Davetin Özelliği
Şeyh Mukbil rahimehullah’ın
şu sözü meşhur olmuştur: “Bizim davetimiz ancak temyiz (bid’at ehlinden
ayrışmak) ile zuhur etmiştir.”
Bid’at Ehlini Reddetmek Cihadın En Üstünlerindendir
Şeyhimiz İmam el-Vadiî
rahimehullah şöyle demiştir. “Şimdi sözlerimiz kötü alimlerden sakındırmak
içindir. “Ey iman
edenler! Doğrusu âlimlerden ve âbidlerden çoğu, insanların mallarını
haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar.” (Tevbe 34)
“Ey kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile hakkı
gizliyorsunuz?” (Al-i İmran 71)
Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki ümmetim adına en çok
korktuğum şey dili âlim olan münafıktır.” Yine şöyle buyurmuştur: “Muhakkak
ki sizin için en çok korktuğum şey saptırıcı imamlardır.”
Bilakis Allah Azze ve
Celle Kerim kitabında, Kitap ehlinin durumu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Hâlâ size inanacaklarını ümit eder misiniz?
Hâlbuki onlardan bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra onu
akıl erdirmelerinin ardından bildikleri halde onu tahrif etmekteydiler.” (Bakara 75)
“Muhakkak ki
onlardan öyle bir grup vardır ki siz onu kitaptan sanasınız diye dillerini
kitap ile eğerler. Hâlbuki o kitaptan değildir. O, Allah katından olmadığı
halde ‘Allah katındandır.’ derler. Onlar bile bile Allah’a karşı yalan
söylerler.” (Al-i İmran 78)
“Sen onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde onlardan
sıyrılan, böylece şeytanın kendisine uydurduğu ve nihayet azgınlardan olan
kimsenin haberini oku. Biz dileseydik onu bunlarla yükseltirdik, ama o
yere meyletti de hevasına uydu. Onun durumu o köpeğin haline benzer ki, üzerine
varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi haline bıraksan da solur. Ayetlerimizi
yalanlayan topluluğun durumu işte budur.” (A’raf 175-176)
Allah, alimleri
ve menzilelerini yücelttiği gibi, kötü alimleri de rezil eder. Kötü alimler
fetvayı toplumun veya hükümetlerin arzularına göre tahrif ederler. Onlardan
sakındırmak ve uzaklaşmak gerekir. Resmî alimler hükümetlerin arzularına göre
fetva verirler. Resmî alimlerin hepsi de böyle değildir lakin çoğunluğu
böyledir. Bizler Allah Azze ve Celle’ye hamd ederiz ki, bizi bâtıl ehlinin
karşısına dikilmeye muvaffak kılmıştır. Biz de bunu en üstün yakınlık sebebi
olarak görmekteyiz.
İmam Ahmed’den,
Şeyhulislam İbn Teymiyye’den ve başka bir çok kimseden şöyle dedikleri
gelmiştir: “Bid’at ehline reddiye vermek Allah yolunda cihadın en üstünüdür.”
Emir es-San’ânî ishal hastalığına yakalanmıştı. İlaç fayda etmedi. Onun yanında
sapıklık ehlinin kitaplarından biri vardı. ailesine dedi ki: “Şu kitabı yakın,
onun ateşi üzerinde bana bir ekmek yapın” Sonra bu ekmeği yedi ve Allah Teâlâ’nın
izniyle karnı şifa buldu.
Bid’at ehline
reddiye vermek en üstün yakınlık vesilelerinden sayılır. Eğer onlar sünnete
dönerlerse kardeşlerimizdirler…” (Tuhfetu’l-Mucib s.420)
Bidatçilerin Camilerine Gitmemek
Şeyhimiz Mukbil
el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Ben bidatçilerle zıtlaşmamak için Ehl-i
Sünnet mescidlerine gitmenizi veya Ehl-i Sünnet mescidleri inşa etmenizi
nasihat ediyorum. Bid’atçiler seni sünneti yayman için serbest bırakmazlar.
