Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

22 Mart 2020 Pazar

Davetin Menhecî Özellikleri / İmam Mukbil b. Hadi Rahimehullah

Davetin Özelliği

Şeyh Mukbil rahimehullah’ın şu sözü meşhur olmuştur: “Bizim davetimiz ancak temyiz (bid’at ehlinden ayrışmak) ile zuhur etmiştir.”

Bid’at Ehlini Reddetmek Cihadın En Üstünlerindendir

Şeyhimiz İmam el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir. “Şimdi sözlerimiz kötü alimlerden sakındırmak içindir. “Ey iman edenler! Doğrusu âlimlerden ve âbidlerden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar.” (Tevbe 34)
Ey kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile hakkı gizliyorsunuz?” (Al-i İmran 71)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki ümmetim adına en çok korktuğum şey dili âlim olan münafıktır.” Yine şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki sizin için en çok korktuğum şey saptırıcı imamlardır.”
Bilakis Allah Azze ve Celle Kerim kitabında, Kitap ehlinin durumu hakkında şöyle buyurmuştur:
Hâlâ size inanacaklarını ümit eder misiniz? Hâlbuki onlardan bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra onu akıl erdirmelerinin ardından bildikleri halde onu tahrif etmekteydiler.” (Bakara 75)
Muhakkak ki onlardan öyle bir grup vardır ki siz onu kitaptan sanasınız diye dillerini kitap ile eğerler. Hâlbuki o kitaptan değildir. O, Allah katından olmadığı halde ‘Allah katındandır.’ derler. Onlar bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.” (Al-i İmran 78)
Sen onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde onlardan sıyrılan, böylece şeytanın kendisine uydurduğu ve nihayet azgınlardan olan kimsenin haberini oku. Biz dileseydik onu bunlarla yükseltirdik, ama o yere meyletti de hevasına uydu. Onun durumu o köpeğin haline benzer ki, üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi haline bıraksan da solur. Ayetlerimizi yalanlayan topluluğun durumu işte budur.” (A’raf 175-176)
Allah, alimleri ve menzilelerini yücelttiği gibi, kötü alimleri de rezil eder. Kötü alimler fetvayı toplumun veya hükümetlerin arzularına göre tahrif ederler. Onlardan sakındırmak ve uzaklaşmak gerekir. Resmî alimler hükümetlerin arzularına göre fetva verirler. Resmî alimlerin hepsi de böyle değildir lakin çoğunluğu böyledir. Bizler Allah Azze ve Celle’ye hamd ederiz ki, bizi bâtıl ehlinin karşısına dikilmeye muvaffak kılmıştır. Biz de bunu en üstün yakınlık sebebi olarak görmekteyiz.
İmam Ahmed’den, Şeyhulislam İbn Teymiyye’den ve başka bir çok kimseden şöyle dedikleri gelmiştir: “Bid’at ehline reddiye vermek Allah yolunda cihadın en üstünüdür.” Emir es-San’ânî ishal hastalığına yakalanmıştı. İlaç fayda etmedi. Onun yanında sapıklık ehlinin kitaplarından biri vardı. ailesine dedi ki: “Şu kitabı yakın, onun ateşi üzerinde bana bir ekmek yapın” Sonra bu ekmeği yedi ve Allah Teâlâ’nın izniyle karnı şifa buldu.
Bid’at ehline reddiye vermek en üstün yakınlık vesilelerinden sayılır. Eğer onlar sünnete dönerlerse kardeşlerimizdirler…” (Tuhfetu’l-Mucib s.420)

