Mescidde alışverişin hükmü hakkında âlimler
arasında mutlak olarak haram olduğunu, tahrimen veya tenzihen mekruh olduğunu
ve mutlak olarak caiz olduğunu söyleyenler olmuştur.
Bureyde radiyallahu anh’den: “Bir adam mescidde
yitiğini ilan etti ve: “Kim kızıl deveyi gördü?” dedi. Bunu işiten Rasûlüllâh sallallahu
aleyhi ve sellem: ‘Bulamaz ol! Mescidler neye yarayacaksa onun için inşa
edilmiştir!’ buyurdu.” Muslim, (569).
Ebû Hureyre radiyallahu anh’den; Rasûlüllâh sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘Mescidde alışveriş yapan birini gördüğünüz
zaman: “Allah ticaretine kazanç vermesin” deyiniz.” İbn Huzeyme, (1305) Tirmizi (1321) Hâkim
(2/56).
Bu rivayette haramlığa delalet eden bir sarahat
yoktur.
Mescidde borcun ödenmesi ise
caizdir: Cabir b. Abdillah radıyallahu
anh şöyle demiştir: “Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’den alacağım vardı.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bunu yolculuk dönüşü Mescid’de bana
fazlasıyla verdi. Sonra: “İki rekat namaz kıl” buyurdu.” Buhârî (432) Muslim
(715) Ahmed (3/319) İbn Hibban (6/244)
Mescidde alışverişin hükmü hakkında tercih
edilen görüş, eğer alışveriş az miktarda ise bunun caiz olduğu, çok miktarda
ise mekruh olduğudur. Bunun sebepleri şu şekildedir:
1- Buhari ve Muslim’in Ka’b radiyallahu anh’den
yaptıkları rivayette o, İbn Ebi Hadred radiyallahu anh’te olan borcunu mescidde
istemiştir. Sesleri yükselince Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bunu evinden işitip
çıkmış ve: “Ey Ka’b! Ona borcunun yarısını indir” diye seslenmiştir. O da tamam
deyince, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ona borcunu öde” demiştir.
Bu hadiste mescidde sulh ikrarının cevazına
delalet vardır. Bu da alışveriş manasındadır. Şayet mescidde alışveriş bizatihi
haram olsaydı Nebî sallallahu aleyhi ve sellem mescidde ikisinin arasında sulh
yapmazdı.
Şüphe: İkrar üzere sulh
iki kısma ayrılır; bedel sulhü ve indirim sulhü. Bedel sulhü alışveriş
hükmündedir, indirim sulhü ise alışveriş hükmünde değildir. Ka’b ile İbn Ebi
Hadred arasındaki ise indirim sulhündendir.
Cevap: Sulhün neticesi
kesin değildir. Ka’b radiyallahu anh maldan bir şeyle bedel isteyebilir veya
indirim yapmayabilirdi. Şayet indirim yapmasaydı elbette bu alışveriş manasında
bir sulh olurdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem verada insanların en kâmilidir.
Yasaklanmış bir şeye düşme ihtimalinden sakınmada da o insanların en
ilerisidir.
İbn Receb, bu kıssa ile ilgili olarak şöyle
demiştir: “Bu hadisten mescidde alışverişin caiz olduğu kuvvetlenmektedir.”
Ancak İbn Receb, mescidde alışverişi mekruh görere karşı münakaşasında
alışveriş ile borç ödeme arasını ayırmaktadır. Şayet alışverişin başlangıcı
mescidde olursa, mescid ticaret çarşısı ve mal kazanılan mekân gibi olur.
Mescidler ise bunun için yapılmamıştır. Bu yüzden Ata b. Yesar ve başkaları
mescidde alışveriş yapan görünce şöyle der: “Senin dünya pazarına gitmen
gerekir. Burası ise ahiret pazarıdır.” Borcu ödeme ise malı korumadandır. Onu
talep etmek ancak mescidde mümkün olursa bu malı yok olmaktan koruma
manasındandır ve mescidde hâkime muhakeme olmak gibidir.” (İbn Receb Fethu’l-Bari
3/348)
2- Mescidde alışveriş bizatihi yasaklanmış değildir.
Bilakis boş konuşmalar ve seslerin yükselerek namaz kılanların rahatsız
edilmesine sebep olmasından dolayı yasaklanmıştır. Yasak da bu konuya has olur. Zira âlimlerin
görüşlerinden sahih olanına göre istinbat edilmiş bir illet ise umumu tahsis
etmek caizdir.
3- Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in
mescidde alışverişi yasaklamasının maksadı, mescidin genelini kuşatan veya
galip gelen bir eylem hakkındadır. Nitekim alışveriş, şiir okuma, kayıbın ilan
edilmesi, Cuma namazından önce halka olunması gibi hallerde tek bir illet
vardır. O da boş konuşmalar, seslerin yükselmesi gibi hususlardır. (Karafi, ez-Zehira
8/24)
4- Mescidlerin bina edilmesinden maksad Allah Teâlâ’nın
zikredilmesi ve O’na ibadet edilmesidir. “Beyt (Kâbe) insanlar
için bir toplanma yeri ve emniyet mahalli kılmış ve 'İbrahim'in makamını bir namazgâh
edinin" (demiştik) İbrahim ve İsmail'e de evimi tavaf
edenler, (orada) kalanlar, rükû ve sücûd
edenler için temiz tutmalarını tavsiye etmiştik” (Bakara 125)
“Allah’ın, temiz tutulup yüceltilmesini ve içinde isminin
anılmasını emrettiği evler...” (Nur 36)
Lakin Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı, mescidleri az
miktarda, yapıldıkları gayenin dışında da kullanılmışlardır. Sa’d radiyallahu
anh’ın tedavisi ve akrabalarının ziyaret etmeleri için mescidde çadır
kurulması, Gifar oğulları için mescidde çadır kurulması, Habeş’lilerin Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidinde oyun oynamaları gibi hadiseler,
kişinin mescidleri yapılış gayesi dışında da kullanmalarının cevazını
göstermektedir.
Şüphe: “Mescidde alışveriş akdi yapmak
doğrudan olarak, yasaklanmış olan gürültüdür”
Cevap: Az bir alışveriş yasaklanmış
gürültüye götürmez. Çok alışveriş ise bu yasağın kapsamına sokar.
Bu türden az bir fiil mescidlerin hürmetini çiğnemeye götürmez. Çok
alışveriş ise mescidlerin hürmetini çiğnemeye götürdüğünden mekruhtur.
Azlık ve çokluğun ölçüsüne gelince; kişi bir alışveriş akdi yapmakla çok alışveriş yapmış olmaz.
Lakin mescide mal getirip götürür, başına gelip gideni çok olursa çokluğun
kapsamına girer. Ebu’l-Velid el-Baci, el-Munteka’da (1/311) böyle açıklamıştır.
İmam Malik şöyle demiştir: “Bir kimsenin malını mescidde satmak
için sergilemesini hoş görmem. Ama onu tanıyan bir adam onu veya malını gördüğü
için gelir de alışveriş yaparsa bunda sakınca yoktur.” El-Baci dedi ki: “Bana
göre Malik’in kavli doğrudur. Eğer az bir alışveriş olursa bu caizdir…”
Özetle, mescidde alışverişin kısımları vardır:
1- Mescidin ticarete mahal
edinilmesi. Bu haramdır.
2- Mescidde alım satımın çok yapılması. Bu mekruhtur. Mescidde
olanları rahatsız eder ve karıştırmalarına sebep olursa bu haram olur.
3- Mescidde az miktarda alışveriş caizdir.
4- Mescid, ticaret mahalli edinilir ve dine karşı hile için az
miktarda alışveriş yapılırsa bu da haramdır.
Mescidde mal
hazır olmaksızın icap ve kabulün gerçekleşmesi.
Fakihler bu konuda da ihtilaf etmişlerdir.
Malikiler bunu mubah görmüştür. Delilleri; mescidde icap ve kabulün
mubah olan kelamdan olmasıdır.
Şafiiler ve bazı hanbeliler bunu mekruh görmüştür.
Malikilerdenbazısı ile hanbeliler ve hanefiler haram görmüştür.
Bu görüşlerden doğruya yakın olanı, sesler yükselmediği sürece
mubah olmasıdır. Zira yasaktan maksat mescidde seslerin yükselmesidir.
İbn Useymin, mescidde satış yapmanın haram olduğunu tercih etmekle
beraber şöyle demiştir: “Sen mescidde iken bir fakir yanına dursa ve ona beş
riyal tasadduk etmek istesen, yanında da ancak on riyallik banknot olsa, bu
fakire: “Şu on riyali al ve bana beş riyal ver” desen bu caiz midir?
Cevap:
Bununla ticaret kastedilmeyip fakirin ihtiyacını gidermek kastedildiğinden bu
caizdir.”