Orucun Lezzeti
Tercüme: Ebu Muaz
Bismillahirrahmanirrahim
1- Oruç tutmak Allah Azze ve Celle’nin
sevgisidir: Ramazan ayını Allah’ın sevgisiyle karşılamak ne kadar da güzeldir!
Ey kalp!.. Orucunda Allah’ın sevgisini hissediyor musun? Orucun hakikatini ve
Allah Teâlâ’ya sevgini öne geçirerek nefsin için sevdiğin şeyleri terk etmeni
düşün. Nitekim kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Yemesini,
içmesini ve arzusunu benim için terk etti.” Buhari ve Müslim rivayet
etmiştir… Sevdiğin ve kendisine ibadet ettiğin rabbin için aç ve susuz
kalmandan daha lezzetli ne olabilir ki!.. Allah’ım! Senden senin sevgini,
sevdiklerinin sevgisini ve beni sevgine yakınlaştıracak amelin sevgisini
isterim.
2- Oruç tutmak Allah Azze ve Celle’ye tevbedir:
Ey Allah’tan gafil oluşu uzayan kimse!.. Bu günler bağışlanma günleridir…
Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kilitlendiği ve şeytanların
zincire vurulduğu günlerdir… Ne bekliyorsun? Eğer Ramazan’da tevbe etmezsen
günahlardan ne zaman tevbe edeceksin? Namazı terk etmekten, ana babaya
isyandan, açılıp saçılmaktan ne zaman tevbe edeceksin?... Bana
ne oluyor da senin orucunda mubah olan yiyecek ve içecekleri Allah Teâlâ için
terk edip, sonra da haramlara düştüğünü görüyorum! Kendinle nasıl çelişirsin!
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Allah’ın yalan sözü ve
onunla ameli terk etmeyen kimsenin yeme içmeyi terk etmesine ihtiyacı yoktur.”
Bunu Buharî rivayet etmiştir. Yine şöyle buyurmuştur: “Nice oruçlu vardır
ki, orucundan nasibi açlık ve susuzluktan başka bir şey değildir.” Taberani
Mu’cemu’l-Kebir’de rivayet etmiştir.
3- Oruç tutmak, Allah Teâlâ’nın şuurunda
olmaktır: Ey oruçlu kardeşim!.. Kendinle yalnız kaldığında oruçlu olduğunu
düşün… Orucunu bozmaya kalkmıyor ve şöyle diyorsun: “Muhakkak ki Allah nerede
olsam beni görmektedir…” Evet… Allah Teâlâ, kudsî hadiste şöyle buyurmuştur: “Âdem
oğlunun her ameli kendisi içindir. Ancak oruç benim içindir ve onun karşılığını
ben veririm. O kulumla benim aramda sırdır.” O halde niçin her amelimizde,
her sözümüzde, her hareket ve durgunluğumuzda ve her halimizde Allah’ın bizi
gördüğünü düşünüp, O’nu görüyormuş gibi ibadet etmiyoruz?
4- Oruç tutmak dünyada zühddür: Oruçlu
kardeşim! .. Sanki dünyayı boşamış gibisin… Hal dilin şöyle diyor: “Ey dünya!
Yiyeceğine, içeceğine ve şehvetlerine ihtiyacım yok… Ben rabbime gidiyorum…” Bu
halinle yiyip içmeyen, gece gündüz bıkmadan tesbih eden mukarreb meleklere
benziyorsun!.. Öyleyse dünyadan oruç tut ve ölümünden sonra rabbin Azze ve
Celle ile karşılaşmanı iftarın kıl!.. “Dünyada garip gibi veya geçip giden
bir yolcu gibi ol.”
5- Oruç tutmak, insanlara iyiliktir:
Oruçlu kardeşim!... Orucunda açlığı ve susuzluğu hisset ve Allah’ın senin
üzerindeki nimetlerini düşün… Yoksul kardeşlerini düşün… Allah Teâlâ’ya
nimetlerinden dolayı şükret ve kullara iyilik et… Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem iyilik konusunda insanların en cömerdi idi. En fazla da Ramazan
ayında cömertlik yapardı… Bu büyük sevabı unutma!.. Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, onun sevabının
aynısı kendisine de yazılır.” Bunu Tirmizi, Nesai ve İbn Mace rivayet
etmişlerdir.
