Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

11 Haziran 2022 Cumartesi

Kadın ve Erkeklerin Dar Elbise ve Pantolon Giymelerinin Hükmü - el-Elbani

 

Soru: Buluğa ermiş genç kızların mahremleri önünde dar elbise ve pantolon giymelerinin hükmü nedir?

Şeyh el-Elbani dedi ki: “Soru sahibinin bunu genç kızlarla sınırlamasının sebebi nedir? Onu buluğa ermiş olmakla kayıtlasa yeter. Buluğa ermiş kadın da evli olabilir veya olmayabilir. Yine evli olan ve çocuk sahibi olan bir anne de olabilir. Dolayısıyla bunların hükmü aynıdır, aralarında fark yoktur. Öncelikle buluğa ermiş kızların hiçbirinin evlerinde avretlerini belli eden elbise giymeleri caiz değildir. Onlar ister buluğa ermiş kızlar olsun, ister evli kadınlar veya anneler olsunlar, bu hiçbirine caiz değildir. Hatta erkeklere de evlerinde dar elbiseler giymeleri caiz değildir. Çünkü erkeklerin giyimlerinde de avreti örtücü olması şarttır. Bu elbiseler şeffaf veya dar olmamalıdır. Bu konuda erkeklerle kadınların hükmü aynıdır… Size Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’İn hadislerinden ilmî ve gaybî bir mucize olan bir hadisi rivayet edeyim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sanki bu günleri görmüş gibi bize anlatıyor! Bu hadis şudur: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

لا تقوم الساعة حتى يكون رجال يركبون على سروج كأشباه الرحال - أي السيارات - ينزلون بها على أبواب المساجد ، نساؤهم كاسيات عاريات مائلات مميلات، لو كان بعدكم أمة من الأمم لخدمتهم نساؤكم كما خدمتكم نساءهم

Erkekler deve semerleri gibi minderler – yani arabalar – üzerine binip mescidlerin kapılarında inmedikçe kıyamet kopmaz. Kadınları da giyinmiş çıplaklardır, meylederler ve kendilerine meylettirirler. Şayet sizden sonra ümmetlerden bir ümmet olacak olsaydı başka milletlerin kadınları size (cariye olarak) hizmet ettikleri gibi elbette sizin kadınlarınız da onlara (cariye olarak) hizmet ederlerdi.”

Bu hadis Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şaşırtıcı hadislerindendir. “Erkekler semer gibi minderler üzerine binmedikçe kıyamet kopmaz” buyuruyor. Bu hadiste geçen rihâl (rahl kelimesinin çoğulu) deve üzerine konan ve birden fazla kimsenin binmesine imkan veren hevdec demektir. Onların vasıflarını: “Mescidlerin kapılarında inerler” diye tamamlıyor. Bugün bu iki durumun hadiste bildirilenle birebir örtüştüğünü görüyorum. Bunlardan birincisi diğerinden daha açıktır. Cenaze olduğu zaman kadın evinden arabayla çıkıyor. Arabalar grup halinde geliyor ve mescidin kapısında cenaze arabadan indirilip, cenazeyi teşyi eden topluluk da mescidin kapısında iniyorlar… Bu erkekler o erkeklere benziyor, peki ya kadınları? Kadınları giyinmiş çıplaklardır, meyleder ve meylettirirler! Diğer bir hadiste: “Başlarını deve hörgücü gibi yaparlar” şeklindedir. “Kadınları giyinmiş çıplaklardır. Onlara lanet edin, zira onlar lanetliktirler. Şayet sizden sonra bir ümmet olsaydı…” hadis böyle devam ediyor.

Bu erkekler maalesef bize karşı Müslüman görünüyorlar ve cenazeye arabalarla çıkarak mescide geliyorlar. Mescidi bilmezler, cenazeleri mescidlerin kapılarından indirinceye kadar arabada otururlar. “Kadınları da giyinmiş çıplaklardır. Onlara lanet edin zira onlar lanetliktirler. Şayet sizden sonra ümmetlerden bir ümmet olsaydı sizin kadınlarınız – ey Müslümanlar! – onlara (cariye olarak) hizmet ederdi. Tıpkı onların kadınlarının size hizmet ettikleri gibi!”

Burada Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in nebilerin sonuncusu olduğuna işaret olduğu gibi, ümmetinin de ümmetlerin sonuncusu olduğuna işaret vardır. O bütün ümmetin nebisidir. Muhammedî ümmet; davet ümmeti ve icabet ümmeti olarak iki kısma ayrılır. “Seni ancak bütün insanlara gönderdik” buyrulmuştur. O bütün insanlara gönderilmiştir ve bütün insanlar ona nebi ve rasul olarak iman etmeye davetlidirler. Dolayısıyla hepsi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in davete muhatap ümmetinden sayılırlar. Burada ümmetin nispet edilmesi, davete muhataplık bakımındandır. Lakin onlardan kimisi davete icabet etmiştir ki onlar Müslümanlardır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinden sonra başka bir ümmet yoktur. Şayet Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinden sonra bir ümmet olsaydı onlar sizi köle edinir, kadınlarınızı da esir alarak hizmetçi edinirlerdi, başka ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettikleri gibi sizin kadınlarınız da onlara (cariye olarak) hizmet ederdi buyurmaktadır. Lakin Allah Tebarek ve Teâlâ bu ümmete merhamet etmeyi dilemiş ve ümmetlerin sonuncusu kılmıştır. Bu ümmetin nebisi olan nebimiz sallallahu aleyhi ve sellem de nebilerin sonuncusudur.

 Özetle: Avretleri belli eden elbiseler ister erkek elbisesi olsun, ister kadın elbisesi olsun İslam’da caiz değildir. Sayımızın çok olmasına rağmen zayıflığımızı, zilletimizi ve gevşekliğimizi şikayet ettiğimizde hatırlamak gerekir ki, şayet bizler gerçek Müslümanlar olsaydık elbette Allah Tebarek ve Teâlâ bize yardım ederdi. Çare kolaydır. Çarenin zoru ise öncelikle dinimizi sahih bir anlayışla anlamamızdır. İşte bu bizim derslerimizde çokça üzerinde durduğumuz bir konudur. İkinci olarak öğrendiğimizle amel etmemiz, bizden sonrakilere bu sahih ilmi bırakabilmemizdir. Aksi halde yenik düşmeye, gerilemeye ve zelil olmaya devam ederiz. Ta ki Rabbimiz Azze ve Celle hidayeti getirir ve bu sayede Allah’ın rahmetini ve yardımını hak ederiz. Hamd alemlerin rabbi Allah’a’dır."

Link: الشيخ محمد ناصر الالباني-متفرقات-011-2 (alathar.net)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)