Ben çok şaşırıyorum ey
kardeşler! Biz insanları babalarımızı üzerinde bulduğumuz bir sünnete
çağırmıyoruz ki insanlar bundan dolayı kibirlensinler! Biz bütün insanları bizim
de sevdiğimiz, onların da sevdikleri, bizim de şefaatçimiz, onların da şefaatçisi
olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine çağırıyoruz.
Eğer gücün yetiyorsa
fitne çıkarmadan bidatçilerden uzaklaşmanı öğütlerim. Aksi halde ehli sünnet
mescidlerinden bir mescide gidersin. Yani bu nasihat babındandır. Yoksa bid’atçinin
bidati küfür derecesine ulaşmamışsa onların arkasında kılınan namaz sahihtir.
Yine bu şekilde gücün
yetiyorsa bayram namazında dahi bid’atçilerden ayrışmak gerekir. Sünnetleri
ikame etmek ve sünnetlerle amel etmek için bayram namazlarını tek başlarına
kılsınlar. Sünnet ehli fitne davetçileri değildir. Nice zaman dövüldük ve
mescidlerden çıkarıldık ve “La havle ve la kuvvete illa billah” dedik.
Kardeşlerimizin elinden mescidleri alındı ve biz “la havle ve la kuvvete illa
billah” dedik. Çünkü bizler fitneleri istemiyoruz.
Eğer gücün yetiyorsa
kendine bir mescid yap veya sünnet mescidlerine git. Aksi halde namaz sahihtir.
Seni mescidin bir köşesine çekillip de müslümanlar namaz kılarlarken: “İmam
bidatçidir” demekten sakındırırım. Sen evindeyken (namazı cemaatle kılmadığın
halde), insanlar namaz kılarlarken “İmam bid’atçidir” demekten sakınmalısın. O (bidati
küfür derecesine varmamış olan) imamın arkasında kılınan namaz sahihtir. Allah
yardımcımız olsun.” (Es’iletu Muhadarati Mescidi’l-İysaî Bitaiz adlı kasetten)
Şeyh Mukbil b. Hadi
el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Buna göre, eğer uzak durmaya gücün
yetiyorsa bidatçinin arkasında veya bir sünnînin arkasında namazı kıl. Eğer
uzak durmaya gücün yetmiyorsa başka bir sünnet mescidinde namazı kılmalısın.
Buna da imkan yoksa ve elinizde mescid yapma imkanı varsa en üstünü kendinize
mescid kurmanızdır. Ta ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini
bu sayede ikame etmiş olursunuz.
Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in sünneti ancak ayrışmak üzerine kuruludur. Bu mümkün olmazsa
yani uzaklaşmazsan fitnelerin meydana gelmesinden korkulur. Orada başka bir
sünnet mescidi yoksa ve kendine mescid kurmaya da gücün yetmezse, bid’atçinin
bidati de küfür derecesine ulaşmamışsa onun arkasında kılınan namaz sahihtir. Zira
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Namazı kılın. Eğer (imam)
isabet eder (namazı doğru kıldırırsa) hem size, hem kendisi lehine kıldırmış
olur. Eğer hata ederse, namaz sizin lehinize, o imamların ise aleyhinedir.”
(Tuhfetu’l-Mucib s.85)
* Uyarı: Allah’ın
sifatlarını inkâr eden muasır Cehmileşmiş Maturidi Hanefiler, ölülerden yardım
isteyen sufiler, hadisleri akıllarıyla veya Kur’an’a arz iddiasıyla inkâr edenler,
demokrasi ve laiklik taraftarı particiler, müslümanların kanlarını ve mallarını
helal sayan hariciler, rafizî şiiler vb. bid’atleri küfür derecesinde olan
sapıklık ehlidir.
