Soru: Buluğa ermiş
genç kızların mahremleri önünde dar elbise ve pantolon giymelerinin hükmü
nedir?
Şeyh el-Elbani dedi
ki: “Soru sahibinin bunu genç kızlarla sınırlamasının sebebi nedir? Onu buluğa
ermiş olmakla kayıtlasa yeter. Buluğa ermiş kadın da evli olabilir veya
olmayabilir. Yine evli olan ve çocuk sahibi olan bir anne de olabilir.
Dolayısıyla bunların hükmü aynıdır, aralarında fark yoktur. Öncelikle buluğa
ermiş kızların hiçbirinin evlerinde avretlerini belli eden elbise giymeleri
caiz değildir. Onlar ister buluğa ermiş kızlar olsun, ister evli kadınlar veya
anneler olsunlar, bu hiçbirine caiz değildir. Hatta erkeklere de evlerinde dar
elbiseler giymeleri caiz değildir. Çünkü erkeklerin giyimlerinde de avreti örtücü
olması şarttır. Bu elbiseler şeffaf veya dar olmamalıdır. Bu konuda erkeklerle
kadınların hükmü aynıdır… Size Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’İn
hadislerinden ilmî ve gaybî bir mucize olan bir hadisi rivayet edeyim. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem sanki bu günleri görmüş gibi bize anlatıyor! Bu
hadis şudur: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
لا تقوم الساعة حتى يكون رجال يركبون على سروج كأشباه الرحال - أي السيارات -
ينزلون بها على أبواب المساجد ، نساؤهم كاسيات عاريات مائلات مميلات، لو كان بعدكم
أمة من الأمم لخدمتهم نساؤكم كما خدمتكم نساءهم
“Erkekler deve
semerleri gibi minderler – yani arabalar – üzerine binip mescidlerin
kapılarında inmedikçe kıyamet kopmaz. Kadınları da giyinmiş çıplaklardır,
meylederler ve kendilerine meylettirirler. Şayet sizden sonra ümmetlerden bir
ümmet olacak olsaydı başka milletlerin kadınları size (cariye olarak) hizmet
ettikleri gibi elbette sizin kadınlarınız da onlara (cariye olarak) hizmet
ederlerdi.”
Bu hadis Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in şaşırtıcı hadislerindendir. “Erkekler semer gibi
minderler üzerine binmedikçe kıyamet kopmaz” buyuruyor. Bu hadiste geçen rihâl
(rahl kelimesinin çoğulu) deve üzerine konan ve birden fazla kimsenin binmesine
imkan veren hevdec demektir. Onların vasıflarını: “Mescidlerin kapılarında
inerler” diye tamamlıyor. Bugün bu iki durumun hadiste bildirilenle birebir
örtüştüğünü görüyorum. Bunlardan birincisi diğerinden daha açıktır. Cenaze
olduğu zaman kadın evinden arabayla çıkıyor. Arabalar grup halinde geliyor ve
mescidin kapısında cenaze arabadan indirilip, cenazeyi teşyi eden topluluk da
mescidin kapısında iniyorlar… Bu erkekler o erkeklere benziyor, peki ya kadınları?
Kadınları giyinmiş çıplaklardır, meyleder ve meylettirirler! Diğer bir hadiste:
“Başlarını deve hörgücü gibi yaparlar” şeklindedir. “Kadınları
giyinmiş çıplaklardır. Onlara lanet edin, zira onlar lanetliktirler. Şayet
sizden sonra bir ümmet olsaydı…” hadis böyle devam ediyor.
Bu erkekler maalesef
bize karşı Müslüman görünüyorlar ve cenazeye arabalarla çıkarak mescide
geliyorlar. Mescidi bilmezler, cenazeleri mescidlerin kapılarından indirinceye
kadar arabada otururlar. “Kadınları da giyinmiş çıplaklardır. Onlara lanet
edin zira onlar lanetliktirler. Şayet sizden sonra ümmetlerden bir ümmet
olsaydı sizin kadınlarınız – ey Müslümanlar! – onlara (cariye olarak) hizmet
ederdi. Tıpkı onların kadınlarının size hizmet ettikleri gibi!”
Burada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in nebilerin sonuncusu olduğuna işaret olduğu gibi,
ümmetinin de ümmetlerin sonuncusu olduğuna işaret vardır. O bütün ümmetin
nebisidir. Muhammedî ümmet; davet ümmeti ve icabet ümmeti olarak iki kısma
ayrılır. “Seni ancak bütün insanlara gönderdik” buyrulmuştur. O bütün insanlara
gönderilmiştir ve bütün insanlar ona nebi ve rasul olarak iman etmeye
davetlidirler. Dolayısıyla hepsi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in davete
muhatap ümmetinden sayılırlar. Burada ümmetin nispet edilmesi, davete
muhataplık bakımındandır. Lakin onlardan kimisi davete icabet etmiştir ki onlar
Müslümanlardır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinden sonra
başka bir ümmet yoktur. Şayet Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
ümmetinden sonra bir ümmet olsaydı onlar sizi köle edinir, kadınlarınızı da
esir alarak hizmetçi edinirlerdi, başka ümmetlerin kadınlarının size hizmet
ettikleri gibi sizin kadınlarınız da onlara (cariye olarak) hizmet ederdi
buyurmaktadır. Lakin Allah Tebarek ve Teâlâ bu ümmete merhamet etmeyi dilemiş
ve ümmetlerin sonuncusu kılmıştır. Bu ümmetin nebisi olan nebimiz sallallahu
aleyhi ve sellem de nebilerin sonuncusudur.
Özetle: Avretleri belli eden elbiseler ister
erkek elbisesi olsun, ister kadın elbisesi olsun İslam’da caiz değildir. Sayımızın
çok olmasına rağmen zayıflığımızı, zilletimizi ve gevşekliğimizi şikayet
ettiğimizde hatırlamak gerekir ki, şayet bizler gerçek Müslümanlar olsaydık
elbette Allah Tebarek ve Teâlâ bize yardım ederdi. Çare kolaydır. Çarenin zoru
ise öncelikle dinimizi sahih bir anlayışla anlamamızdır. İşte bu bizim
derslerimizde çokça üzerinde durduğumuz bir konudur. İkinci olarak
öğrendiğimizle amel etmemiz, bizden sonrakilere bu sahih ilmi bırakabilmemizdir.
Aksi halde yenik düşmeye, gerilemeye ve zelil olmaya devam ederiz. Ta ki
Rabbimiz Azze ve Celle hidayeti getirir ve bu sayede Allah’ın rahmetini ve
yardımını hak ederiz. Hamd alemlerin rabbi Allah’a’dır."