6- Oruç tutmak Allah Teâlâ için
sabretmektir: Oruçlu kardeşim!.. Orucunu düşün… Onda Allah Teâlâ’ya itaatten
dolayı sabrı, günah işlememek için sabrı, açlık ve susuzluğun elemine karşı
sabrı ve bunların Allah Teâlâ’nın takdiri olduğunu göreceksin… Oruç, sabrın üç
türünü bir araya getirmiştir. Sabır, imanın başı ve iyiliğin özüdür. Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye sabırdan daha hayırlı ve
daha geniş bir bağışta bulunulmamıştır.” Buhari ve Müslim rivayet
etmişlerdir… Şu an sabah namazını cemaatle kılmaya sabretmeye çalış. Taat
işlemek için sabretmeye çalış. Tesettürünü muhafaza etmek için sabretmeye
çalış. Zinadan, faizden ve diğer günahlardan uzak durmak için
sabretmeye çalış. “O’na kulluk et ve kulluğunda sabret”...
7- Oruç tutmak, ahlak okuludur: Allah
Teâlâ için zillet ve Allah’ın kullarına tevazu göstermeyi bir araya getiren ne
güzel bir ibadettir bu! Zira bir kimse sana hakaret etse veya sana karşı
cahillik etse “Ben oruçluyum, ben oruçluyum” dersin… Oruçta ağırbaşlılık ve
affediciliği bulursun… Öfkeyi yutmayı ve vazgeçmeyi görürsün… Şehvetlere karşı
iffetli olmayı bulursun… Cömertliği ve eli açıklığı bulursun… Gerçekten oruç
tutmak bir ahlak okuludur…
8- Ramazan ayında Kur’ân okumak: Allah
için kurumuş olan dilinin Allah’ın kelamıyla yaş kalması ne kadar güzeldir!
Gecelerini Kur’ân ile süslemen ne kadar güzel olur. Zira gündüzünü oruç
tutmakla süslemiştin! Oruç şöyle der: “Ey rabbim! Onu yeyip içmekten ve
şehvetten alıkoydum. Beni ona şefaatçi kıl” Kur’ân da şöyle der: “Onu gece
uyumaktan alıkoydum. Beni ona şefaatçi kıl” Nebi sallallahu aleyhi ve sellem
Kur’ân’ı Cibril aleyhi's-selâm’a arz ederek okurdu. İmam Malik rahimehullah Ramazan
ayı girdiği zaman hadis kitaplarını bırakır, Kur’ân okumaya yönelirdi. İmam
Şafiî rahimehullah Ramazan ayında Kur’ân’ı altmış defa hatim ederdi…
9- Kur’ân’ı düşünmek: Oruç tutan ve
Kur’ân’ı okuyan kardeşim!.. Kendi kendine biraz dur… Amellerinde ve ahlakında
bir değişme var mı? Allah Teâlâ’nın şu ayetini okudun:
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ (1) الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ
خَاشِعُونَ (2) وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ (3) وَالَّذِينَ هُمْ
لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ (4) وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ (5)
“Mü'minler kurtuluşa ermişlerdir. Çünkü namazlarında huşu duyanlar onlardır;
Boş şeylerden yüz çevirenler onlardır. Zekâtı verenler onlardır. Irzlarını
koruyanlar onlardır.” (Mu’minun 1-5)
Bundan başka ayetleri de okudun… peki ne yaptın?.. Ey kalp!... Kur’ân’ın
anlamlarını düşünmez ve amel etmezsen, harflerini okumandan dolayı ondan bir
nasibin olamaz… Kur’ân’ın bereketine ancak anlamlarını düşünerek tefekkür etmekle
ulaşabilirsin. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
كِتَابٌ
أَنزلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو
الألْبَابِ
“Bu
Kur'ân, akıl sahiplerinin, âyetlerini düşünmeleri ve ibret almaları için sana
indirdiğimiz mübarek bir Kitaptır”
(Sad 29)
10- Ramazan’da
umre: Ey Allah’ın kulu!.. Ey Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i seven
kişi! Şayet sana: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şu an Mekke’de ve bu
sene hac yapacak” denilse… Allah’a yemin olsun onunla karşılaşmak için her şeyi
terk eder, dünya ve içindekileri hacda onunla arkadaşlık etmek için feda
edersin… Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki Ramazan ayında yapılan umre,
benimle beraber hac yapmak yerine geçer.” Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
11- Ramazan
ayında dizilerin tehlikesi: Birimiz değerli bir misafirini hiç öldürür mü?.. Ey
oruç tutan kardeşim! Dizileri ve düşük komedileri takip etmekle, eğlencelerle
sabahlamakla, uyuyarak namazları geçirmek suretiyle Ramazan ayını öldürmekten
sakın!... Orucun hakkında Allah’tan kork!.. Sanki orucun ruhsuz bir ceset
gibidir… Cabir radıyallahu anh şöyle demiştir: “Oruç tuttuğunda kulağın, gözün
ve dilin de, yalandan ve günahlardan oruç tutsun. Hizmetçiye eziyet vermeyi
terk et. Böylece üzerinde vakar ve sakinlik olsun. Oruç tutmadığın günlerle
oruç tuttuğun günler aynı seviyede olmasın.” Nerede bunun ruhu ve hakikati!