Bidatçilerin Camilerine Gitmemek

Şeyhimiz Mukbil el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Ben bidatçilerle zıtlaşmamak için Ehl-i Sünnet mescidlerine gitmenizi veya Ehl-i Sünnet mescidleri inşa etmenizi nasihat ediyorum. Bid’atçiler seni sünneti yayman için serbest bırakmazlar.
Ben çok şaşırıyorum ey kardeşler! Biz insanları babalarımızı üzerinde bulduğumuz bir sünnete çağırmıyoruz ki insanlar bundan dolayı kibirlensinler! Biz bütün insanları bizim de sevdiğimiz, onların da sevdikleri, bizim de şefaatçimiz, onların da şefaatçisi olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine çağırıyoruz.
Eğer gücün yetiyorsa fitne çıkarmadan bidatçilerden uzaklaşmanı öğütlerim. Aksi halde ehli sünnet mescidlerinden bir mescide gidersin. Yani bu nasihat babındandır. Yoksa bid’atçinin bidati küfür derecesine ulaşmamışsa onların arkasında kılınan namaz sahihtir.
Yine bu şekilde gücün yetiyorsa bayram namazında dahi bid’atçilerden ayrışmak gerekir. Sünnetleri ikame etmek ve sünnetlerle amel etmek için bayram namazlarını tek başlarına kılsınlar. Sünnet ehli fitne davetçileri değildir. Nice zaman dövüldük ve mescidlerden çıkarıldık ve “La havle ve la kuvvete illa billah” dedik. Kardeşlerimizin elinden mescidleri alındı ve biz “la havle ve la kuvvete illa billah” dedik. Çünkü bizler fitneleri istemiyoruz.
Eğer gücün yetiyorsa kendine bir mescid yap veya sünnet mescidlerine git. Aksi halde namaz sahihtir. Seni mescidin bir köşesine çekillip de müslümanlar namaz kılarlarken: “İmam bidatçidir” demekten sakındırırım. Sen evindeyken (namazı cemaatle kılmadığın halde), insanlar namaz kılarlarken “İmam bid’atçidir” demekten sakınmalısın. O (bidati küfür derecesine varmamış olan) imamın arkasında kılınan namaz sahihtir. Allah yardımcımız olsun.” (Es’iletu Muhadarati Mescidi’l-İysaî Bitaiz adlı kasetten)
Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Buna göre, eğer uzak durmaya gücün yetiyorsa bidatçinin arkasında veya bir sünnînin arkasında namazı kıl. Eğer uzak durmaya gücün yetmiyorsa başka bir sünnet mescidinde namazı kılmalısın. Buna da imkan yoksa ve elinizde mescid yapma imkanı varsa en üstünü kendinize mescid kurmanızdır. Ta ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini bu sayede ikame etmiş olursunuz.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünneti ancak ayrışmak üzerine kuruludur. Bu mümkün olmazsa yani uzaklaşmazsan fitnelerin meydana gelmesinden korkulur. Orada başka bir sünnet mescidi yoksa ve kendine mescid kurmaya da gücün yetmezse, bid’atçinin bidati de küfür derecesine ulaşmamışsa onun arkasında kılınan namaz sahihtir. Zira Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Namazı kılın. Eğer (imam) isabet eder (namazı doğru kıldırırsa) hem size, hem kendisi lehine kıldırmış olur. Eğer hata ederse, namaz sizin lehinize, o imamların ise aleyhinedir.” (Tuhfetu’l-Mucib s.85)
* Uyarı: Allah’ın sifatlarını inkâr eden muasır Cehmileşmiş Maturidi Hanefiler, ölülerden yardım isteyen sufiler, hadisleri akıllarıyla veya Kur’an’a arz iddiasıyla inkâr edenler, demokrasi ve laiklik taraftarı particiler, müslümanların kanlarını ve mallarını helal sayan hariciler, rafizî şiiler vb. bid’atleri küfür derecesinde olan sapıklık ehlidir.

