El-Elbani rahimehullah dedi ki: “Sahihu Muslim’de bir hadis var: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem evinden başı açık olarak aceleyle çıktı, yanında bazı sahabeleri vardı. Bu hadis Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in başı açık olarak yürüdüğüne dair vakıf olabildiğimiz tek hadistir. Bizler inanıyoruz ki bugün gençlerin bunu adet edinmeleri mü’minlerin yoluna aykırıdır ve kâfirlere benzemektir. Bu yüzden yollarda yürürken ve mescide girerken başı açık olmak caiz değildir. Lakin bir kimse evinde hararetten dolayı geçici süre başını açabilir fakat bu şekilde namaz kılamaz. Nitekim mesela Hicaz’da şiddetli sıcaktan dolayı yalnızca izar içinde namaz kılıyorlar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Biriniz omuzunda bir elbise olmadan namaz kılmasın.” Yine şöyle buyurmuştur:
“Kimin izarı ve ridası varsa izarını ve ridasını giyinsin. Zira Allah kendisi için süslenilmeye daha layıktır.” Yine Muslim’in Sahih’indeki hadiste şöyle buyrulur:
“Kimin yalnızca tek elbisesi varsa ve o
elbise genişse ona sarınsın. Dar ise onu izar edinsin.” (Ebu Muaz’ın notu:
İzar: belden aşağısını örten etekli libaslardır. Rida ise omuzları örten
elbiselerdir.)
Dini hükümler tek bir şekilde
değildir. Ancak gerçekten çok hassas bir ilmî ölçüyle gelmiştir. Benim (erkeklerin)
başı açık gezme adetine nisbetle görüşüm budur ve buna insanların en şiddetli
karşı çıkanıyım. Lakin birimiz namaza başı açık olarak kalktığında bu şiddet
hoş görülmelidir. Bu ister caiz olmayan bir şey olsun, ister terk edilmesi uygun
olmadığı halde terk edilen bir amel babından olsun, bu insanlara açıklama
babından bir özettir.