“Umulur ki sakınırlar”.
12- Ramazan’da israf: Ramazandan önce çarşıya gir
ve bir de Ramazan ayında gir. Sanki insanlar büyük bir kıtlığa ya da büyük
dünya savaşına hazırlanıyor gibiler!! Subhanallah… Bazı insanlara göre Ramazan çeşitli
yiyecek ve içecekler için gösteri haline geldi… Başaramıyor ve hüsrana
uğruyorlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
إِنَّهُ
لا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
“Şüphesiz ki Allah israf edenleri sevmez.” (En’âm 141) Onlar Ramazan ayında yiyecek
sofralarından (yemek vakitlerinden) başka bir şey değiştirmediler… Allah’tan
korkalım ve orucun kıymetini bilelim.
13- Sahurun
bereketi: Kalbini uyandır da seninle beraber sahur yapsın!! Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak Allah ve melekleri sahur yapanlara salât ederler.” Bunu Taberani, Mu’cemu’l-Evsat’ta ve
İbn Hibban rivayet etmişlerdir. Sahur yaparak sünnete uy ve Kitap ehline
muhalefet et. Günün kalanında Allah’a taat için sahur ile kuvvetlen. Bu sayede
Allah Teâlâ’nın gecenin son üçte birinde nüzul ettiği anda dua ve zikir
yapabilirsin… Sahurundan nasibin sadece karın tokluğu olmasın. Durum tıpkı Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem şu hadisinde bildirdiği gibidir: “Sahur yapınız. Zira sahur berekettir.” Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
14- Oruç
tutmak, Allah Teâlâ için zilletle boyun eğiştir: İftar sofrasında efendim Allah
Azze ve Celle’den yemek için izin beklerim. Ben ise düşük bir köleyim… Fakir ve
muhtaç… Kulluk sunmakla lezzet duyarım… İftarda acele ederim… Rasulüm’ün
sünnetine uymak için ve Rabbim Azze ve Celle’ye ibadet için bunu yaparım… Hurma
ve soğuk su, aç ve susuz kimse için ne kadar da lezzetlidir!.. Rabbimin
nimetiyle sevinirim ve kalbimden O’na şükür kaynaklanarak şöyle derim:
“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, ecir sabit oldu inşallah…” Kalbim, Rabbimin
rahmetiyle ferahladı. Çünkü bu günün orucunu tutmaya beni muvaffak kıldı… Yarın
ise en büyük sevinç vardır… Rabbimle karşılaştığım ve Allah Azze ve Celle’nin
kerim veçhine bakacağım gün!..
15- Fıtır
zekatı: Ramazan ayının sonu ne kadar da güzeldir?!.. Rahmet ve iman ayının sonu…
Onu rahmet ve ihsan ile tamamlamak… Nitekim orucunu fıtır zekâtı ile
tamamlıyorsun. Bu oruçlu için boş ve müstehcen konuşmalardan bir temizliktir,
yoksullar için yiyecektir… Fıtır zekâtını hazırlamayı ve vermeyi geciktirme.
Bazen vakit sana dar gelir de bayram sabahı günah ve pişmanlıkla oturursun…
16- Oruçlunun
duası kabul edilir: Bu ne güzel bir alakadır! Bakara suresinde oruç ayetlerini
düşün… Oruç ayetleri arasında duaya icabet edileceğine dair ayeti göreceksin… “Kullarım sana Beni soracak olurlarsa
muhakkak Ben yakınım, dua edenin duasına icabet ederim.” Hatta Allah, “el-Karîb” (yakın) ismini
bu konumda nasıl özellikle zikrediyor bir düşün!.. Oruç tutan Rabbi Teâlâ’ya
yönelmiş ve O’nun için şehvetlerini terk etmiştir. Böylece Allah Teâlâ’ya
yakınlaşmıştır. Allah onun duasına nasıl icabet etmesin… Ey oruçlu!.. yakınlaş…
Sonra yine yakınlaş… Ellerini aç ve el-Karîb ve el-Mucîb’den (Kullarına pek
yakın olan ve dualara icabet eden Allah’tan) iste… Dua gibi hacetleri gideren,
maksatları ele geçirten başka bir şey yoktur…
17- Kadir
gecesi: Rabbimiz! Bağışlarından dolayı hamd sanadır… “Kadir gecesi bin aydan
hayırlıdır.” Eğer bu sene kadir gecesine muvaffak olursan Allah Teâlâ’ya seksen
üç yıl ibadet etmiş gibi olursun. Hatta Rabbimiz Azze ve Celle “Bin ay gibi
veya ona denk” dememiş, “daha hayırlıdır” demiştir… Peki ya her sene o geceyi
değerlendirirsen nasıl olur?... Sanki sen yüzlerce sene Allah Teâlâ’ya itaat
etmiş gibi olursun… Bu yüzden Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan
ayının son on gecesi girdiğinde geceleri ihya eder, aile halkını uyarır, ibadet
için kolları sıvardı. Başka zamanlarda olmadığı kadar bu gecelerde ibadete
gayret ederdi… Ey oruç tutan!.. Senin de ciddiyetle çalışıp gayret etmen
gerekir… Bu geceyi uyku ve gafletle nasıl kaçırırsın?.. Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kadir gecesinden mahrum kalan hayrın tamamından mahrum olmuştur.