Cuma, Bayram ve Diğer Namazlarda Bidatçilerden Uzaklaşmak

Şeyhimiz İmam el-Vadiî rahimehullah dedi ki: “Selefî kardeşlere şu hizipçilerden uzaklaşmalarını tavsiye ediyorum. Zira onlar sadece hiziplerinin kalabalığının artmasını isterler.” (Tuhfetu’l-Mucib s.117)
Şeyhimiz İmam el-Vadiî rahimehullah dedi ki: “Tavsiye ettiğimiz şey ayrışmaktır. Sufiliğini yayan bir sufinin arkasında nasıl namaz kılacaksın? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki: “Kim bir münker görürse eliyle değiştirsin, buna gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle. Bu da imanın en zayıfıdır.”
Fitnelerden selamet bulmak bid’atçilerden uzak durmakla, faydalı ilme yönelmekle ve Allah’a davet etmekle olur. Yapılması gereken budur. Allah size bereket versin. Ama onlara gelince, ya sünnet ehli arasında desiseler kuran İhvanu’l-Muslimin’dendirler ya da hizipçilerin desiselerini bilmeyen sünnet ehlindendirler.
Biz sünnet ehlinin tamamına bayram namazlarında, Cuma namazında ve diğer namazlarda bid’at ehlinden ayrışmalarını öğütlüyoruz. Mescidlerde ve başka yerlerde ayrışmak zorunludur. Bundan sonra Allah’ın izniyle insanlara faydalı olacak, hikmetle hareket edecek hatibi seçersiniz, namaz kılanlar gelirler, sizin yanınızda namaz kılarlar ve o sufinin arkasında namaz kılmayı terk ederler. Ben sünnet ehlinden olan bazı kardeşlerimizi Allah’a şikayet ediyorum. Sünnidir, hayrı seven bir kimsedir, lakin bizim bu söylediklerimizi söylemiyorlar! Bırakın onları konuşsunlar! Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Sizinle birlikte çıksalardı sizde şer ve fesadı artırmaktan başka bir şey yapmazlar ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi.” (Tevbe 47) Bizler bid’atçilerden ve kalplerinde hastalık olanlardan uzaklaşırız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini ikame ederiz.
Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sabah akşam rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte gönülden sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme.” (Kehf 28)
Bidatçilerin sözlerine aldırmayız. Onlar, biz de onlar gibi bid’atçiler olmadıkça bizden asla razı olmazlar. Bizler işin başında bid’atçilerden uzaklaşırız, sonra bid’atlerden uzaklaşırız. Allah yardımcımız olsun.” (Es’iletu Beyti’l-Fakih kaseti.)

İhvanu’l-Muslimin Sapıkları ve Dernekçiler İle Yardımlaşmamak

Şeyhimiz Mukbil el-Vadiî rahimehullah şöyle demiştir: “Bize bir mescid yapacaklarını söyleseler dahi İhvanu’l-Muslimin ile yardımlaşmayı asla öğütlemeyiz.” (el-Beşair Fi’s-Semai’l-Mubaşir s.69)

Bid’at Ehliyle Yardımlaşanların Akibeti

Şeyhimiz Mukbil el-Vadii rahimehullah şöyle demiştir: “Muhakkak ki bid’at ehliyle yardımlaşmak daveti gevşetmektedir. Afganistan’ı müslümanların katledildiği mezbahaya çeviren şey onların (bid’at ehliyle) karışık bulunmalarıdır. Şu hizipçidir, öteki bir sufidir, diğeri bir ihvanîdir. Ayrışmak ve her bid’atçiden uzaklaşmak zorunludur. Nasihatimiz onlardan uzaklaşmaktır. Onlar Ebu Kılabe’nin şu sözünde belirttiği gibi anlayışı bozuk kimselerdir: “Heva ve bid’at ehliyle oturmayın. Zira ben sizi sapıklıklarına daldırmalarından ve meseleleri size karışık göstermelerinden emin olamam.” (Ebu Remzi, Rihlatu Daviye Li’ş-Şeyh Mukbil 121)
Şeyhimiz Mukbil Rahimehullah Garatu’l-Eşrita’da (2/11) şöyle demiştir: “Onlarla (Bid’at ehliyle) yardımlaşma meselesine gelince ben Ehl-i Sünnet’e Allah’tan yardım istemelerini, Allah’a davet görevlerini yerine getirmelerini öğütlerim. Gerçek şu ki bizler Yemen’de, Sudan’da, Harameyn topraklarında, Necid’de, Mısır’da, Ürdün’de bulunan sünnet ehli kardeşlerimizle dahi yardımlaşmaya güç yetiremiyoruz. Neden gidip de sünnet ehlini düşman görenlerle yardımlaşalım? Sen onlara gittiğinde senden sonra gençleri avlayacaklar, konferans verecekler ve senden gençleri alacaklar.”

