Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

20 Mart 2020 Cuma

Fitneye Sebep Olacak Sözleri Aktarmaktan Yasaklama

Amr b. Ebi Kurra rahimehullah dedi ki:
كَانَ حُذَيْفَةُ بِالْمَدَائِنِ فَكَانَ يَذْكُرُ أَشْيَاءَ قَالَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِهِ فِي الْغَضَبِ فَيَنْطَلِقُ نَاسٌ مِمَّنْ سَمِعَ ذَلِكَ مِنْ حُذَيْفَةَ فَيَأْتُونَ سَلْمَانَ فَيَذْكُرُونَ لَهُ قَوْلَ حُذَيْفَةَ فَيَقُولُ سَلْمَانُ حُذَيْفَةُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُ فَيَرْجِعُونَ إِلَى حُذَيْفَةَ فَيَقُولُونَ لَهُ قَدْ ذَكَرْنَا قَوْلَكَ لِسَلْمَانَ فَمَا صَدَّقَكَ وَلَا كَذَّبَكَ فَأَتَى حُذَيْفَةُ سَلْمَانَ وَهُوَ فِي مَبْقَلَةٍ فَقَالَ يَا سَلْمَانُ مَا يَمْنَعُكَ أَنْ تُصَدِّقَنِي بِمَا سَمِعْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؟ فَقَالَ سَلْمَانُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَغْضَبُ فَيَقُولُ فِي الْغَضَبِ لِنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِهِ وَيَرْضَى فَيَقُولُ فِي الرِّضَا لِنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِهِ أَمَا تَنْتَهِي حَتَّى تُوَرِّثَ رِجَالًا حُبَّ رِجَالٍ وَرِجَالًا بُغْضَ رِجَالٍ وَحَتَّى تُوقِعَ اخْتِلَافًا وَفُرْقَةً؟ وَلَقَدْ عَلِمْتَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَطَبَ فَقَالَ أَيُّمَا رَجُلٍ مِنْ أُمَّتِي سَبَبْتُهُ سَبَّةً أَوْ لَعَنْتُهُ لَعْنَةً فِي غَضَبِي فَإِنَّمَا أَنَا مِنْ وَلَدِ آدَمَ أَغْضَبُ كَمَا يَغْضَبُونَ وَإِنَّمَا بَعَثَنِي رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ فَاجْعَلْهَا عَلَيْهِمْ صَلَاةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللَّهِ لَتَنْتَهِيَنَّ أَوْ لَأَكْتُبَنَّ إِلَى عُمَرَ
“Huzeyfe radiyallahu anh Medayin'de idi ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in öfke halinde sahabilerinden bazı kimseler için sarfetmiş olduğu sözleri halka aktardı. Bunları Huzeyfe radiyallahu anh'den dinleyenlerden bazıları da gider, Selman radiyallahu anh'e haber verir ve Huzeyfe radiyallahu anh'den duyduklarını ona anlatırlardı. Selman radiyallahu anh de:
“Huzeyfe söylediğini daha iyi bilir” derdi. Sonra da Huzeyfe radiyallahu anh'e gelip:
“Senin sözlerini Selman radiyallahu anh'e anlattık. Seni ne tasdik etti ne de tekzib et­ti.” derlerdi. Huzeyfe radiyallahu anh bir gün sebze tarlasında bulunan Selman radiyallahu anh’e gidip dedi ki:
“Ey Selman! Benim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den duyduklarımı tasdik etmekten seni engelleyen sebep nedir?” dedi. Selman radiyallahu anh de ona şöyle cevap verdi:
“Gerçekten Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bazen öfkelenirdi ve öfkeli iken sahabi­lerinden bazıları hakkında bazı ağır sözler söylerdi. Bazen de hoşnut olur ve hoşnutluk halinde sahabilerinden bazıları hakkında sitayişkâr sözler söylerdi. Artık sen Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den her duyduğun sözü nakletmeye bir son vermiyor musun? Eğer sen bu rivayetlerine devam edersen bazı kimselerin kalbine bazı kimselerin sevgisini, bazı kimse­lerin kalbinde bazılarının nefretini aşılarsın ve neticede bazı anlaşmaz­lıkların ve bölünmelerin meydana gelmesine sebep olursun. Oysa sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir hutbesinde:
Ben, öfkeli iken ümmetimden herhangi bir kimseye sitem ya da beddua edersem bu bir insanlık halidir. Çünkü ben de Âdemoğullarından biriyim. Binaenaleyh onların öfkelendiği gibi ben de öfkelenirim. Fakat Allah beni âlemlere sadece rahmet için gönder­miştir. Bu sebeple ben rabbime: “Ey Allah'ım, ben ancak bir beşerim, Müslümanlardan herhangi birisine, hak etmediği halde beddua ya da si­tem edersem kıyamet gününde bunu onun için bir rahmet kıl” diye dua ettim. Rabbim de bu duamı kabul etti” dediğini bilmektesin. Allah'a yemin olsun ki ya bu sözlerine son verirsin ya da bunu Ömer radiyallahu anh'e mektup­la bildireceğim.”[1]


[1] Hasen. Ebû Dâvûd (4659) Ahmed (5/437) Taberânî (6/259) Ebu Nuaym Tesbitu’l-İmame (259) el-Elbani es-Sahiha (1758) Mukbil b. Hadi Camiu’s-Sahih (1606, 2142, 2151, 2428, 3643)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)