Onun hayrından ancak mahrum kimse mahrum edilir.” Bunu İbn Mace rivayet etmiştir.
18- Teravih
namazı ve geceyi değerlendirmek: Bu gecenin dünyada benzeri yoktur… Bin aydan
hayırlıdır… Senelik kaderler bu gecede takdir edilir… O gece Cibril ve seçkin
melekler aleyhimu's-selâm nüzul ederler. Ta ki yeryüzündeki taşlardan daha
fazla sayıda melek iner… O gece kötülükler bağışlanır, rahmetler iner… Bunun
sırrı nedir? Şüphesiz o Kur’ân-ı Kerim’in indirildiği gecedir… İşte bunun sırrı
budur!.. Bu gecelerde teravih namazının ve geceyi değerlendirmenin değerini
bil. Kur’ân’ın indirilmesi ve Kur’ân ayı nimeti için şükret. Kur’ân okumayı, teravih
namazı kılmayı ve geceyi değerlendirmeyi bir araya getir… Ey oruçlu kardeşim,
Kur’ân ile ve Rahman için boyun eğerek lezzet bul… Düşüncen yapacağın ibadeti
hafif tutarak acele etmek olmasın. Nice kıyam eden vardır ki bu kıyamından
nasibi uykusuzluktur.
19- Son on
gecede itikaf: Sevdiğin Allah Azze ve Celle ile yalnız kalarak ibadet etmek ne
kadar tatlıdır!.. Kalbini buna topla, Allah Teâlâ’nın zikriyle meşgul ol,
başkasını zikretmeyi bırak… Zira bu itikâf ibadetidir… Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem vefat edinceye kadar Ramazan aylarının son on günlerinde itikâfa
girerdi. Ondan sonra da hanımları itikâfa girerdi… Bu, insanlarla ünsiyet yerine,
Allah Azze ve Celle ile ünsiyet etmeni sağlayan bir ibadettir. Böylece bütün
düşüncen Allah ile olur. Sadece Allah’ın zikriyle meşgul olursun. Hiçbir dost
ve yakının olmayacağı kabir anındaki yalnızlık için hazırlık yap ve Allah Azze
ve Celle ile ünsiyet kur… Kalbini itikâf cennetine girmekten mahrum etme.
Şüphesiz bu ancak sayılı günlerdedir…
20- Ramazana
veda: Subhanallah… Ramazan ayından geriye ne kaldı?! Günleri ve geceleri göz
açıp kapayıncaya kadar geçti!.. Kalpler Ramazan ayına hasretle inliyor…
Kalbimde bir kırıklık ve gönlümde bir sıkıntı hissediyorum. Oruç ve Kur’ân ile
günleri değerlendirmekten yana yazık!.. Ramazan ayına yetişip de bağışlanmayan
kimsenin burnu yerde sürünsün…
Allah’ım!
Ramazan ayımızdan ayrılıktan dolayı kalplerimizin kırıklığını gider, bizden
amelleri kabul et ve bizi bağışla… Rabbimiz! Sana ne kadar ibadet etsek, ne
kadar oruç tutsak ve kıyam etsek, kulluk ve ta’zimi hakkıyla yerine
getiremeyiz. Affetmenden başka elimizde bir şey yoktur. Bu yüzden Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem bizi Ramazan ayının son gecelerinde şu duayı yapmaya yönlendirmiştir:
“Allah’ım! Muhakkak sen affedicisin.
Affetmeyi seversin. Beni de affeyle.” Bunu Tirmizi
rivayet etmiştir.