyh
Salih b. Abdillah el-Bekrî (Hafizehullah)’ın cevabı:
Doğudan
batıya ümmetin tamamı bir hadise muhalefet üzerinde birleşmezler. Böyle bir
icma olmaz. Bilakis bu Şeyhulislam (İbn Teymiyye) ve İbn Kayyım’ın dedikleri
gibi bozuk bir iddiadır.
İcma’nın
manası nedir? Es-San’anî şöyle demiştir: “İcma; ümmetin yeryüzünün her
tarafından, Yemen’den, Suud’dan ve diğer bütün alimlerden müçtehit alimlerinin
söz birliği etmesidir.”
Şeyhu’l-İslam
Muhammed b. Abdilvehhab’a birçok alimler karşı çıkmıştır. İbn Teymiyye’ye
birçok alimler karşı çıkmıştır. Alimin sözünü ancak Allah’ın kitabından veya Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden bir delil ile kabul ederiz. Bu
dindir. Aksi halde kabrinde sorgulandığı zaman “O mu, o mu, o mu? İnsanlar bir
şey diyordu ben de onu söyledim” diyen şüpheci münafık gibi oluruz. Alimlerin
çoğunluğu fitnede sapıklık üzere olabilir. Yahut hata üzerinde olabilirler.
Buna dair birçok kıssalar vardır. Mesela fakihlerin çoğu Haccac’a karşı
ayaklandıklarında “Basrada Hasen el-Basrî ve İbn Sirin dışında herkes ayaklandı”
dediler. Çoğunluk huruc etmişti. Hasen el-Basrî ise onlara karşı çıkıyordu. Sonra
onlardan pişman olan oldu. Çoğunluk hak üzere veya batıl üzere olmanın delili
değildir. Selef şöyle derdi: “Cemaat; tek başına dahi olsan, hakka uymandır”
Bazıları “Bir beldenin halkı, kendi
arkadaşlarını daha iyi bilir” derler. Bunu söylediğiniz zaman: “Kendilerine
muhalif olan şahıs: “Ben kendi beldemden olan arkadaşlarımı daha iyi bilirim”
der. Fakat onlara haset, nefsi destekleme ve daha başka şeyler girmiş olabilir.
Cerh
ve Ta’dil meselesi deliller ve bürhanlar üzerine kuruludur. Saptırma, zanlar ve
taklid üzerine kurulu değildir. Delilsiz olarak ırzlara ta’n edilemez. Delil ve
burhanlar bulunması zorunludur. İmam Ebu Davud es-Sicistani, oğlu Ebu Bekr’i
eleştirirdi. Hadis ehli onun bu sözünü kabul etmemişler, “O, kendi oğlunu daha
iyi bilir” dememişlerdir.
Buhari
rahimehullah ile beldesindeki bazı alimler arasında sorunlar olmuştu. Hatta
Buhari rahimehullah beldesini terk etmek zorunda kaldı.
Birisi
yüz kişi hakkında konuşur, yanında haklı olduğuna delil vardır, onun sözünü
kabul ederiz. Yüz kişi de birisi hakkında da delilsiz olarak konuşurlar. Onların
sözünü kabul etmeyiz. İtibar çokluğa değil, hakkadır. Hak ve delil varsa buna
itibar edilir. İmam Malik rahimehullah Medine halkının fiilini hüccet görürdü. Zira
orada Sahabelerin çocukları vardı. Lakin alimler bu hususta ona muhalefet
etmişlerdir. Hüccet; kitap, sünnet ve salih selefin üzerinde olduklarıdır. Bu
konuda birçok naslar vardır ve ben bunları “el-Cerh Davabituhu ve Meta Yukbel
ve Meta Yurad Sıfatu Ehlih” adlı risalemde cem ettim.
İmam
Ahmed’e Harran bölgesinden birisi soruldu. İmam Ahmed: “Sikadır” dedi. Dediler
ki: “Harran’lılar onu eleştiriyorlar” İmam Ahmed: “Harranlıların bir kimseden
razı olmaları pek nadirdir” dedi.
Şevkani
rahimehullah el-Bedru’t-Tali kitabında ülkesinin alimlerinden şikayetçi idi.
şöyle derdi: “Yemen halkı alimlerini düşürüyorlar”
Soruda
bahsedilen sözü ancak bir cahil söyler. Bu terördür! Bu da terörün bir türüdür!
Link: http://www.albakre.net/play-186.html