Bid’at Ehlinden Ayrışmanın ve Sünnet Mescidleri Kurmanın Zorunluluğu

Şeyhimiz Mukbil el-Vadiî rahimehullah Tuhfetu’l-Mucib’de (s.208) şöyle demiştir: “Ehl-i Sünnete bidat ehlinden ayrışmalarını, kerpiçten veya hurma liflerinden de olsa kendi mescidlerini bina etmelerini öğütleriz. Zira onlar (bid’at ehli) ayrışmadığınız sürece sizin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini yaymaya imkan vermezler. Ayrışmak şarttır. Aksi halde bid’atçiler seni sünnetleri neşretmen için bırakmazlar!”

İhvancıların ve Dernekçilerin Sünnet Ehline Karşı Düşmanlıkları

İmam el-Vadiî rahimehullah Tuhfetu’l-Mucib’de (s.77) şöyle demiştir: “Bundan daha da çirkini, İhvanu’l-Muslimin’in ve Hikmet Derneği ashabının ehl-i sünnet kardeşlerine karşı mallarıyla harp etmeleridir. Ehl-i sünnet gençliğini yok ediyorlar. Allah’ın islama ve müslümanlara faydalı kılması umulan bir genç bulursun, lakin azmi zayıftır. Onda sebat yoktur. Ona derler ki: “Yanımıza gel, biz sana yirmi bin Yemen riyali verelim.” Bu malları Allah’ın faydalı kıldığı, müslümanların ve âlimlerin başarısına şahitlik ettikleri Ehl-i sünnet davetine karşı harp etmek için kullanırlar. Bizler İhvanu’l-Muslimin hakkında sakallarını traş ettikleri için konuşmuyoruz. Yemen halkında onlardan daha şerlileri de vardır. yine onlar pantolon giydikleri için de konuşmuyoruz. Zira Yemen halkında onlardan daha şerlileri de vardır. lakin onlar hakkında konuşmamızın (eleştiri yapmamızın) sebebi, onların İslam adı altında insanlara karıştırma yapmaları ve sünnet ehli kardeşlerine karşı harp etmeleridir. Yine Hikmet derneği davetçileri de sünnet ehli gençlere eziyet etmek üzere ihvanu’l-muslimin ile yardımlaşır hale gelmiştir.”

Oturum İzni Alabilmek İçin Bid’atçilerin Üniversitesine Gidilebilir mi?

Şeyhimiz Mukbil rahimehullah Tuhfetu’l-Mucib’de (s.277) şöyle demiştir: “222 nolu soru: “Bazı insanlar gurbetçi kardeşlere ikame alabilmek için Kulliyetu’l-İmanda ders görmesini tavsiye ediyorlar.” Şeyh Mukbil’in cevabı:
“Ben bunu tavsiye etmem. Zira Abdulkerim Zeydan sana gelir, sakalı traşlıdır, kravat takar, pantolon giyer, onunla bir hristiyan arasında ayrım yapamazsın. Diğer hocaları da Abdulkerim Zeydan gibidir. Sünnet ashabından iken Abdullah el-Haşidi gibi (ki bu münafık, Şeyh Mukbil’in damadı idi) bazı insanlar inhiraf ettiler. Ben o üniversiteye katılmayı tavsiye etmiyorum.”

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)