Cuma, Bayram ve Diğer Namazlarda Bidatçilerden Uzaklaşmak
Şeyhimiz İmam el-Vadiî
rahimehullah dedi ki: “Selefî kardeşlere şu hizipçilerden uzaklaşmalarını
tavsiye ediyorum. Zira onlar sadece hiziplerinin kalabalığının artmasını
isterler.” (Tuhfetu’l-Mucib s.117)
Şeyhimiz İmam el-Vadiî
rahimehullah dedi ki: “Tavsiye ettiğimiz şey ayrışmaktır. Sufiliğini yayan bir
sufinin arkasında nasıl namaz kılacaksın? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem buyurmuştur ki: “Kim bir münker görürse eliyle değiştirsin, buna gücü
yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle. Bu da imanın en zayıfıdır.”
Fitnelerden selamet
bulmak bid’atçilerden uzak durmakla, faydalı ilme yönelmekle ve Allah’a davet
etmekle olur. Yapılması gereken budur. Allah size bereket versin. Ama onlara
gelince, ya sünnet ehli arasında desiseler kuran İhvanu’l-Muslimin’dendirler ya
da hizipçilerin desiselerini bilmeyen sünnet ehlindendirler.
Biz sünnet ehlinin
tamamına bayram namazlarında, Cuma namazında ve diğer namazlarda bid’at
ehlinden ayrışmalarını öğütlüyoruz. Mescidlerde ve başka yerlerde ayrışmak
zorunludur. Bundan sonra Allah’ın izniyle insanlara faydalı olacak, hikmetle
hareket edecek hatibi seçersiniz, namaz kılanlar gelirler, sizin yanınızda
namaz kılarlar ve o sufinin arkasında namaz kılmayı terk ederler. Ben sünnet
ehlinden olan bazı kardeşlerimizi Allah’a şikayet ediyorum. Sünnidir, hayrı seven
bir kimsedir, lakin bizim bu söylediklerimizi söylemiyorlar! Bırakın onları
konuşsunlar! Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Sizinle birlikte çıksalardı sizde şer ve fesadı artırmaktan başka bir şey
yapmazlar ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi.” (Tevbe 47) Bizler bid’atçilerden ve kalplerinde
hastalık olanlardan uzaklaşırız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
sünnetini ikame ederiz.
Allah Subhanehu
ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sabah akşam rablerine, O'nun rızasını dileyerek
dua edenlerle birlikte gönülden sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek
gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü
arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme.” (Kehf 28)
Bidatçilerin sözlerine aldırmayız. Onlar, biz de onlar gibi bid’atçiler
olmadıkça bizden asla razı olmazlar. Bizler işin başında bid’atçilerden
uzaklaşırız, sonra bid’atlerden uzaklaşırız. Allah yardımcımız olsun.” (Es’iletu
Beyti’l-Fakih kaseti.)
İhvanu’l-Muslimin Sapıkları ve Dernekçiler İle Yardımlaşmamak
Şeyhimiz Mukbil
el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Bize bir mescid yapacaklarını söyleseler
dahi İhvanu’l-Muslimin ile yardımlaşmayı asla öğütlemeyiz.” (el-Beşair Fi’s-Semai’l-Mubaşir
s.69)
Bid’at Ehliyle Yardımlaşanların Akibeti
Şeyhimiz Mukbil
el-Vadii rahimehullah şöyle demiştir: “Muhakkak ki bid’at ehliyle yardımlaşmak
daveti gevşetmektedir. Afganistan’ı müslümanların katledildiği mezbahaya
çeviren şey onların (bid’at ehliyle) karışık bulunmalarıdır. Şu hizipçidir,
öteki bir sufidir, diğeri bir ihvanîdir. Ayrışmak ve her bid’atçiden uzaklaşmak
zorunludur. Nasihatimiz onlardan uzaklaşmaktır. Onlar Ebu Kılabe’nin şu sözünde
belirttiği gibi anlayışı bozuk kimselerdir: “Heva ve bid’at ehliyle oturmayın. Zira
ben sizi sapıklıklarına daldırmalarından ve meseleleri size karışık
göstermelerinden emin olamam.” (Ebu Remzi, Rihlatu Daviye Li’ş-Şeyh Mukbil 121)
Şeyhimiz Mukbil Rahimehullah
Garatu’l-Eşrita’da (2/11) şöyle demiştir: “Onlarla (Bid’at ehliyle) yardımlaşma
meselesine gelince ben Ehl-i Sünnet’e Allah’tan yardım istemelerini, Allah’a
davet görevlerini yerine getirmelerini öğütlerim. Gerçek şu ki bizler Yemen’de,
Sudan’da, Harameyn topraklarında, Necid’de, Mısır’da, Ürdün’de bulunan sünnet
ehli kardeşlerimizle dahi yardımlaşmaya güç yetiremiyoruz. Neden gidip de
sünnet ehlini düşman görenlerle yardımlaşalım? Sen onlara gittiğinde senden
sonra gençleri avlayacaklar, konferans verecekler ve senden gençleri alacaklar.”
