Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Âlimlerin Kişilere Verdikleri Hükümde İhtilaf Fitnesinden Çıkış Yolu


Âlimlerin Kişilere Verdikleri Hükümde İhtilaf Fitnesinden Çıkış Yolu

Şeyh Hişam b. Fehmi el-Arif Hafizahullah

Faziletli şeyh Ebu Abdila’la Hâlid Muhammed Osman el-Mısrî hafizahullah “eş-Şebabu’l-Hair ve Menhecu’l-İksa” başlıklı bir makale yazdı ve bana verdi. Allah ona hayırla karşılık versin ve bunda bereket kılsın. Selefî talebeler için alimlerin kişilere verdikleri hükümde ihtilaf etmeleri fitnesinden çıkış yolunu özetliyorum:

1- Selefî talebenin sahih dînî ilmi yalnız Allah için ihlâs ile talep etmesi gerekir.

2- Selefî talebenin selefî davet alimlerinin, özellikle de hadis alimleri ile cerh ve ta’dil imamlarının siyretlerini okuması gerekir.

3- Selefî talebenin selefî davet hususunda ilhad, sapıklık ve bid’at ehline, yoldan çıkanlara verdikleri reddiye kitaplarına bakması gerekir.

4- Selefî talebenin sabır ve sıdk ile tabi olmaya devam etmesi, Allah Teâlâ için mucahede etmesi gerekir.

5- Selefî talebenin, rütbeleri ve konumları ne olursa olsun şeyhlere/hocalara taassup göstermekten uzak olmaları, nerede olursa olsun hak ile beraber dönmeleri gerekir.

6- Bir âlime hak hususunda yakınlık göstermek ve onu basiret üzere savunmak ona taassup etmek değildir!

7- İlimde zayıf olan selefî talebenin, herhangi bir kimse hakkında hüküm vermede ihtilaf ettikleri zaman taklid ettiği âlimlerden birini savunmaması gerekir. Bilakis durum iyice ortaya çıkıncaya kadar geri durmalıdır. Allah’ın kendisini isabet edeni bilecek ilimle desteklemesine kadar sahih sebeplere tutunma konusunda gayretini artırmalıdır.

8-   Selefî talebenin, selefî davet alimlerini, özellikle de cerh ve ta’dil alimlerini şiddet (sertlik) ile niteleyen kimselere iştirak etmemesi gerekir. Çünkü bu sözü söyleyen kişi, cerh ve ta’dil imamları olan uzman alimlerin başkalarında bulunmayan siyretlerini, tavırlarını, sünneti savunmadaki kuvvetlerini, hakka basiretle destek olmalarını bilmediği için, bu söz sahibine reddedilir.

9- Selefî talebenin, reddedilen fiilin hangi taraftan meydana geldiğine bakmaması gerekir. Cerh ve ta’dil hakkında hükmeden alimin hükmü hak ise, mertebesi ne olursa olsun, şu sözler gibi şüphelerin peşinden gitmesi caiz değildir:

 Halkın genelini gözetmeli
İnsanların anlayış derecelerini gözetmek lazım
Fitne çıkmaması için
Bunun yerine (daha üsluplu) başka bir şey diyebiliriz, mesela “bid’at çıkardığını değil hata ettiğini söyleyelim”, “sapık/saptı demeyelim de inhiraf etti diyelim
Bunun gibi hakimin hükmünü önemsizleştiren ve insanları sağa sola sapmaya götüren nice sözler ederler!
10- Alimin herhangi bir kimse hakkında cerh ve ta’dile dair tezkiyede bulunduktan sonra bu görüşünden dönmesi ayıp veya idrak kusuru değildir. Bilakis bu onun cesaretinin, samimiyetinin ve hak üzerinde gayretinin delilidir.

11- “Sana selefi davetin alimlerinin ölmüş olanlarını tavsiye ederim” sözüyle, başta Şeyh Rebi b. Hadi el-Medhali gibi hayatta olan alimlerden uzaklaştıran kimse, Allah’a iftira etmiş, selefi davete hakaret etmiştir.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)