Bid’at Ehlinden Ayrışmanın ve Sünnet Mescidleri Kurmanın Zorunluluğu
Şeyhimiz Mukbil
el-Vadiî rahimehullah Tuhfetu’l-Mucib’de (s.208) şöyle demiştir: “Ehl-i Sünnete
bidat ehlinden ayrışmalarını, kerpiçten veya hurma liflerinden de olsa kendi
mescidlerini bina etmelerini öğütleriz. Zira onlar (bid’at ehli) ayrışmadığınız
sürece sizin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini yaymaya imkan
vermezler. Ayrışmak şarttır. Aksi halde bid’atçiler seni sünnetleri neşretmen
için bırakmazlar!”
İhvancıların ve Dernekçilerin Sünnet Ehline Karşı Düşmanlıkları
İmam el-Vadiî rahimehullah
Tuhfetu’l-Mucib’de (s.77) şöyle demiştir: “Bundan daha da çirkini, İhvanu’l-Muslimin’in
ve Hikmet Derneği ashabının ehl-i sünnet kardeşlerine karşı mallarıyla harp
etmeleridir. Ehl-i sünnet gençliğini yok ediyorlar. Allah’ın islama ve
müslümanlara faydalı kılması umulan bir genç bulursun, lakin azmi zayıftır.
Onda sebat yoktur. Ona derler ki: “Yanımıza gel, biz sana yirmi bin Yemen riyali
verelim.” Bu malları Allah’ın faydalı kıldığı, müslümanların ve âlimlerin
başarısına şahitlik ettikleri Ehl-i sünnet davetine karşı harp etmek için
kullanırlar. Bizler İhvanu’l-Muslimin hakkında sakallarını traş ettikleri için
konuşmuyoruz. Yemen halkında onlardan daha şerlileri de vardır. yine onlar
pantolon giydikleri için de konuşmuyoruz. Zira Yemen halkında onlardan daha
şerlileri de vardır. lakin onlar hakkında konuşmamızın (eleştiri yapmamızın)
sebebi, onların İslam adı altında insanlara karıştırma yapmaları ve sünnet ehli
kardeşlerine karşı harp etmeleridir. Yine Hikmet derneği davetçileri de sünnet
ehli gençlere eziyet etmek üzere ihvanu’l-muslimin ile yardımlaşır hale
gelmiştir.”
Oturum İzni Alabilmek İçin Bid’atçilerin Üniversitesine Gidilebilir mi?
Şeyhimiz Mukbil rahimehullah
Tuhfetu’l-Mucib’de (s.277) şöyle demiştir: “222 nolu soru: “Bazı insanlar
gurbetçi kardeşlere ikame alabilmek için Kulliyetu’l-İmanda ders görmesini
tavsiye ediyorlar.” Şeyh Mukbil’in cevabı:
“Ben bunu tavsiye
etmem. Zira Abdulkerim Zeydan sana gelir, sakalı traşlıdır, kravat takar,
pantolon giyer, onunla bir hristiyan arasında ayrım yapamazsın. Diğer hocaları
da Abdulkerim Zeydan gibidir. Sünnet ashabından iken Abdullah el-Haşidi gibi
(ki bu münafık, Şeyh Mukbil’in damadı idi) bazı insanlar inhiraf ettiler. Ben o
üniversiteye katılmayı tavsiye etmiyorum.”